Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2437 E. 2020/1245 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2437
KARAR NO: 2020/1245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2015/897 Esas – 2018/748 Karar
DAVACI (Asıl ve
ASIL DAVA VE
BİRLEŞEN DAVA: İtirazın İptali – İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Davacı vekili; müvekkili tarafından …’in maliki bulunduğu … plakalı dorsenin kasko sigorta poliçesi ile sigortalandığını, aynı araçla yapılan taşımanın da aynı zamanda CMR sigorta poliçesi ile 05.04.2014-01.01.2015 tarihleri arasında yine müvekkili tarafından sigortalandığını, çekici … plakalı tır arkasında takılı sigortalı … plakalı dorse ve içinde taşınan emtiaların 21.10.2014 tarihinde Bulgaristan Trakya otoyolunda seyrederken fren balatalarının sıkışması sebebi ile aşırı ısınan kampanadan lastiğin alev alması sonucu tamamen yandığını, sigortalının davaya konu yangın nedeni ile … plakalı araçta oluşan hasarının, kasko sigorta poliçesinden karşılanması için yaptığı hasar ihbarı üzerine müvekkili nezdinde açılan hasar dosyasında görevlendirilen sigorta eksperi tarafından düzenlenen 01.11.2014 tarihli uzman incelemesi raporu ile ekinde sunulan tercümeler muhteviyatında hadisenin, 21.10.2014 günü çekicisi … arkasında takılı yarı römorkun balata sıkışması sebebi ile aşırı ısınan kampanadan lastiğin tamamen yandığı ve kaskolu araçta oluşan aracın hasar miktarının 86.000-TL olduğu yönünde görüş bildirildiğini, müvekkili tarafından davaya konu hasar nedeni ile sigortalısına 03.02.2015 tarihinde 41.000-TL, 17.02.2015 tarihinde 32.000-TL ve 14.04.2015 tarihinde 16.993-TL olmak üzere toplam 89.993- TL sigorta tazminat ödendiğini, hasarlı aracın satışından elde edilen 2.920-TL sovtaj tahsilatı düşüldükten sonra sigortalı aracın hasar miktarının 87.073- TL olarak hesaplandığını. müvekkilinin TTK’nın 1472. maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olduğundan 87.073- TL alacak için rücu hakkı doğduğunu, davalının, davaya konu … marka aracı 17.02.2014 tarih ve … nolu fatura ile sigortalıya satan şirket olup, aynı zamanda bu marka araçların Türkiye ve Bulgaristan dağıtım, pazarlama ve servis ağını sağlayan şirket olduğunu, davalı şirketin satıcısı, ithalatçısı, sıfatı ile sorumlu olduğu … plakalı yarı römorkun yukarıda açıklanan teknik değerlendirmeler nedeni ile gizli ayıplı olduğu, zira 2014 model olan ve trafiğe ilk çıktığı 27.03.2014 tarihi ile olay tarihi olan 21.10.2014 tarihleri arası yalnızca 7 ay trafikte kullanılan dorsenin, fren balatalarının imalat hatasından kaynaklanan teknik arıza nedeni ile sıkışması ile fren kampanalarının aşırı ısınması sonucu lastiğinin yanması ile başlayan ve yangından çıkan alevlerin sirayeti sonucu hasara uğradığını, davalıya yapılan ihtara rağmen ödeme yapılmaması üzerine Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, ancak davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile %20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.
