Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/371 E. 2019/409 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/371
KARAR NO : 2019/409
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2017
NUMARASI : 2016/1150 Esas 2017/1055 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/03/2019
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı/karşı davalı vekili dava dilekçesinde; Davalı aleyhine 28.09.2016 tarih, … numaralı 7.949,50 TL; 01.10.2016 tarih, … numaralı 12.003,91 TL ve 04.10.2016 tarih, … numaralı 12.069,60-TL tutarındaki üç fatura alacağı ve işlemiş avans faizlerinin tahsili için toplam 32.323,45-TL tutarında Küçükçekmece… İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, ticari işlerde ayıp ihbarının ihbarının kanun gereği iadeli taahhütlü mektup veya noter kanalı ile yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte eposta ile ayıp ibarını kabul etmediklerini, zaten kendilerine herhangi bir e-postanında iletilmediğini, dolayıyla ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, borçlunun herhangi bir şekilde sözleşmeden dönmediğini ya da sözleşmeyi feshetmediğini, müvekkilinden aldığı ürünleri işleyip satmış ve sıra kendi borcunu ifaya geldiğinde malların ayıplı olduğundan bahisle ödemeden kaçındığını, bu da davalının kötü niyetli olduğunun en büyük kanıtı olduğunu belirterek borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına ve borçlu adına %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP-KARŞI DAVA : Davalı/karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketin, tekstil alanında faaliyet gösteren köklü bir firma olduğunu, imal edeceği kumaşta ihtiyacı olmasına binaen, davacı şirketten 20/1 OE PAM PES 50-50 iplik almaya karar verdiğini, bu kararına istinaden davacıya 28.09.2016 tarih, 2016/3567 nolu sipariş talimatı ile 5.250-kg, 30.09.2016 tarih, 3610 nolu sipariş talimatı ile de 1.250-kg iplik sipariş formu gönderdiğini, gönderilen sipariş formları davacı/satıcı şirketçe kaşe-onay imzası ile kabul edilerek müvekkili şirkete faks yolu ile gönderildiğini ve bu şekilde yanlar arasında alım-satım ilişkisi kurulduğunu, müvekkili davacı/satıcıdan satın aldığı 20/1 OE PAM-PES iplikleri %30, …A.Ş. den aldığı 30/1 … iplikle %70 oranında örmek suretiyle kumaş haline getirmeye başladığını, örülen kumaşta davalıdan alınan ipliğin jüt, yabancı elyaf, bant sorunu çıkardığının fark edildiğini, durum derhal 01.10.2016 tarihinde saat 11.26’da mail ile davacı şirkete bildirildiğini, 987-kg boyalı, 3.700-kg ham kumaş müvekkilinin müşterisi tarafından kabul edilmeyecek vasıfta olduğu için hurda olarak değerlendirilmek üzere müvekkili şirket deposuna alındığını, davacıya gönderilen Bakırköy .. Noterliğinin 04.11.2016 tarih ve … Sayılı ihtarnamesi ile ; davacı şirketin ayıplı iplik satması sebebiyle müvekkili şirketin ortaya çıkan 52.298,50-TL zararının ödenmesi istendiğini, müvekkilinin bu kumaşların örülmesinden ve kısmen boyanmasından dolayı toplam masrafının 52.298,50- TL olduğunu, bu kumaşların hurda olarak 25.902,50-TL ye satılabileceği bilirkişi tarafından ifade edildiğini, davacının, müvekkili somut bir şekilde 52.298,50 TL zarara uğramasına neden olan ayıplı ipliğin bedelini, üstelik alacağı talep zamanı dahi gelmeden müvekkilden talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek,öncelikle davacının müvekkili şirkete sattığı ipliklerin bedellerinin yanlar arasındaki Satış Sözleşmesi şartlarına(Sipariş Formundaki vade 120 ibaresi nedeniyle) göre ödeme tarihi gelmeden/muaccel olmadan istenmesi ve icra takibine konu edilmiş olması sebebiyle reddine, davacının müvekkili şirkete sattığı ipliklerin gizli ayıplı olması, müvekkilinin satın aldığı iplikten elde etmeyi umduğu