Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/463 E. 2019/342 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/463
KARAR NO : 2019/342
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2018
NUMARASI : 2017/401 Esas 2018/29 Karar
DAVA Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/03/2019
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili davalı şirketin 11/01/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı gündemin 4.maddesi ile YK üyelerine şirketi resmi ve özel kurumlarda taşınır ve taşınmaz tasarrufunda bulunmaya, ahzu kabza, sulh ve ibraya vs. konularda en geniş şekilde temsil için yetki verildiğini, kararın TTK 408/f bendine açıkça aykırı olduğunu, şirket varlığının bütünüyle satılmasının genel kurul kararı ile yapılabileceğini, 5.madde de ise şirket hissedarları … şirkete sunduğu 17/10/2016 tarihli dilekçe ile şirket ortaklarından kimseye hisse devri yapmadığını bildirmesi üzerine şirketin 25/10/2016 gün, 2016/6 sayılı YK kararı ile herhangi bir sözleşme ibraz edilmeden yapılan hisse devirlerinin iptaline karar verildiğini, bu karar uyarınca müvekkiline ait hisse sayısının 871, diğer ortak … ait hisse sayısının ise 7.403 olarak kabul edildiğini, ortaklık payı ve oranının bu şekilde pay defterine işlenmesine dair genel kurulda alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, şirket genel kurulunun şirket ortaklarının ortaklık paylarını tespit etme yetkisi bulunmadığını, ortaklar arasındaki pay uyuşmazlıkları, YKna intikal etmiş ise bu konuda YK.nca karar verileceğini, karara karşı çıkılması durumunda uyuşmazlığın yargı organlarınca halli gerektiğini, bu yüzden karara muhalif kaldığını, müvekkilinin … hisse devraldığını, bu devrin … şirkete verdiği 20/08/2007 tarihli muvafakatnamede yer aldığını, bu muvafakatname ile şirketin diğer hissedarlarına da hisse devri yapıldığını, ancak sadece müvekkiline ait hisse devrinin iptal edildiğini ileri sürerek dava konusu genel kurul kararlarının iptaline ve ile YK.nun 25/10/2016 tarih 2016/6 sayılı kararının batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının şirkette uzun yıllar YK üyeliği yaptığını, şirketin tüm işlerinin fiilen davacı tarafından yürütüldüğünü, şirket hesaplarının incelenmesinde usulsüz pay devirlerinin görüldüğünü, masraf olarak yatırılan paraların akıbetı hususunda davacı ile yüzleşince davacıya karşı şirkette güven zaafiyeti yaşanmaya başlandığını, … şirkete yazdığı dilekçe ile kimseye hisse devri yapmadığını bildirip payının buna göre belirlenmesini talebi üzerine yapılan araştırmada hisse devir sözleşmesi bulunmadığı, davacının hisse devir sözleşmesi sunamadığını, bu nedenle davacı payının 871 olarak belirlendiğini, TTK’ya göre pay satış sözleşmesinin şekle tabi olup, şekil şartına aykırı pay devrinin hukuken yok hükmünde kabul edileceğini, şirket genel kurullarının şirketin yönetimi ve temsili hususunda dilediği şekilde karar alma hak ve yetkisine sahip olduğunu, davaya konu karar ve işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, Genel kurul toplantısının 4 no.lu maddesinde alınan karar ile şirketin taşınır ve taşınmazları üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi YK üyeleri .. ve … verilmiş olup, bu şekilde genel kurul tarafından genel bir yetkilendirmeyle yetkinin YK.na devredilmesi TTK 408/2-f maddesine açıkça aykırı olup, kanunun emredici hükmüne aykırılık teşkil etmesinden ötürü butlanla malul olduğu, …tarafından davacıya toplam 2696 hisse devredildiği, söz konusu pay devirlerinin YK tarafından yazılı muvafakatnameye dayalı olarak gerçekleştirildiği, bu itibarla yapılan devirlerin geçerli olduğu, dolayısıyla YK.nun 25/10/2016 tarih 2016/6 sayılı kararı ve genel kurulun 5 no.lu davacının hisse adedinin iptali yönündeki kararlarının 6102 sayılı Yasa’nın 447 maddesi uyarınca mutlak butlanla batıl olduğuna karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili; davacının YK.nun kararı ile muhasip üyeliğine seçildiğini ve kendisine dış ilişkilerde de temsil yetkisi verildiğini, davacının usulsüz olarak edindiği payların iptali ve YK üyeliğinden çıkarılması sebebi ile kararlara muhalefet ettiğini, müvekkili şirketin konusunun TTK ve TBK’nın ilgili maddelerine uygun şekilde düzenlendiğini, YKnun temsil yetkisinin kapsam ve sınırlarının TTK 371.maddesinde düzenlendiğini,YKnun, yetkisini ana sözleşmeden veya genel kuruldan alacağını, ana sözleşme ve şirketin konusunda yer alan konularda işlem yapma yetkisi olup, genel kurulun yönetim kuruluna taşınmaz satışı yetkisi vermesinin hukuka aykırı olacağının kabul edilmemesi gerektiğini, genel kurulda davacının usulsüz olarak edindiği payların iptali kararı alındığını, davacının dosyaya pay satış sözleşmesi ibraz etmediği gibi işbu pay satışı neticesinde yaptığı ödemeye ilişkin belge de ibraz etmediğini, pay satışlarının davacının muhasip üye olduğu dönemde gerçekleştiğini ve şaibeli olduğunu, bu hususlar incelenmeden verilen kararın kaldırılarak yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava