Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/434 E. 2019/234 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/434
KARAR NO : 2019/234
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2017
NUMARASI : 2015/303 Esas 2017/688 Karar
DAVA : Tazminat ( İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/02/2019
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili şirkette kuruluşta %80 pay sahibi olarak ortak olduğunu , ihtarnameye rağmen sermaye borcunu ödemediğini, Beyoğlu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/317 – 2010/476 sayılı kararı ile kesinleşen ortaklar kurulu kararı ile TTK nun 529.mad.göre ortaklıktan çıkartıldığını, verilen kararın 01/02/2011 tarihinde kesinleşerek ticaret sicilinde 05/01/2011 tarihi ve … sayı ile tescil edildiğini,davalının ortaklıktan çıkarılma tarihine kadar sorumluluğunun bulunduğunu, davalının sermaye borcunu ödemeyerek şirkete zarar verdiğini, şirkete ait 2009 yılında şirketin 169.852,24 TL ve 2010 yılında 129.425,47 TL olmak üzere toplam 299.277,71 TL şirketin zarar ettiğini, davalının şirketten çıkarılma tarihine kadar oluşan bu zarardan payı oranında sorumlu olduğunu, davalının hissesine düşen zararın 239.422,16-TL olduğunu, bu zararın TTK.nın 407.mad.gereği temerrüt faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğini, bedelin belirlenmesi ile faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; davalıya ait pay üçüncü bir kişi tarafından devralınmışsa payın gerçek değerinin davalıya ödenmesi gerektiğini, gerçek değerinin altında devredilmiş ise, dava açma hakkı saklı tuttuklarını, müvekkilinin kardeşi tarafından … birçok ödeme yapıldığını, dekontlarını sunduklarını, tazmini istenen zararın nasıl oluştuğu ve vakıanın hangi kanıtla kanıtlanacağının belirtilmediğini, şirket bilançolarının müvekkiline tebliğ edilmediğini, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının husumet ehliyetinin bulunmadığını, Beyoğlu 1. ATM verilen ortaklıktan çıkma kararının sermaye borcunu yerine getirilmediği gerekçesi müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmadığını, ana sözleşmenin 7.nci maddesinde ortaklıktan çıkarmanın sermayenin % payına sahip ortakların muvafakat etmesine bağlı olduğunu, devir kararının geçersiz olduğunu, geçerli kabul edilmesi durumunda şirketin tek ortaklı olarak münfesih sayılması gerektiğini, şirketin zararının nasıl oluştuğunu bilmediğini, şirketin zararı varsa bunun nereden kaynaklandığının kanıtlanması gerektiğini, müvekkilinin ev kadını olduğunu, bundan ötürü ortaklık ve ticari işlerle ilgili bilgi sahibi olmadığını, müvekkilinin sermaye borcunu koymadığı gerekçesi ile şirketin zarar ettiğini kabul etmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, şirketin 305.277- TL zararda olduğu, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğinden, davalının sermaye payını 1/4’ünü ödememiş olduğu konusundaki raporuna karşılık alınan ek raporda bilirkişiler, sermaye payının ödenmediğinden 2009 ve 2010 yıllarındaki meydana gelen zarardan davalının sermaye payının 320.000-TL olduğu, bunun 1/4’ünün tescil aşamasında ödendiğinin belirtilmesine karşın, davalı sermaye payının tamamını ödemediği, çekilen ihtara rağmen temerrüte düştüğü, Türk Ticaret Sicil gazetesinde belirtilmesine rağmen 1/4 olan 80.000- TL nin ödendiğine karşılık şirket kayıtlarında bir ibare olmadığı, her ne kadar ticari defter kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulmadığı belirtilmiş ise de davacı şirket kayıtları, şirketin tam olarak faaliyete geçememesinden ötürü meydana gelen zararın davalının sermayesini koymadığından şirketin sermayesinin ödenmemiş olmasından meydana geldiği, 305.277- TL lik zararın davalının payına isabet eden %80 nin 244.222,17- TL olduğu, davalı TTK.nın 529/2.mad.göre şirketten ayrılmasına rağmen %80 den sorumlu bulunduğu,Dava dilekçesinde 239.422-TL talep edildiği gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak 239.422-TLnin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili; dava dilekçesinin HMK’ya uygun olmadığını, dava şartı yokluğu ve zamanaşımı itirazlarına yönelik itirazlarının değerlendirilmediğini, şirket sermayesinin 1/4 şirket tescil tarihinden itibaren üç ay içerisinde, kalanı ise 20/01/2012 tarihine kadar ödeneceğinin kabul edildiğini, istenebilir olmayan borçtan dolayı zararın tazmine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece, dosyaya sunulan ödeme ve harcama makbuz ve belgelerinin incelenmesi için bilirkişilere görev bile vermediğini, şirketin tüm yatırım ve kuruluş giderlerinin davalının ağabeyi … tarafından karşılanmasına karşın şirket temsilcisinin gönderilen paralarla kendi sermaye borcunu ödemiş gibi gösterdiğini, davalının sermaye koyma borcu için ise ödeme göstermediğini, tanık dinletme isteğinin kabul edilmemesi ve kanıtların toplanmamasının hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde zararın nedeninin açıklanmadığını, davacının dosyaya sunmuş olduğu tutanakların sonradan düzenlenmiş olduğunun, daha önce sunulan kira sözleşmelerinden kolayca anlaşıldığını, zararın keyfi olarak yazıldığını, … pay devrinin geçerli olmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davacı şirket müdürü … tarafından davalı adına keşide edilen 18/05/2010 ve 07/06/2010 tarihli ihtarnamelerde şirketin 400.000-TL tutarındaki ana sermayenin %80 i olan 320.000- TL tutarındaki sermaye ödenmediğinden şirkete olan sermaye borcun 15 gün içerisinde yatırılması aksi halde sürenin dolması ile birlikte şirket ortaklığından çıkarılacağı davalıya ihtar edilmiş ve davalı şirket ortağına usulen tebliğ edilmiştir.Davacı şirketin 13.07.2010 tarihli ortaklar kurulu kararı ile davalının sermaye borcunu ödenmemesi sonucunda şirketin borçları dolayısıyla faaliyete geçirilemediği, bu sebeple şirket ortaklarından … ödenmiş sermayesinden 2.000-TL lik kısmının …, 2.000- TL lik kısmının da…devretmek istediğini, 80.000- TL ödenmiş sermayeden devralanlar… ve … şirket ortaklığına kabulüne karar verilmiştir. Anılan toplantıda davalı …”nin hazır bulunduğu ancak tutanağı imzalamadığı,Beyoğlu ….Noterliğinin 13.07.2010 tarihli durum tespit tutanağında toplantıda …ve vekilleri ile … ve eşi …ile avukatları ….hazır bulundukları, ortakların bir araya gelip bilgi alışverişinde bulundukları, ortakların imza yada muhalefet şerhi konusunda anlaşamadıkları hususu tesbit edilmiştir.Ortaklar kurulunun 20/07/2010 tarihli ve 2 nolu kararı ile ihtarnamelere rağmen sermaye borcunu ödemeyen ortak …’nin TTK 529 ve devamı maddeleri uyarınca şirket ortaklığından çıkartılmasına, sermaye borcu için …’ye rücu edilmesine, şirket esas sözleşmesinin 6.maddesinin ortaklar ile ilgili maddesinin 12.800 pay … ve 3.200 pay … ait iken şirket sermayesine ilişkin 6.maddenin değiştirilerek 800.000-TL ye çıkartılmasına, … açılan davada muhalefetine