Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/372 E. 2018/353 K. 02.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/372
KARAR NO : 2018/353
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2017
NUMARASI : 2014/878 Esas 2017/47 Karar
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/04/2018
Davanın kısmen kabulune ilişkin hükmün davalı vekili ve feri müdahil TMSF vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacılar vekili, müvekkilinin …ank A.Ş.’ye BDDK tarafından el konulmadan önce davalı bankanın Marmaris Şubesi’ne çeşitli tarihlerde toplam 14.774- TL mevduatını yatırdığını, müvekkilinin yatırdığı mevduatın …bank A.Ş. Yönetimi tarafından KKTC’de paravan olarak kurulan dava dışı … Bank Ltd. adlı paravan banka hesabına aktarıldığını, banka yönetimine el konulmasından sonra “… Ltd adlı banka hesabına aktarılmış olduğu ve off shore mevduatların sigorta kapsamı dışında olduğu” gerekçesiyle ödenmediğini, müvekkilinin dolandırıldığını ve zarara uğratıldığını,…bank A.Ş.’nin müvekkili aleyhine sebepsiz olarak zenginleştiğini, vekalet görevinin kötüye kullandığını belirterek 14.774- TL mevduat alacağının davalı bankadan hükmen tahsiline, paranın hesaba yattığı tarihden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 7.11.2016 tarihli dilekçesiyle 7.236,06-TL nin 17.12.1999 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalı bankadan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAPLAR:1-Davalı… Bank AŞ vekili cevap dilekçesinde; TMSF’nin taraf olduğu hisse devri sözleşmesi uyarınca müvekkili bankanın sorumlu olmadığını, hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlere ilişkin borçların yasa gereği TMSF üzerine nakil edilmiş olduğundan sadece TMSF’nin davalı sıfatı olması gerektiğinden öncelikle husumet itirazlarının kabulünü, HMK 124/2 kapsamında mahkemenin resen taraf değişikliğine hükmederek müvekkili banka açısından husumetten reddine karar verilmesini, davanın süresinde açılmadığından zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddine, aksi halde davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Feri Müdahil TMSF vekili ihbara cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile…. Bank Limited’in farklı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, davanın öncelikle husumet yönünden reddini, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, hile ile ilgili hak düşürücü sürenin geçtiğini, müvekkili tarafından davacının bilgisi dışında işlem yapılması ve iradesinin yanıltılmasının söz konusu olmadığını, davacının kendisinden beklenen özeni göstermemiş olmasından ya da riske girmesinden müvekkili bankanın sorumlu tutulamayacağını, davalı bankanın, …Bank Ltd. nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisinin bulunmadığını, bankanın vekalet görevini yerine getirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Feri Müdahil… vekili ihbara cevap dilekçesinde özetle; hisse devir sözleşmesinin şirket merkezi yurt dışında bulunan … Bank N.V ile imzalandığını, sözleşmenin müvekkil kurumu davalı yanın belirtiği şekilde bir taahhüt altına sokmadığını, ancak sözleşme çerçevesinde taraların karşılıklı hak ve borçlarının devam ettiğini, uyuşmazlığın TMSF’ye devrolunan bankaların off-shore hesapları nedeniyle zarara uğrayan müdilerin açmış olduğu tazminat davası olduğunu, bu konuda davalı banka aleyhine açılan birçok davada TMSF.nin borcu üstlendiğini açıkça beyan ettiğini ve hükümlerin borcu üstlenen sıfatıyla TMSF aleyhine kurulduğunu, bu nedenlerle davanın asıl muhatabı olan TMSFye tevcih edilmesini, talebin kabul edilmemesi halinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının hesabın açıldığı 17/12/1999 tarihinde 7.741,51-TL si tutarına 3095 sayılı yasanın 1.2. Maddesi gereğince değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan istenebileceği, davacının dava dilekçesindeki 14.774-TL lik talebi ve ıslah dilekçesi olarak sunduğu dilekçelerinde talebinin 7.236,06- TL olarak daralttığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 7.236,06- TLnin davalı bankadan tahsiline ,hesabın açıldığı tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine karar verilmiştir.