dışı şirket ortaklarına ilişkin bir kısım paylar 21.8.2006 ,3.12.2008, 10.11.2011, 18.6.2012 tarihli YK kararları ile pay devrinin onaylanmasına karar verilerek davacı adına davalı şirketin pay defterine kaydı yapılmıştır. Bu payların senede bağlanmamış çıplak pay olduğu ve kayıt işlemlerinin tamamının 6762 sayılı kanun yürürlüğü zamanında gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Şirket ortağı … şirket yönetim kuruluna yaptığı başvuru üzerine pay devir sözleşmesi ve bedelin ödendiğine dair belge ibraz edilmediğinden 25/10/2016 tarihli 2016/6 sayılı YK kararıyla davacının üzerinden bir kısım payının silinerek gerçek sahibi olduğu belirtilen diğer paydaşlar adına kaydına karar verilmiştir.6762 sayılı kanunun 417-son fıkrası uyarınca ;şirkete karşı ancak pay defterinde kayıtlı bulunan kişi ortak sıfatına haizdir.Pay defterine kaydın bildirici nitelik taşıdığı genel olarak kabul edilmiştir. YK tarafından pay devri onaylanarak şirket pay defterine kaydedildiğine göre , devir işlemi tamamlanmıştır.6100 sayılı kanun 1 temmuz 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş ve yeni bir hüküm olarak getirilen 500.madde ile ” YK.nun iktisap edenin yanlış beyanı sonucu pay defterine yapılan kaydı ,ilgililerin görüşlerini alarak silebilir “düzenlemesinin somut olayda uygulanamayacağı ; davacı adına kaydedilen payların ve şirket pay defterine yapılan kaydın ancak davacı payları üzerinde hak iddiasında bulunanlar tarafından açılabilecek pay devrinin iptali ve pay defterine kayıt istemini havi bir dava ile çözümlenebileceği ,şirket YK.nun davacının paylarının iptali ile başkaları adına kaydedilmesine ilişkin aldığı kararın davacının haklarını ihlal ettiği anlaşılmakla sonucu itibariyle 25/10/2016 tarihli 2016/6 sayılı yönetim kurulu kararının butlanına karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Ancak mahkemece pay devirlerinin geçerli olarak yapıldığı,bu sebeble YK kararının butlan ile malul olduğu benimsenmiş ise de ; paylar üzerinde hak iddia edenin taraf bulunmadığı bir dava da pay devirlerinin geçerli olduğu,geçerli olarak yapılan pay devri neticesinde alınan YK kararlarının geçerli bulunduğuna dair gerekçe ile butlana karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeble hükmün kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi gerekmektedir.Genel kurulda alınan 5 no.lu karar ile şirket YK.nun aldığı 25/10/2016 tarihli 2016/6 sayılı YK kararının onanarak Genel kurul YK kararı doğrultusunda paydaşların pay oranlarını yeniden belirlemiştir.Bu suretle davacı adına kayıtlı paylar davadışı kişiler adına kaydedilmiştir.Gerek YK gerekse genel kurulun davacının üzerine kayıtlı paylarını bir yargı kararına dayanmadan silemeyeecğinden her iki kararın butlan ile malul oluduğu sonucuna varılmaktadır. 4 nolu karar ile YK üyelerinden … şirketi resmi ve özel kurum ve kuruluşlarda taşınır ve taşınmaz tasarrufunda bulunmaya, ahzu kabza, sulh ve ibraya vs.temsil ve ilzama en geniş şekilde temsil etmesine karar verilmiştir. TTK nun 408(2).maddesinde önemli miktarda şirket varlığının toptan satışına genel kurulun genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasındadır. Genel kurul toplantısının 4 no.lu maddesinde alınan karar ile şirketin taşınır ve taşınmazları üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi YK üyelerine verilmiş olup, bu şekildeGK tarafından genel bir yetkilendirmeyle yetkinin yönetim kuruluna devri TTK 408/2-f maddesine aykırı olup,emredici hükme aykırılık teşkil etmesinden ötürü butlanla malul olduğu hususunda ki tesbitte de isabetsizlik bulunmamaktadır.Butlan ve iptal halleri ,ayrı ayrı hususlardır.Geçersiz genel kurul ararları yönünden iptal değil ,geçersizliğin ,yani batıllığın tesbiti istenir. Ancak davacı iptal istemişse ,isteme uygun olarak iptale karar verilir. (Yargıtay 11 HD nin 20.6.1994 tarihli E.1928 esas K.5247 sayılı kararı.)HMK 26(1) Hakim,tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır;ondan fazlasına veya başka birşeye karar veremez . İlk derece mahkemesince butlanına karar verilen 4 ve 5 nolu kararların butlan ile malul olduğu yönündeki gerekçesinde isabetsizlik yoktur ancak ; dava dilekçesinde genel kurulda alınan her iki kararın iptali talep edilmiş iken butlanına karar verilmesi HMK 26(1) maddesine aykırı olup istinaf nedeni olarak ileri sürülmese de bu husus re’sen incelenmek suretiyle genel kurulda alınan 4 ve 5 nolu kararların butlanına ilişkin hüküm kaldırılarak iptaline ,YK kararının ise gerekçesi düzeltilerek butlanına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/01/2018 Tarih 2017/401 Esas 2018/29 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜNE, davalı şirketin 11/01/2017 tarihli genel kurulda alınan 4 ve 5 nolu kararların İPTALİNE, Şirket yönetim kurulunun 25/10/2016 Tarihli 2016/6 Sayılı kararın butlanla malul olduğunun TESPİTİNE”İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 42-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 14/03/2019