Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/410 E. 2019/426 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/410
KARAR NO : 2019/426
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2017
NUMARASI : 2014/1186 Esas 2017/978 Karar
DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin), Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/03/2019
Asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine ilişkin hükmün davalı-karşı davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA :Davacı vekili; müvekkili ile davalı …’un ….Şirketi …. Varisleri ve … Ortaklığı’nın ortakları olduğunu, her iki ortağın münferit olarak şirketi temsil etme yetkisi bulunduğunu, ancak müvekkilinin rahatsızlığı nedeniyle kısıtlanmasından dolayı şirketin tüm yönetiminin davalı tarafından yürütüldüğünü, ancak davalının yönetim görevini kötüye kullanması nedeniyle şirketin zor durumda bırakıldığını, bu nedenlerle davalının hak ve görevinin sınırlandırılması/geri alınmasına, ortaklık resmi defter ve kayıtlarının tamamının kayıp olma veya yok edilme olasılığının ortadan kaldırılması açısından, tedbiren ortaklık yeminli mali müşaviri …. veya müvekkiline teslimine, davalının şirket aleyhine ve zararına iş ve işlemlerde bulunabileceğinden tedbiren hak ve görevinin sınırlandırılması/geri alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP: Davalı vekili:davalı vasisi …. vesayet makamından izin almadan dava açtığını,şirket tüzel kişiliğine sıfat verilmediğini, husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkilinin şirketi tek başına yönettiğini, diğer ortak …’un 20 yıldır yardımda bulunmadığını, davacı tarafın soyut beyanlar yerine ortaklar kurulunu toplantıya çağırıp şirket hesaplarını alması gerektiğini, davacı tarafın gündemli toplantı istediğine dair şirket tüzel kişiliğine yapılmış bir başvurusunun olmadığını, ortaklar kurulunu toplamadan dava açma hakkına sahip olmadığını, davacının hak ve görev sınırlandırılması/reddi talebinin 6267 sayılı TTK’nun 162.nci maddesinin emrettiği usule uygun olmaması sebebiyle davanın reddine, şirketin resmi defterler, faturalar ve sair evrakının müvekkilinin uhdesinde bulunmaması sebebiyle tedbir ve teslim talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA :Birleşen dava yönünden davacı … vekili ; dava konusu şirketin tüm yönetim işlemlerinin müvekkili tarafından yerine getirildiğini, şirketin müvekkilinin gayreti ile varlığını sürdürdüğünü, bu nedenlerle müvekkilinin şirkette %50 oranında kar payına sahip olduğunun tespitine ve emek ve mesaisine denk düşecek ücretin tespit edilerek kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; asıl dava yönünden davalının şirketi tek başına yönettiği, yönettiği dönem itibariyle bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere şirketin öz varlığının ekside olduğu, şirket kasasında gerçekte olmadığı halde yüksek miktarda para görüldüğü, dava dışı şirketten davalı şirkette yüksek miktarda faturalar kesilip usulsüz hesap hareketlerinin bulunduğu, davacı …’un vesayet altında olması nedeniyle şirketin tüm yönetiminin davalı …’a kaldığı ve kendisinin de yönetim yetkisini şirket menfaatine uygun kullanmadığı değerlendirilerek asıl dava yönünden davalının temsil yetkisinin kaldırılmasına, diğer temsilcinin vefat ettiği de dikkate alınarak yeni bir temsilci seçilene kadar şirketi temsil etmek üzere kayyım …’nun görevlendirilmesine; birleşen dava yönünden davacının yönetim ve sorumluluğunda bulunan şirketin zarar ediyor olması nedeniyle kar payı talep edemeyeceği ayrıca şirket sözleşmesinde açık düzenleme bulunmadığından davacının şirketin yönetimiyle ilgili harcadığı emek ve mesai karşılığında ücret de talep edemeyeceği gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı-karşı davacı vekili; asıl dava yönünden; ….vesayet makamından izin almadan açtığı davanın yok hükmünde olduğunu, müvekkilinin 20 yıldır şirketi tek başına yönettiğini, diğer ortak …’un şirket işlerinde yardımda bulunmadığını, şirketin kiralık istasyondan ibaret olduğunu, herhangi bir yatırımı, demirbaşı bulunmadığını, artı değerin müvekkilinin organizasyon yeteneğinden sağlandığını, …. Ltd.