ticari amacı gerçekleştirmemiş olması sebebiyle bedelini ödemesi mümkün olmadığından davanın esastan reddine, her halde davacının kötü niyetli takip yapmış olması sebebiyle tazminata mahkum edilmesine, karşı dava olarakta; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, davacı-karşı davalının, müvekkili şirkete ayıplı iplik satması ve müvekkil şirketin bu ipliği kumaş haline getirmek için yaptığı harcamalar sebebiyle uğradığı 26.396,00 TL alacağının 13.11.2016 tarihinden itibaren ticari faizi ile davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece ;toplanan tüm deliller, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacı tarafından üretilerek teslim edilen ürünlerde abraj hatasının bulunduğu ve bunun gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, davalı tarafından ayıp ortaya çıkınca bildirilmiş olduğu bilirkişi raporunda belirtildiği gibi toplam kesilen fatura tutarı olan 32.023,01- TL davacı alacağına karşılık, 26.396 TL davalı tarafın hatalı kumaşlardan fatura iadesi itibariyle alacaklı olduğu gerekçesiyle, asıl dava itibariyle davacının alacağının 6.077,17 TL olduğu, bu miktar itibariyle alacaklı olduğu tespit edilmekle bu miktar itibariyle davanın kabulüne, davalı tarafın karşı dava itibariyle alacağı sabit olmakla, bu miktar alacak asıl alacak itibariyle indirim (takas ve mahsup) yapılmış olduğundan, karşı davanın konusuz kalmış olması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; borçlu vekilinin 04.11.2016 tarihli ihtarnamesinde de görüleceği üzere borçlunun takip dayanağı faturalara süresinde itiraz etmediğini,herhangi bir e-postanın müvekkiline iletilmediğini, e-postayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; ticari işlerde yapılan ihbar ve ihtarların kanun gereği iadeli taahhütlü mektup yada noter kanalı ile yapılması gerektiğinden e-posta ile ayıp ihbarı veya sözleşmenin feshinin veyahut herhangi bir bildirimin tarafınca kabul edilmediğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte ayıp ihbarının süresinde olmadığını, ihtarnamenin keşide edildiği tarihin son fatura tarihinden itibaren 1 ay sonra olduğunu,itiraz süresini geçirdiğini, karşı tarafın Küçükçekmece 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/104 D.İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunda da, boyuna görülen hataların örme kaynaklı olduğu ibaresinin iddialarını kanıtladığını, müvekkilinden alınan iplikler ile başka iplikler karıştırılarak boyama aşamasına gelindiğinde ayıbın müvekkiline ait ipliklerde olduğu iddiasının hakkaniyete aykırı olduğunu, malların ayıplı olmadığını, bilirkişinin keşif incelemesi sonucunda, iplikteki lot farkının gözle görülemez olduğunu beyan ederek, bilirkişinin gözle inceleme yaparak kusurun müvekkiline ait olduğunu iddia etmesinin çelişki olup somut bir kanıt olmadığını,davalının yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği incelenmeden doğrudan hesap incelemesine geçilmiş olmasının ve müvekkiline davalının kusurlu hareketinin mal edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ek rapora itirazların ve yeni bir bilirkişi heyeti kurulması talebinin reddedildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın duruşmalı olarak incelenmesine davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin, davacı-karşı davalının müvekkili şirkete sattığı gizli ayıplı iplikler sebebiyle oluşan zararın kabulüne yönelik kararın usul, yasa ve delil durumuna uygun olduğunu,satın alınan ipliklerin sırasıyla 28.09.2016, 01.10.2016 ve 04.10.2016 tarihlerinde sevk irsaliyesi ve bağlı faturalarla satılarak teslim edildiğini, sipariş sözleşmesi şartlarına göre, müvekkili şirketin satın aldığı ipliklerin bedellerinin 120 gün sonra ve sırası ile 28.01.2017, 