Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/358 E. 2019/486 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/358
KARAR NO : 2019/486
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2017
NUMARASI : 2015/1111 Esas 2017/762 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/04/2019
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile dava dışı … tarafından imzalanan 01/08/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi ve 25/09/2014 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden … Tekstil’e ticari kredi kullandırıldığını, davalının her iki sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borcun zamanında ödenmemesi sebebiyle borçlu firma ve davalı kefiline Zeytinburnu ….Noterliğinin 24/02/2015 tarih … yevmiye nosu ile keşide edilen muacceliyet ihbarnamesi gönderildiğini, herhangi bir itirazı olmayan borçlular tarafından ödeme yapılmadığını, ödenmeyen kredi alacağının tahsil ve tasfiyesini teminen kefil…. hakkında Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/162 Değişik İş, 2015/58 Karar sayılı dosyası üzerinden ihtiyati haciz kararı alınmasını müteakiben 15/04/2015 tarihinde Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden davalı bakımından 932.794,27- TL alacağın ödenmesi talebiyle genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, genel kredi sözleşmesinin 9.maddesi hükmünden anlaşılacağı üzere kefilden, sözleşmeden kaynaklanan doğmuş ve doğacak alacaklarının bulunduğunu, davalıya muacceliyet ihtarnamesinin tebliğ edildiğini, davalı kefilin bu sebeple kefalet limiti ve ayrıca kendi temerrütlerinden kaynaklanan faiz ve sair ferileri ile birlikte tespit edilecek toplam tutardan sorumlu olduğunu, davalının itirazı haksız olup reddinin gerektiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı tarafça süresi içerisinde ibraz edilmiş cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece yapılan yargılama sonucu, davalı kefilin 2 ayrı adresine kat ihtarı tebliğ edilmiş ise de, bila tebliğ iade edildiği görülmekle davalı kefil yönünden takip tarihinden önce temerrüde düşmüş sayılamayacağı, temerrüt tarihinin takip tarihi olan 15/04/2015 tarihi olduğu, takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleştiği gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacağı, bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı, takip tarihinden sonra , dava tarihinden önce yapılan ödeme miktarının 58.961,35- TL olduğu,bilirkişi tarafından hesaplanan asıl alacak miktarı 914.880,23- TL’den takip tarihinden sonra dava tarihinden önce yapılan 58.961,35- TL’lik ödeme mahsup edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, davalının Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 856.018,88 TL asıl alacak ve 300- TL vekalet ücreti yönünden iptali ile bu miktarlar üzerinden takibin devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık % 32 oranında akdi temerrüt faizi ve bunun % 5’i oranında bsmv uygulanmasına, alacağın % 20’si oranında 171.203,77-TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddi ile dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin takip dosyasında infaz aşamasında dikkate alınmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili; bilirkişi rapor ve ek raporunda 916.133,23- TL takip tarihi itibariyle toplam alacak miktarı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını, mahkemece verilen kısmen kabul kararının usul ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, davalının gerek sözleşme adresine gerekse halen adres kayıt sisteminde kayıtlı olan adresine ihtarname gönderildiği,sözleşme ve Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebligatın yapılmış sayıldığını,ihtarnamenin tebliğ tarihi sayılan 27/02/2015 tarihine muacceliyet ihtarnamesi ile verilen 1 günlük ödeme süresinin eklenmesi sonucunda 01/03/2015 tarihi itibari ile borçluların temerrüdünün gerçekleştiğini, bilirkişinin davalının temerrüde düşmediği ve bunu esas alarak yaptığı hesaplamaların hatalı olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında 914.980,23- TL asıl alacak tutarından takip tarihinden sonra dava tarihinden önce yapılan 58.961,35- TL ödeme tutarının mahsup edildiği belirtilmek suretiyle dosya alacak tutarının 856.018,88- TL olduğu sonucuna varıldığını, bu hususun bilirkişi raporunda yer almadığı gibi, gerekçeli kararda da ödeme yapıldığı belirtilen 58.961,35 TL’nin hangi tarih ve tutarlı kalemlerden oluştuğunun açıkça belirtilmediğini, ayrıca 4.880,23- TL’den (aslında 