Şti’nin davacıya verdiği hizmet karşılığında bir ücret alındığını, herhangi bir hizmet yapılmaksızın para aktarılıyormuş gibi bir intiba yaratılmasının doğru olmadığını, müvekkilinin temsil yetkisinin kaldırılmasında, şirketin bir menfaati olmadığı gibi, müvekkilinin azledilmesinde haklı bir gerekçe bulunmadığını, ortaklar kurulunun kararıyla atanan idarecilerin kanunun emredici hükmü gereği ancak ortaklar kurulunun kararıyla görevden alınabileceği veya görevlerinin sınırlandırılabileceğini, davacının, dava açma yetkisinin doğması için öncelikle bir ortaklar kurulu toplantısı ile bir karar tesis ettirilmesi gerektiğini, davanın reddini talep etmiş,Birleşen dava yönünden; mahkemece şirketin kayıtlı muhasebesi üzerindeki mevcut paralardan müvekkilinin kâr payının tespit edilmesi gerektiğini,şirketin vergi dairelerine verdiği beyannamelerde, kâr bulunduğunu, bu haliyle mahkemece şirket zarar ediyor denemeyeceğini, şirket sözleşmesinde yer alan kâr ve zarar paylaşımı gereğince müvekkilinin %50 kâr payı alacağı bulunduğunu, eTTK 153 ve devamı maddeleri gereğince müvekkilinin kâr payı dışında ayrıca çalışması nedeniyle, çalışmasına karşılık bir hakkı bulunduğunu, eTTK 169 ve 170.maddelerinde de müvekkilinin emek ve mesaisine karşılık bir maddi karşılığa kavuşması gerektiğini gösterdiğini hükmün kaldırılarak asıl davanın reddine, birleşen davada yeniden yargılama yapılarak şirketin resmi kurumlara bildirdiği beyannameler üzerinden müvekkiline ait kâr payının hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davalı şirket yöneticisi ,davacının vesayet makamından izin almadan dava açtığını ileri sürmekte ise de dosyada mübrez İzmir 12.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1267 esas-822 karar sayılı ve 29.12.2014 tarihli ek karar ile vasiye kısıtlı davacıyı elde ki dava da temsil etmek ,vekil tayin etmek üzere yetki ve izin verildiği anlaşılmakla bu hususa yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.TTK nun 243(1) maddesine göre” kollektif şirketler 253.madde hükmü saklı kalmak kaydıyla TBK nun 639 ve 640.maddelerinde öngörülen ve aşağıda yazılı sebeblerden birinin gerçekleşmesiyle sona erer”TBK nun 639.(2) sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürüleceğine ilişkin bir hüküm yoksa ortaklardan birinin ölmesiyle “sona ereceği düzenlenmiştir. TTK nun 253(2).maddesi ” ortağın ölümü halinde şirket sözleşmesinde şirketin ölen ortağın mirasçılarıyla devam edeceğine ilişkin düzenleme yoksa mirasçılarla diğer ortakların oybirliği ile alacakları karar üzerine şirket devam eder .Mirasçılardan biri şirkette kalmaya razı olmazlarsa diğer ortakların razı olmayan mirasçıya payını ödeyerek şirketten çıkarılmasına ve kalanlarla devam kararı verebilirler.bu durumda sağ kalan ortaklardan birinin şirketin devamına onay vermemesi sebebiyle oybirliği sağlanamadığı takdirde şirket sona erer.” şeklinde düzenlenmiştir.5 nisan 1995 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlanan Bakırköy ….Noterliğinin 14.3.1995 tarihli ortaklar kurulu kararıyla anasözleşmenin hisse devrine ilişkin kısmı tadil edilerek ;şirket ortaklarının hisselerini davacı ve davalıya devrettikleri ,sonuç olarak …’un 241.000-TL(eski) sermaye karşılığı 241 pay,davalının da 9.000-TL karşılığı 9 payı bulunduğu, her iki şirket ortağı temsile yetkili iken görev süreleri bittiğinden , Beyoğlu ….Noterliğinin 14.3.2005 tarih ve …. yevmiye ile onaylanan tadil mukavelesi ile şirketin temsiline ilişkin ana sözleşmenin 7.maddesi değiştirilmiş, her iki şirket ortağı münferit olarak şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmışlardır.Buna göre davalı ana sözleşme ile şirketi temsile yetkili kılındığından TTK 219(1) gereği ortaklarca temsil yetkisi kaldırılamaz ise de; haklı sebeblerin varlığı halinde mahkemece temsil yetkisi kısıtlanabilir veya kaldırılabilir.Yasal düzenlemelerde ; şirket ana sözleşmesinde şirketin kalanlarla devam edeceğine dair düzenleme bulunup bulunmamasına göre ayrı hükümler getirilmiş olup Dosyada mevcut sicil kayıtlarından ve İTO dan yapılan sorgulama neticesinde ; kollektif şirketin ortakları ,Davacı müteveffa … ile davalı …’dan ibaret olduğu ,davacı ortağın yargılama sırasında vefat ettiği ,davaya ortağın mirasçıları tarafından devam edildiği anlaşılmaktadır.