Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/28 E. 2018/368 K. 05.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/28
KARAR NO : 2018/368
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2017
NUMARASI : 2017/615 Esas 2017/475 Karar
DAVA : Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/04/2018
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili, davacının 27/12/2002 tarihinde 200 paya ayrılmış davalı … Ltd Şti’nin 180 payı ile hissedar olduğunu, bu payının tamamının 30/12/2005 tarihinde … isimli şahsa devir ettiğini, davacının bu payının devri ile birlikte şirkette müdürlük sıfatından da istifa ettiğini, zira bu devirden sonra davacının askere gittiği için müdürlük yetkilerinin de kullanılmasının mümkün olmayacağını, devir işleminin ortaklar tarafından ticari siciline bildirilmediğini, bunun üzerine Kocaeli 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/51 esas sayılı dava dosyasında dava açtıklarını, bu davada yapılan yargılama sonunda davacının payının 30/12/2015 tarihinde devretmiş olduğu tespit edilerek, ticaret sicilinde ilan edildiğini, her ne kadar bu tarihte payların devir edildiği mahkemece tespit olunup ilan edilmiş ise de, davacının aynı sözleşme ile müdürlükten istifa etmiş olduğu hususunun ilan edilmediğini, bu durumun müvekkili açısından bir takım mali sorumluluklar getirdiğini bu nedenle davalı şirkette 30/12/2015 tarihinde yapılan sözleşme ile davacının …müdürlüğünden istifa ettiğinin tespiti ile bu tespiti Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan olunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalının Ticaret Sicil adresine T.K.35’e göre tebligat yapıldığı, davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının sorumlu müdür olmadığının tespitine yönelik her ne kadar hukuki yararı var olarak gözüküyor ise de aslında ilgili kamu kurumu tarafından kendisine karşı kamu alacağının talep edilmesi halinde davalı şirketin hisse devir sözleşmesi nedeni ile sorumlu müdürü olmadığını ileri sürerek kendini savunma imkanı bulunduğunu, dolayısı ile davacının bu şekilde sorumlu müdürü olmadığının tespitine yönelik bir dava açmakta hukuki bir yararı bulunmadığını, kaldı ki davacının hukuki yararının bulunduğu bir an için kabul edilse bile; davalı şirketin ana sözleşmesinde davacı şirketin ilk kurulduğu 30/12/2002 tarihinde 5 yıllığına şirket müdürü olarak seçildiğini, Limited şirket hisse devri ile ilgili ana sözleşmede bir düzenleme bulunmadığını, ancak o tarihte yürürlükte bulunan ticaret kanuna göre hisse devrinin gerçekleşebilmesi için her ne kadar tescil ve ilanı zorunlu değil ise de, pay devrinin ilgili şirkete bildirilmesi ve şirketin de devre muvafakat etmesinin ardında da şirketin pay defterine pay durumunun işlenmesi gerektiğini, davacının hissesini devir alan …’ın hisse alım işleminin şirket pay defterine işlenmediğini, davacının o dönem hisselerini devir ettiği dönemde şirketin sorumlu müdürü olmasına rağmen bu işlemleri yapmadığını ve ayrıca ticaret sicil müdürlüğüne de tescil işlemi yapılmadığını, her ne kadar Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen tespit kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ise de verilen bu kararın sadece taraflar açısından bağlayıcı bulunduğunu, 3.kişileri ve ticaret sicil müdürlüğünü bağlayıcı bir yönü bulunmadığını belirterek davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; açılan davanın tespit davası olduğunu, tespiti istenen şeyin ise Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1032 esas sayılı dosyasından verilen tespit kararının devamı mahiyetinde olduğunu, hiç kimsenin, hissedarı olmadığı bir şirketin yaptığı eylemlerden sorumlu olamayacağı gerçeği karşısında, pay defterine hisse devri ile alakalı bilgileri işlemeyen bir hissedar bakımından onun görevlerini yapmadığı sonucunu çıkarmanın hukuken uyarlı olmadığını belirterek mahkemece verilen hükmün bozulmasına, Bölge Adliye Mahkemesi’nde görülmesine karar verilirse; hükmün kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davacının …Limited Şirketi’ne 180/200 pay hissedar olduğu, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1032 esas ve 2016/923 karar sayılı ilamı ile 30/12/2015 tarihli devir sözleşmesi ile hissesini …’a devir ettiğinin tespitine karar verildiği ,dosyada davalıların … mirasçıları ve davalı şirket olup ,davalı şahıslarla ilgili husumet yokluğundan diğer davalı şirket hakkında ise davanın kabulüne karar verildiği,kararın kesinleştiği ve 12.10.2016 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği anlaşılmıştır.
Ana sözleşme ile atanmış şirket müdürü iken davacı tarafından hisse devri sözleşmesi yapılmış ise de ,hisse devri ile birlikte davalının müdürlük görevinin sona erdirilmesine ilişkin bir karar alınmadığı ve davacının istifa ettiği ve istifasının da şirkete bildirildiğine ilişkin bir belge ibraz edilmemiştir.
6762 sayılı TTK 541. maddesi gereğince şirketin idare ve temsili ortak olmayan kişilere de bırakılabilir. Hisse devri ile birlikte şirket müdürü olan paydaşın müdürlük sıfatı kendiliğinden sona ermeyeceğinden , şirket müdürlüğünün sona erdiğine ilişkin iddiaların yargılama sırasında ispatlanamadığı dikkate alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmemiş ,davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90- TListinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, davacı tarafça fazla yatırılan 154,30 TL başvurma harcının istek halinde kendisine iadesine,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/04/2018