Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2484 E. 2020/1347 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2484
KARAR NO : 2020/1347
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2018
NUMARASI : 2015/788 Esas-2018/129 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili ; müvekkilinin davalı banka Salıpazarı şubesinde hesabı bulunduğunu, 22/04/2015 günü müvekkilinin banka hesabından 27.830-TL’nin müvekkilinin bilgisi olmadığı halde … isimli kişinin … Bankası Sefaköy şubesi nezdindeki hesabına EFT yapıldığının öğrenildiğini, bunun üzerine derhal bankaya ulaşılmış ise de … isimli kişiye paranın ödendiği bilgisinin alındığını, EFT işleminin internet bankacılığı ile ve fakat müvekkilinden herhangi bir şekilde şifre ve onay istenmeden müvekkiline bu hususta verilen e anahtar kullandırılarak şifre üretilmeden bankanın güvenlik zaafiyeti sonucu oluştuğunu,dava konusu olayda herhangi bir kusur ve sorumluluğu olmayıp davalı bankanın gerekli objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmediği , keza diğer davalının usulsüz bir şekilde hukuka aykırı bankacılık işlemi yaparak parayı çekip iade etmeyerek sebepsiz zenginleştiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 27.830-TL nin olay tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:1-Davalı … vekili ; müvekkili bankanın internet şubesinin tüm teknik donanım ve korumalarına sahip olduğunu, olayda bankanın kusuru olmadığını, davacının kendi kusuru ile bu eylemin gerçekleştiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir. 2-Davalı … cevap dilekçesinde;; emniyette verdiği ifadesinin geçerli olduğunu, kendisinin olayın mağduru olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı bankanın hafif kusurundan kaynaklanan ve davacıya karşı % 50 müteselsil sorumluluğu bulunduğu, davalı … açısından da yakından tanımadığı ismen tanıdığı birine banka hesap bilgilerini verip kimden ve ne şekilde geldiği belli olmayan bir paranın hesabına girmesine onay verip bu parayı çekerek tasarruf ettiği, nedenle davacının alacağından haksız fiil hükümlerine göre tam kusurlu olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 27.830-TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı bankanın bu miktarın %50 kusuruna göre 13.915-TL kısmından sorumlu olmasına, davalı … açısından 22/04/2015 olay tarihinden itibaren yasal faiz, davalı banka açısından ise dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, davalı banka açısından fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili ; dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporunda davacı müvekkilinin kusuru olmadığı, bilakis davalıların tam kusurlu olduğu belirtilmesine rağmen banka yönünden %50 kusurlu olduğundan bahisle karar verilmesinin anlamlandırılamadığını,davacı müvekkilinin müterafik kusurlu olduğu yönünde bir tespit yapılmadığını, dava konusu olayda IP numaralarını kontrol eden gerekli yazılımı kullanmayan davalı bankanın kusurlu olduğunu,müvekkilinin tamamen bilgisi dışında,talimatı ya da internet bankacılık işlemi olmadığı halde, böyle bir işlemin gerçekleşmiş olmasında davalı bankaya karşı güvenlik bilgilerini saklama sorumluluğunun ihlalinin ne şekilde olduğunun anlaşılamadığını, davacı müvekkilinin kusurlu olmadığını bildirerek, hükmün aleyhe olan kısmının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … vekili; davacının cep telefonuna Eft işlemlerinin tamamlanması için şifre gönderilmemiş olması nedeniyle davacının Vakıf anahtar kullandığının kesinlik kazandığını, tek kullanımlık şifre gönderilmediği,müvekkili Banka’ya, davacıya bilgisi dışında yapılan EFT ile ilgili çok kısa zaman aralığında biri Türkiye’den diğeri Almanya’dan yapılan iki işlemle ilgili IP adresi sorgulaması yapmayan davacı bankanın kusurlu olduğu şeklinde kusur atfının, somut olay ve dosya içeriğine aykırı olduğunu, davacının şifrematik ile ürettiği şifresini kötü niyetli üçüncü kişilerin öğrenmesine imkan vermesi ve olayı müteakip banka şubesine gitmekte gecikmesi nedeniyle ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiğini,davacının kendi şifrelerinin güvenliğinden tek başına sorumlu olduğunu bildirerek, banka yönünden davanın kabulüne dair verilen karar hükmün kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 3-Davalı … vekili; müvekkilinin olayın mağduru olduğunu, ceza yargılamasının devam ettiğini, yargılama sonucunun beklenmesi ve müvekkilinin suçu sabit olduğu takdirde müvekkili aleyhine hüküm tesisi gerekirken müvekkili aleyhine hüküm verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,banka aracılığıyla gelen parayı … isimli şahsa elden teslim ettiğinden, bu olay sonucunda zenginleşmediğini, paranın hesap sahibinin rızası dışında kullanıldığı kolaylıkla fark edileceğinden müvekkilinin söz konusu parayı kendi hesabına göndermesi,kendi ismini yazması, hiçbir şekilde kaçmayıp hemen karakola gitmesinin, müvekkilinin yargılamaya konu eylemi gerçekleştirmediğini açıkça ortaya koyduğunu bildirerek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; internet bankacılığı hizmeti alan davacının hesabındaki paranın izinsiz havale edilmesi nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.Dosya içeriğinden 22/04/2015 tarihinde davacı … ait …. Salıpazarı şubesi nezdinde bulunan hesabından 27.830-TL, davalı … … Bankası Sefaköy şubesinde bulunan hesabına aktarılmıştır.Davalı banka; müşterilerinin internet şubesi kullanımı için yeterli güvenlik önlemlerini ve tedbirlerini