Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/400 E. 2018/1487 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/400
KARAR NO : 2018/1487
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2017
NUMARASI : 2015/878 E.-2017/979 K.
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/11/2018
İlk derece mahkemesince davanın kısmen karar verilmesine yer olmadığına, kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, …Et ve Tavuk Pazarı isimli işletmenin sahibi olan müvekkili ile davalı banka arasında akdedilen Üye İşyeri Sözleşmesi uyarınca müvekkiline POS cihazı verildiğini, müvekkili tarafından 08/04/2015 ve 09/04/2015 tarihlerinde yapılan et satışına ilişkin olarak yaklaşık 71.000,00 TL’nin şüpheli işlem olduğu gerekçesiyle müvekkiline ait hesaptan geçici hesaplara aktarılarak bloke altına alındığını, 08/05/2015 tarihli dilekçe ile davalı bankaya başvuruda bulunularak blokenin kaldırılmasının talep edildiğini, bankanın cevaben sözleşme uyarınca bu tutarın 65 gün blokede kalması gerektiğini, ayrıca gerekli belgelerin sunulmadığını bildirdiğini, 15/05/2015 tarihli dilekçe ile istenilen belgelerin sunulduğunu ve 65 günlük süre geçtikten sonra 22/06/2015 tarihli ihtarname ile blokenin kaldırılmasının talep edildiğini, ihtarnameye yazılı olarak cevap vermeyen davalının kredi kartlarının sahte olduğunu, kartların gerçek hamillerinin yapılan satışı onaylamadığını bu nedenle blokenin devam edeceğini, suç duyurusunda bulunulması gerektiğini bildirdiğini ve müvekkilinin şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, davalının haksız ve hukuka aykırı olarak kendisinden kaynaklanan güvenlik açığı sebebiyle oluşan zararı müvekkilinin sırtına yıkmaya çalıştığını, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, şüphelilerin kimlik kontrollerini yaptığını ileri sürerek blokenin kaldırılarak bloke edilen tutarın müvekkiline ödenmesine, söz konusu tutara blokeye alınma tarihinden itibaren %10,5 oranında ticari faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkilince davcıya verilen POS cihazı üzerinden yurtdışı kartlarla sahtelik şüphesi doğuran işlemlerin gerçekleştirildiği tespit edildiğinden sözleşmenin 6. ve 16.maddeleri uyarınca toplam 66.460,00 TL tutarın geçici hesaba aktarılarak hesapta bloke edildiğini, ilgili uygulama çerçevesinde yurtdışı kartlarla gerçekleştirilen işlemler şüpheli olmasa dahi bu tutarın 65 süre ile blokede tutulmakta olduğunu, sözleşmenin imzalanması ve POS kurulum aşamasında davalıya açıkça bilgi verildiğini ve davacının bu hususu kabul ve ikrar ettiğini, 08/04/2015 tarihinde tam 44 farklı yurtdışı kartı ile işlem yapılmaya çalışıldığını ve bu kartlardan 14 tanesi ile onaylı işlem gerçekleşebildiğini, 09/04/2015 tarihinde 34 farklı yurtdışı kartı ile işlem yapılmaya çalışıldığını ve bu kartlardan 13 tanesi ile onaylı işlem gerçekleşebildiğini, bu kadar farklı kartlarla gece vakti çok yüksek tutarlarda sliplerde yurtdışı debit kart yazdığı halde işlem yapılmaya çalışılmasının sözleşmenin 4.maddesinin açıkça ihlali anlamına geldiğini, ayrıca Visa ve Master Card Harcama İtirazı Kuralları(Chargeback) uyarınca sahte işlem veya kart hamili tarafından mal/hizmet alınmaması iddiası ile harcama itirazında bulunulması için 540 günlük bir sürenin söz konusu olduğunu, kart hamillerinin itirazlarını kendilerine kart veren bankaya ilettiklerini, bu süre boyunca müvekkilinin riskinin devam etmekte olduğunu, zira itiraz olumlu sonuçlanırsa müvekkilinin bu tutarı kartı veren bankaya iade etmek zorunda olduğunu, olumsuz sonuçlanması halinde ise bu tutarı işyerine iade etmesi gerektiğini, dolayısıyla halihazırda tutarın blokede tutuluyor olmasının sebebinin işlemin halen şüpheli olarak değerlendirilmesi ve 540 günlük itiraz süresinin tamamlanmamış olması sebebiyle müvekkili riskinin devam ediyor olması olduğunu, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasında POS cihazı kullanımına ilişkin sözleşme yapıldığı ve sözleşmenin 6. ve 16. maddelerine dayanılarak davacının hesabındaki 66.460- TL’ye bloke konulduğu hususunun ihtilaf dışı olduğu, davalı yan 08/04/2015-09/04/2015 tarihindeki işlem hacminin olağanın dışında 4.maddenin ihlali olduğu iddiasında olduğu, bu yönün kabulü halinde de itiraz süresi olan 540 günün beklenmesinden sonra blokenin kaldırılması gerektiği, blokenin 22/03/2017 tarihinde kaldırıldığı, bu durumda davacının hesaptaki blokenin kaldırılması yönündeki