rağmen davalının ödenmiş sermaye bakımından çoğunluğu temsil etmemesine rağmen şirketin tek taraflı fesih ve tasfiyesine karar aldığını, 25/12/2009 tarihli ortaklar kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yargılama neticesinde davalının 320.000-TL sermaye koyma yükümlülüğünü yerine getirmediği husunun tartışmasız olduğu, her ortağın rey hakkının koyduğu sermayeye göre hesaplanacağı, ödenmiş esas sermayenin en az yarısından fazlasını temsil eden ortakların alınan karar lehinde oy kullanması gerektiği, şirketin feshine karar verebilmek için esas sermayenin 4/3 üne sahip olan ortakların 4/3 ünü teşkil eden çoğunluğun olumlu oy kullanması gerektiği, … tarafından tek başına alınan 25/12/2009 tarihli kararın iptaline karar verilmiş,bu karar kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleşmiştir. Beyoğlu 1. ATM nin 2010/317 Esas 2010/479 Karar sayılı 07/12/2010 tarihli kararı ile davacı … ve şirket tarafından ticaret sicili aleyhinde açılan davada, …’nin 13/07/2010 tarihli toplantıya katıldığı, bu toplantıda …. hisse devrettiği, yeni ortakların ortaklığa kabulüne karar verildiği, …’nin ise kararı kabul etmediği gibi muhalefet şerhi de yazmadığı, 20/07/2010 tarihli hisse devri sözleşmesi ile hisselerin adı geçen kişilere devredildiği, aynı toplantıda …’nin şirket ortaklığından çıkarılmasına ve şirket sermayesinin 800.000-TL ye çıkartılmasına karar verildiği , ticaret sicilinin kararı tescil etmediği, kararın tescili ve ilanına karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece alınan kararın …’ye 04/08/2010 tarihinde tebliğ edildiği, şirket ortağının kararları kabul etmediğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istediği, %80 pay sahibi ortağın ihtara rağmen sermaye borcunu ödemediği, …’nin TTK’nun 581 maddesi gereğince alınan kararlara yasa ve sözleşmeye aykırı olduğunu bildirerek iptalini istemesinin mümkün olduğu, 13/07/2010 , 20/07/2010 tarihli ortaklar kurulu kararlarının tescil ve ilanına karar verilmiş ,karar kesinleşmiştir. Beyoğlu …Noterliğinin 30/12/2010 tarihli hisse satış sözleşmesinin incelenmesinde, davacı şirket tarafından 12.800 -hisse karşılığı 320.000-TL bedelli şirket nezdinde açığa düşen ödenmemiş sermaye hissesinin bütün aktif ve pasifiyle, hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte şirket ortağı ….’a 320.000-TL bedel karşılığında satıldığı anlaşılmaktadır. Ticaret Sicil Gazetesinin 13/01/2011 tarihli nüshasında yayınlanan şirketin 30/12/2010 tarihli ve 5 nolu karar ile şirket ortakları …, … ve…., …’nin şirket ortaklığından çıkarılması sonucunda şirket nezdinde açığa düşen 320.000-TL tutarındaki ödenmemiş kayıtlı sermaye payının bütün hak ve borçları ile birlikte şirket tarafından …. satışına ilişkin Beyoğlu …Noterliğinden 30/12/2010 tarihli Limited şirket hisse satış sözleşmesinin kabulüne karar verilmiştir. Davalının şirketten çıkartılması, payının şirket tarafından diğer şirket ortağına devredilmesi hususları eTTK zamanında meydana gelmiş olup, uyuşmazlığın çözümünde de eTTK’nın 529. Vd.hükümleri gereğince çözümlenmesi gerekmektedir. Davalının sermaye payını ödemediği hususunda bir ihtilaf yoktur. Ayrıca bu sebeple şirket ortaklığından çıkartıldığı payının satıldığı hususları aleyhine iptal davası açılmadığından kararlar kesinleşmiştir.TTK 529/2 maddesinde ; noter marifetiyle ve 15 günden aşağı olmamak üzere tayin edilecek müddetlerde iki defa yapılan ihtara rağmen sermaye koyma borcunu ödemeyen ortak şirketten çıkarılabilir. Çıkarılan ortağın ödemediği borçtan dolayı mesuliyeti eskisi gibi devam eder denilmektedir. 