Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2572 E. 2020/752 K. 03.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2572
KARAR NO: 2020/752
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/05/2018
NUMARASI: 2017/904 Esas- 2018/513 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/09/2020
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin iş yerinde gerçekleşen hırsızlık neticesinde dava konusu … Mersin Şubesinin … nolu hesabına bağlı … numaralı 10.800-TL bedelli 30/11/2017 tarihli çekin çalındığını, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/652 E. sayılı dosyası ile çalınmak suretiyle zayi olan çekin iptali için açılan davaya konu olan ve bankaya ibraz edilen çekin istirdatı için dava açmak üzere taraflarına bildirimde bulunulduğunu, çek üzerinde bulunan cironun, davacı şirket adına yapılmış sahte kaşe kullanılarak sahte bir imza ile gerçekleştirildiğini belirterek, davanın kabulü ile, işbu çekin istirdatına, dava konusu çekin davalıdan alınarak davacıya verilmesine yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, ispat yükü üzerinde bulunan davacının, senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran davalının kötüniyetli ve iktisabında ağır kusurlu bulunduğunun ispat edilemediği, davalının ticari defterlerini sunmamış olmasının davalının kötü niyetini ortaya koyamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı şirketin çeklerle ilgili istihbarat yapmak suretiyle çekle ilgili her türlü bilgiye ulaşma ve elde etme imkanı varken bunu yapmayarak çeki kabul etmesi, ancak çeki ne şekilde kabul ettiğine dair ticari kayıtlarında bilgi bulunmamasına bağlı olarak kötü niyetle hareket ettiği sabit olup, davalı şirketin çekin kabulünde Medeni Kanun’un 2. maddesine aykırı olarak hareketle dürüst davranmadığını, Zira Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine göre herkesin, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğunu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağını, defterlerini sunmaktan kaçınan davalı tarafın dava konusu çeki iyi niyetle iktibasından bahsedilemeyeceğinin açık olduğunu, çeklerdeki hak sahipliği ispat külfetini düzenleyen TTK’nun 790 maddesinin; ”Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişinin, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır.” hükmünü içerdiği, davalının cirosu kabil çeki müteselsil ve birbirine bağlı cirolar silsilesi ile elinde bulundurmadığı, çalıntı olduğu ve bu nedenle dava açılarak ödeme yasağı kararı bulunan çek hakkında ve çekteki ciroların doğruluğu hususunda hiç bir araştırma yapmadan, ödeme yasağı kararı bulunan çek hakkında muhatap bankadan araştırma yapmadan ve sorgulamadan çeki kabul ettiğinden davalının iktisapta ağır kusurlu olduğunun sabit olduğunu bildirerek, İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi (6762 sayılı TTK m.704) uyarınca açılan çekin istirdadı istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ‘ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” denilmiştir. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Somut olayda; Dava konusu … Mersin Şubesinin … nolu çek hesabına bağlı … numaralı 10.800-TL miktarlı 30/11/2017 tarihli keşidecisi dava dışı … olan çekin dosyaya banka tarafından gönderilen fotokopisine göre davacı ile ilgili herhangi bir ibarenin bulunmadığı, dava dışı … tarafından keşide edilen çekin hamiline olarak düzenlendiği, çekin davacı adına keşide edilmediği belirlenmiş olup, davacının dava konusu çekin rızası hilafına elinden çıktığı ancak hamiline yazılı olması sebebiyle çeki elinde bulunduranların iktisapta ağır kusurunun veya kötü niyetin ispat olunamadığı, istirdat şartları oluşmadığı tüm dosya kapsamı ile sabittir. Davacının dava konusu çek bakımından çekin yalnız icra ve ihtiyati haciz talebine konu edilmesi ve ödemeden men ile ihtiyati tedbir kararı verilmesi kötü niyet ve ağır kusuru göstermez. Bu itibarla İlk derece Mahkemesince verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, istinaf sebepleri yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 03/09/2020