914.980,23 TL olacaktı) söz konusu tutar çıkartıldığında çıkan tutar 855.918,88 TL olup belirtilen tutardan farklı olduğunu, ayrıca TBK m.100 gereğince yapılacak ödemelerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubu gerektiğini, bu hususun takip talebinde ve ödeme emrinde de belirtildiğini, mahkeme kararının gerekçesinin yeterince açık olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına,davanın kabulune karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri nedeniyle müteselsil kefil hakkında başlatılan genel haciz yoluyla icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Bakırköy…İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile davacı tarafından davalı aleyhine 15.04.2015 tarihinde ,davacı ile dava dışı borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine istinaden, 920.875,90- TL asıl alacak, 9.633,60- TL işlemiş faiz,1.984,77- TL faizin %5 oranında gider vergisi, 300- TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 932.794,27- TL alacağın tahsili istemiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacı tarafından hak düşürücü süre içerisinde İİK 67 maddesi gereğince itirazın iptali davası açılmıştır.Mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmış, bankacı bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ve ek rapora göre, davalı müteselsil kefile çıkarılan kat ihtarının bila tebliğ iade edildiği ,bu nedenle kefilin temerrüdünün takip tarihi itibariyle oluştuğu, kefilin kefalet limitinin 1.000.000- TL olduğu, davacı bankanın temerrüt tarihi olan 15.04.2015 (takip tarihi) itibariyle asıl alacak miktarının 914.980,23- TL, işlemiş akdi faizin 813,-TL ,faizin gider vergisinin 40,- TL, ihtiyati haciz vekalet ücretinin 300,- TL olmak üzere toplam alacağın 916.133,23 TL olduğu belirlenmiş, ayrıca takip tarihinden ve dava tarihinden sonra yapılan ödemeler miktar ve tarihleri belirtilerek tablo halinde gösterilmiş, davadan önce ve sonra yapılan toplam kısmi ödemenin 80.373,38- TL olduğu belirlenerek bu miktarın dosyanın kesin infazı sırasında nazara alınmasının yerinde olacağı mütalaa edilmiştir. Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine davalı müteselsil kefil olmuştur. Yazılı şekil şartına uygun olarak düzenlenen kefalet sözleşmesinde TBK.nun 583 maddesinde belirtilen, kefalet tarihi, kefalet limiti, kefilin müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluk altına girdiğinin kefilin el yazısıyla belirtilmesi gibi zorunlu unsurlar bulunmaktadır. Kefilin sorumluluğunun kapsamı 6098 sayılı TBK’nun 589.maddesinde düzenlenmektedir. Anılan hüküm uyarınca kefil, asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçlarından, kefalet belgesinde belirtilen azami miktara kadar sorumlu olacaktır. Bu açık düzenlemeye göre kefil, kefalet sözleşmesinde gösterilen miktardan daha fazlasıyla sorumlu olmayacaktır. Kefil, kendi temerrüdünden dolayı ortaya çıkan temerrüt faizinden ise herhangi bir sınırlamaya bağlı kalmadan sorumludur. Asıl borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçları, onun borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi ya da gecikerek ifası nedeniyle oluşan zararlardır. Asıl borcun para borcu olması durumunda, bu miktarda para ile temerrüt faizi kefilin sorumluluğunun kapsamına dahil olacaktır. Ne var ki, 6102 sayılı TTK’nun 7/1 maddesi uyarınca ticari bir borca kefalet söz konusuysa, kefile taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. Somut olayda, asıl borçlunun sözleşme gereği edimlerini yerine getirmediğinin tespiti üzerine hesap kat edilerek düzenlenen ihtarnamenin asıl borçluya 27.02.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı kefile ise tebliğ edilemediği görülmüştür. Bu durumda kefalet belgesinde belirtilen azami miktar içinde kalsa da davalı kefilin asıl borçlunun temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi borcundan sorumlu tutulamayacağının, ancak icra takip tarihine kadar işlemiş akdi faiz tutarından sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından borçlulara gönderilen hesap kat ihtarı davalıya tebliğ edilememiştir. İİK’nun 68/b maddesi “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir. İİK’nun 68/b maddesi sadece sözleşmedeki asıl borçlu yönünden uygulanabilir, davalı kefil yönünden uygulanamaz. Davalıya davacının hesap kat ihtarı usulüne uygun olarak tebliğ edilemediğinden davalının temerrüdünün icra takip tarihi itibariyle oluştuğunun kabul edilerek borç miktarının hesaplanması hukuka uygun olup ,davacı vekilinin