ASIL DAVA CEVAP: Davalı vekili; Gebze 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/89 D.İş sayılı dosyası kapsamında yapılan tespitte müvekkiline her hangi bir bildirim yapılmaksızın delillerin yok olma olasılığına karşılık yapıldığını, müvekkilinin beyan, iddia ve savunma hakkının tebliğ edilmeksizin ve inceleme yapılmaksızın kısıtlandığını, bu şekilde yapılan bilirkişi raporunun ve buna dayanılarak yapılan talebin kabulünün mümkün olmadığını, … plakalı aracın, sağlam ve ayıpsız olarak teslim edildiğini, Bulgaristan merciinden gönderilen evraklara göre yangının meydana geldiği taşıtta malların yandığının belirtildiği, yangının meydana geldiği tarihte olayın hemen ardından yangının gerçek sebebinin tespitinin yapılmadığını, söz konusu yangının, aracın balata sıkışmasından olup olmadığının tespit edilmediğini, yangın tarihi olan 21.10.2014 tarihi üzerinden 1 ay geçtikten sonra aracın yangın yerinden başka yere taşındığını, 1 ay bekletildikten sonra müvekkiline her hangi bir bildirimde bulunulmaksızın hasar tespitinin Gebze’de yapıldığını ve yangının çıkış sebebinin belirlendiğini, dolayısı ile koşullar bütünü ile değiştiğinden yangın sebebinin bütünü ile tespitinin mümkün olmadığını, bilirkişice teknik inceleme ve muayene yapılmaksızın göz ile muayene yapıldığını, davacı tarafça hasar dosyası açılmasını takiben konu ile ilgili kendilerine bildirimde bulunulmadığını, bu durumda araç anlaşmalı servise çekilmiş olsaydı ya da müvekkile bilgi verilseydi gerçek sebebin tespit edilebileceğini, aracın dingilinin başka firmadan alındığını ve o firmanın garanti kapsamında olduğunu, yanan aracın gerçekten müvekkili firmaya ait olduğuna dair gönderilen evrakta şasi ve araç tanıtım plakası dahil olmak üzere bir fotoğraf tespitinin de olmadığını belirterek, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili; müvekkili tarafından CMR sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan römorkun ayıplı olması nedeniyle çıkan yangında taşıyıcı …’in taşıdığı emtianın yanarak zayi olduğunu, hasar nedeniyle emtia maliki firmalar olan …’e 24.3.2015 tarihinde 26.457,30 Euro, …’a 24.03.2015 tarihinde 20.046,18 Euro, …’a 07.04.2015 tarihinde 8.884,14 Euro, …’ye 07.04.2015 tarihinde 14.075-euro, …’a 24.03.2015 tarihinde 5.733-euro olmak üzere toplam 75.195,62-euro (210.017,00 TL) sigorta tazminatı ödediklerini, alacağın ödenmemesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla başlattıkları takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile %20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili; delil tespiti raporunun delil vasfı taşımadığını, yangının balata sıkışması sonucu oluştuğunun tespit edilmediğini, hasar dosyası açılması sonrasında müvekkiline bildirim yapılmadığını, garanti süresinin dingil üreticisine bağlı olduğunu, satış sözleşmesi gereğince balataların garanti kapsamı dışında olduğunu belirterek, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının sigortalısına dava konusu hasar ve zararı ödediğini kanıtlayıcı dekont ve ibraname ibraz edemediği, sigortalısına hukuki ve akti halef olamayacağı, yük hasarına ilişkin olarak da dava dışı … tarafından taşınan yükü taşıyan yarı römorktaki gizli ayıptan kaynaklanan yük hasarının, taşıyıcının önleyebileceği bir durum olmadığından, CMR’nin 17/2. maddesi uyarınca taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle davacı … şirketinin ilgili CMR sigorta poliçesi teminatına girmediği, dolayısıyla da ödemekle yükümlü olmadığı halde yük sahibine ödediği tazminat nedeniyle davalıya rücu edemeyeceği gerekçesiyle, dava ve birleşen dava ile davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:1-Davacı vekili; asıl davada müvekkilinin yaptığı ödemelerin, römorkun sigortalı tarafından …’tan sağlanan kredi yoluyla satın alınması nedeniyle kredi borcuna mahsuben yapıldığını, bu firmanın rehin hakkı sahibi olduğunu, bu nedenle müvekkilinin halefiyet kuralları gereği dava hakkının bulunduğunu; birleşen davada ise CMR’nin 17/3. maddesi uyarınca taşımayı yapan araç kusurundan kaynaklanan zararlardan taşıyıcının sorumlu tutulduğunu, bu yüzden müvekkilinin rücu hakkının bulunduğunu, kaldı ki müvekkilinin ibraname ve temlik belgeleri gereğince temlik alan olarak da hak sahibi olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 2-Davalı vekili; davacının dava dışı kişiye yaptığı ödeme nedeniyle müvekkiline rücu hakkının bulunmadığını, davacının CMR kapsamında da halefiyet kabiliyetinin bulunmadığını, ayrıca davacının takipte kötü niyetli olması nedeniyle müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava ve birleşen dava, kasko ve CMR sigortasıyla sigortalı dorsenin yanması sonucunda ödenen hasar bedeli ve taşınan ve ziyaa uğrayan emtia bedelinin rücuen tazminine ilişkin takiplere yönelik itirazın iptali istemidir. Somut olayda; davalı tarafından dava dışı …’e 17.02.2014 tarihinde satışı yapılan … plakalı dorsenin davacı … tarafından kasko sigorta poliçesiyle sigortalandığı, yine dava dışı … tarafından yapılan taşımanın da CMR sigorta poliçesiyle sigortalandığı, dorsenin