Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2631 E. 2020/649 K. 06.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2631
KARAR NO: 2020/649
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2018
NUMARASI: 2016/1071 esas – 2018/621 karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/07/2020
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davalı vekili, davalı …’un satış temsilcisi olarak müvekkili şirkette uzun süre çalıştığını, görevi gereği müvekkili şirketin teknik ve ticari sırlarına ve müşteri çevresine nüfuz edebilen konumu nedeni ile rekabet yasağı sözleşmesi akdedildiğini ve hizmet akdinin herhangi bir sebeple sona ermesinden sornaki iki yıllık süre içinde zarar şartı aranmaksızın müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren bir şirkette görev almamayı, ortak olmamayı kabul ve taahhüt ettiğini, davalının istifasından sonra müvekkili şirket ile aynı sektörde yer alan bir firmada çalışmaya başladığını, BK 444 md çerçevesinde düzenlenen yazılı rekabet yasağı sözleşmesini ihlali sebebi ile son brüt maaşın 24 katı tutarında cezai şart bedelinin tahsili için iş bu davanın açılması zaruriyetinin hasıl olduğunu, 5.000-TL cezai şart bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davacı vekili,talep olunan cezai şart tutarının fahiş olduğunu, davalı işten ayrılalı iki yıla yakın zaman geçtiğini, bu güne kadar bir zarar gerçekleşip gerçekleşmediğinin belli olmadığını, sözleşmenin karşılıklılık ilkesine aykırı olduğunu,tek taraflı konulan cezai şartın Yargıtay uygulamasına göre sözleşmeyi geçersiz kıldığını, müvekkilinin davacı şirketten 11/07/2014 tarihinde istifa etmek suretiyle ayrıldığını, Gizlilik ve Rekabet Yasağı Sözleşmesi imzalatıldıktan sonra iş yerinde çalışmanın daha zor bir hale geldiğini, işverenin çalışanlara karşı tavrının değiştiğini, çalışma saatlerinin uzadığını, işyerinde huzurlu ve adaletli bir çalışma ortamının kalmadığını, bu süreç içinde zor zaman geçiren müvekkilinin işyerindeki stres nedeniyle sedef hastalığına yakalandığını,halen ilaç tedavisi gördüğünü,sulh sözleşmesi gereği işverenin bu davayı açmaya hukuken hakkının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece,davalının işten ayrıldıktan hemen sonra davacı şirket ile aynı ilde bulunan ve aynı işi yapan … şirketinde aynı iş kolunda işe başlaması nedeniyle, rekabet yasağı kuralının ihlal edildiği, sözleşmede coğrafi olarak belirlenen(Marmara Bölgesi) geniş bir alanı kapsadığı,ancak davalının çalışmaya başladığı işyerinin de İstanbul’da faaliyet gösterdiği, davacı işveren tarafından karşı edim yüklenilmemiş olması halinde rekabet yasağı sözleşmesi geçersiz olmasa da hem işveren tarafından karşı edimin yüklenilmemiş olması hem de davalı işçinin sözleşmede belirtilen cezai şartın fahiş olmadığını ve indirim yapılmamasını peşinen kabul etmesi hükümleri karşısında, kişinin doğmayan haklarından baştan vazgeçmesi mümkün olmadığından geçerli kabul edilmeyerek taahhütnamede öngörülen son brüt maaş olan 3.036- TL’nin 24 katı oranı olarak gösterilen cezai şarttan 1/2 oranında indirilmesinin hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle davacının cezai şart isteminin kabulü ile talebiyle bağlı kalınmak suretiyle 5.000- TL’nin davalıdan tahsiline ,dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili; bilirkişi raporuna itirazların dikkate alınmadığı, ek rapor alınmadığı, iş sözleşmesinin iradi olması gerekliliğinin ve sözleşmesinin geçerliliğinin irdelenmemesini, işçinin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşmesi, TBK 420’yi ilk derece mahkemesinin uygulamadığını,imzalanan sulh sözleşmesi gereğince karşılıklı olarak dava açamayacakları sulh sözleşmesi gereği davanın reddini, ceza miktarının fahiş olması hukuka aykırı olduğu için kararın bozularak yeniden yargılama yapılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir. Mahkemece, taahhütnamede öngörülen son brüt maaş olan 3.036- TL’nin 24 katı oranı olarak gösterilen cezai şarttan 1/2 oranında indirilmesinin hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulune karar verilmiştir. Davacı vekili sulh sözleşmesi gereği dava açılamayacağını ileri sürmekte ise de ,işten ayrılırken çalışılan dönem için verilen ibraname ,işten ayrıldıktan sonra gerçekleşen rekabet yasağının ihlali nedeniyle dava açmaya engel değildir. 6101 Sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 4. maddesi, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da, TBK’nun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, TBK hükümleri uygulanır hükmünü haiz olup, her ne kadar taraflar arasındaki iş akdi ve buna ekli rekabet yasağı hükmü 24.1.2012 başlangıç tarihli olsa da, sözleşmede iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmesi nedeniyle, iş akdinin sona erdiği 11.7.2014 tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 vd maddelerinin tatbiki gerekmektedir. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. TBK 445/2 maddesinde yer alan “Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir” şeklindeki düzenlemede, rekabet yasağına ilişkin hüküm karşısında şayet işverenin de bir karşı edim yüklenmiş olması halinde, rekabet yasağının aşırı hükümlerinin süre ve coğrafi alan bakımından sınırlanmasında sadece hakime takdir yetkisi verilmiş olup, işveren tarafından böyle bir karşı edimin yüklenilmemiş olması halinde rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olacağı anlamına gelmeyecektir.Rekabet Yasağı Sözleşmesinin, Rekabet Yasağı başlıklı maddesinde; çalışan, davalının hizmet süresinin herhangi bir nedenle bitiminden sonra iki (2) yıl süre ile, işverenin yazılı muvafakati olmaksızın, işverenin fabrikasının olduğu Marmara Bölgesi ile işverenin faaliyet gösterdiği sektörde, işverenin faaliyet alanı ve konusunda ilgili iş ve işlerde çalışmayacağı, ortak olmayacağı, temsilcilik, acentelik gibi aracılık ilişkilerine girilmeyeceğinin davalı tarafından taahhüt edildiği, bu yükümlülüğün ihlali durumunda işverenin bu sebeple doğmuş herhangi bir zararının olup olmadığına bakılmaksızın çalışanın en son aldığı brüt maaşının 24 aylık tutarını cezai şart olarak ödemeyi kabul ettiği, davalının davacı şirkette satış temsilcisi olarak çalıştığı ve son brüt ücretinin 3.036- TL olduğu, davalının davacıya ait iş yerinden 11/07/2014 tarihinde ayrıldıktan sonra 14/07/2014 tarihinde davadışı …Tic Ltd. Şti unvanlı işyerinde aynı sıfatla çalışmaya başladığı, adı geçen iş yerininin davacı ile aynı iş kolunda olduğu, faaliyet konularının aynı olduğu anlaşılmaktadır.Sözleşmede bulunan rekabet yasağı sınırının geniş bir coğrafyayı kapsamasının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye düşüreceği ve bu sebeple geniş coğrafya için geçerli olmadığı, makul bir coğrafi alan yönünden geçerli, kalan alan yönünden ise geçersiz sayılması gerekmektedir.İlk derece mahkemesince rekabet yasağının İstanbul ili sınırlarında geçerli sayılmasında isabetsizlik yoktur. Davalının işten ayrıldıktan hemen sonra rakip firmada işe başlaması nedeniyle sözleşmedeki rekabet yasağının ihlal edildiği, davacının davalı işçinin pozisyonu nedeniyle önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı mevcut olduğu, davalının iş şartlarının olumsuzluğu nedeniyle istifa ettiğine dair kanıt bulunmadığı göz önüne alındığında ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne karar vermesinde bir isabetsizlik yoktur.Ancak; davacı tarafça 3.036- TL’nin 24 katı oranında cezai şart kararlaştırıldığı bildirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000-TL cezai şart talep edilmiştir. Cezai şartın tenkisi ancak talep olunan miktar üzerinden değerlendirilir.Talep olunmayan bir hususta tenkise karar verilmesi doğru olmamıştır.Hükmün gerekçesinden 24 aylık brüt ücret tutarının 1/2 sinin tenkisi gerektiğine ilişkin kısım çıkartılmıştır.Talep olunmayan bir miktar tenkis yapılırken değerlendirilemez .Talep olunan 5.000-TL ise tenkisi gerektiren bir miktar olarak görülmemiştir. Talep olunan cezai şartın talep koşullarının oluştuğu anlaşılmakla ,davalı vekilinin diğer istinaf sebeblerinin yerinde görülmemiştir.Ancak hükmün gerekçesi düzeltildiğinden bu sebeb hükmün kaldırılarak yeniden hüküm verilmesini gerektirdiğinden hükmün kaldırılarak davanın kabulune karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulune ,İstanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/07/2018 tarih 2016/1071 esas – 2018/621 karar sayılı hükmün HMK ‘nun 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Davanın kabulune 5.000-TL cezai şartın dava tarihi olan 19/02/2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; Karar harcı 341,55 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 85,39- TL harcın mahsubu ile bakiye 256,16 -TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına, Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 85,39 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 29,20 TL ilk masraf, 109,80-TL teb. ve müz.gideri, 750-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 889- TL yargı giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacı vekili için takdir olunan 2.180- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafından peşin yatırılan 86- TL istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine, Davalı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı gider avansından alınan 28- TL masrafın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/07/2020