davalı kefilin adresine gönderilen tebligatın adrese bırakıldığı tarih esas alınarak genel kredi sözleşmesindeki hükümler ve İİK. 68/b maddesi doğrultusunda davalı kefilin temerrüt tarihi belirlenerek hesap yapılması gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir(Yargıtay 19. hukuk dairesinin 08.03.2016 tarih, 2015/ 12924 esas 2016/ 4207 karar sayılı ilamı )Mahkemece, bilirkişi raporunda tablo halinde gösterilen ödeme kalemlerinden, takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce yapılan ödemeler toplanarak, bu tarihler arasındaki kısmi ödemenin 58.961,35 -TL olduğu belirlenip, takip tarihinden sonra dava tarihinden önce yapılan 58.961,35 TL kısmi ödeme miktarı, bilirkişi raporunda takip tarihi itibariyle belirlenen asıl alacak miktarı olan 914.980,23(gerekçede 914.880,23 TL nin esas alındığı sehven yazılmış ) TLden çıkartılarak bulunan 856.018,88 TL asıl alacak ve 300- TL vekalet ücreti yönünden davalının itirazının iptali ile bu miktarlar üzerinden takibin devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %32 oranında akdi temerrüt faizi ve bunun %5’i oranında BSMV uygulanmasına, alacağın %20’si oranında 171.203,77TL icra inkar tazminatına, fazlaya ilişkin talebin reddi ile dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin takip dosyasında infaz aşamasında dikkate alınmasına karar verilmiştir. Uyuşmazlık esas itibariyle icra takibinden sonra ancak itirazın iptali davası açılmadan önce yapılmış olan ödemeler nedeniyle ödenen kısım yönünden davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı dönemde, borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür, bunu engelleyen herhangi bir yasa maddesi bulunmamaktadır. Takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. Sonuç itibariyle, icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Yani, takipten sonra, ancak davadan önce yapılmış olan ödemeler yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır.(HGK’nın 19.10.2011 gün ve 2011/532-640 E.K. Sayılı ilamı). Bu itibarla, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalının icra takibinden sonra, ancak davadan önce yapmış olduğu ödemeler nazara alınarak davacının 6098 sayılı TBK’nın 100. maddesi uyarınca ne miktar bakımından hukuki yararının bulunduğu tartışılıp, değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar vermek gerekir(Yargıtay 11. HD.nin 11.03.2015 tarih,2014/17299E, 2015/3353K Sayılı İlamı)Bu kapsamda öncelikle, takip tarihi itibariyle tesbit edilen alacak tutarına, takip tarihinden sonra ,takip ile birlikte temerrüdün başladığı kabul edildiğine göre, ödeme tarihine kadar işleyen faiz tutarı, icra vekalet ücreti, icra masrafları eklenmek suretiyle bulunacak toplam alacaktan,TBK.nun 100 maddesi gereği kısmi ödemelerin öncelikle fer’i alacaklardan düşülerek, davacının itirazın iptali davası açmakta ne miktar bakımından hukuki yararının bulunduğunun tespiti gerekecektir.Bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre, davacı bankanın temerrüt tarihi olan 15.04.2015 (takip tarihi) itibariyle asıl alacak miktarının 914.980,23 -TL, işlemiş akti faizin 813-TL ,faizin gider vergisinin 40- TL, ihtiyati haciz vekalet ücretinin 300- TL olmak üzere toplam alacağın 916.133,23- TL olduğu belirlenmiştir. Bilirkişi hesaplamasında TBK 100 gereği kısmi ödemelere dair hesaplama yapılmadan infazda nazara alınması şeklinde görüş belirtilmiş ise de bu kısımdaki hesaplamaya ilişkin eksiklik Dairemizce hesaplama yapılarak(faiz ve icra vekalet ücreti hesabı dosyaya konulmuştur.) tamamlanmış kısmi ödemelerin ferileri karşılamadığı tesbit edilmiştir. Borçlu tarafından takipten sonra yapılan ilk ödeme 2 kalem halinde 16.04.2015 tarihinde 5.422,18-TL dir. Temerrüt tarihi olan 15.04.2015 tarihi ile ödeme tarihi olan 16.04.2015 tarihi arasında hesaplanan 1 günlük işlemiş akti temerrüt faizi(%32 faiz +bsmv) 853,97-TL dir. Yine takip tarihi itibariyle hesaplanan icra vekalet ücreti 50.045,33- TL dir. İlk ödeme tarihi itibariyle davacının icra masrafları hariç fer’i alacak toplamı 50.899,30- TL dir. Borçlu tarafından yapılan 5.422,18-TL ödeme öncelikle bu feri alacaktan düşüldüğünde ilk ödeme sonucunda kalan fer’i alacak tutarı 45.477,12- TL dir. İlk ödemeden sonra, 02.06.2015 tarihinde 49.200- TL ödeme yapılmıştır. İlk ödeme tarihinden(16.04.2015) 2. Ödeme tarihine(02.06.2015) kadar geçen 47 günlük süre için işleyen temerrüt faizi(% 32+bsmv) 40.137,13- TL dir. İşlemiş faiz toplamıyla ilk ödemeden sonra kalan fer’i alacak tutarı 45.477,12- TL