530.maddede şirketten çıkarılan ortağın payı diğer bir ortak tarafndan hakiki değeri üzerinden devralınamadığı takdirde şirket tarafından açık arttırma yolu ile satılabilir. … Elde edilen paradan ortağın borcu kesildikten sonra geri kalan ortağa verilir. 531.madde açık çıkması halinde mesuliyet başlığını taşımakta olup, çıkarılan ortağın payı paraya çevrildiği halde elde edilen para şirkete olan borcuna yetmezse, adı geçen ortağın pay defterine kaydedildiği tarihten önce 5 yıl içerisinde pay defterine kayıtlı bütün selefleri aradaki farktan dolayı şirkete karşı ikinci derecede mesul olurlar şeklinde düzenlenmiştir. Limited ortaklık ,temerrüde düşen ortak için ya icra takibi yaparak ortaktan borcunu ister , veya noter aracılığıyla on beş günden aşağı olmamak üzere ki bu süre kısaltılamaz ,tayin edilecek sürelerle iki kez yapılan duyuruya karşın sermaye koyma borcunu ödemeyen ortağı ,ortaklıktan çıkarır.Yani limited ortaklığın seçim hakkı vardır.Ortaklık ya borcu tahsil eder ,ya da ortağı ortaklıktan çıkarır. Ancak ortaklık her iki hakkı birlikte kullanamaz.(Gönen Eriş -Ticari işletme ve şirketler 2.cilt sahife :2.172 ) Ortaklıktan çıkarma kararına karşı 3 ay içinde iptal davası açılması olanakladır.Limited ortaklıktan çıkartılan ortağın payı ortaklığa ait olur.Ortaklık bu paylara ait hakları kullanamadığından elinde tutmasında yarar yoktur. Bunun için çıkan ortağın payının ortaklara veya üçüncü kişilere devrinde ,ortaklığın yararı vardır.TTK 530.madde buyurucu bir kuraldır. Davalının 320.000-TL lik sermaye payı ödeme borcunu yerine getirmediği, bu sebeple şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verildiği ve payının da şirket tarafından ortak … satıldığı,ortak tarafından eTTK’nın 530/1 maddesi gereği gerçek değeri üzerinden devir alındığı anlaşılmaktadır. Davalı payının 320.000-TL bedelle satıldığının kabulü gerekmektedir.Davalının sermayesi ödenmemiş payı 320.000-TL bedelle gerçek değerinden satın alındığına göre sermaye payında açık bulunmamaktadır. Davalının sorumluluğu gerçek değer üzerinden yapılan satışla sona ermiştir.Ödenmemiş sermaye payından sorumluluğun devralan… ait olduğu ,davalıdan sermaye koyma borcunun talep edilemeyeceği, bu bedelin payı devralan … tarafından ödenmesi gerektiği, hem şirket ortaklığından sermaye payı ödenmemesi yönünden çıkarma kararı verilerek payın gerçek değeri üzerinden satılan davalının sermaye koyma borcunun sona erdiği gözetilmeden davalıdan 239.422 TL nin tahsiline karar verilmesi yerinde görülmemiş, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/303 E-2017/688 K. Sayılı ve 12/10/2017 tarihli kararının HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Yerinde olmayan davanın REDDİNE”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; 44,40 TL red harcının ; davacı tarafından peşin yatırılan 4.098,60- TL harçtan mahsubu ile fazla olan 4.054,20 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 24,- TL posta masrafından ibaret yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı vekili için takdir olunan 20.315,32- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 4.088,73- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 32,50 -TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 21/02/2019