Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2581 E. 2019/631 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2581
KARAR NO : 2019/631
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2018 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/353 Esas
TALEP : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2019
İlk derece mahkemesince verilen 19/11/2018 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP : Davacı vekili 14/11/2018 tarihli dilekçesi ile; tasfiye halindeki davalı şirketin tasfiye işlemlerinin davanın kesinleşinceye kadar sonlandırılmaması, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdirilmemesi için ihtiyati tedbir karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın mahiyeti ve değeri, ayrıca tasfiye işlemlerinin dava konusu olmaması gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; davalı şirket temsilcilerinin amacının, dava bitmeden davalı şirketin tasfiyesinin sağlanarak borçtan kurtulmak olduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde tasfiye ile davalının tüzel kişiliğinin sonlanacağını ve davanın konusuz kalacağı gibi usulsüz bilançolarla şirket tasfiyesi ile dava yolunu engellemenin kanunun emredici hükümlerinin çiğnenmesi manasına geldiğini, davalı şirketin tasfiye sonunun yapılmaması ve bu yolla tüzel kişiliğin korunması yoluyla davanın devamlılığının sağlanmasını istediklerini, bu talebin mahkemece gerekçe bile gösterilmeden reddedildiğini, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazısında tasfiye sonunun yapılmamasına ilişkin tedbir kararı ile müdürlüklerine başvuru yapılmasının istendiğini belirterek ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılarak tasfiye sonunun yapılmaması ve şirketin tüzel kişiliğin sonlandırılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: 6100 sayılı HMK’nın onuncu kısmı “Geçici Hukuki Korumalar” başlığı altında ihtiyati tedbir müessesini düzenlemiştir. Aynı Yasa’nın “İhtiyati Tedbirin Şartları” başlıklı 389. maddesinin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” hükmü düzenlendikten sonra 391. maddesinde İhtiyati Tedbir kararının hem maddi hem şekli içeriği düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde “İhtiyatî Tedbirde asıl olan, ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir.” açıklaması yer almaktadır. Somut olayda uyuşmazlık, ticari satış sözleşmesinden kaynaklı,fatura alacağına ilişkin icra takibinde, itirazın iptali davası kapsamında, ihtiyati tedbir isteminden ibarettir.Davacı vekili 14/11/2018 tarihli dilekçesi ile; davalı şirketin tasfiye işlemlerinin usulsüz olarak başlatıldığını ve işlemlerde sona gelindiğinin öğrenildiğini , tasfiye memuru tarafından tekrar 541 maddesi gereği uyuşmazlık konusu borçları karşılayacak tutarda paranın notere bloke edilmediğini, davalının tüzel kişiliğinin bu yolla sonlandırılmasının davanın devamını ve dava konusu alacağın tahsilini imkansız kılacağını ileri sürerek tasfiye halindeki davalı şirketin tasfiye işlemlerinin davanın kesinleşinceye kadar sonlandırılmaması, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdirilmemesi için ihtiyati tedbir karar verilmesini talep etmiştir. Öte yandan,TTK 643 maddesi gereği limited şirketler bakımından da uygulanması gereken ,TTK 541/3 maddesinde “…şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir; meğerki;bu gibi borçlar yeterli bir şekilde teminat altına alınmış veya şirket mal varlığının pay sahipleri arasında paylaşımı bu borçlarının ödenmesi şartına bağlanmış olsun.”denilmiştir.Buna göre tasfiyesi devam eden şirketin tasfiyenin sonlandırılabilmesi için ihtilaflı alacakları da notere tevdii gerekmektedir.Her ne kadar davacı vekili tasfiye sonuçlanır ise davalının ihyası için yeni bir dava açılmak zorunda kalınacağını ve alacağın tahsilinin imkansız olacağını iddia ile ihtiyati tedbir isteminde bulunmuş ise de, davaya konu alacağın tasfiye memurluğuna bildirilmesi durumunda tasfiye memuru zaten alacağı gözetmek zorundadır.Tasfiye memurları üçüncü şahısları ve ortakları zararlandırıcı hareketlerinden kusursuz olduklarını ispat etmedikçe sorumludurlar.Sonuç olarak,davacı tarafça tasfiye memuruna alacağa konu davanın bildirildiği, ihtilaflı hallerde TTK nun 541 maddesi gereği tasfiye memurunun alacağı karşılayacak miktarda parayı notere depo etmesi gerekeceği, aksine davranışının anılan maddenin son fıkrası gereği sorumluluğunu doğuracağı gözetildiğinde, somut olayda ancak alacak tutarının notere tevdii yolunda bir ihtiyati tedbir talep edilebileceği , davada talep edildiği biçimde tasfiyenin sonlandırılmasının durdurulmasına ilişkin istemin reddi gerekeceği gözetilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine ,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/05/2019