Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2583 E. 2021/106 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2583
KARAR NO : 2021/106
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2018
NUMARASI : 2016/945 Esas – 2018/863 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin DSİ ile imzalamış olduğu 27.04.2014 tarihli sözleşme çerçevesinde Kıbrıs Gazimağusa Bölgesindeki içme suyu isale hattı yapım işini üstlendiğini ve içme suyu isale hattında döşenecek olan boruların temini işi için Çin’de bulunan dava dışı … ile 24.05.2014 tarihli sözleşmenin bağıtlandığını, davalı bankadan alınan 01.07.2014 tarihli ve 3.000.000-USD meblağlı ve şartlı teminat mektubunu dava dışı … isimli bu şirkete verdiğini, bir süre sonra … isimli şirketin sözleşmeye konu taahhütlerini gereği gibi yerine getirmemesine rağmen 01.07.2014 tarihli teminat mektubunun irat kayıt edilmesi için davalı bankadan talepte bulunduğunu, davalı bankanın da bu talep üzerine şartsız, sorgusuz ve en önemlisi de vekiledeni şirketin tüm uyarı ve karşı çıkmalarına rağmen söz konusu teminat mektubunu nakde dönüştürerek dava dışı Çinli şirkete ödediğini, davalı bankanın dava dışı Çinli şirketin haksız ve hukuka aykırı talebini yerine getirmesi nedeniyle müvekkili şirketi zarara uğrattığını, müvekkilinin ödenmesine karşı çıktığı 1.553.000.00 USD bedelin dava dışı şirketin sözleşmeye aykırı davranışı neticesinde uğradığı zararın miktarı olduğunu, dava konusu teminat mektubunun içeriğine bakıldığında dava dışı … söz konusu talebinin yerine getirebilmesi için (teminatın bedelini ödeyebilmesi) gerekli şartların, dava dışı şirketin sözleşmeye uygun olarak malları alıcıya yani vekil vekiledenine teslim etmiş olması, konşimento tarihinden itibaren 85 günün geçmiş olması, ödenmemiş faturaların ve nakliye belgesinin sunulmuş olması gerektiğini, dava dışı/satıcı … ise taraflar arasındaki 24.05.2014 tarihli sözleşmede belirtilen teslim şartlarına uygun hareket etmediğini, teslimatta gecikmelerin yaşandığını, yanlış yükleme nedeni ile gönderilen borcuların büyük bir kısmının hasar gördüğünü ve yine ayrıştırma işleminin taahhüt edilmiş olmasına rağmen bunu da yapmayarak bir çok noktada sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, tüm bu olumsuzluklara karşı vekiledeni şirketin basiretli tacir olmanın gereklerine uygun hareket ederek kısmi ifa dolaysıyla dava dışı şirkete 5.747.000.-USD ödeme yaptığını, vekiledeni şirketin ödemekten imtina ettiği kısmın ise hasarlı borulardan dolayı uğradığı zarar miktarının 1.553.000-USD olduğunu, vekiledeni şirket tarafından davalı banka aleyhine Bakırköy …. Noterliğinin 22.10.2014 tarih ve … yevmiye ile , Bakırköy …. Noterliğinin 05.01.2015 tarih ve … yevmiyeli ihtarnameleri keşide edilerek anılan teminat mektubunun bozdurulmaması ve neticede bu kısmın ödenmemesinin ihtar olunduğunu, söz konusu ihtarnamelere rağmen davalı banka tarafından 01.07.2014 tarihli 3.000.000.-USD bedelli teminat mektubunun 1.553.000.-USD’lık kısmının nakde dönüştürülerek dava dışı satıcı …ismli firmaya ödendiğini, vekiledeni şirketin talebi çerçevesinde davalı banka tarafından içeriği ve ödenme koşulu şarta bağlanmış olarak hazırlanmış bulunan bu teminat mektubunun davalı banka tarafından kayıtsız ve şartsız bir şekilde ödenmiş olmasının vekiledeninin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davalının bu eyleminin ağır iradi kusurlu bir davranış olduğunu, davalı aleyhine bu defa Bakırköy …. Noterliği’nin 07.04.2015 tarih ve … yevmiyeli ihtarname ile uğranılan zararın tazminin istendiğini, iş bu ihtarnamenin 09.04.2015 tarihinde davalı bankaya tebliğ edilmiş ise de davalı banka tarafından herhangi bir zarar giderimi yapılmadığını belirterek, davacının uğramış olduğu zararın tazmini için alacak belirli halde geldiğinde arttırılmak kaydıyla şimdilik 1.553.000-USD’nin irat kayıt edilme tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek en yüksek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava konusu teminat mektubunun şarta bağlı bir teminat mektubu olmadığını, garantör sıfatını taşıyan vekiledeni bankanın asıl borçluya ait defileri ileri sürme hakkına sahip olmadığını, muhatap … ile lehtar … arasında bağıtlanan dava konusu teminat mektubu metninde “sözleşmeye uygun olarak teslimini taahhüt ettiği malları teslim ettiğini “ ve “konşimento tarihinden itibaren 85 gün içinde malların bedelini almadığını “ beyanını içeren ilk