Şirketin ana sözleşmesinde ortaklardan birinin ölümü halinde şirketin mirasçılarla devam edeceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Dosyada mevcut sicil kayıtlarından ve İTO dan yapılan sorgulama neticesinde ;şirket 2 ortaklı olup müteveffa … ile davalı …’dan ibaret olduğu ,davacı ortağın yargılama sırasında vefat ettiği ,davaya ortağın mirasçıları tarafından devam edildiği anlaşılmaktadır. Ana sözleşmede şirketin mirasçılarla devam edeceğine ilişkin düzenleme bulunmadığından ,şirkete devam kararı ana sözleşme değişikliği gerektirmektedir. Zımni olarak şirketin devam ettiği kabul edilemez.Müteveffa 8.12.2016 tarihinde vefat etmiş olup karar tarihi olan 8.11.2017 tarihine kadar ve hükümden sonra da yapılan sicil sorgulaması neticesinde istinaf karar tarihine kadar davacı mirasçıları ve kalan ortağın ana sözleşme değişikliği yapılarak oybirliğiyle şirketin devamına yönelik aldıkları bir kararın varlığı ileri sürülmediğinden kollektif ortaklık sona ermiş olup ,bu sona erme nedeniyle davalının temsil yetkisi de kendiliğinden ortadan kalkmış bulunmaktadır.Şirketin münfesih olduğunun tesbiti ile tasfiye memuru atanması istenmesi gereklidir. İlk derece mahkemesince davalının temsil yetkisinin kaldırılmasına ilişkin davanın konusu kalmadığından bahisle bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken davanın kabulune karar verilmesi yerinde olmadığından asıl dava da davalının temsil yetkisinin kaldırılmasına ilişkin hükmün kaldırılmasına,yargılama gideri bakımından ise HMK 331(1) gereği toplanan delillere göre dava tarihinde ki haklılık durumuna göre yargı giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.Davalının birleşen dosyaya yönelik talepleri ise şirketi temsile yetkili ortağın kar’ın %50sini alacağı bu sebeble şirket karının ve şirkette yöneticilik işleri ile meşgul olduğundan emeği karşılığının belirlenerek kendisine ödenmesini talep etmiş ise de şirket ortağına ayrıca çalışması karşılığı bir ödeme yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi ,şirketin zararda olduğunun yapılan bilirkişi incelemeleri neticesi anlaşıldığından birleşen davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş ,davalı birleşen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun asıl dava yönünden kabulu ile hükmün kaldırılmasına ,konusu kalmayan dava nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına ,birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl davada; davalı-birleşen dosya davacısı … vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1186 Esas -2017/978 Karar Sayılı ve 08/11/2017 tarihli hükmünün davalının azline ve kayyum atanmasına ilişkin kısmının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA;”Asıl davanın konusu kalmadığından BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, “İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ASIL DAVADA ;”Asıl dava yönünden; alınması gereken 44,40-TL harçtan, 25,20- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 19,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen 25,20-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafça ödenen (145-TL tebligat, 500-TL bilirkişi ücreti) 645-TL yargı giderinin davalı …’dan dan alınarak davacı mirasçılarına ödenmesine,Davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine.BİRLEŞEN DAVADA; alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davalı-karşı davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalı- birleşen dosya davacısı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı-birleşen dosya davalı mirasçıları tarafından yapılan 6,35 TL posta masrafının davalı …’dan alınarak davacı mirasçılarına verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 28/03/2019