Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/316 E. 2018/1461 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/316
KARAR NO : 2018/1461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2017
NUMARASI : 2014/545 E.-2017/671 K.
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 22/11/2018
İlk derece mahkemesince davanın kabulune yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 21/10/2010 tarihli Acentelik Sözleşmesi ve ekli protokoller uyarınca müvekkiline ait Firuzköy Şubesinin acente olarak davalıya devredildiğini, ancak davalı tarafından işletilen şubede 07/05/2011 tarihinden itibaren yapılan denetimlerde şubede olmayan faturalar karşılığı, tahsili mümkün olmayan faturalar karşılığı, mutabakat sonucu tespit edilen cari farklar ve kasa girişi hatalı müşteri havale çıkışları olmak üzere toplam 25.334,08 TL kasa açığı tespit edildiğini, davalının bu şekilde zimmetine para geçirdiğini, bu hususların davalının da imzası alınmak suretiyle tutanak altına alındığını, bunun üzerine davalının müvekkiline gönderdiği fesih talepli dilekçesinde özel sebeplerini gerekçe göstererek sözleşmenin feshini talep ettiğini ve 13/05/2011 tarihinde acentelik ilişkisinin sonlandırıldığını, kasa açığı tutanakları, müşteri mutabakatları, sözleşme gereği acente yerine yapılan ödemeler ve acenteye yansıtılması gereken tüm diğer giderlerden oluşan davalı borcundan, davalının müvekkilinden olan hakediş alacağı toplamının mahsubu ile bakiye 14.781,07 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davacı iddia ve taleplerinin haksız olduğunu, davacının acenteliğin devri esnasında şube ile ilgili hesapları müvekkiline net olarak bildirmeyerek dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, devredilen şubede personel, araç ve gerekli donanımın davacı tarafından temin edilmediğini, kargoların teslimini sağlamak için fazladan personel ve kiralık araçla dağıtıma çıkılmasının istendiğini, personel maaşları, kiralık araç masrafı ve dağıtımı hızlandırmak için yapılan diğer masraflar müvekkili tarafından karşılandığı halde davacının bu masraflar nedeniyle herhangi bir ödeme yapmadığını, bu hususta davacı genel müdürlüğü ile görüşme yapılmak istenmişse de kimseye ulaşılamadığını, müvekkilinin acenteyi devralmadan önce mevcut olan fatura aksaklıklarını gidermek,devirden sonra ise müşteri çevresine en iyi şekilde hizmet sağlayabilmek için gerekli özveriyi gösterdiğini, ayrıca davacı tarafça sözü edilen kasa açığına ilişkin tutanakların baskı ile müvekkiline imzalatıldığını, davacının olmayan bir alacak için icra takibi başlattığını savunarak davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasında 20/10/2010 tarihinde Acentelik Sözleşmesi, ek protokol, cari hesap sözleşmesi ve alt kira sözleşmesi akdedildiği, davalının 06/05/2011 tarihinde davacıya yazdığı yazı ile acentelikten özel sebepler nedeniyle ayrılmak istediğini ve sözleşmenin feshi hususunda gereğinin yapılmasını talep ettiği, 07/05/2011 tarihinde davacının davalıdan 7.689,15.TL tutar ile 10.823,80.TL tutar alacaklı olduğu hususunda tutanak düzenlendiği, yine hesap mutabakatlarına ilişkin tutanakta 4,247,36.TL tutarında davacı alacağı bulunduğunun düzenlendiği, 2,573,77.TL tutarlı kasa çıkışı yapılan meblağın tahsil ve tediye fişlerinin sunulduğu, dolayısıyla kayıtlarda görülen toplam 25.334,08.TL davalı borcuna ilişkin kaydın dayanaklarının bulunduğu, 2 adet tutanakta davalının imzasının da mevcut olduğu ve sunulan dayanak belgelerin sözleşme kapsamında davalının sorumluluğunda olan tutarlara ilişkin olduğu, yine davacı tarafından 13.127,38.TL davalı borcuna ilişkin belgeler incelendiğinde davalıya fiilen acentelikten ayrıldığı tarihe kadar fatura edilen ve davacı tarafından ödenen masraflara ilişkin olduğunun görüldüğü, yine bu