Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2475 E. 2020/1261 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2475
KARAR NO: 2020/1261
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI: 2017/988 Esas – 2018/652 Karar
DAVA: Menfi Tespit, İpoteğin Kaldırılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/12/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili ; müvekkili …’un dava dışı borçlu …A.Ş. tarafından … A.Ş DES Sanayi Sitesi Şubesi’nden kullanılan kredinin teminatını oluşturmak üzere Tekirdağ ili, Kapaklı ilçesi, … Ada, … Parselde adına kayıtlı taşınmazına, 26/06/2013 tarihli 1.000.000-TL ve 18/08/2014 tarihli 770.000-TL bedelli ipotek konduğunu, ipoteğin hatır ipoteği niteliğinde olduğunu, müvekkili …’un kullanılan kredilere geçerli şahsi kefaleti bulunmadığını, müvekkili davacı …’un ise, davacı …’un eşi olduğunu ve ipoteğe rızasının bulunmadığını, dava dışı … A.Ş. borcunu ödemediği için asıl borçlu ile beraber müvekkili … hakkında da ipotek veren sıfatıyla İstanbul … İcra Dairesi tarafından … Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla 657.303,05-TL alacak miktarı üzerinden icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin söz konusu tebligattan hiç bir şekilde haberdar olmadıklarını, müvekkiline ait taşınmazın Çerkezköy İcra Dairesinin … Tal. dosyası üzerinden satışı gerçekleştirilip, davalı tarafından alacağa mahsuben satın alındığını, ancak eşin rızasının bulunması gerektiğine dair 6098 sayılı TBK.’nun 584. maddesine aykırı bulunması nedeniyle, borca kefalet niteliğindeki ipotek işleminin yok hükmünde olduğunu belirterek, İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı takibine konu borç nedeni ile müvekkillerinin davalıya borcu bulunmadığının tespitine, taşınmaz üzerindeki ipoteklerin kaldırılmasına,kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkili davacılara verilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; davacı/borçluların tüm iddiaları asılsız olup, müvekkili bankanın alacağını sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, davacının icra takibinden haberi olmadığına dair, bilgisi olmadığına dair beyanlarının mahkemeyi yanıltmaya yönelik ve gerçek dışı olduğunu, davacı … kredi borçlarının kefili olmayıp, ipotek veren 3. kişi olarak maliki olduğu taşınmaz üzerine isteyerek ve bilerek kayıtsız şartsız bir değil, iki adet ipotek tesis ettirdiğini, kandırıldığına, hatır ipoteği verdiğine dair iddialarının asılsız olduğunu, davacı … ile müvekkili banka arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığı, aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle bu davacı yönünden davanın usulden reddine karar verilmesini, ayrıca dava konusu ipotekli taşınmaz fabrika vasıflı olup, aile konutu da olmadığını belirterek, davacıların haksız ve kötü niyetli davasının reddine, davacılar aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; ipotek veren davalı … yönünden, ipoteğin geçerli olduğu, kaldırılmasını gerektiren bir halin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, ipotek veren … olup, … takipte de borçlu olarak gösterilmemiş olup, bu nedenle dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden dava şartı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvurusunda; usule ilişkin olarak, tanık deliline başvurulmasına rağmen bu delilin gerekçesiz bir şekilde reddedildiği ve delillerinin toplanmadığını, esasa ilişkin olarak da, müvekkili …’un şirket hissedarı olmadığını, ipotek vermekte herhangi bir menfaati bulunmadığını, şirketin borca batık olduğunun kendisinden gizlenerek iradesinin fesada uğratıldığını, ipotek verirken diğer müvekkili olan eşi …’ un muvafakatinin alınmadığını, TBK’ nın 584. Maddesi gereğince eşlerin yazılı rızası bulunmadıkça kefil olunamayacağını, ipotek sözleşmesinin açık bir şekilde kefalet sözleşmesi niteliği taşıdığını, bu hususta Yargıtay Kararı olduğunu bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkini talep etmiştir.
GEREKÇE; Davacılar vekili; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip dosyasında müvekkillerinin ipotek nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile söz konusu ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir. 4721 sayılı TMK. madde 881; “Hâlen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.” hükmüne amirdir. Kefalet, şahsi bir güvence niteliğinde olup ipotekte ise taşınmaz mal ile güvence verilmesi söz konusudur. Dolayısıyla kefalet hükümlerinin anılan madde gereğince ipoteğe uygulanması mümkün değildir. Somut olayda; Davacı …, maliki olduğu taşınmazı dava dışı asıl kredi borçlusu lehine kayıtsız şartsız ipotek vermiş olup, asıl kredi borçlusu ile imzalanan genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi kullandırılan kredilerin de kefili değildir. Dosya içeriğinde mevcut Genel Kredi Sözleşmesi ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve … E. sayılı dosyaları incelendiğinde, davacı ipotek maliki …’un asıl kredi borçlusu … A.Ş. ile imzalanan işbu sözleşmelerin tarafı olmadığı ve kullandırılan kredilere de kefaletinin bulunmadığı, kaldı ki, belirtilen ipoteklerin tesisine ilişkin ipotek resmi senetleri de incelendiğinde, ipoteklerin dava dışı asıl kredi borçlusuna kullandırılan kredilerin teminatını oluşturduğu, davacının kefil olduğuna dair hiç bir hüküm içermediği de sabittir. Davacı …’un takiplere konu kredi borcundan sorumluluğu şahsi sorumluluk olmayıp, ipotek vermiş olduğu taşınmazın satış bedeli ile sınırlı olmak kaydı ile ayni sorumluluk teşkil etmektedir. Bu bağlamda ortada kefalet bulunmadığından kefaletin geçersiz olduğuna ilişkin iddiaların da dinlenilmesi mümkün değildir. Ayrıca, dava konusu taşınmazın tapu kayıtları uyarınca “fabrika ve arsası” niteliğinde olduğu da sabit olup, ortada kefalet bulunmadığından ve ipotekli taşınmazın da niteliği gereği aile konutu olmadığından eşin rızasını gerektirir hiçbir hukuki işlem de bulunmamaktadır. İpotek belgesi ilam niteliğinde belgelerden olup, resmi senettir. İpoteğin hatır için verildiği iddiası, ipotek hakkı sahibine karşı ileri sürülemeyeceği gibi HMK’ nın 200., 201. ve 204. madde hükümleri açık olup, senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi gereğince yerel mahkemenin tanık dinlenmesi yönündeki talebin reddine ilişkin kararında isabetsizlik yoktur. Dosya kapsamına göre; İpotek veren … olup, … takipte de borçlu olarak gösterilmemiştir. Bu itibarla, ipotek veren … yönünden ipoteğin geçerli olduğu, kaldırılması talebinin reddi gerektiği, icra takibinde taraf olarak dahi gösterilmeyen ve iş bu dava ile ilgisi bulunmayan …’un ise, aktif dava ehliyeti olmadığından yerel mahkemenin de bu durumu doğrular nitelikte vermiş olduğu karar usul ve esas yönünden hukuka uygundur. Davacılar vekilinin hükme yönelik istinaf sebepleri yerinde olmadığından başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafça peşin yatırılan 35,90- TLnin mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacılar tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerlerinde bırakılmasına, davalı tarafça karşılanan 32,50-TL posta masrafının davacılardan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 01/12/2020