yazılı talebinde teminat mektubunun tazmin edileceğinin belirtildiğini, teminat mektubunun tazmini için aranan şartın “malların sözleşmeye uygun olarak teslim edilmesi” değil “malların sözleşmeye uygun olarak teslim edilmiş olduğunun muhatap tarafından beyan edilmesi” olduğunu ve sözleşmeye uygun olarak muhatap tarafından garantör bankaya malları teslim ettiğini ve konşimento tarihinden itibaren 85 gün içinde malların bedelini almadığını beyan etmesi ve tazmin talebi ekine teminata konu ödenmemiş faturaların ve taşıma belgelerinin kopyalarının eklenmesi üzerine, vekiledeni garantör bankanın teminat mektubunu usulüne uygun bir şekilde tazmin ettiğini, muhatap …’in tazmin talebinde bulunan bütün hususları yerine getirmiş olması nedeniyle vekiledeni bankanın garanti metinine uygun olarak gelen tazmin talebini ödediğini, vekiledeni bankanın bu ödemeyi gerçekleştirmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını, taraflar arasında bağıtlanmış bulunan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinin teminat mektubunu düzenleyen 9.10 nolu ” Teminat Mektubu, Garanti ve Kontrgaranti Kredisi Kullandırılması” maddesinin de bu hususu doğruladığını, taraflarca mutabık kalınarak bağıtlanan sözleşme maddesine göre; davacı lehdarın açık bir şekilde taahhüdün yerine getirilip getirilmediğini araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını kabul ettiğini, garantör sıfatına haiz bankanın asıl borçluya ait defileri ileri sürme hakkına sahip olmadığını, teminat mektubundaki açık kloz gereği muhatap …’a verilen teminat mektubunun URDG 758’e tabi olduğunu, URDG’ye ve taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre garantörlerin mal ve hizmetle ilgilenemeyeceğini, sadece belgeler üzerinden inceleme yapmakla yükümlü olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; teminat mektubunda “ilk talepte” ödeme kaydının yer aldığı, dava konusu teminat mektubunda tazmin için getirilen şartın, malların sözleşmeye uygun olarak teslim edilmiş olması değil, malların sözleşmeye uygun olarak teslim edilmiş olduğunun muhatap tarafından beyan edilmesi olduğu, davalı bankanın, belgelerin ilgili olduğu işin yapılıp yapılmadığı veya malın teslim edilip edilmediği veya hizmetin yerine getirilip getirilmediği yönünde geçerlilik, gerçeklik, doğruluk araştırması ile yükümlü olmadığı, teminat mektubunun sebep-sonuç ilişkinden ari olup ticari ilişkide taraf olmayan banka tarafından muhataba ödenmek zorunda olunan kıymetli evrak olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin bankayı bağlayıcı nitelikte olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu, dosyaya sundukları bilimsel görüş ile rapor arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, sözleşmeye konu boruların taşıma sözleşmesi ve istiflenmesinin dava dışı satıcı tarafından gerçekleştirildiğini, emtianın yanlış istifleme sebebiyle hasara uğradığının üç adet rapor ile tespit edildiğini, bu hususların bilirkişi raporu ve mahkeme kararında dikkate alınmadığını, bu durumun ihtilafa etkisinin değerlendirilmediğini, teminat mektubunun URDG 758’e tabi olduğunu, dolayısıyla URDG kurallarının uygulanması gerektiğini, URDG’nin 7. maddesine göre teminat mektubuna konulan şartların belgeye bağlanması gerektiğini, teminat mektubunda da riskin gerçekleşmesi şartlara bağlanmışken bilirkişi raporunda araştırılmadığını, teminat mektubunda ilk talepte ödeme kaydının yanında emtianın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiğinin bankaya bildirilmesi zorunluluğu bulunduğunu, bu durumda muhatabın talebinin haksız olduğunu, dürüstlük kuralına aykırı olduğunu bilen bankanın ödeme yapmaktan kaçınması gerektiğini, en baştan itibaren emtianın satıcının kusuruyla hasara uğradığı ilişkin tüm belgelerin davalıyla paylaşıldığını, buna rağmen teminat mektubunun nakte çevrildiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının lehtarı bulunduğu teminat mektubunun paraya çevrilerek muhataba ödenmesi nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir. Hukukumuzda banka teminat mektupları konusunda açık bir düzenleme bulunmamakta, 6098 sayılı TBK’nun 128. maddesinde düzenlenen üçüncü kişinin fiilini üstlenme kapsamında bir tür garanti sözleşmesi olarak değerlendirilmektedir. Garanti veren banka, muhatabın ödeme talebi halinde ancak zamanaşımı, sahtelik gibi kendisine ait olan def’ileri ileri sürebilir veya teminatın ödenmemesi hususunda mahkemece verilen