Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/420 E. 2018/1453 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/420
KARAR NO : 2018/1453
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2018
NUMARASI : 2017/92 Esas 2018/49 Karar
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2018 (14/12/2018 yazım tarihli )
Davanın kabulune ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; takip alacaklısı davalı ile 17.03.2014 tarihli cari hesap sözleşmesi imzaladıklarını, 06.12.2016 tarihinde davalının, 17.03.2014 tarihli cari hesap sözleşmesini dayanak göstererek, 6.540,74-TL alacaklı olduğu iddiası ile davacı aleyhine İstanbul …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasında icra takibi başlattığını ve takibin kesinleştiğini 17.1.2017 tarihinde davacının kuyumcu dükkanına hacze gelindiğini,müvekkilinin haciz baskısı ile borçlu olmadığı halde 17.1.2017 tarihinde 16.500-TL, 23.01.2017 tarihinde ise 4.350-TL ödediğini,her iki haciz tutanağında da, borçlu olmadığını, borcu haciz baskısı altında ödediğini tutanaklara geçirdiğini, bu nedenle İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında cebri icra tehdidi altında davalıya ödenen 20.700-TL’nin faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı cevaba cevap dilekçesinde de; dava dilekçesinde maddi hata sonucu dava değerinin 20.700 TL olarak gösterildiğini,icra dairesince kapak hesabının yanlış yapılması üzerine ödenen 20.850-TL den iade edilen tutar 1.050- TL çıkarıldıktan sonra dava değerinin 19.844,55- TL olduğunu beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan 17.3.2014 tarihli satış sözleşmesi suretini sunduklarını ve davacının tacir olduğunu ve anılan sözleşme hükümlerini peşinen kabul ettiğini, sözleşme uyarınca gecikme halinde derhal tüm cari hesap alacağının muaccel olacağı ve gecikme halinde aylık % 5 gecikme faizinin uygulanacağının taraflar arasında sözleşme ile belirlendiğini, davacının sözleşmeye aykırı davrandığını ve müvekkiline olan borcunu ödemediğini bu sebeble takip başlatılıp kesinleştiğini belirterek, yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine, haksız ve kötü niyetli davacının % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece ;taraflar arasında hazır beton temini için 17/03/2014 tarihli satış sözleşmesi düzenlendiği, davalı tarafından icra takibine konu faturalar da dahil olmak üzere davacı adına toplam 35.074,32-TL tutarında 8 adet fatura düzenlendiği,faturalara karşılık davacı şirketçe çek ile 43.000-TL ödeme yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacı şirketin borcu bulunmadığı, davalı vekili, davacıya ait inşaata beton döktürüldüğü, müvekkili şirket tarafından fatura kesilmese de, dava dışı …Şti.’nden temin edilen betonlara ilişkin sevk irsaliyelerinin düzenlendiği iddia etmiş ise de, dosyaya ibraz edilen sevk irsaliyelerinin …Şti. tarafından davalı adına düzenlendiği, irsaliyelere konu betonun davacı şirkete teslim edildiği kanıtlanamadığından davanın kabulü ile 20.700-TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Gerekçeli kararda ;davanın kabulüne karar verildiği, ancak hükmün tefhim edildiği kısa kararda sehven 19.844,55-TL yerine maddi hata yapılarak 20.700-TL üzerinden hüküm kurulduğu; HMK 304.maddesi uyarınca hükümdeki yazı ve hesap hataları re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği öngörüldüğünden hüküm tashih edilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili;Sunulan beton fişleri itibari ile dökümü yapılan davacıya ait inşaatın tüm betonunun müvekkili şirket tarafından verildiğinden inşaat projesinin celbi ile beton miktarı ve sözleşmede belirtilen m3 birim fiyatı üzerinden inşaat mühendisi bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılması, Davacı yanın vergi dairesinden BA-BS kayıtlarının celp edilmeden ve bilirkişi heyetine inşaat mühendisi bir bilirkişinin eklenmesi ve bu şekilde rapor alınması taleplerinin yerine getirilmeksizin karar verilmesi ,
Davacı şirketin kayıtları itibariyle toplam fatura miktarından fazla ödeme yapıldığından ayrı bir cari hesap alacak borç ilişkisi sabit olduğunu, davacıya ait inşaata dökümü yapılan beton miktarı ve değerinin tespiti ile davacı tarafından yapılmış toplam 43.000-TL ödemenin mahsubu ile borç alacak miktarının tespit yönünden bilirkişi incelemesi yapılmadan hüküm verilmesi nedeniyle hükmün kaldırılmasına, davanın reddine karar verilerek,davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Mahkemece davanın sonuçlandırıldığı kısa kararda , davanın kabulüne 20.700 TL.nin davacıya iadesine ,gerekçeli kararda ise, davacının isteminin 19.845,55 -TL olduğu,belirtilerek kısa karardaki maddi hatanın HMK 304 maddesi gereği düzeltilerek 19.844,55- TL nin tahsiline ilişkin hüküm yazılmıştır.
