Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2574 E. 2020/1318 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2574
KARAR NO : 2020/1318
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/09/2018
NUMARASI : 2017/100 esas – 2018/889 karar
DAVA: Alacak (Saklama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/12/2020
İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı şirketten, dilekçede tarih, sayı ve tutarları gösterilen toplam 15 adet fatura muhteviyatı eşya (konteyner) depolama ücretlerinden kaynaklanan 56.910,56 Euro alacağının bulunduğunu ve alacaklarını henüz tahsil edemediklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 56.910,56.-Euro alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının bir yıl vadeli Euro hesabına uyguladıkları en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava konusu borcun sebebinin müvekkili firma ile ilgisi bulunmadığını, emtiaların varma yeri Almanya’da ortaya çıkan bir ihtilafa ilişkin olduğundan MÖHUK gereği Türk Mahkemeleri’nin yetkili olmadığını, davacı iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava dilekçesindeki tüm davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını ve kanunen tayin edilen hak düşürücü sürelerin geçtiğini, müvekkili şirketin dava konusu emtianın taşınması konusunda … firması ile sözlü olarak anlaştığını, … firmasına teslimatın yurtdışı … isminde bir nakliyeci ile organize edildiğini, müvekkili şirketin bahse konu konteynerların sahibi veya kiracısı olmadığını, konteynerların … firmasına ait olduğunu ve … firmasından kiralandığını, depolanan konteynerları kiralayan … firması iflas ettiğinden davalının bu depolama bedelini müvekkilinden talep ettiğini, … firmaları depolanan konteynerların sahibi ve kiracısı olduğundan dava konusu depolama bedelinin bu firmalardan talep edilmesi gerektiğini, belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının ticari nitelikteki saklama sözleşmesi kapsamında davalıdan faturaya dayalı 56.910,56 Euro tutarında alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; ihtilaf konusu konteynerler … firmasına ait olup … firmasına kiralandığını, göndericisi EWNS, alıcısı … olan konteynerlerin müvekkili tarafından taşıyıcı olarak taşındığını, CMR’nin 16. maddesi gereğince taşımacının talimat istemiyle yaptığı ödemelerle bu talimatı yerine getirmenin gerektirdiği masrafları geri alma hakkına sahip olduğunu, bu nedenle müvekkilinin taşıyan sıfatıyla sonradan ortaya çıkan ardiye depolama ücretinden sorumlu olmadığını, konteynerlerin göndericisi olan … firmasına açılması gereken davanın, bu firmanın iflası nedeniyle müvekkiline yöneltildiğini, taşıyıcı olarak göndericiden talimat alamayan müvekkilinin yükte teslim engeli ortaya çıkınca teslimle yükümlü olduğu emtiayı bir süre depolamak durumunda kalmışsa da, ardiye depolama masrafını ödeme yükümlülüğünün taşıyıcıda olmadığını, konteynerlerin müvekkili tarafından taşıtan … hesabına davacının deposunda depo edildiğini, mail yazışmaları ile sözleşmenin kurulduğu varsayılsa bile ardiye hizmeti verildiğini tek başına ispatlamadığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, saklama sözleşmesi (ardiye hizmeti) uyarınca saklama ücreti alacağına ilişkindir. TBK’nın 561 ve devamı maddelerinde düzenlenen saklama sözleşmesinin geçerliliği herhangi bir şekle tabi olmayıp sözlü olarak da kurulabilir. Ardiye ücreti taraflar arasında yazılı sözleşmeyle belirlenebileceği gibi belirlenmemiş ise alışılmış olan ücret talep edilebilecektir. Somut olayda taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla beraber, sunulan mail yazışmalarından anlaşılacağı üzere, davalı tarafından davacıya gönderilen mail ile konteynerlerin depolanmasının talep edildiği, davalı tarafından da her bir konteyner için 21 Euro elleçleme bedeli ve günlük 5,60 Euro saklama bedeli talep edildiği, davalının da kabulü doğrultusunda konteynerlerin davacının Mannheim’de bulunan deposuna konularak muhafaza edildiği, bu suretle taraflar arasında ardiye sözleşmesinin kurulduğu anlaşılmaktadır. Esasen saklama hizmetinin verildiği davalının kabulünde olduğu gibi, saklama ücreti konusunda da taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, saklama ücretinden davalının sorumlu olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Bu kapsamda, … firmasına ait olup … firmasına kiralanan konteynerlerin göndericisi … olup, alıcısı…’e teslim edilmek üzere davalı tarafından taşıyıcı olarak taşındığı, göndericiden talimat alamayan davalının, yükte teslim engeli ortaya çıkınca konteynerleri bir süre depolamak üzere davacı ile saklama sözleşmesi akdettiği, taraflar arasında kurulan saklama sözleşmesi kapsamında davalının saklama ücretinden sorumlu olduğu, davacı tarafından düzenlenen saklama ücretine ilişkin faturaların tebliğ edilmediği ileri sürülmüşse de, faturaların davalı çalışanının gönderdiği 08.10.2014 tarihli e-posta yazısında açıkça kendilerine 18.09.2014 tarihinde e-posta yoluyla ulaştığının teyit edildiği görülmüş olmakla; ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne yönelik kararı isabetlidir.Bu itibarla davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 15.985,25-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 3.996,31‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 11.988,94‬-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 10/12/2020