Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2414 E. 2020/1389 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2414
KARAR NO : 2020/1389
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2017
NUMARASI: 2016/1131Esas – 2017/1149 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili ; davalı tarafından, müvekkili davacı aleyhine İstanbul …. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığını, davalı alacaklının işbu takibe konu bonoyu müvekkilin müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmelerine ek teminat olarak aldığını, müvekkilinin kredi borçlusu şirketteki ortaklığından ayrılması nedeniyle Sakarya ….Noterliği’nin 17/05/2012 tarih ve … yevmiye sayılı alacaklı bankaya “şirket ortaklığından ayrıldığını, kefilliğin kendisini bundan böyle bağlamadığını, bu tarihten sonra kullandırılacak kredilerden sorumlu olmayacağını, kefillikten vazgeçtiğini” bildirdiğini, karşı taraf, bu ihtara rağmen dava dışı borçlu şirkete krediler açmaya devam ettiği gibi genel kredi sözleşmesi kapsamında olmayan ve rücu tarihinden sonra kredi kartları tahsis ederek kullandırdığı,rücu tarihinden sonra tahsis edilen kredi kartları nedeniyle davalıya borcu bulunmadığını belirterek,borçlu olunmadığı halde cebri icra tehdidi altında tahsil edilen 109.050-TL bedelin ödeme tarihi olan 20/03/2016 dan itibaren işleyecekfaiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece; davalı bankanın, davacının geri alma iradesine muvafakat verdiğinin görülmediği, bu haliyle davacının, kefaletten vazgeçmesinin hukuki sonuç doğurmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunda , davalının genel kredi sözleşmesi kapsamında olmayan ve bu sözleşme tarihinden sonra birden fazla kredi kartı çıkartarak asıl borçluya verdiği, asıl borçlunun bu kredi kartlarını ödemeyip mütemerrid olduktan sonra işbu kredi kartı borçlarının kat edilerek diğer ticari kredilerle birlikte kefile rücu edildiğini ortaya konulduğunu, takibe dayanak bonoda ki borcun dayanağı genel kredi sözleşmesi’nde (01.10.2010 tarihli ve 800.000.TL limitli ) müvekkilin kefaleten imzası bulunmadığını,kefaletten rücu ettiğine dair ihtara davalının cevap vermediğini daha sonra,sözleşme dışında verilen kredi kartları nedeniyle oluşan borçların hesabını kat ettiğini,ek teminat olarak verilen bono üzerindenkambiyo takibi başlattığını,müvekkilinin cebri icra tehdidi altında tüm borcu kabul ettiğini ve borcu yapılandırarak hacizleri kaldırmak zorunda bırakıldığını, davacının sorumlu olmadığı borçtan dolayı yapılan tahsilatın iadesi gerektiğini bildirerek,kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, takip alacaklısı davalıya ödenen bedellerin istirdadına ilişkindir. Davalı banka ile davadışı şirket arasında,davacının müteselsil kefaleti ile genel kredi sözleşmesi imzalanmıştır.Davalı banka tarafından, 11.5.2011 tarihli ve 3.11.2014 vadeli, 2.000.000-TLbedelli,aval veren borçlusu … olan senede dayalı olarak 13.11.2014 tarihinde İstanbul … İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasıyla kambiyo senedine dayalı takip başlatılmıştır. 13.11.2014 tarihinde başlatılan icra takibi dosyasında davacı ile davalı banka vekili tarafından icra memuru huzurunda ; 26/05/2015 tarihli protokol ile ;davacının hakkında yapılan takibe ,borca bir itirazının olmadığı ,taleplerin tamamını kendi rızası ile kabul ediyorum ,kesinleştiriyorum.Taksitleri gününde ödeyeceğim “şeklinde beyanda bulunduğu,beyanını imzaladığı anlaşılmıştır. Bu protokole göre davacı borcu açıkça kabul ve ikrar ettiğinden bu anlaşma çerçevesinde yaptığı ödemeler borca karşılık yapılan rızai ödemelerdir. Benzer bir olayda emsal sayılabilecek ;Yargıtay 19 HD nin 2014/9489 esas ,2014/17241 karar sayılı ve 2.12.2014 tarihli ilamında ” esas takibin kesinleşmesinden sonra davacı … tarihinde icra dairesine gelerek, borcu kabul edip, ödeme taahhüdünde bulunmuştur. Bu durumda, borcun haciz ve malların muhafaza altına alınması baskısı altında kabul edildiği sonucuna varılamaz.” denilmiştir.Somut olayda; davacının aval verdiği bonodan dolayı takibin kesinleşmesinden sonra icra dairesine gelerek borcunu kabul ederek ,borcunu taksitlendirerek ödediği,ödemelerin bu protokole istinaden yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre borç davacı tarafından kabul edilerek yapıldığından yapılan ödemelerin rızaen yapıldığının kabulü gerekmektedir.Davacının istirdat hakkının bulunmadığı nedeniyle davanın reddi gerekirken ,kefaletin sona erdiği bildiriminin davalı tarafından kabul edilmediği gerekçesiyle reddi doğru görülmemiş ise de, dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir eksiklik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusu gerekçe bakımından yerinde görülerek kararın kaldırılmasına, davanın açıklanan gerekçe ile reddine ilişkin yeniden hüküm verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1131 Esas – 2017/1149 Karar sayılı ve 09/11/2017 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 54,40- TL karar harcının yatırılan 1.862,31-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 1.807,91- TLnin talep halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için takdir olunan 11.474- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,”Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 29/12/2020