almış olduğunu, olayda herhangi bir kusuru veya ihmali hafif de olsa bulunmadığını, zararın davacının kendi kusuru ile bu eylemin gerçekleştiğini savunmuştur. İnternet bankacılığı sistemini kurup hizmete sunan banka, mudinin kastı, kötüniyeti ve suç sayılır eylemini kanıtlayamadığı sürece kendisine emanet edilen paradan (ve diğer yatırım araçlarından) güven kuruluşu vasfı nedeniyle sorumludur. Bu sorumluluk, olağan sebep sorumluluğu mahiyetinde olmakla, banka gerekli özeni göstermiş olsa bile zararın gerçekleşeceğini ispat etmesi halinde, sorumluluktan kurtulabilir. Davacının zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır. (Yargıtay 11. H.D nin 10/01/2018 tarihli 2016/8635 esas – 2018/179 karar sayılı vb. ilamları) Davalı banka; davacının da internet banacılığı kullanırken kart ve şifrelerine gerekli korumayı sağlamakla yükümlü olduğunu , oluşan zarardan bankanın kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını iddia etmektedir. İnternet bankacılığını müşterilerine özendiren davalı bankaların kendisine emanet edilen mevduatı koruma özel yükümlülüğü gereğince; internet bankacılığı işlemlerinde işlem yapanın gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde, gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı, bunları önleyici gerekli altyapıyı sağlayarak güvenli önlemlerini almak zorundadır. (Yargıtay 11. H.D 09/09/2019 tarih ve 2018/3563 esas 2019/5115 karar sayılı ilamı) İnternet bankacılığı ile yapılan işlemlerde şubeden yapılan işlemlerde olduğu gibi mevduat banka kontrol ve sorumluluğundadır.Yapılan bilirkişi raporları teknik açıdan değerlendirildiğinde; davacının hesabına 22.4.2015 tarihinde 10:35:09, 10:53:45 ve 16:05:20 saatlerinde banka sistemine … ait … IP numarasını kullanarak erişildiği,EFT nin gerçekleştirildiği işlem ise davacı hesabına aynı gün saat 16:26:26’da Alman … ye ait … IP numarası kullanılarak gerçekleştirilmiştir.Bir banka müşterisinin aynı gün içerisinde saat 16:05’te Türkiye’den bankacılık sistemine giriş yaptıktan 21 dakika sonra saat 16:26’da Almanya’dan bankacılık sistemine giriş yapması fiziken mümkün değildir. Davacının ” Anahtar Şifre” kullanması ve fiziksel olarak kendisinde bulunan şifre üreten cihazı koruyamaması söz konusu olsa bile, davalı bankanın basit bir yazılım kullanarak sisteme giriş yapılan IP numaralarını kontrol etmesi durumunda dava konusu eylemi engelleyebileceği, bankaların öncelikli görevinin internet bankacılığı sistemini tümüyle koruyacak ve her türlü açığa karşı koruyacak önlemleri almaları olduğu, buna göre dava konusu olayda IP numaralarını kontrol edecek gerekli yazılımı kullanmayan davalı bankanın tüm özeni gösterse bile zararın gerçekleşeceğini ispat edemediğinden davalı banka vekilinin davanın kısmen kabulüne ilişkin hükme yönelik istinaf sebepleri yerinde değildir. Öte yandan davacının hesabından davalı … hesabına para aktarımının yapıldığı, paranın … tarafından çekildiği dosya kapsamı ile sabittir. Davalı … bu bağlamda; tanımadığı ismen tanıdığı birine banka hesap bilgilerini verip kimden ve ne şekilde geldiği belli olmayan bir paranın kendi hesabına girmesine onay verdiği ve hesaptan çekerek davaya konu parayı uhdesine geçirdiğinden davacının zararından haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne ilişkin hükme yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Somut olayda; olay tarihinde davalı banka altyapısının kısa zaman aralığında aynı hesaba 2 ayrı farklı ülkeden erişime izin verecek şekilde güvenlik eksiği bulunduğu anlaşılmakla, davacı 27.830-TL zarara uğramıştır. Zararın meydana gelmesinde davacının müterafik kusurunun bulunmadığı yapılan bilirkişi incelemelerinden anlaşılmış olup ,davacının yukarıda tarif edildiği şekilde müterafik kusur sayılacak bir eylemi belirlenmediğinden davalı bankanın davacının zararından %50 oranında sorumlu tutulması doğru bulunmamıştır. Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir eksiklik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davanın kabulüne,davalı vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK.’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2018 Tarih 2015/788 Esas-2018/129 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne; 27.830-TL’nin davalılardan;davalı … açısından 22.4.2015 olay tarihinden itibaren yasal faiz, davalı banka açısından ise dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, İlk derece mahkemesine ilişkin olarak;”Alınması gereken 1.901,06-TL karar harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 475,27-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.425,79‬‬-TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından yatırılan 507,07-TL peşin harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,Davacı vekili için takdir olunan 3.339,60-T nispi vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 1.350-TL bilirkişi ücreti, 319‬-TL teb. ve müz. gideri olmak üzere toplam 1.669-TL yargı giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine” Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davalılardan Alınması gereken 1.901,06-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 943,53-TL nin mahsubu ile 957,53-TL bakiye harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle hazine ye gelir kaydına,Hükümden sonra davacı tarafından yapılan tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 98,35-TL istinaf yargı giderinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 17/12/2020