Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2489 E. 2020/465 K. 07.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2489
KARAR NO : 2020/465
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2018
NUMARASI : 2016/1148 Esas 2018/314 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/05/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin müvekkili şirkete toplam 456.170,41 TL tutarında 9 adet fatura kestiğini, bu faturalar karşılığında müvekkilinin çek ve banka havaleleri ile toplam 452.873,77 TL tutarında davalı şirkete ödeme yaptığını, müvekkili şirketin güvence olarak davalı şirkete 165.000.-TL bedelli çeki teslim ettiğini, davalının bu çeki takibe koyarak müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, müvekkilinin haciz baskısı altında 130.000.-TL’yi taksitli olarak ödeme taahhüdünde bulunduğunu, daha sonra 10.000.TL ödeme yapıldığını, müvekkilin davalı şirkete borcunu ödemesine rağmen bu ödeme ile 6.703,36 TL tutarında fazla ödeme yaptığını açıklanan nedenlerle; icra takibi ve dava konusu çek nedeniyle davalı yana borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirket aleyhine 165.000.-TL bedelli çekin tahsili için icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, kesinleşen takip gereği hacze gidildiğini, bu haciz işlemi sırasında davacı şirket yetkilisi 217.8841,45 TL’lik borcun 130.000.-TL’sini kabul edilerek taksitler halinde ödeyeceğini taahhüt ettiğini, davacı ödeme taahhüdünü yerine getirmediği için ikinci sefer hacze gidildiğini ve … plakalı aracın fiilen haczedilerek yediemin otoparkına çektirildiğini, davacının fazladan ödediğini iddia ettiği 6.703,36 TL’nin haciz sırasında vermiş olduğu ödeme taahhüdü gereği ilk taksit olduğunu, istirdat talebinin dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece;somut olayda hukuki ihtilaf davalı yanın tahsile konu ettiği çekin teminat niteliğinde ve bedelsiz bir çek olup olmadığı noktasında olduğu,davacı yan kayıtlarında takip tarihi itibari ile halen 3.296,57 TL lik bir borcun davalı alacaklıya ödenmesi gerektiği, ancak çek bedeli kadar bir borç kayıtlarda görünmediği, ancak;takip kesinleşip haciz uygulanması esnasında davacı şirket yetkilisi borcu kabul ettiğini ve ödeme taahhüdünü icra zaptına yazdırdığı, bu hususta Yargıtay uygulaması yerleşik olup, ihtiyati değil kesin haciz sırasındaki borç kabulü ve ödeme taahhüdünün bulunması durumunda artık bedelsizlikten ve teminattan bahsedilemeyeceği, kesin haciz ortamının bir haciz baskısı olmadığı, haciz baskısının ancak ihtiyati haciz gibi durumlarda sözkonusu olacağı, davacının yetkili temsilcisinin borcu ikrarı ve ödeme taahhüdünde bulunması davacı şirketi kesin olarak bağlayıcı olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden müvekkil şirketin 165.000,-TL bedelli çeki teslim ettiğini, davalı şirketin bu çeki mevcut bakiye alacağı olmamasına rağmen müvekkil şirket aleyhine ve müvekkil şirketini itibarını zedelemek amacıyla kullandığını, TK md.35 gereği muhtara tebligat yaptırılıp, müvekkil şirketin haberi olmaksızın aleyhine başlatılan icra takibinin kesinleştiğini, Müvekkil şirkete kayıtlı pek çok araç ve gayrimenkul kaydı mevcut olmasına rağmen davalı şirketin müvekkilin itibarını sarsmak ve müvekkilini ticaret yapamayacak duruma getirmek için iş adresine gittiğini, müvekkil şirket yetkilisinin ailesi ve tüm çalışanlarının önünde baskın haciz yaptığını, şirket yetkilisinin eşinin aracını çekici marifetiyle çektirdiğini, müvekkil şirkete ait işyerinde haciz girişiminde bulunduğunu, tüm değerli eşyalara kıymet takdiri yaptırdığını, müvekkil şirket yetkilisine zorla 10.000,-TL ödeme yaptırdığını müvekkilinin baskın hacizle içinde bulunduğu zorluktan