Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2554 E. 2019/187 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2554
KARAR NO : 2019/187
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2017
NUMARASI: 2016/760 E.-2017/493 K.
DAVA: İtirazın İptali (İpotek Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/02/2019
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkili ile davalı … arasındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, alacağının teminat olarak adı geçen davalı lehine diğer davalılar adlarına kayıtlı taşınmaz üzerine 100.000-TL bedelli ipotek tesis edildiğini, ayrıca davalı …’in borcuna karşılık müvekkiline çok sayıda bono verdiğini, ancak hiçbirini ödemediğini, borcun ödenmemesi üzerine davalılara 21/05/2014 tarihli bir ihtarname gönderilerek 31.767-usd borcun ödenmesi gerektiğinin, aksi halde icra takibi başlatılacağının ihtar edildiğini, ancak olumlu sonuç alınamaması üzerine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin davalıların haksız itirazları ile durduğunu ileri sürerek itirazların iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, müvekkili tacir olmadığından taraflar arasındaki yetki sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının alacağının bonoya dayalı olduğunu kabul ettiğini, dolayısıyla borçluların ikametgahları mahkemesinin yetkili olduğunu, müvekkilinin davacı şirkette maaş ve prim anlaşması ile çalıştığını, kendisine tahsis edilen araç ile davacıya ait malların satımını yaptığını, davacı tarafça sözü edilen senetlerin ise müvekkili işe girerken boş olarak elinden alınan senetler olduğunu, müvekkilinin davacıya borcu olmadığı gibi davacıdan ücret ve tazminat alacağı olduğunu, ipotek ise teminat ipoteği olup doğacak borçların teminatını sağlamak üzere verildiğini, ancak borcu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece;,davalı borçluların adreslerinin Çorum olduğu, ipotekli taşınmazın da Çorum’da bulunduğu ve taraflar arasındaki borç-alacak ilişkisi her ne kadar ipotekli icra takibine dayanmakta ise de alacağın bonoya dayandığı, 6100 sayılı HMK’nun 17. maddesinde ise yetki sözleşmesinin hangi hallerde geçerli olduğunun açıkça belirtilmiş olduğu, dolayısıyla icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili;1-İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, zira ipoteğin müvekkilinin bir miktar para alacağının teminatı olmak üzere tesis edildiğini, mahkemenin sadece birkaç bonoyu dayanak alarak sanki dava konusu icra takibi kambiyo takibiymiş gibi değerlendirmesinin doğru olmadığını, bonoların dosyaya sunulmasının amacının borcu olmayan birinin bono düzenlemesinin tezatlığını ortaya koymak için olduğunu, oysa alacağın dayanağının bono olmadığını, kaldı ki ipoteğin 2006 yılında tesis edildiğini, bonoların ise 2014 tarihli olduğunu, bu durumda HMK 10 ve TBK 89.maddeleri gereği müvekkilinin ikametgahı olan İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu,2-Maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi ücrete hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, kendisi ile davalı … arasındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin alacaklı olduğunu ve bu alacağını teminen diğer davalılar adlarına kayıtlı taşınmazın üzerine ipotek tesis edildiğini, ayrıca davalının bu borcuna karşılık bonolar da verdiğini, ancak borcun ödenmediğini ileri sürmüş, davalı … ise, taraflar arasında ticari ilişki olmadığını, kendisinin davacı şirkette işçi olarak çalıştığını ve bonoların işe girerken teminat olarak alındığını, ipoteğin ise doğacak borçların teminatı olmak üzere tesis edildiğini, ancak davacıya borcu olmadığı gibi davacıdan alacaklı olduğunu savunmuştur. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde ise, davalıların yasal sürede sundukları itiraz dilekçesinde, ikametgahlarının Çorum olması ve ipoteğe konu taşınmazın Çorum’da olması nedeniyle Çorum İcra dairelerinin yetkili olduğunu, ipoteğin üst sınır ipoteği olduğunu, ancak davalı …’in davacıya borcu olmadığı gibi iş hukukundan ve ticari ilişkiden kaynaklanan alacağı olduğunu belirttikleri görülmüştür.İpotek belgesinin icra dosyasındaki suretinde ise, yetki şartına rastlanılmamıştır.İtirazın iptali davasında takibin yetkili icra dairesinde yapılması HMK’nın 114/2. maddesi anlamında dava şartı niteliğindedir. İİK’nın 148. maddesinde “Taşınmaz ipotek alacaklısı, yetkili veya taşınmazın bulunduğu yer icra dairesine elindeki ipotek belgesinin akit tablosunun tapu idaresince verilmiş resmi bir örneğini ibrazla alacağın miktarını bildirir ve 58 inci maddeye göre takip talebinde bulunur.” hükmü yer almaktadır. Madde lafzından da açıkça anlaşılacağı üzere, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde ilamsız icrada yetkili olan icra daireleri de yetkilidir. İİK’nın 50. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde icra dairelerinin yetkisinin tayininde HMK’daki yetki kurallarının kıyasen uygulanacağı düzenlenmiştir.Somut olayda dava konusu icra takibinin dayanağı olan ipotek resmi senedinin içeriğinden davacının bir miktar para alacağının(davalının aldığı ve alacağı ürün bedellerinin) teminatı olmak üzere davacı şirket lehine ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan davacı tarafça bu alacağın teminatı olarak ipotek tesis edilmesi yanında ayrıca bir kısım bonolar da alındığı belirtilmiştir. Nitekim icra takibi öncesinde davacı tarafça davalılara hitaben düzenlenen 21/05/2014 tarihli ihtarnamede de, davacının çek,senet ve cari hesap alacağından söz edilmektedir. Bu durumda ipoteğin temin ettiği alacağın salt bonoya dayalı alacak olmadığı, temelinde cari hesap alacağı olduğu kabul edilmelidir.O halde, ilk derece mahkemesince, İİK’nın 148. ve 50.maddelerinde yapılan atıfla HMK’nın 10. maddesi delaletiyle 6098 sy. TBK’nın 89/1. maddesi hükmü uyarınca, davacı-alacaklının yerleşim yerinin Fatih/İstanbul olduğu ve bu durumda İstanbul İcra Dairelerinin de yetkili olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)-a-4 maddesi uyarınca dava yeniden görülmek üzere hükmün kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2017 Tarih 2016/760 Esas- 2017/493 Karar sayılı hükmünün HMK.’nın 353(1)a-4 maddesi gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 14/02/2019