Gerekçeli kararın yargı giderine ilişkin kısımları yazılmadan hükmün uyap sisteminden onaylanması nedeniyle ,eksiklik 12.5.2017 tarihli tashih şerhi ile giderildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ : 1-İstinaf yoluna başvuran Davalı banka vekili; TMSF bünyesinde yer alan …Bank A.Ş. nin bır kısım bankalarla birlikte …bank A.Ş. ile birleştirildiği, 9.8.2001 tarihli hisse devir sözleşmesi ile …a devredildiği, sorumlunun sözleşmenin 6.13.maddesi gereğince TMSF’ye ait olduğu, mahkemece HMK 124/2 maddesi kapsamında resen taraf değişikliğine hükmetmesi, paranın gönderilmesinden itibaren 10 yılı aşkın bir süre geçtiği, zamanaşımının gerçekleştiği, uzamış ceza zamanaşımının uygulanamayacağı, hak düşürücü sürenin geçtiğini bildirerek hükmün ortadan kaldırılarak davanın tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Feri müdahil TMSF vekili ; ilk derece mahkemesince zamanaşımı def’inin değerlendirilmediği, hak düşürücü sürenin geçtiğine dair itirazlarının dikkate alınmadığı, husumet itirazının dikkate alınmadığını, davacının kandırıldığına dair bir delil olmadığını, havalenin yurt dışına gönderilmemesi sebebiyle bankanın sorumluluğuna gidilemeyeceği, zira bankanın merkez şubesi nezdinde vergiden muaf yurt dışındaki tüzel kişi adına hesap açıldığı, davacının müterafik kusurunun tartışılmadığı, hakim ortağın istismarı nedeniyle bankanın mevduattan faydalanmadığı, davacının serbest iradesi ile daha fazla faiz getirisi sağlayan kıyı bankacılığını tercih ettiği, bankanın mevduatı havale etmekle vekalet görevini yerine getirdiği, offshore hesap cüzdanına itirazda bulunmadıkları, vadesiz hesapta olduğundan vadesiz hesaplara uygulanan faizin uygulanması gerektiğini bildirerek tekrar yargılama yapılmak üzere kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Davalının ve feri müdahillerin zamanaşımı ve hakdüşürücü süreye ilişkin itiraz ve defileri hakkında mahkemece bir karar verilmemiş ise de ; Yargıtay 11.H.D konuya ilişkin içtihatlarında ,zamanaşımının mevduatın offshore den tahsil edilemeyeceğini öğrenildiği zaman işlemeye başlayacağı,başlangıçta mevduatın tahsili için ofshoreye başvurulması, tahsilat yapılamayacağının anlaşılması halinde bankadan istenebileceği yolunda iken zaman içerisinde diğer mudilerin ofshoreye başlattıkları icra takiplerinde , hiçbir malvarlığının bulunmadığının anlaşılması neticesi verilen aciz vesikaları nedeniyle doğrudan bankaya dava açılabileceği kabul edilmiştir. Davacının İst. 5 ATM nin 2003/1482 esas sayılı dosyasında offshoreye açtığı kısmi davanın kabul edildiği beyan edilmekte ise de tahsilat yapıldığına ilişkin bir savunma ileri sürülmediği , davalı banka aleyhine açılan davadan evvel zamanaşımının işlemeye başladığı kabul edilemeyeceğinden zamanaşımı ve buna paralel olarak mevduat sözleşmesinde 1 yıllık hakdüşürücü süre uygulanmayacağından zamanaşımı ve hakdüşürücü süreye ilişkin istinaf sebebleri yerinde görülmemiş, güven kurumu olarak faaliyet gösteren bankanın, müşterisini organik bağ bulunan ofshoreye yönlendirdiği ve kendisine havale görünümlü mevduat temin ettiği, böylelikle vergi, mevduata karşılık ayırma vs. gibi birçok yasal yükümlülüklerden kurtulduğu davacının mevduatını ofshoreden tahsil edememesinde davalı bankanın sorumlu sayılması gerektiği, feri müdahil TMSF ile davalı bankanın sorumluluk yönünden ileri sürdüğü istinaf sebeblerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davalı banka hisse devir sözleşmesi gereği sorumluluğun TMSF ye ait olduğunu ileri sürmekte ise hisseyi devreden ile devralan arasındaki sözleşme hükümlerinin davacıya karşı ileri sürülmesi mümkün olmayıp hisse devir sözleşmesinde ki hükümler TMSF ile hisseleri devralan banka arasındaki iç ilişkiye ilişkindir.Feri Müdahil TMSF bu dava da sözleşmedeki yükümlülüğü gereği borcu üstlendiğine ilişkin beyanda bulunmadığı gibi ,borcu üstlenme beyanı tek başına davalı bankanın sorumluluğunu da ortadan kaldırmayacağı dikkate alınarak davalı sıfatı bulunmayan TMSF hakkında hüküm kurulması mümkün olmadığı davalı banka vekilinin savunmaları ve istinaf sebebleri bu yönüyle yerinde görülmemiştir.
Tüm anlatılanlara göre; İlk Derece Mahkemesince davalı banka tarafından davacıya iade edilmeyen bilirkişi raporunda tesbit edilen miktara ,hesaba yatırma tarihinden itibaren avans faizi işletilerek tahsiline hüküm verilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp ,ıslah istemi talebin daraltılmasına ilişkin olup fazlaya ilişkin istemin feragat hükmünde değerlendirilmesinde ;gerekçeli karar ve maddi hatanın tashihine ilişkin ek karar ile birlikte hükme yönelik ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı ,gerekçeli kararda dava tarihi 14.9.2014 tarihi olarak yazılı ise de , dava tarihinin 15.4.2014 olduğu mahallinde düzeltilebilecek bir eksiklik bulunduğu sonucuna varılmış, davalı bankanın ve feri müdahil TMSF vekilinin istinaf sebebleri yerinde bulunmadığından başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı banka ile feri müdahil TMSF vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Davalı banka harçtan muaf olduğundan yatırdığı 168,80- TL peşin istinaf harçlarının talebi halinde kendisine iadesine, Feri müdahil TMSF ve davalı banka harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran feri müdahil TMSF tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 62,50-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/04/2018