01.02.2017 ve 04.02.2017 tarihlerinde ödenmesi gerektiğini, iplikten kaynaklanan tüm ayıp ve arazların sorumluluğunun satıcıya ait olacağının kabul edildiğini, davacı-karşı davalının müvekkiline sattığı iplik bedellerini ancak bu tarihlerde talep edebilmesini gerektirirken 04.11.2016 tarihinde icra takibi yoluna başvurarak talep etmesinin sözleşme şartlarına aykırı olduğunu, mahkemenin davacının satış bedelinden kaynaklı alacağını muaccel olmuş gibi değerlendirerek kısmen kabul kararı vermesinin hatalı olduğunu belirterek, davacı-karşı davalının, muaccel hale gelmeden müvekkili şirkete sattığı iplik bedellerine dayalı icra takibine ve itirazın iptali davasına konu etmesinin kabulüne yönelik kararın sadece bu noktadan kaldırılmasına, davacı-karşı davalının itirazın iptali ve takibin devamı talepli davasının reddine, haksız icra takibi sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Asıl dava; taraflar arasındaki ticari iplik satış sözleşmesi kapsamında 3 adet faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibinde itirazın iptali,karşı dava ise, ayıplı iplik satışı nedeniyle bu ipliklerle imal edilen kumaşlardan kaynaklı zararın tazmini istemine ilişkindir. Taraflar arasında malın teslim edildiği ve bedelin ödenmediği konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık davacının sattığı malın ayıplı ifamı yoksa sözleşmeye aykırı ifa mı(aliud ifa)olduğu konusunda toplanmaktadır. Tüm dosya kapsamından, davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalıdan 28.09.2016, 01.10.2016, 04.10.2016 tarihlerinde kumaş imalatında kullanılmak üzere iplik satın aldığı, bu ipliklerle kumaş imalatına geçildiğinde kumaşlarda jüt ve yabancı elyaf sorunu oluştuğu farkedilince durumun 01.10.2016 tarihli eposta ile satıcıya bildirildiği, zararın azaltılması amacıyla hatalardan arındırılmaya çalışılan ve kumaş haline getirilen ürünlerden 987- kg lık kısmının boyanmaya gönderildiği, bu aşamada da iplik ve ham kumaşta fark edilmeyen, boyalı kumaşlar üzerinde farkedilen enine yönde eşit aralıklarla tekrar eden bant görüntüsü oluştuğu, 03.10.2016 tarihinde satıcıdan teknik ekip talebinin yinelendiği e-postadan sonra boyama ile ortaya çıkan bu bant hatalarınında 11.10.2016 tarihli eposta ile satıcıya bildirildiği, en son 25.10.2016 tarihli e-posta ile de ayıplı iplik satışından doğan toplam 52.298,50- TL zararın satıcıdan talep edildiği, hataların kumaşı ayıplı hale getirdiği, kumaştaki ayıbın bilirkişilerce iplik imalatından kaynaklandığının ve ayıbın gizli olduğunun (ancak kumaş imalatında kullanıldıktan sonra fark edilecek olduğunun) tespit edildiği, davalı alıcının Küçükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesinde 21.11.2016 tarihli talebi ile bu hususta tespit yaptırdığı, tespit dosyası bilirkişi raporunun 22.12.2016 tarihinde düzenlendiği, davalı alıcının tespit raporunun tebliği dahi yapılmadan Bakırköy… Noterliğinin 04.11.2016 tarih ve … nolu ihtarnamesi ile ayıptan bahsederek ayıplı iplik satması nedeniyle ortaya çıkan zararının karşılanmasını davacıya ihtar ettiği, ihtarnamenin davacıya 07.11.2016 tarihinde tebliğ edildiği,davalı-karşı davacının 16.11.2016 tarihli talebiyle İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi Tekstil ve Konfeksiyon Kalite Kontrol ve Araştırma Laboratuarının 30.11.2016 tarih ve 16/21060687 sayılı raporuyla,incelemeye alınan ipliğin sipariş edilen ipliğin 20/1 OE Pam/Pes, davacı tarafından gönderilen ipliğin 21/1 OE/Pam/Pes olduğu,kumaşlardaki bant hatasınında örme işleminde farklı nitelikte iplik kullanılmasından kaynaklandığının mütala edildiği,mahkemece alınan bilirkişi raporunda;dava konusu iplikle üretilen imalat kusurlu kumaşların halihazır durumları itibari ile