Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/459 E. 2018/512 K. 03.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/459
KARAR NO : 2018/512
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2018
NUMARASI : 2017/847 E.- 2018/216 K.
DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/05/2018 (03.06.2018 yazım tarihli )
DAVA: Davacı vekili, 10/09/2017 tarihinde, K… Atışalanı Esenler İstanbul adresinde mukim, müvekkiline ait ticari defterler ve faturaların saklanıldığı deponun yakınında temiz su şebeke borusunun patladığını ve böylece arşiv olarak kullanılan deponun tamamının sular altında kaldığını, müvekkilinin ticari faaliyetini sürdürdüğü esas işyerinin, bu deponun üst katında olduğundan ve depoya arşivleme dışında pek girilip çıkılmadığından, yaşanan bu su baskını sebebi ile oluşan zarardan 15/09/2017 tarihinde haberdar olunduğunu, müvekkilinin durumdan haberdar olduğu gün itfaiyeye ve İSKİ’ye haber vererek yardım istediğini, İSKİ’nin depodan toplamda 26 m3 su tahliye ettiğini, müvekkili tarafından belge ve evrakların kurtarılmaya çalışıldığını fakat evrakın hepsinin zayi olduğunu, belirterek müvekkiline ait 2017 yılı eylül ayı öncesine ilişkin tüm ticari defterler, vergiye esas belgeler, faturalar ve sair tüm belge ve evraklar için zayi belgesinin verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, TTK 82/7 maddesinin “… Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgeler; Yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebi ile ve kanuni saklama süresi içinde ziyaa uğrarsa tacir ziyaa öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir.” hükmünü ihtiva etmekte olduğu, fatura ve sevk irsaliyelerinin ziyaını öğrendiği tarihin su baskınının meydana geldiği tarih olarak kabulünün zorunlu olduğu kabul edilerek, Yargıtay 11. HD.nin 2016/2016 Esas 2017/4555 sayılı kararı da dikkate alınarak, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili,şirket yetkililerinin depoda gerçekleşen su baskınını öğrenme tarihinin, itfaiyenin ve İSKİ’nin su tahliyesi için çağrıldığı günle aynı olduğunu,müvekkilinin su baskınını öğrenip de aradan birkaç gün geçtikten sonra tahliye için İSKİ ve itfaiyeye haber vermesinin düşünülemeyeceğini, müvekkil şirket yetkililerinin su baskınını öğnenir öğrenmez tahliye için itfaiye ve İSKİ’ye haber verdiğini, aynı gün İSKİ tarafından suyun tahliye edildiğini, bu sebeple su baskınının öğrenildiği tarihin İSKİ ve itfaiyenin çağrıldığı tarih olan 15/09/2017 tarihi olduğunu, davayı süresinde açabilmek için, zayii olan belgelerini tam tespit edemeden açmış olduklarını, dosyadaki 01/11/2017 tarihli dilekçeleri ile, dava açıldıktan sonra tespit edebildikleri zayii olan belgelerin tek tek dökümünün mahkemeye bildirildiğini ve bu belgelerle sınırlı olarak zayii belgesi verilmesinin talep edildiğini,T.T.K.’nun 82/7 maddesinin dava açma süresinin öğrenme tarihi ile başladığını vurguladıklarını, hayatın olağan akışında, olayı öğrenme tarihlerinin, İSKİ ve itfaiyeye haber verme tarihleri olduğunun da açık olduğunu, hukuk ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava dilekçesinde olayın 10/09/2017 tarihinde olduğu, öğrenme tarihinin ise 15/09/2017 alındığı ifade edilmiştir. Önce tüm ticari defter ve belgeler için zayi belgesi istenilmişse de daha sonra sadece dava faturalara hasredilmiştir. Davada ticari belgelerin bulunduğu deponun sık kullanılmadığı ifade edilmiş olmakla birlikte, işyerinin deponun üzerinde olduğu, su basması durumunda davacının deposunu merak etmeyerek deposuna daha sonra girdiğini ve zayi durumunu öğrendiğini kabul hayatın olağan akışına uygun bulunmamaktadır.
Bunun dışında, davacı vekili , 01/11/2017 tarihli dilekçesinde, zayi olan faturaların tarihlerini belirtmiş olup olay tarihinden sonraki döneme ait ve 15/09/2017 tarihinde teslim alınana 15/09/2017 ile 01/10/2017 tarihleri arası ve 29/09/2017 tarihinde teslim alınan 29/09/2017-01/10/2017 tarihleri arasında kullanılan faturaların zayi olduğunu iddia etmesi, dava dilekçesinde öne sürülen vakıalarla uyumlu değildir. Bu durumda, tacirin dönemi bitmiş defter ya da belgeleri depoda sakladığı kabul edilebilirse de zayi olduğu belirtilen faturalar arasında olayın öğrenildiği ve rapor tutulan tarih olan 15/09/2017 tarih ve daha sonraki faturaların bulunduğu kabul edilemez. Zira o gün teslim alındığı söylenen 1348 faturanın 5 gün önce su bastığı iddia edilen yere götürülüp zayi olduğunun öne sürülmesi, 6100 sayılı HMK’nın 29/2. Maddesinde yer alan doğru söyleme yükümlülüğüne aykırı sayılmak durumundadır. Adı geçen maddeye göre Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.
TTK’nın 82/7. Maddesinde ; Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını .vd.sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde işletmenin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir.Hasımsız açılacak davada mahkeme gereken delillerin toplanmasını da emredebilir. Bu durumda öğrenme tarihinin ne olduğu, davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesi yönünde en önemli unsur olmaktadır.
Davacının işyerinin alt katında 10/09/2017 tarihinde meydana geldiği belirtilen su baskınını, 15/09/2017 tarihinde öğrenmiş olması mümkün olmayıp, bu durumda ticari defterlerin zayii için gerekli olan 15 günlük sürenin aşıldığı, yorumla bu sürenin değiştirilemeyeceği bu durumda davanın süresinde açılmadığı kabul edilmek durumumdadır. Sonuç olarak mahkeme kararının gerekçesi yukarıda tarihleri belirtilen faturalar açısından itibaren tamamen doğru olup;daha eski tarihli diğer faturaların depoda saklandığı kabul edilebilirse de, davacının iş yerinin alt katını su bastığını 5 gün sonra öğrenmesi mümkün görülmemiştir. Zira su baskını bir su sızması olmayıp, dava dilekçesindeki açıklamaya göre yakındaki bir temiz su şebeke borusu patladığına göre etrafa suyun aktığı anlaşılmaktadır. Davacının alt katına kadar gelen suyu görmemesi ve depoyu kontrol etmediğini ileri sürmesi kendi beyanıyla çelişmekte olduğundan ;Sonuç olarak ilk derece mahkemesi kararı dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olup istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere HMK.’nun 362.ç maddesi uyarınca oy birliği ile karar verildi.03/05/2018