Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/379 E. 2019/354 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/379
KARAR NO : 2019/354
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2017
NUMARASI : 2016/725 Esas 2017/826 Karar
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul kararının İptali İstemli)
İSTİNAF karAR TARİHİ : 14/03/2019
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacılar vekili ; şirket içerisinde % 51 hissedarı … yetkilisi ile diğer ortakların birlikte hareket ederek, şirket içerisinde menfaat grubu oluşturulduğunu,davacıların 01.04.2016 tarihinde yapılan 2015 yılı Olağan Genel Kurulunda alınan kararların kanuna ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak alındığını ,şirket YK üyelerinin şirket ve müvekkili ortaklar zararına eylem içerisinde olduklarını ,alınan kararlara ilişkin muhalefet şerhleri mevcut olduğunu, 2015 yılı Olağan Genel Kurulunda alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili; davalı şirketin ana faaliyet alanının SAP sistemleri ile ilgili uygulama ve iş danışmanlığı ve HP software uygulamaları ve yazılım danışmanlığı olduğu, davacıların müvekkili şirketlerin kendilerinin sorumlu oldukları SAP tarafındaki müşterilerin neredeyse tamamını ayartmak, kendi kurmuş oldukları … Sistem firmasına yönlendirmek suretiyle müvekkili şirketlere büyük oranda maddi ve manevi zarar verdiklerini, davacılar tarafından gerçekleştirilen fiil ve işlemlerin 6102 sayılı TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, iddia ettiklerinin aksine kendilerinin ortak ve çalışanları olduğu şirketi ortadan kaldırmak amacıyla başka üçüncü kişilerle işbirliği içinde hareket ettiklerinin dosyalarla sabit olduğunu, bizatihi … tarafına hisselerinin %51’den %20’ye düşürülmesini talep edip, ihtilafı çıkaranın kendileri olduğunu, alınan tüm kararların kanuna ve iyiniyet kurallarına uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, genel kurul toplantısında alınan ilk 4 karar için davacılar muhalefet şerhi yazdırmadıklarından dava açma koşulunun gerçekleşmediği, 5.gündem maddesine ilişkin olarak; somut olayda YK üyelerinin ibrasında oy kullanamayacakların pay adedi 30.624 adet paya tekabül ettiği, toplam 43.374 adet paydan bu miktar çıkarıldığında 12.750 adet paya karşılık oyun geçerli olduğu, davacıların payı 8.500 adet olup, bu durumda ibra oylaması 4.250 kabul/8500 red oyu ile sonuçlanmış olacağından geçerli bir ibra kararının bulunmadığı, 6.gündem maddesine ilişkin olarak; şirket finansal yapısının makul ölçüde kar payı ödemek için uygun olduğu belirlendiğinden kar payının dağıtılmaması yönündeki kararın iptali gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 01/04/2016 tarihli 2015 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 5 ve 6 nolu kararların iptaline, fazla taleplerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili; dava konusu genel kurulda kârın dağıtılmamasına ilişkin kararın son derece yerinde olup, dosya kapsamında kanıtlanan haklı ve somut gerekçeler karşısında, şirketin herhangi bir şekilde kâr dağıtımı gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını, mahkemenin genel kurulun 6 nolu kararına karşı açılan davanın da reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, TTK 523 maddesinde genel kurula bütün pay sahiplerinin menfaatini dikkate alma yükümlülüğünü verdiğini, dağıtılmayan kârın tam da dağıtılmama gerekçelerine uygun olarak şirketin sermayesine ilave edildiğini,Genel kurulda oy kullananYK üyesi olan …’nin şirkette herhangi bir ortaklığının bulunmadığını, bu nedenle kendilerine ait paylardan ve oy haklarından bahsedilemeyeceğini, müvekkil şirketin%51 oranındaki pay sahibinin …. Yatırım Holding AŞ olduğunu, tüm YK üyelerinin de şirket ortağı olarak değerlendirilip, TTK 436/2 fıkrasının uygulama alanı bulacağını ifade etmenin doğru olmadığını, YK üyelerinin, ibra oylamasında üçüncü kişilere ait paylardan doğan oy hakkını temsilci sıfatıyla kullanabildiği, TTK düzenlemesinin “kendilerine ait paylardan doğan oy hakkını kullanamaz” ifadesiyle bu görüşü desteklediğini aşikar olduğunu, dava konusu genel kurulda alınan ve iptali istenen kararların kanun, ana sözleşme ve dürüstlük kurallarına uygun olup kısmen de olsa iptalini gerektirecek hiçbir neden bulunmadığını belirterek, kararın kısmen kabul yönünden olan kısmının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm davacılar tarafından istinaf edilmediğinden genel kurulda alınan 5 ve 6 nolu kararlar dışında hüküm kesinleşmiştir.