tarihe kadar olan hak edişlerin de kayıt altına alınmış olduğu, buna göre davacının takip tarihi olan 16/07/2013 tarihinde 14.781,05.TL davalıdan alacaklı olduğu, ayrıca sözleşmenin 20. maddesi uyarınca davacı alacağına işleyecek faizin başlangıç tarihinin belirlendiği, buna göre davacının talebi gibi 5.161,84.TLişlemiş faiz talep edilebileceği, bununla birlikte alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1- Sözleşmenin imzalandığı tarihte şube ile ilgili hesapların müvekkiline net olarak bildirilmeyerek dürüstlük kuralına aykırı davranıldığını, devredilen şubede personel, araç ve gerekli donanımın davacı tarafından temin edilmediğini, kargoların teslimini sağlamak için fazladan personel ve kiralık araçla dağıtıma çıkılmasının istendiğini, personel maaşları, kiralık araç masrafı ve dağıtımı hızlandırmak için yapılan diğer masraflar müvekkili tarafından karşılandığı halde davacının bu masraflar nedeniyle herhangi bir ödeme yapmadığını, bu hususta davacı genel müdürlüğü ile görüşme yapılmak istenmişse de kimseye ulaşılamadığını, müvekkili maddi manevi zarara uğramış iken davacının olmayan alacak için takip başlattığını,
2- Bilirkişi raporunun eksik ve hatalı düzenlendiğini,
3- 07/05/2011 tarihli tutanakların müvekkiline baskı ile imzalatıldığını, zira bu tutanakların imzalanmaması halinde müvekkilin 06/05/2011 tarihli istifa dilekçesi ile ilgili işlem yapılmayacağının bildirildiğini, tutanakların istifa tarihi itibariyle düzenlenmiş olmasının da tartışılması gereken hususlardan olduğunu, hükme esas alınmaması gerektiğini,
4- Tutanaklarda belirtildiği gibi faturaların kaybolması veya tahsil edilmemesinin de söz konusu olmadığını, faturaların bir kısmının istifanın sunulduğu gün müvekkiline verildiğini, bir kısmının ise istifadan bir süre sonra gönderildiğini, davacının fatura bedellerini bu şekilde müvekkiline yüklemeye çalıştığını, kaldı ki davacının kullandığı bilgisayar programlarında müşterilerden tahsil edilen bedellerin daha eski tarihli borçlardan düşülmekte olduğunu, rapora bu yöndeki itirazlarının dikkate alınmadığını ve mahkemenin bu hususta inceleme yapmadığını,
5-Dosyaya sunulan faturalar üzerinde de inceleme yapılmadığını, zira içlerinde sözleşme tarihi öncesine ait faturaların da olduğunu, rapor ve ek raporda bu hususa değinilmediğini,
6-Sözleşmenin imzalanması sırasında davacı tarafça müşterilerle mutabakat yapıldığı beyan edilmişse de müvekkilinin bir çok mutabakatın yapılmadığını tespit ettiğini, müvekkilinin faturalardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, raporda bu hususun da belirtilmediğini,
7-Müvekkilinin hak ediş bedellerinin eksik hesaplandığını, hakedişlerden hukuki dayanaktan yoksun kesintiler yapıldığını, raporda kesintilerin hangi amaçla ve neye dayanılarak yapıldığının ve dayanak belgelerinin araştırılmadığını, müvekkili hakedişinin raporda tespit edilen tutarın çok üstünde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalının müvekkiline fesih talepli dilekçe gönderdiğini, ancak davalı acente şubesinde yapılan inceleme sonucu şubede olmayan faturalar, tahsili mümkün olmayan faturalar, mutabakat sonucu tespit edilen cari farklar ve kasa girişi hatalı müşteri havale çıkışları nedeniyle kasa açığı tespit edildiğini ve bu hususun tutanak altına alındığını, bu kasa açığı tutarı da dahil olmak üzere davalının toplam borcundan hakediş alacağı mahsup edilerek davacı bakiye alacağının tespit edildiğini ileri sürmüş, davalı ise şube için davacı tarafça yapılması gerektiği halde kendisi tarafından yapılan masrafların ödenmediğini, fesih talebi üzerine kasa açığına ilişkin tutanakların kendisine baskı ile imzatıldığını, fatura içeriklerinin doğru olmadığını, davacının haksız kesintileri nedeniyle hakediş tutarlarının eksik hesaplandığını savunmuştur.