toplandığında, alacağın ferileri toplamı 85.614,25- TL dir. Bulunan bu toplam feri alacak tutarından yapılan 2. Ödeme tutarı (49.200 TL) çıkarıldığında, kalan feri alacak tutarı 36.414,25- TL dir. Borçlu tarafından 05.10.2015 tarihinde 2.400- TL, 06.11.2015 tarihinde 1.939,17- TL daha ödeme yapılmış ise de, bu yapılan kısmi ödemeler alacağın ferilerini,bu tarihlerde işleyecek faiz tutarını karşılayacak tutarda olmadıkları dolayısıyla davacının “takip tarihi itibariyle hesaplanan toplam 916.133,23- TL (914.980,23 TL asıl alacak+ 853- TL işlemiş faiz+BSMV+ 300- TL ihtiyati haciz vekalet ücreti) alacak bakımından itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunduğu ve bu miktarın davalı kefilin kefalet limiti dahilinde olduğu , kısmi ödemelerin infazda nazara alınmaları gerektiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince; bu şekilde değerlendirme yapılıp, davacının İtirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunduğu kısım tespit edilerek, belirlenen miktar üzerinden itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesi gerekirken,TBK 100 maddesi dikkate alınmadan, takipten sonra davadan önce yapılan kısmi ödemelerin asıl alacaktan mahsubuna karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenlerle, davacı vekilinin bu hususa yönelik istinaf sebebi yerinde olduğundan ,davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1111 Esas-2017/762 Karar sayılı ve 19/07/2017 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği kaldırılmasına, “Takip tarihi itibariyle hesaplanan 916.133,23- TL üzerinden (914.980,23 TL asıl alacak+ 853- TL işlemiş faiz+BSMV+ 300- TL ihtiyati haciz vekalet ücreti) ,914.980,23- TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %32 oranında temerrüt faizi, %5 BSMV uygulanarak takibin devamına, fazla istemin reddine,genel kredi sözleşmesi kaynaklı alacak likit olduğundan ve davalı itirazında bu miktar bakımından haksız bulunduğundan, kabul edilen kısım( 916.133,23- TL) üzerinden %20 oranında hesaplanan 183.226,65 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Takipten sonra davadan evvel ödenen;16.04.2015 tarihinde -5.422,18,-TL, 02.06.2015 tarihinde 49.200- TL, 05.10.2015 tarihinde 2.400-TL,06.11.2015 tarihinde 1.939,17- TL olmak üzere toplam 58.961,35 -TL kısmi ödemenin infazda nazara alınmasına, Dava tarihinden sonra ;04.12.2015 tarihinde 776,69-TL,06.01.2016 -4.008,23-TL,12.01.2016 tarihinde 1.289,80-TL,09,02.2016 tarihinde 4.078,23- TL,07.03.2016 tarihinde 2.475,17-TL,05.04.2016 tarihinde 562,45- TL,09.05,2016 tarihinde -4.048,23- TL,08.06.2016 tarihinde 4.078,23-TL,16.06.2016 tarihinde 15-TL toplamından oluşan 21.412,03- TL nin ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı dosyasında yapılan satış bedelinin infazda nazara alınmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1111 Esas-2017/762 Karar sayılı ve 19/07/2017 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında : “Takip tarihi itibariyle hesaplanan 916.133,23- TL üzerinden (914.980,23- TL asıl alacak+ 853- TL (işlemiş faiz+BSMV)+ 300- TL ihtiyati haciz vekalet ücreti) davalının itirazının kısmen iptaline.914.980,23- TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %32 oranında temerrüt faizi, %5 BSMV uygulanarak takibin devamına, fazla istemin reddine, Kabul edilen kısım üzerinden %20 oranında hesaplanan 183.226,65 -TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Takipten sonra davadan evvel ödenen 16.04.2015 tarihinde -5.422,18,-TL, 02.06.2015 tarihinde 49.200- TL, 05.10.2015 tarihinde 2.400-TL,06.11.2015 tarihinde 1.939,17- TL olmak üzere toplam 58.961,35 -TL kısmi ödemenin infazda nazara alınmasına,Dava tarihinden sonra yapılan toplam 21.412,03 TL tahsilatların ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı dosyasında yapılan satış bedelinin infazda nazara alınmasına”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 62.581,06- TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından ödenen (133-TL tebligat, 700-TL bilirkişi ücreti) 833-TL yargı giderinden davanın kabulü oranında hesaplanan 819-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 50.595,33 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”Davacı harçtan muaf olduğundan 134- TL peşin harçların istek halinde kendisine iadesine, İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 81,70-TL posta masrafından ibaret yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 80-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 04/04/2019