Mahkemece duruşmada verilen kısa karar, bir davayı sona erdiren istinafı mümkün olan (nihai) son kararlardandır. Bu aşamada yapılması gereken, gerekçeli kararın kısa karar doğrultusunda ve kanuni gerekçeleriyle birlikte yazılmasından ibarettir. HMK nın 298/2 maddesinde “gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir.Kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulmuştur. Bu husus istinaf sebebi yapılmamışsa da, kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen incelenerek,buna göre, yukarıda belirtilen çelişki ve hata giderilerek karar verilmek gerekmektedir.
İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İstirdat davası açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. Borçlunun, ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına karşın itirazının kesin kaldırılması nedeniyle, kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, bu parayı gerek nakden, gerek mallarının haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması gerekir.
İstirdat davasının açılmasının ikinci şartı ise, maddi hukuk bakımından, aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır (İİK.m.72/VII). Borçlar Kanununun 62. maddesinin aksine, burada davacı (borçlu), yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup; bu parayı hataen, kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
Davanın İİK.nun 72/8 maddesi gereği açılan istirdat davası olduğu,davacının istirdadını talep ettiği parayı icra tehdidi altında ödediği,ticari satış sözleşmesi nedeniyle cari hesap alacağı olduğu iddiası ile ilamsız takip yapan davalı alacaklının, alacağın miktarıda gözetildiğinde,HMK 200 vd.maddeleri ispat yükü altında bulunduğu ,davalıya dava dilekçesi 16/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça cevap süresi geçtikten sonra 02/05/2017 ve 03/07/2017 tarihinde beyan dilekçesi sunulduğu, 14/07/2017 tarihli ön inceleme duruşmasından sonra 11/09/2017 tarihinde müvekkilinin birçok beton ödeme şirketinin temsilciliğini yaptığı, davacı borçlu gibi şirketlerin taleplerini aracılık ederek karşıladığını, somut uyuşmazlıkta da müvekkilinin . Ltd. Şti’nden temin ettiği betonu davacıya ait inşaata döktürdüğünü, bu betonun parasını davacı adına kendisinin ödediğini, faturayı … Ltd. Şti.’nin kestiğini, kendilerinin bu nedenle bir fatura kesmediğini, n … Ltd. Şti. Tarafından kesilen irsaliyeyi sunduklarını, buna ilişkin dökülen beton miktarı ve araç plakalarını sunduklarını, inşaat bilirkişisi tayini ile inceleme yapılmasını talep etmiş ise de ,süresinde sunulmayan bu savunma ve delil bildirimine davacı tarafça karşı çıkılmıştır.Yargıtay HGK.nun 20.04.2016 tarih,2014/13-856E,2016/523K sayılı ilamındada açıklandığı üzere,yargılamanın etkin ve makul bir sürede bitirilmesi için delil gösterilmesinin dilekçelerin teatisi aşamasında yapılması gerektiği ,bu aşamada delil bildirmeyen davacı ve davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için yeni bir süre verilmesine imkan bulunmadığı vurgulanmıştır.
Tüm açıklananlara göre davalının üçüncü şahıs adına düzenlenen sunduğu irsaliyelere itibar edilemeyeceği gibi, davalının düzenlediği tüm faturaların davacının defterinde kayıtlı bulunduğu ve fazla ödemesinin bulunduğunun anlaşıldığı davalının icra takibine konu ettiği alacağını kayıtlarıyla ispatlayamadığı ,taleple bağlı kalınarak 19.844,55 TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği,davacının dava değerini sonradan daralttığı , feragat hükmünde olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, hükmün kaldırılarak davanın kısmen kabulüne, 19.844,55- TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar veilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/92 Esas-2018/49 Karar sayılı ve 24/01/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın KISMEN KABULÜNE, 19.844,55- TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;
“Alınması gereken 1.355,58- TL nispi karar harcından yatırılan 353,51- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.002,07- TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından ödenen 384,91- TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından ödenen 600- TL bilirkişi ücreti ile 138,- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 738-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 708- TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı vekili için takdir olunan 2.381,35 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT 13.2 maddesi uyarınca takdir olunan 855,45- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 338,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.(1)a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/11/2018