İlk derece mahkemesince yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen 20/10/2010 tarihli Acentelik Sözleşmesinin 11.maddesinde acentenin faaliyeti esnasında düzenlenecek belgelerin yürürlükteki mevzuata uygun olarak dzüenlenmemesinden kaynaklanacak cezai yatırımlardan münhasıran acentenin sorumlu olacağı, 20.maddesinde acentenin taşıma ücretlerini ve tahsilatı yapılmak üzere kendisine gönderilen faturaları davacı nam ve hesabına gününde tahsil edeceği ve banka hesabına en geç tahsilat gününde yatıracağı, hesaba yatırma aşamasında meydana gelebilecek acente kusuruna dayalı gecikmelerde davacının haklı nedenle fesih hakkının doğacağı, gecikilen her gün için gecikme cezası uygulanacağı ve acentelik ücretinden kesileceği, her hafta düzenli olarak tahsil edilmeyen faturalar ve gecikme nedenlerini içeren kasa açıklaması düzenleyeceği, acentenin müşteriye tahsilat amacıyla vermesi gereken fatura nüshasını kaybetmesi halinde ceza uygulanacağı vehak edişinden kesileceği düzenlenmiştir.
Tarafların imzalarını içeren 07/05/2011 tarihlli tutanaklarda, müşteriden tahsili gereken bazı faturaların şubede olmaması, bazı faturaların vadesinde tahsil edilmemesi sonucu tahsil kabiliyetini kaybetmesi nedeniyle davalı aleyhine kasa açığı borç kaydı yapıldığı ve bu tutarın davalı hakedişinden düşülmesinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Dolayısıyla sözleşme hükümleri gereğince düzenlenen tutanaklardaki bu kabul karşısında basiretli bir tacir gibi davranması beklenen davalının tutanakların baskı ile imzalatıldığı yönündeki ve tutanakların içeriğinin doğru olmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmemiştir. Yine müşteri mutabakatlarına ilişkin cari fark tutarını gösteren belge ile hatalı kasa girişini gösteren belgelerin de sözleşme kapsamında davalı sorumluluğunda olan tutarlara ilişkin olduğu görülmüştür.
Bununla birlikte sözleşmenin 14.maddesinde, acente tarafından ödenmesi gereken tüm resmi veya özel üçüncü kişi ödemelerinin acente tarafından yapılacağı, 21.maddesinde elektrik, su, haberleşme, ısı vb. giderler ve giderlerin zamanında ödenmemesinden kaynaklanan yükümlülüğün acenteye ait olduğu, ayrıca acentenin bürosunun faaliyeti için her türlü gideri(büro gideri, büro araçları gideri, büro personeli her türlü gideri, diğer giderler) ödemekle yükümlü olduğu, bu tutarların davacı tarafından ödenmek durumunda kalınması halinde davalı acenteye rücu edebileceği düzenlenmiştir.
Davalı tarafça, davalı hakedişinin hesabında davacının haksız kesintilerinin dikkate alınmaması gerektiği savunulmuş ise de, davalı tarafça bu itiraz somutlaştırılmadığı gibi bilirkişi raporu ile sözü edilen kesintilerin kira, telefon,su,elektrik,matbaa,poşet,personel giyim gibi, ayrıca trafik cezası, hasar tazmin bedeli gibi sözleşme kapsamında davalı tarafça karşılanması gerektiği halde davacı tarafça karşılanan tutarlar olduğu tespit edilmiştir, davalı bu tutarların neden haksız kesinti olduğu yönünde makul bir açıklamada bulunmamıştır.
Davalı tarafça, aleyhine borç kaydı yapılan 13.127,38 TL’ye yönelik açık bir itiraz olmadığından sözleşmenin 14. ve 21. maddesi uyarınca talep edildiği anlaşılan bu tutar da alacak hesabında dikkate alınmıştır.
O halde davacının, sözleşme, davalı imzasını içeren tutanaklar ve dayanak diğer belgeler uyarınca hesaplanan alacağından, davalı hakediş bedelini mahsup ederek 14.781,05 TL bakiye asıl alacağını talep etmekte haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olup, ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 1.362,30- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 341- TL harcın mahsubu ile bakiye 1.021,30- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 22/11/2018