Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2561
KARAR NO: 2020/1365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2018
NUMARASI: 2015/470 Esas – 2018/360 Karar
DAVA: Yargılamanın İadesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/12/2020
Yargılamanın iadesi isteminin reddine ilişkin hükmün; yargılamanın iadesini isteyenler vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Yargılamanın iadesini isteyen davalılar vekili; mahkemece yapılan yargılama neticesinde davacı bankaca lehine açılıp kullandırılan …ltd.Şti. tarafından, bu kredinin dayanağı olarak 15/07/1996 tarihli genel kredi taahhütnamesi imzalandığı, daha sonra ikinci bir sözleşme ile miktarın yükseltildiği, bu sözleşmeyi davalıların müteselsil kefil olarak imzaladıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiğini kararın Yargıtay’ca onanarak kesinleştiğini, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesine dayalı takibe itiraz üzerine 1999/426 esas sayılı dosyada dava açıldığını, bu davada davacının takibe dayanak sözleşmeleri ibraz ettiğini, ayrıca müvekkili … Ltd. Şti. tarafından … aleyhine alacaklı olduğunun tespiti için Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/87 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, işbu davada … tarafından sözleşme asıllarının sunulduğunu, sunulan sözleşme örnekleri ile asılları incelendiğinde bazı rakam ve yazıların sonradan ilave edildiğinin anlaşıldığını,Ankara C.Başsavcılığının 2011/99385 soruşturma sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesinde sözleşmede sonradan tahrifat yapıldığı ve bu tahrifatın iğfal kabiliyetini haiz olduğunun 30.01.2012 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, ancak bu şikâyetin neticesiz kaldığını, bu sebeple aynı hususa ilişkin olarak şüpheli banka yetkilileri hakkında 2014/56287 soruşturma sayılı dosyada soruşturma başlatıldığını, ancak soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verildiğini, karara itirazlarının da reddedildiğini, dayanak genel kredi sözleşmesinin sahtecilikten dolayı geçersiz olması nedeniyle müvekkillerinin bankaya karşı borçtan sorumlu olamayacaklarını, davacı bankanın kredinin teminatlı olmasına ve spot kredinin ödeme gününün gelmemesine rağmen hesabı kat ederek ihtarname gönderdiğini, yine banka yetkilileri hakkında bedelsiz senedi tahsile koymak suçundan yapılan soruşturmada şikayet süresinin geçirildiği gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiğini belirterek, yargılamanın yenilenmesi taleplerinin kabulü ile müvekkillerinin spot krediden dolayı davacı bankaya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Karşı taraf davacı vekili; davacılar vekilinin belirttiği bilirkişi raporu tek taraflı düzenlenmiş olup herhangi bir hükme esas teşkil etmediğini, bu nedenle bu raporun yargılamanın iadesine dayanak olamayacağını, kaldı ki soruşturmada takipsizlik kararı verildiğini, bu raporun herhangi bir yargı kararına esas teşkil etmediğini, kaldı ki ceza yargılamasında alınan raporun hukuk hakimi için bağlayıcı olmadığını, ayrıca söz konusu bilirkişi raporunda genel kredi sözleşmesi veya kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu yönünde bir tespit bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; HMK’nın 375/1-ç bendinde yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafından elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin kararının verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması halinde yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunabileceğinin öngörüldüğü, somut olayda davacının yargılamanın yenilenmesinin nedeni olarak ileri sürdüğü hususların yargılamadan sonra ortaya çıkan bir durum olmadığı, ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/99385 dosyasında alınan bilirkişi raporunun HMK’nın 375/1-d maddesindeki senedin sahteliğinin ispat edilmiş olduğu anlamına gelmeyeceği, ortada sahteliği mahkemece tespit edilmiş ya da sahteliği kamu mercileri önünde ikrar edilmiş bir senet söz konusu olmadığı gerekçesiyle, yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran yargılamanın iadesini isteyen davalılar vekili; davacı banka yetkilileri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/56287 soruşturma sayılı dosyasında verilen takipsizlik kararına yönelik itirazlarının reddine ilişkin Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/2838 D.