Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2494 E. 2021/206 K. 16.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2494
KARAR NO: 2021/206
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2018
NUMARASI: 2014/552 Esas – 2018/511 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2021
Davanın kısmen kabul-reddine ilişkin hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … ve … esas sayılı dosyaları ile borçlu şirket hakkında yapılan icra takibinde davalı bankaya haciz yazısı gönderilerek borcun tamamen kapanmasına ve bu durumun bildirilmesine kadar borçlunun hesabındaki paralara bloke konmasına ilişkin kararının tebliğ edildiğini, davalının borçlunun hesabına bloke konulduğunu bilmesine rağmen ceza dosyasına getirtilen hesap dökümlerinden davalının bloke konulduğu yazısını bildirmesinden sonra borçlunun hesabından üçüncü kişilere toplam 519.550-TL tutarında mevduatın aktarıldığının belirlendiğini, davalı bankanın kusurlu işlem ve eylemleri sonucunda davacının alacağına kavuşmasının hukuka aykırı bir biçimde engellendiğini belirterek, 450.000-TL’lik davacı zararının haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu alacağın zaman aşımına uğradığını, haciz yazılarının 28/07/2010 tarihinde müvekkili bankanın Sahrayıcedid şubesine tebliğ edildiğini, yazıya yasal süre içinde cevap verilerek haciz tatbik imkanının bulunmadığının bildirildiğini, üçüncü kişinin sorumluluğunun haciz müzekkeresinin ulaştığı tarihteki mevcut durumla sınırlı olup ileride doğmuş ve doğacak muhtemel hak ve alacaklar bakımından haciz uygulanmasının mümkün bulunmadığını bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; borçlu şirketin haciz müzekkeresinin davalı bankaya tebliğ edildiği 28/07/2010 tarihinde TL hesabında 43.438,36-TL ve döviz hesabında 3.435,91-euro bulunmasına rağmen davalı banka tarafından verilen cevapta TL hesabında 11.756,82-TL, döviz hesabında 2.078,04-euro bulunduğunun bildirildiği, buna göre davacı tarafın eksik bildirim nedeniyle alacağına kavuşamadığı ve davalı bankanın eksik bildirilen miktar yönünden davacıya karşı sorumlu olduğu, haciz müzekkeresinin tebliğ tarihinde eksik bildirilen 2.078,04–euronun 4.062,57-TL olduğu, eksik bildirilen 31.681,54-TL ile birlikte toplam her iki hesap için eksik bildirimin 35.744,11-TL olduğu, davacının davalıdan eksik bildirim karşılığı 35.744,11-TL yi talep hakkı bulunduğu gerekçesiyle bu miktar yönünden davanın kısmen kabulüne, davacının fazlaya ilişkin( 414.255,89- TL) isteminin reddine,28/10/2010 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; 6297518 nolu hesabın doğrudan tahsilat sistemi ile işleyen bir hesap olduğunu, doğrudan tahsilat sisteminin varlığı durumunda davalı bankanın haciz müzekkeresinin tebliğ edildiği tarih ve sonrasındaki banka hesabına intikal eden tüm meblağlardan sorumlu tutulması gerektiğini, … nolu hesap açısından davalı banka haciz müzekkeresine bu hesapla alakalı olarak verdiği cevapta borçluların 10.324,39-TL mevduatı bulunduğunu ve bu bakiye üzerine bloke konulduğunu beyan etmesine rağmen bilirkişilerin bu bakiyeyi külliyen yok saydığını, davanın sadece takip borçlularından … Ltd. Şti.’ne yönelik hesaplarla alakalı gerçeğe aykırılık iddiasına şamil olarak açıldığı yolundaki düşüncesinin kabul edilemeyeceğini, dosyaya bildirilmeyen meblağlar ile bildirilenler arasındaki farkın hüküm altına alınması gerektiği yolundaki düşüncenin hatalı olduğunu, diğer borçlular (… ve …) yönünden de banka tarafından verilen cevapların doğru olup olmadığının ve müvekkilinin zararının oluşup oluşmadığının incelenmesi gerekirken bu incelemelerin yapılmamasının hatalı olduğunu, yerleşik içtihatlara göre davalı bankanın müzekkerenin tebliğ edildiği tarih itibariyle sorumlu olduğu düşüncesinin yerinde olmadığını, muhtemel alacaklarının haczinin ancak İİK.’nun 78. maddesi kapsamında gönderilecek haciz yazısı ile mümkün olduğunu bildirerek,verilen kararın müvekkili lehine kaldırılmasına, davanın esastan incelenerek kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı vekili, müvekkili tarafından dava dışı borçlu aleyhine icra takibi yapıldığını, borcun ödenmemesi üzerine borçlunun davalı banka şubesinde bulunan hesaplarına haciz konulmak üzere müzekkere yazıldığını ,haczin işlendiği tarihten sonra borçlunun hesabına yatırılan paralar üzerine haciz konulmayarak, üçüncü kişilere ödendiğini, davalının haciz yazısının gereğini yerine getirmediğini, zararına sebebiyet verdiğini ileri sürerek 450.000-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Kadıköy …İcra Müdürlüğü’nün … ve … nolu dosyalarından gönderilen haciz müzekkereleri davalı bankaya 28/07/2010 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı banka 04/08/2010 tarihinde itiraz dilekçesini ibraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde, takip borçlularına ait hesapları ve bakiyelerini bildirmiş, ayrıca