Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/429 E. 2018/520 K. 03.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/429
KARAR NO : 2018/520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/11/2017
NUMARASI : 2017/934 Esas
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/05/2018
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA VE TALEP :Davacı vekili, 04/10/2017 tarihli ve 2017/05 sayılı yönetim kurulu kararının yokluğunun tespitini, bu talebin kabul edilmemesi halinde, 04/10/2017 tarihli ve 2017/05 sayılı yönetim kurulu kararının mutlak butlanla batıl olduğunun tespitini, dava konusu 04/10/2017 tarihli 2017/05 sayılı yönetim kurulu kararının hukuka aykırı olması nedeni ile icrasının HMK.’nun 391.mad gereğince öncelikle teminatsız olarak, kabul edilmemesi halinde teminat mukabilinde durdurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, HMK.’nın 389. Maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale gelebileceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilerek, dava dilekçesi eklerinden davada yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı ve talebin yargılama sonunda elde edilebilecek hukuki sonuca yönelik olduğu gerekçesiyle 08/11/2017 tarihli ara karar ile, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi reddedilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacılar vekili, 6100 Sayılı HMK.’nun 389. Maddesinde hangi hallerde ihtiyati tedbir kararı verileceğinin belirlendiği ve bir sakıncanın veya zararın doğacağından endişe edilmesinin, ihtiyati tedbir için yeterli görüldüğünü, davalı şirketlerde sermaye artışı ve dava konusu Yönetim Kurulu kararı ile müvekkillerinin pay oranının değişeceği, pay oranının %10’un altına düşmesi halinde, müvekkilinin T.T.K.’nun kapsamında sahip olduğu bir çok azınlık hakkını kaybedeceği, tek nedeninin müvekkillerin haklarını elde etmesini engellemek olan dava konusu Yönetim Kurulu kararının icrasının durdurulmaması halinde müvekkillerin hak arama hürriyetinin elinden alınmış olacağı, dava konusu yönetim kurulu kararının hukuka bariz şekilde aykırı olduğu, yoklukla malul bir genel kurul kararına dayanılarak alınan yönetim kurulu kararının da yok hükmünde olduğunu, oy hakları dahil tüm hakları donan hakim teşebbüs birlikteliğinin, oy kullanması bir kenara toplantıya dahi katılmasının mümkün olmadığını, T.T.K.’nun 376/2 maddesi uyarınca sermayesinin 2/3’sini kaybeden davalı şirketin sermaye azaltmadan sermaye artırımı yoluna gitmesine dair kararın butlanla batıl olup, batıl bir karara dayanan yönetim kurulu kararının herhangi bir hüküm ve sonuç doğuramayacağını, sermaye artırımı kararının, kamu düzenine ve sermayenin korunması ilkesine aykırı olduğundan T.T.K.’nun 447/1-c maddesi uyarınca batıl olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi’nin 03/11/2017 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava konusu yönetim kurulu kararının, alındığı tarihten 1 gün önce yapılan şirket genel kurulunda alınan karara istinaden alındığı anlaşılmaktadır.
Yönetim kurulu kararının dayanağı olan Genel kurul kararının iptali yönünde İst 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/957 sayılı dosyada dava olduğu anlaşılmaktadır.
Bir şirketin en üst karar organının aldığı kararların (bu kararlar yürürlükte olduğu sürece) icrası cümlesinden alınan kararların (yönetim kurulu) yürütülmesinin durdurulması kanunda öngörülmemiştir. Davanın sonunda verilebilecek nihai karar da ancak bir tespit kararıdır. Nihai hükümde yokluğu yahut batıl olduğu tespit edilebilecek olan bir kararın ihtiyati tedbir yoluyla yürütülmesinin önlenmesi yasada da öngörülmemiştir. Şirket (genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması yönünde açık bir yasa maddesi bulunmasına rağmen) yönetim kurulu kararlarının yürütmesinin durdurulması yönünde bir yasal düzenleme mevcut bulunmamaktadır.
6102 sayılı TTK’nın Batıl Kararlar Başlıklı 391. maddesine dayalı açılmış davada ;Dava konusu yönetim kurulu kararının dayanağı olan genel kurul kararının iptali yönünde İst 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/957 sayılı dosyada davada genel kurul kararının yürütülmesi durdurulursa, bu kararın yürütülmesi eldeki davaya konu yönetim kurulunun kararı ve uygulaması olduğundan ancak İst 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/957 sayılı dosyasında alınabilecek bir karar, bu davadaki yönetim kurulu kararının yürütülmesinin durdurulması sonucunu verebilir.
Sonuç olarak genel kurul kararının uygulaması mahiyetindeki dava konusu yönetim kurulu kararının yürütülmesinin durdurulması, şirketin kendi iç işleyişinde kararın bağlı olduğu genel kurul kararının yürütülmesinin durdurulması anlamını taşıdığından, bu davada da genel kurul kararının iptali dava konusu olmadığından ve dava sonunda da verilebilecek hüküm, davanın kabulü halinde yönetim kurul kararının batıl olduğunun tespitine karar verilebileceğinden , ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar, dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olup, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harcından, davacılar tarafından peşin yatırılan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine .
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere HMK.’nun 362.f maddesi uyarınca oy birliği ile karar verildi.03/05/2018