İş sayılı kararının yazılı emir yoluyla bozulduğunu ve dosyanın 2015/18264 soruşturma numarasıyla devam ettiğini, davacının gerçekte borç bulunmayan genel kredi sözleşmesinde kefil olan davalıların kefaleten sorumlu hale gelmelerini sağlamak üzere sözleşmenin tüm sayfalarında kat tarihinden sonraki bir tarihte ilave edilen kefalet rakamları ile ilk sözleşmeye atıf yapılan tarih değişikliklerinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu gibi TBK’nın 583. maddesine de aykırı olduğunu, ayrıca kullandırılan spot kredi türü yazılı olmadığı halde bankaca kredi türünün B/C hesap kredi türüne çevrilerek kefillerin imzası bulunan sözleşmede yazılı kredi türü kullanılmış gibi haksız işlem yapıldığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı alacak davasında verilen karara ilişkin yargılamanın iadesi istemine ilişkindir. Yargılamanın iadesi nedenleri HMK’nın 375. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin 1-d bendinde “karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması” yargılamanın iadesi nedeni olarak belirtilmiştir. Bu bent bakımından yargılamanın iadesini isteme süresi aynı yasanın 377(1)-ç maddesi gereğince ceza mahkûmiyetine ilişkin hükmün kesinleştiği veya ceza kovuşturmasına başlanamadığı ya da soruşturmanın sonuçsuz kaldığı tarihten itibaren üç ay ve her halde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıldır. Bu süre hakdüşürücü süre niteliğinde olup, mahkemece resen dikkate alınması gerekir. Yargılamanın iadesi istenen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1999/426 esas sayılı dosyasında davacı … tarafından davalılar hakkında, davalılar tarafından imzalanan genel kredi taahhütnamesine dayalı olarak 72.329.203.949 ETL alacağın tahsili istemiyle dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olduğu görülmüştür. Ankara C. Başsavcılığının 2011/99385 soruşturma sayılı dosyasında; davalılar vekilinin genel kredi taahhütnamesinde tahrifat yapıldığı iddiasına dayalı olarak başlatılan soruşturmada alınan 30.01.2012 tarihli bilirkişi raporunda, genel kredi sözleşmesi ekindeki belgenin mahkeme dosyasına sunulan suretinde boş olan kısımlarına, belge aslında tahrifat yapılmak suretiyle sonradan tarih ve rakamsal eklemeler yapıldığının tespit edildiği, soruşturma dosyasının işlemi yapan avukatlar hakkında gereği yapılmak üzere avukat suçları bürosuna gönderildiği, avukatlar hakkında soruşturma izni verilmemesi üzerine kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. Ankara C. Başsavcılığının 2015/18264 (eski 2014/56287) soruşturma sayılı dosyasında ise; … yetkilileri hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, karara yönelik itirazın reddine ilişkin Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi kararının yazılı emir yoluyla bozulması üzerine soruşturmaya devam edildiği ve dosyanın derdest olduğu görülmüştür. Davalılar vekili, yargılamanın iadesi istemini HMK’nın 375/1-d bendinde yer alan “karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması”na dayandırmıştır. Bu bent hükmüne göre yargılamanın iadesinin istenebilmesi için, karara esas alınan belgenin sahteliğinin kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla tespit edilmiş olması zorunludur. Oysa somut olayda, soruşturma dosyasında alınan bir rapor dışında sahtelik tespitine yönelik bir mahkeme kararı bulunmamaktadır. Davacı banka yetkilileri hakkındaki resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı başlatılan soruşturma ise derdest olup, henüz bir mahkeme kararına bağlanmamıştır. Bu nedenle HMK’nın 375/1-d maddesi anlamında yargılamanın iadesi koşulları oluşmamıştır. Davacı vekilince ileri sürülen diğer hususlar ise, HMK’nın 375. maddesinde sınırlı olarak düzenlenen hiçbir yargılamanın iadesi sebebine ilişkin olmadığı gibi, asıl davada tartışılarak karara bağlanmış ve söz konusu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin yargılamanın iadesi isteminin reddine yönelik kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, yargılamanın iadesini isteyen davalılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Yargılamanın iadesi talebinde bulunan davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Yargılamanın iadesini isteyen davalıların adli yardımdan yararlanması nedeniyle, alınması gereken 54.40-TL harcın yargılamanın iadesini talep eden davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına, Yargılamanın iadesini isteyen davalıların adli yardımdan yararlanması nedeniyle, hükümden sonra suçüstü ödeneğinden karşılanan 188,04-TL tebligat ve posta masrafının yargılamanın iadesini talep eden davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/12/2020