Ticaret sicili gazetesinin 5 mart 2015 tarihli nüshasında yayınlanan 10.2.2015 tarihli şirket olağanüstü genel kurulunda şirket yönetim kurulu üyeleri olarak … ve …seçilmişlerdir. … dışındaki üyelerin davalı şirkette ortaklıkları bulunmamaktadır.İptaline karar verilen 5 nolu karar yönetim kurulunun ibrasına ilişkin olup; İbraya ilişkin TTK nun 436(2) maddesi “şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler ,yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişikin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy hakkını kullanamaz.”şeklinde düzenlenmiştir.Somut olayda davalı şirketin ortaklık yapısı 12 mart 2013 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği ve hazırun cetvelinde gösterildiği üzere ; 22.124 pay ( %51,01) … Holding ..AŞ ,…,davacılar … ve … ,…”dan ibaret olup gerçek kişi paydaşların her biri 4.250 ( %9.80 oranında) pay sahibidir. Davacıların ibra oylamasına red oyu kullandıkları ve muhalif kaldıkları sabit olup her iki davacının red oyu toplamı % 19,6 oranındadır.TTK nun 436(1) maddesinde pay sahibi kendisi ,eşi,alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketi ya da hakimiyetleri altında ki sermaye şirketleri ile şirket arasında ki kişisel işe veya işleme veya herhangibir yargı kurumu ya da hakemde ki davaya ilişkin olan müzakere de oy kullanamaz. Yönetim kurulu üyelerinin ibrası “şahsi bir iş “olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. İbra kararı şahsi bir iş olmadığından TTK nun 436(1)maddesinde yazılı kişilerin oy kullanmasına engel bulunmamaktadır.Ancak yönetim kurulu üyesi kendi ibrasında oy kullanamayacağı gibi diğer yönetim kurulu üyesinin ibrasında da oy kullanamayacaktır.Şirket ortakları YK üyelerinin … ve … kendi ibraları ve diğer YK üyeleri için oy kullanamayacakları anlaşılmakla her ikisi de oy yasaklısı olduğundan nisapta dikkate alınmayacak oy oranın %19,6 olduğu ,şirket ortağı …ın oy kullanmasına engel bir durum olmadığından hesaplamada dikkate alınması gerekmektedir.Ancak … davalı şirkette pay sahibi değildir. 6762 sayılı kanunun 312/2 maddesindeki YK üyelerinin ortak olması gerektiğine ilişkin zorunluluk TTK 359.maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup adı geçenlerin YK üyesi seçilmelerinde yasal engel bulunmadığı,davalı şirkette ortak olmadıklarından adlarına kullanabilecekleri yasaklı bir oy bulunmamaktadır.Ancak adı geçenlerin … Yatırım Holding AŞ nin YK üyeleri olduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu genel kurulda tüzel kişi ortağı temsilen vekaleten … toplantıya katılmış olup tüzel kişi ortak yönetim kurulu üyesi olmadığından ibra oylamasında ….Yatırım ..AŞ nin oy kullanmasına engel bir hal bulunmamaktadır. Yönetim Kurulu üyesi olmayan ortak … Yatırım..AŞ nin oy oranı %51,01 olup ,…’ın %9,80 oranında ki oyun da ilavesiyle %61,81 oranı ile yeterli nisap ile YK üyelerinin ibra kararının alındığı ,mahkemece ibra “şahsi bir iş”addedilerek yönetim kurulu üyesi olmayan tüzel kişi ortağın oyu hesaba katılmadan alınan ibra kararının iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır.Kaldı ki …ve …’in …Yatırım…AŞ ile ilgisi bulunmamasına rağmen ibra kararının iptalinin bir gerekçesi de yoktur.Dava konusu genel kurulda geçerli bir şekilde alınan yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararın iptaline karar verilmesi doğru olmadığından 5 nolu kararın iptali isteminin reddine karar verilmesi gerektiğinden hükmün kaldırılması gerekmektedir.