kendisinin üstün hakkını, rehin ve hapis hakkının varlığını ileri sürmek suretiyle itiraz etmiştir. Somut olayda; davalı nezdinde gerçekleştirilen haciz, İİK. m. 89 hükmüne göre değil, İİK. m. 78 hükmüne göre haciz iradesinin açıklanması ve davalı üçünçü kişiye haciz müzekkeresinin (yazısının) tebliği suretiyle gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda;uyuşmazlık hesaplara haciz müzekkeresinin tebliğinden sonra gelen paraların icra dosyasına ödenip ödenmeyeceği noktasındadır.Davacının, dava dilekçesi ve delil listesinde davalı üçüncü kişi banka nezdinde sadece takip borçlularından … Ltd. Şti.’ne ait banka hesaplarına ilişkin olarak hesap numaralarını anmak suretiyle davalı tarafından yapılan itirazın gerçeğe aykırılığını ve bu hesaplarda tebliğden sonra yapılan işlemler dolayısıyla ortaya çıkan zararı dava ettiği anlaşılmaktadır. Dava konusu edilmeyen diğer iki takip borçlusuna ait hesaplar yönünden işbu davada inceleme ve değerlendirme yapılmasına imkan bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Uyuşmazlığın çözümü için müstakbel alacak kavramının içeriği belirlenmelidir.İİK’nun 88. maddesinde üçüncü kişide mevcut olanın haczi mümkün iken, 89. maddede düzenlenen haciz ihbarnameleri ile borçlunun borçlusu konumundaki üçüncü kişinin elinde o anda bulunan mal, alacak ve diğer hakların haczedilmesi mümkün olduğu gibi, borcun tamamen ödenmesine kadar geçecek sürede (işçi ve memurların işveren nezdindeki ücret alacakları, aylık kira bedeli, yüklenici lehine tahakkuk eden hak edişler vb. gibi) üçüncü kişi nezdinde oluşacak, müstakbel alacakların da haczi mümkün kılınmıştır. “Takip borçlusu ile onun borçlusu olan banka arasında mevcut olan bir hukuki ilişkiye dayanan, henüz doğmamış olmakla beraber, ileride doğması muhtemel bulunan alacaklara müstakbel alacaklar denir.Müstakbel (beklenen) bir alacaktan bahsedebilmek için, bir hukuki ilişkinin mevcut olması, bu hukuki ilişkiden doğacak alacağın cinsinin ve borçlusunun belli olması yeterlidir (Kuru, Baki; a.g.e. s.428). Ancak, borçlu ile banka arasında mevcut bir hukuki ilişkiye dayanmayan, sırf ümit ve ihtimale dayanan alacaklar, devamlılık arz eden bir alacak olmadığından, müstakbel alacak olarak haczi mümkün olmayacak, bu halde haciz ihbarnamesinin bankaya tebliği anında bankada borçlu adına mevcut olan alacaklar haczedilebilecektir. Zira bu halde, borçlu ile banka arasında devri edimler doğuran temel bir hukuki münasebet yoktur. (Yargıtay HGK nun 2012/139 esas ,2012/164 karar sayılı ve 26.9.2012 tarihli emsal ilamı) Borçlunun bankada mevduatı var ise, bankaya gönderilen haciz yazısı İİK.’nun 89. maddesinde yazılı birinci haciz ihbarnamesindeki şartları ihtiva etmese bile geçerli ve yeterli olup, borçlunun mevduatı haczedilmiş sayılır. Haciz yazısını alan banka, artık borçluya ödeme yapamaz. Sadece icra dairesine ödemede bulunabilir. Haciz müzekkeresini alan bankanın, takip borçlusuna ait mevduatı icra dairesi yerine, mevduat sahibine ya da başka birisine ödemesi hali, takip alacaklısına karşı sorumluluğunu gerektirmektedir. Bu kapsamda; söz konusu haciz müzekkerelerinin uygulanmasında dava dışı … Ltd. Şti. hesaplarına 28.7.2010 haciz müzekkeresi tebliğ tarihi itibariyle haciz konulması gereken miktarların toplam 43.438,36-TL ve 3.435,91-euro olarak hesaplandığı, davalı banka tarafından daha evvel 11.756,82-TL ile 1.357,87 Euro bedeli ile ilgili İcra Müdürlüğü’ne bildirim ve ödeme yapıldığı, böylece davalı tarafından bildirilmesi gerekli olan miktarlar bildirilmediği, davacının eksik bildirim nedeniyle davacının 35.744,11-TL zarara uğradığı belirlenerek tahsiline karar verilmiştir. Ancak ; haciz müzekkeresinden sonra doğrudan tahsilat sistemi dahilinde kullanılan … nolu hesaba gelen paraların müstakbel alacak teşkil etmesi halinde hacizli olduğu kabul edilebilecektir.Müstakbel (beklenen) bir alacaktan bahsedebilmek için, bir hukuki ilişkinin mevcut olması, bu hukuki ilişkiden doğacak alacağın cinsinin ve borçlusunun belli olması gerektiği yukarıda yazılmıştı.Borçlusu(ödeme yapacak) belli olmayan , sırf ümit ve ihtimale dayanan alacaklar, devamlılık arz eden bir alacak olmadığından, müstakbel alacak olarak kabulü mümkün olmadığından ,davacı vekilinin bu hususa yönelik istinaf nedeni yerinde değildir.Müstakbel alacak olarak kabul edilemeyecek doğrudan tahsilat sistemine dahil hesaba sonra yatırılan paralar haczedilmiş sayılamayacağından,davalı bankanın haciz müzekkeresinin tebliği tarihinde mevcutla sorumlu olduğunu kabul ile fazla istemin reddine yönelik hükme ilişkin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiş ,davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından,peşin yatırılan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderlerin üzerinde bırakılmasına,Davalı gider avansından karşılanan 5-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.16/02/2021