bir tedbir kararının bulunması halinde ödemekten kaçınabilir. Bu durumların söz konusu olmaması halinde ise, banka ancak ödeme talebinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğuna dair elinde likit delil bulunması halinde ödeme talebini reddedebilir. Likit delil ile kastedilen ise, bankanın yorumunu eklemeden ödeme talebinin dürüstlük kuralına aykırılığını ortaya koyan delildir. Banka ödeme talebini aldığında durumu derhal lehdara bildirmelidir ki, lehdar talebin haksızlığına ilişkin kendi elindeki likit delilleri bankaya ibraz edebilsin. İlk talepte ödeme kaydını içeren teminat mektuplarında ise risk banka üzerinde değil, lehdar üzerinde olduğundan ödeme talebi halinde esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın ödeme yapılması gerekir. Somut olayda; davacının DSİ ile imzalamış olduğu 27.04.2014 tarihli sözleşme çerçevesinde Kıbrıs Gazimağusa Bölgesindeki içme suyu isale hattı yapım işini üstlendiği, içme suyu hattında döşenecek olan boruların temini için davacı ile Çin’de bulunan dava dışı … arasında 24.05.2014 tarihli satış sözleşmesi imzalandığı, satış sözleşmesinde satış bedeli teminatı olarak teminat mektubu verileceğinin, ürünlerin sözleşmeye aykırılığı durumunda alıcının bir inceleme raporu düzenleterek itirazda bulunabileceğinin, geç teslim halinde satıcının cezai şart ödeyeceğinin, alıcı veya satıcının sözleşmede kararlaştırılan koşulları yerine getirmemesi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, satış bedelinin teminatı olarak davalı banka tarafından düzenlenen 01.07.2014 tarihli ve 3.000.000-USD bedelli teminat mektubunu dava dışı … şirketine verildiği, dava dışı … tarafından sevk edilen boruların yanlış istifleme sonucu hasarlandığı hususunda taşımayı yapan gemi kaptanı tarafından rapor düzenlendiği, yine davacının talebiyle Lefkoşa Tasdik Memurluğu ve makine mühendisi uzman raporunda, yanlış yükleme sonucu borularda hasar oluştuğu, iç içe olan boruların hasarsız olarak ayrıştırma işleminin satıcı tarafından yerine getirilmediği hususlarının tespit edildiği, davacı tarafından davalı bankaya keşide edilen 22.10.2014 ve 05.01.2015 tarihli ihtarnamelerle hasara ilişkin tutanaklar eklenerek ödeme yapılmamasının talep edildiği, buna rağmen dava dışı şirketin 19.12.2014 tarihli tazmin talebi üzerine davalı banka tarafından teminat mektubu nakte çevrilerek dava dışı muhataba ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Teminat mektubunun incelenmesinde; ilk talepte ödeme kaydının bulunduğu, ödeme için, malların sözleşmeye uygun olarak alıcıya teslimi, konşimento tarihinden itibaren 85 gün içinde ödeme yapılmamış olması, ödenmemiş faturalar ve taşıma belgelerinin kopyasının eklenmesi hususlarının gerektiği, bu halde ilk yazılı talep üzerine ödeme yapılacağının, teminat mektubunun ICC yayını 758’e tabi olduğunun belirtildiği görülmüştür. Uyuşmazlık, davacının ihtarname ve ekinde sunduğu hasar evraklarının ödeme yapılamaması bakımından likit delil niteliğinde olup olmadığı, buna bağlı olarak davalı bankanın ödeme yapmış olmasının yerinde olup olmadığı hususundadır.Teminat mektubu içeriğinden de anlaşılacağı üzere, mektupta ödeme yapılması için gerekli koşullar ve tazmin talebine eklenecek belgeler belirtilmiş olup, bu koşullar nedeniyle mektubun şarta bağlı teminat mektubu olarak nitelendirilmesi olanaksızdır. Teminat mektubu ilk talepte ödeme kaydını içerdiğinden, ilk talepte ödeme yükümlülüğü bulunan bankanın kural olarak herhangi bir araştırma yağmaksızın ödeme yapması gerekir. Ancak lehdar tarafından sunulan likit delillerle riskin gerçekleşmediğinin kanıtlanması veya tazmin talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunması hallerinde banka tarafından ödeme yapılmaması gerekmektedir. Bu kapsamda davacı tarafından keşide edilen ihtarnameler ekinde sunulan hasar ve gecikmeye ilişkin rapor ve tutanakların riskin gerçekleşmediğine dair likit delil olarak kabulü mümkün değildir. Zira sözleşme konusu mallar deniz yoluyla taşıma sırasında hasara uğramış olup, hasar nedeniyle sorumluluğun dava dışı taşıyıcıya ait olduğu açıktır. Dava dışı muhatabın sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğu anlaşılmasına ve teminat mektubunun da ilk talepte ödeme kaydını içermesine göre, davalı banka tarafından teminat mektubu bedelinin muhataba ödenmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23.40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/02/2021