talebinin konusuz kaldığı, ancak davacı yanın aynı zamanda faiz talebinde de bulunduğu, pos cihazının usulsüz kullanıldığının sabit olmadığı, davalının en çok 540 gün bloke altına alabileceği hesabın dava açıldıktan sonra 22/03/2017 tarihinde serbest bırakıldığı, şu haliyle davacının faiz talebinin yerinde olduğu, bu durumda yasal 540 günlük sürenin bitiminden itibaren faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle blokenin kaldırılması yönünden davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, faiz talebinin kabulü ile 04/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1- Dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini,
2- Mahkemece sözleşmeyle bağlılık ilkesinin yok sayıldığını, müvekkilinin tarafı olmadığı halde Uluslararası Kart Kuruluşlarının işleyişine tabi tutulmak istendiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede blokaj süresinin 65 olarak belirlendiğini, oysa müvekkilinin 540 gün gibi uzun bir süre taraf olmadığı bir anlaşma nedeniyle ticari işletmesinde zarara uğradığını,
3- 04/10/2016-15/12/2017 tarihleri arasında işlemiş faiz tutarı 3.120,43 TL olduğu halde mahkemece müvekkili lehine 398,70 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, mahkemece dava tarihi dikkate alınarak işlemiş faiz ve vekalet ücretinin yeniden hesaplatılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Üye İşyeri Sözleşmesi uyarınca müşteri hesabına haksız olarak konulan blokenin kaldırılması ve bloke altında tutulan paranın ödenmesi, bu tutara blokeye alınma tarihinden itibaren faiz işletilmesi istemine ilişkindir.
08/04/2015 ve 09/04/2015 tarihlerinde davacı POS cihazından 27 adet yurtdışı kart ile 41 değişik işlem gerçekleştirildiği, işlemlerin ağırlıklı olarak 20.00-22.00 saatleri arasında yapıldığı ve bu işlemler neticesinde toplam 66.460,00 TL’lik işlemin şüpheli olarak görüldüğü ve bu tutarın davalı bankaca müşteri hesabından çekilerek geçici hesaba aktarılarak hesabın bloke altına alındığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmede bloke süresinin ne kadar olacağı düzenlenmemiştir. Bu durumda Uluslararası Kart Kuruluş Kuralları dikkate alınarak makul charge back süresinin ne kadar olduğunun tespiti ile dava tarihi itibariyle bu sürenin dolup dolmadığının belirlenmesi gerekir.(Emsal:Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 22/02/2012 tarihli 2010/10181 E., 2012/2549 K. sayılı kararı) İlk derece mahkemesince bu hususta bir inceleme ve tespit yapılmadan Uluslararası Kart Kuruluş Kurallarına göre maksimum bloke süresi olarak kabul edildiği belirtilen 540 günlük sürenin dikkate alınması doğru görülmemiştir.
Öte yandan kabule göre, ilk derece mahkemesi hükmünün gerekçesinde itiraz süresi olan 540 günün beklenilmesinden sonra blokenin kaldırılması gerektiği yönündeki bilirkişi raporu benimsenerek bu rapora atıfta bulunulmuş, raporda ise 540 günlük sürenin dava tarihi itibariyle henüz dolmamış olduğu, dava açıldıktan sonra 04/10/2016 tarihinde dolduğu belirtilmiş, yine hükmün gerekçesinin devamında pos cihazının usulsüz kullanıldığının sabit olmadığından söz edilmiş, aynı zamanda davalının en çok 540 gün bloke altına alabileceği ve blokenin dava açıldıktan sonra 22/03/2017 tarihinde kaldırıldığı belirtilmiş, buna karşılık davacının davanın açıldığı tarihte haklı olduğu kabul edilerek HMK’nun 331/1 maddesi uyarınca konusuz kalan talep yönünden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş, faiz talebinin ise kabulüne karar verilmiş, bu şekilde hükmün gerekçesinde kendi içinde çelişkiler oluşturulduğu gibi, gerekçe ile hüküm arasında da çelişki yaratılmıştır. İlk derece mahkemesince bu çelişkinin giderilmesi gerekir.
Yine kabule göre, davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti hesabında konusuz kalan talep tutarının dikkate alınmamış olması isabetsiz olduğu gibi, faize ilişkin hüküm kurulurken blokenin kaldırılması gerektiği tarihten davalı bankaca kaldırıldığı tarihe kadar faiz işletilebileceğinin ve bu tutarın müddeabih olarak dikkate alınmaması gerektiğinin gözetilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvusunun kabulü ile, hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/878 Esas-2017/979 Karar sayılı ve 15/12/2017 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)a-4-6 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yatırılan 35,90- TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 29/11/2018