çekiciyle seyri sırasında 21.10.2014 tarihinde çıkan yangın sonucunda dorse ve taşınan emtianın yanarak tamamen zayi olduğu, Bulgar makamları, sigorta ekspertiz raporu, delil tespit raporu ve hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere, yangının, dorsenin fren balata sistemindeki teknik arıza nedeniyle balata ve kampananın aşırı sürtünmesi sonucu lastiğin yanması ve yangının araca sıçraması sonucunda gerçekleştiği, dorse balata sistemindeki söz konusu arızanın olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılması mümkün olmayan gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, olay nedeniyle davacı tarafından araç bedeli ve masraflarına ilişkin olarak sigortalıya 16.993-TL, aracın kredi borcuna mahsuben rehin hakkı sahibi …’a ise 73.000- TL ödeme yapıldığı, yine taşınan emtianın yanması nedeniyle …’e 24.3.2015 tarihinde 26.457,30 Euro, …’a 24.03.2015 tarihinde 20.046,18 Euro, …’a 07.04.2015 tarihinde 8.884,14-euro, …’ye 07.04.2015 tarihinde 14.075,00 Euro, …’a 24.03.2015 tarihinde 5.733-euro olmak üzere toplam 75.195,62-euro (210.017,00 TL) ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK.’nun 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortacısına tazminat ödemiş olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı; ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa, bu hakka ödediği bedel oranında halef olacaktır. TTK’nın 1454. maddesi uyarınca; sigorta ettiren, üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek, sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine sözleşme yoksa, sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir. Yine aynı yasanın 1456. maddesine göre; sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder. 4721 sayılı TMK’nın 879. maddesi gereğince de, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatının alınması gerekmektedir. Asıl davada; davacı tarafından araç bedeli ile aracın çekilip getirilmesi masrafları talep edilmiştir. Bu kapsamda sovtaj indirimi sonrası aracın 2. el rayiç değeri 70.080-TL olarak tespit edilmiş, ayrıca davacı tarafından sigortalıya 16.993-TL çekme ve kurtarma masrafı ödenmiştir. Davacı tarafından araç bedeli olarak rehin hakkı sahibine 73.000-TL ödenmiştir. Ödenen bu tutar bakımından, davacı tarafça sunulan zeyilname ve ödeme belgelerine göre rehin hakkı sahibine yapılan ödeme doğrultusunda, yukarıda belirtilen TTK’nın 1456 ve TMK’nın 879. maddesi uyarınca davacının rücu hakkının bulunduğu kabul edilmelidir. Ayrıca poliçedeki çekici hizmeti hükmü dikkate alındığında, aracın çekme ve kurtarma masraflarının da poliçe teminat kapsamında olduğu açıktır. Dolayısıyla davacı tarafından sigortalıya ödenen araç bedeli ile olağan nitelikteki araç çekme ve kurtarma masrafları bakımından, davalının sorumluluğunun bulunduğu hususu gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Birleşen davada ise; davacı tarafından ödenen emtia bedeli talep edilmektedir. CMR’nin 17. maddesine göre; taşımacı, yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan yüke has bir kusurdan yahutta taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri geliyorsa, taşımacı sorumlu tutulamaz. Taşımacı taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıttan, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahutta çalışanlarının hata veya ihmallerinden dolayı sorumludur. Somut olayda; davacı tarafından, sigortalının yaptığı taşıma sırasında zayi olan emtia bedelleri kapsamında, doğrudan emtia sahiplerine toplam 75.195,62 Euro (210.017-TL) ödeme yapılarak hak sahiplerinden ibra ve temlikname alınmıştır. Her ne kadar CMR’nin 17/3. maddesinde taşıma için kullanılan aracın kusurundan taşıyıcı sorumlu ise de, aracın gizli ayıplı olması hususu, taşıyıcının öngörmesi mümkün olmayan ve irade dışı gerçekleşen bir olgu olduğundan, araç ayıbı nedeniyle oluşan zarardan taşıyıcının sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu nedenle oluşan zararın sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir. Bu durumda davacı tarafından hak sahiplerin yapılan ödeme ve alınan temliknameler doğrultusunda, TBK’nın 183 ve 184. maddeleri gereğince temlik alan vasfı taşıyan davacının, zarara neden olan davalıya rücu hakkı bulunmaktadır. Bu nedenlerle birleşen dava yönünden de taraflarca gösterilen deliller toplanmak suretiyle, gerekirse taşıma alanında uzman bilirkişi aracılığıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacının rücu edebileceği tutarın belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf nedenleri incelenmeksizin, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın kaldırılarak dava yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/897 Esas – 2018/748 Karar sayılı 21/06/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, karar kaldırıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına,” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yatırılan toplam 35,90TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yatırılan toplam 35,90TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 26/11/2020