toplam güncel serbest piyasa rayiç bedelinin: 52.298,50-TL, Kumaşların mevcut halleriyle mali değerlerinin 25.902,50-TL olduğu, (52.298,50 TL – 25.902,50 TL = 26.396,00-TL), Davalı/K.Davacı’nın toplam zararının 26.396-TL olduğu, ancak Davacı/k. Davalı şirketinin düzenlemiş olduğu 3 adet faturalardan kaynaklanan 32.023,01-TL tutarlı alacağından Davacı/K.davalı şirketin hatalı kumaşlardan kaynaklı 26.396,00 TL tutarlı zararının tenzili sonucunda, Davacı/K. Davalı şirketin, Davalı/K. Davacı şirketten (32.023,01-TL -26.396,00 TL = 5.627,01 TL+KDV 450,16 = 6.077,17 TL) 6.077.17 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.Bu tespitler ışığında eldeki davaya bakıldığında; davalı/karşı davacının davacı/karşı davalıya sipariş ettiği malların niteliği sipariş formunda açıkça belirtilmiş( 20/1 OE Pam/Pes iplik)olup, davacı/karşı davalının ,davalı/karşı davacıya bu mallar dışında başka mallar teslim ettiği( 21/1 OE Pam/Pes iplik) anlaşılmaktadır.Buradaki teslim sözleşmeye aykırı ifa( aliud ifa)dır.Davalı/karşı davacı bu teslimi kabul etmiş olduğundan, sadece bu işlem nedeniyle uğradığı zararı isteyebilir.Davacı/karşı davalı bu oluşta hiçbir kusurunun olmadığını ispat etmedikçe davalının zararını tazminden sorumludur(TBK 112).Kusursuzluk ispat edilememiştir. Davalı/karşı davacının sipariş ettiği sözleşmede fiyatı belirli ürünlerin yerine davacı/karşı davalı tarafından teslim edilen ve davalı/karşı davacı tarafından da teslim alınan iadesi yapılmayan ürünlerin bilirkişi kurulunca belirlenen rayiç fiyatından(52.298,50-TL), aliud teslim nedeniyle hatalı üretilen kumaşların değeri(25.902,50-TL) düşüldükten sonra belirlenen davalı/karşı davacının zarar miktarı olan 26.396TL,davacı/karşı davalının iplik satışından doğan alacak miktarı olan 32.023,01 TL den düşüldükten sonra davacı/karşı davalının takip tarihi itibarıyla toplam alacağının 6.077,17 TL olduğu(Yargıtay 19.HD.nin 14.02.2018 tarih,2017/4118E,2018/635K sayılı ilamı),davacı/karşı davalının davasının bu miktar üzerinden kabul edileceği,davalı/karşı davacının alacağı takas/mahsup işlemi sonucunda konusuz kaldığından,bu husuta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği, ilk derece mahkemesince verilen kararın sonucu itibarıyla yerinde olduğu,aliud ifa gerekçesiyle bu yönde sonuca ulaşması gerekirken, ayıplı ifa gerekçesine dayalı karar vermesi eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiş, bu durumda davacı/karşı davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı belirlenmiştir.TBK nun 90.maddesi gereğince ;ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça, her borç doğumu anında muaccel olur,istenebilir.Somut olayda,davalı-karşı davacının alacak muaccel olmadan takibe konulduğu yönündeki istinaf sebebininde yerinde olmadığı,zira tarafların kabulünde olan ve satış sözleşmesi niteliğindeki sipariş formlarında vade kısmında rakamla 120 yazmakta ise de olup, bunun ay mı, gün mü,saat mi olduğunun belli olmadığı,bu haliyle açık,net ve kesin bir vadenin taraflarca kararlaştırılmadığı sonucuna varıldığı ve davacı/karşı davalının alacağının sözleşme tarihi itibarıyla muaccel olduğu ve iplikleri teslim tarihi itibarıyla alacağın istenebileceği(TBK.97) kanaatine varılmıştır.Bu nedenlerle,taraf vekillerinin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiş her iki yan vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacı/karşı davalı yönünden alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından, yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı-karşı davacı yönünden alınması gereken 415,13-TL nispi istinaf karar harcından, peşin yatırılan 103,79- TL harcın mahsubu ile bakiye 311,34- TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/03/2019