kurtarmak adına neye imza attığını bilmeden önüne konan evraklara imza attığını, Yerel mahkemece, müvekkil şirket yetkilisinin baskı altında imzalamak zorunda kaldığı taahhütnamenin, ticari defterlerde müvekkil şirketin hiçbir borcu görünmemesine rağmen sorgusuz sualsiz geçerli olarak kabul edildiğini ve müvekkil şirketin borçlu olduğuna karar verildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin dökümü yapıldığında, müvekkil şirketin işyerinde yapılan hacizde ödenen 10.000,-TL’lik ödeme de dikkate alındığında, müvekkil şirketin borçlu olmadığı, aksine 6.703,43-TL alacaklı olduğunun bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, davalı şirketten borçlu olmayan müvekkilinin, dava konusu çeki davalı şirketten henüz geri alamadığını ve davalı şirket bunu fırsat bilerek müvekkil şirketin ticari itibarını zedelemeye, müvekkilin ticaret yapmasını engellemeye ve müvekkili dolandırmaya çalıştığını, bilirkişi raporları ile de sabit olduğu üzere davalı şirketin alacağının bulunmadığını,belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava İİK 72.maddesi uyarınca davaya konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile fazla yapılan ödemenin istirdatına istemine ilişkindir.Mahkeme yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar vermiş,karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Senedin teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin açıkça yazılması gerekir.(YHGK 06.03.2013 tarih ve 2012/12-768 E-2013/312 K)Kambiyo senedinin teminat senedi olarak verildiğini iddia eden bu hususu yazılı belge ile ispatlamalıdır. Teminat senedi iddiası HMK 200. maddesi uyarınca, senet ile aynı nitelikte yazılı delliler ile ispatlanmalıdır. Davaya konu 165.000,-TL bedelli çeke istinaden yapılan icra takibinde 03.10.2016 tarihinde yapılan haciz sırasında davacı şirket yetkilisinin borcun 130.000 -TL lik kısmını kabul ederek ödeme taahüdünde bulunduğu ve davacının 05.10.2016 tarihinde icra dosyasına 10.000,-TLödemede bulunduğu görülmüştür.Haciz sırasında davacı şirket yetkilisi takibe konu borcun 130.000,-TL lik kısmına yönelik beyan resmi makamlar önünde ikrar ile borcun kabulü niteliğinde olduğundan davacı vekilinin şirket yetkilisinin beyanının haciz baskısı altında olduğundan geçersiz olduğu yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir.Davacı vekili davaya konu çekin güvence( teminat )olarak verildiğini aradaki ticari ilişki uyarınca mevcut borçtan fazla ödeme yapıldığını bu nedenle borçlu olmadığını iddia etmektedir. Davaya konu çekin üzerinde,teminat senedi olduğu ya da bu anlama gelecek herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Davalı defterleri incelemeye sunulmamış ,davacı ticari defterine göre takip tarihi itibarıyla davalıya borçlu olup,davaya konu çekin teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt içermemektedir. Davacı defterleri tek başına teminat iddiasını ispatı içinde yeterli olmayıp, davacının ticari defterlerine çekin davalıya ödeme olarak kaydedilmesi sonra da çek davalının elinde bulunduğu halde davalı tarafından iade edilmiş gibi kaydedilmesi de çekin teminat çeki olduğunu göstermez. Teminat iddiası ile çelişir şekilde ,davalı şirket temsilcisinin resmi makamlar önünde ikrar mahiyetinde 130.000 TL yönünden borcu kabulü de nazara alındığında davacı dosya kapsamında delillerle davaya konu çekin teminat çeki olduğu iddiasını HMK. 200. maddesi uyarınca, senet ile aynı nitelikte yazılı delliler ile ispatlayamamıştır. Davacı 10.000,-TL ödemeyi davaya konu takip için yapmış olup, davacının istirdatını gerektirir fazla bir ödemenin bulunmadığının kabul gerekmiştir.Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 07/05/2020