Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2422 E. 2018/1659 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2422
KARAR NO: 2018/1659
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2018 (Ara Karar)
NUMARASI: 2018/847 Esas
TALEP: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/12/2018
İhtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararın davacı/ihtiyati haciz isteyen vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde, İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasıyla …Bankası A. Ş. Aleyhine başlattıkları takipte davalı borçlunun tüm borca ve ferilerine ettiğini,takibin durduğunu, takip borçlusunun takip alacaklısının alacağının tahsilini önlemeye yönelik konusu suç teşkil eden eylem ve işlemlerinin yanısıra mal kaçırma gayretine girdiğini, mahkeme kararları olmaksızın hesaplara bloke koyup, akabinde kendi lehine hesaptaki parayı çektiğini, takip alacaklılarını zarara uğratmaya yönelik eylem ve işlemlerde bulunduğunu ileri sürerek, öncelikle teminatsız, aksi taktirde teminatla ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece; incelenen tüm dosya kapsamına göre; İİK. nun 257 maddesindeki ihtiyati haciz şartlarının mevcut olmadığı, davacının alacaklı olup olmadığı husunun yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin hesabına banka tarafından mahkeme kararı olmaksızın, bankanın zarara uğratıldığı iddiasıyla bloke konulması üzerine ihtarname keşide edildiğini, blokenin kaldırılmaması üzerine ilamsız takip başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, müvekkilinin oğlunun hesabındaki paraya da yine zarara uğradığı iddiasıyla bloke koyduğunu, mahkemece hangi şartların mevcut olmadığı belirtilmeksizin, hayatın olağan akışına, ticari teamüle uygun gerekçelendirilmeksizin, bankalar yasası gereği bankanın güven müessesi olması ilkesinin ihlalinin fiilen ve maddi delillerle ispatlanmış olmasına rağmen, ihtiyati haciz talebinin reddedildiğini belirterek ret kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı bankanın Bağcılar Dağyolu Şubesinde bulunan ve bankacılık teamüllerine aykırı şekilde herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın davalı tarafından bloke konulduğu iddia olunan davacıya ait mevduat alacağına ilişkin takibe itirazın iptali istemli davada, davacı tarafça talep edilen ihtiyati haciz isteminden kaynaklanmaktadır. Davacı tarafça, davalı bankanın yukarıda bahsedilen şubesinde bulunan ve davalı tarafça üzerine bloke konulan 2.582.658,25 TL asıl alacağın 13.373,22 TL işlemiş faiziyle birlikte toplam 2.596.031,47 TL alacak bakımından, davalı banka banka aleyhine ilamsız icra takibi yapılmış, davalı tarafın itiraz üzerine duran takibin devamı için iş bu itirazın iptali davası açılmıştır.İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için, İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir.İİK’nın 258/1. maddesinin 2. Cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat verecek derecede ispat etmek durumundadır. Somut uyuşmazlıkta davacı taraf, davalı bankanın Bağcılar Dağyolu Şubesinde bulunan hesabına, bankacılık teamüllerine aykırı şekilde mahkeme kararı bulunmaksızın davalı bankaca hukuka aykırı olarak bloke konulduğunu iddia ederek, ihtiyati haciz talebinde bulunmuş, davalı banka vekili ise, icra dosyasındaki borca itiraz dilekçesinde, alacaklı olduğunu iddia eden …, müvekkili bankanın mobil şube uygulamasında yer alan sistem açığını suistimal etmek suretiyle müvekkili bankanın zararına olmak üzere 4 milyon- TL nin üzerinde haksız kazanç sağladığı,bu nedenle takipte alacaklı görünen şahsın, müvekkili banka nezdindeki tüm hak ve alacakları üzerinde, alacaklı ile müvekkili banka arasında münakit sözleşme hükümleri uyarınca, rehin, takas ve mahsup hakları bulunduğunu ve gerekli mahsup işlemleri gerçekleştirildiğini, bu nedenle bankanın herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek takibe itiraz etmiştir. Davacının iddiası, davalının borca itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz sebepleri ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde, bankanın mobil uygulamasında sistem açığı bulunup bulunmadığı, davacının bu açığı bilerek isteyerek suiistimal edip haksız kazanç sağlayıp sağlamadığı, bu kapsamda davacının hesabında bulunan paradan mahsup işlemi yapılıp yapılamayacağı ve davacının hesabında bulunan paraya konulan bloke işleminin bankacılık kanunu ve teamüllerine uygun olup olmadığı ve bunun sonucuna göre davacının davalı bankaya karşı alacağının varlığı ve muacceliyetinin ancak konusunda uzman bir bilirkişi tarafından yapılacak inceleme sonucu düzenlenecek rapor ve taraflar arasında ihtiyati haciz kararı verilmesi istenilen bedel için Bakırköy 4.ATM.nin 2018/793 esas sayılı dosyasında devam ettiği anlaşılan dava dosyası ve Bakırköy 3.ATM.nin 2018/253 D.İş sayılı dosyasındaki tedbir kararının birlikte değerlendirilmesi sonucu anlaşılabileceği, davanın bulunduğu ve kararın verildiği aşama itibariyle alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin İstinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı/ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/12/2018