İptaline karar verilen 6 nolu karar ise kar payı dağıtımına ilişkin olup TTK nun 523-(2)-b gereği bakiye karın bulunması halinde dağıtılmayıp yedek akçeye ayrılması mümkündür.Ancak anonim ortaklığın bu hakkını keyfi olarak kullanma yetkisi bulunmamaktadır.Genel kurul bu yönde takdir hakkını kullanırken objektif iyiniyet kurallarına uygun davranmalıdır.Yapılan mali incelemelerde şirketin kar payı dağıtımına engel bir durum mevcut olmadığı ,davalı şirketin genel kurul toplantı tarihi ,dava tarihine kadar geçen süreç ,ticari alacakların tahsilinde sorun yaşanmaması ,davalı şirketin 2015 yılı sonu itibariyle raporlanan net dönem karının tümüyle dağıtılmamasına dayanak olabilecek nitelikte fiili gelişmelere rastlanmadığı, finansal gücü ve risk düzeyinin makul miktarda kar dağıtımına elverişli düzeyde olduğu belirlendiği anlaşılmakla ,karın dağıtılmamasına ilişkin 6 nolu kararın iptaline karar verilmesi dosya kapsamına uygun bulunduğundan davalı vekilinin 6 nolu karar hakkında verilen iptal kararına yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiş ilk 4 kararla birlikte 5 nolu kararın da iptal isteminin reddine karar verilmek gerektiğinden hükmün kaldırılarak yeniden hüküm verilmesine ; kar payı dağıtılmamasına ilişkin 6 nolu kararın iptaline, hükmün istinaf edilmeksizin kesinleşen kısımları da dikkate alınarak tekrar edilmek suretiyle 1,2,3,4,(5) nolu kararlar hakkındaki iptal isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜNE, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/725 E.-2017/826 K. Sayılı ve 19/07/2017 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın KISMEN KABULÜNE, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1.4.2016 tarihli (2015 yılı) olağan genel kurul toplantısında alınan (6) nolu kararın iptaline,fazlaya ilişkin iptal isteminin reddine”
İlk Derece Yargılamasına İlişkin Olarak; “Alınması gereken 44,40- TL harçtan, davacı tarafından peşin yatırılan 29,20- TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacılar tarafından ödenen 58,40- TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından yapılan 135,50- TL teb-müz. masrafından ibaret yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 23-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından ödenen 3.000-TL bilirkişi ücreti kar payı dağıtımına ilişkin karar nedeniyle yapıldığından bu isteminde reddine karar verilmekle üzerinde bırakılmasına.
Davacılar vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 1.980- TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı vekili için takdir olunan 1.980-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”
Davalı tarafından yatırılan 35,90 -TL peşin istinaf harcının istek halinde kendisine iadesine,
İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 42-TL posta masrafının davanın kabulü oranında hesaplanan 7,-TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 36,10-TL posta masrafının davanın reddi oranında hesaplanan 30-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.14/03/2019