Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2409 E. 2020/1190 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2409
KARAR NO : 2020/1190
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2018
NUMARASI : 2016/1207 Esas – 2018/726 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Davanın kısmen kabul /kısmen reddine ilişkin hükmün davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının kiracısı olduğu Tirebolu adresinde bulunan akaryakıt istasyonunun müvekkili şirket bayisi olarak işletilmesine ilişkin olarak 20/09/2013 tarihli protokol akdedildiği,, 23/10/2013 tarihli ve 5 yıl süreli … A.Ş. İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi akdedilmiş olup,protokolün 3. maddesi uyarınca müvekkili şirketin istasyonun inşası ile ilgili gerekli yatırımı üstlenmeyi, davalının da inşaatı tamamlamayı taahhüt ettiğini, 4. maddesi uyarınca, davalının 5 yıl süreyle P.O. bayisi olarak faaliyette bulunması karşılığında, müvekkili şirketin davalıya beher sözleşme yılı için 42.000 usd + kdv olmak üzere toplamda kdv dahil 247.800-usd peşin satış destek primi ödemeyi taahhüt ettiğini, müvekkili şirketin bu kapsamda 5 yıllık sözleşme süresi için kararlaştırılan peşin satış destek priminin tamamını davalıya peşin ödediğini, ancak davalının mal alımını durdurması , cari hesap borcunu ödememesi,istasyonu kapatması, kamu kurumlarına borçlarını ödememesi ve müvekkili şirkete haciz ihbarnameleri gönderilmesi nedeniyle, müvekkili şirketin davalıya Beyoğlu …. Noterliği’nin 15/06/2015 tarihli ihtarnameleri ile bayilik sözleşmelerini feshettiğini bildirmek zorunda kaldığını, bayilik sözleşmesinin süresini tamamlamadan 15/06/2015 tarihinde feshi üzerine, müvekkili şirketin 5 yıllık sözleşme süresinin tamamı için davalıya ödediği peşin satış destek primi ve inkişaf bedeli tutarlarının, kalan süreye tekabül eden kısımların iadesini talep hakkı doğduğunu belirterek,fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; 170.301,63-usd tutarındaki bakiye peşin satış destek primi alacağının, bayilik sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4(a) maddesi uyarınca hesaplanacak faizi ile, 65.652,03-TL tutarındaki bakiye inkişaf yatırım bedeli alacağının fesih tarihinden itibaren avans faizi uygulanarak müvekkili şirkete ödenmesine, 18.206,06-TL tutarındaki cari hesap alacağının, dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanarak davalıdan tahsiline, tazmin edilen banka teminat mektuplarına istinaden 408.000-TL’nin müvekkili şirket alacağından mahsup edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı, davalı/bayi ile olan cari hesabını kat etmiş ve kat neticesi çıkan alacağını tahsil etmiş olup, davacının hukuken himaye edilebilecek bir alacağı bulunmadığını, davalı ile davacının diğer bayisi … firması aynı iktisadi bütünlük olup, davacı firma davalının iktisadi bütünü olan … firması ile olan ticari ilişkisi, bayilik sözleşmesi sona ermeden önce sonlandırıldığında, sözleşmenin kalan süresi için yatırımın (sabit yatırım ile nakdi yatırım) sözleşmenin ifa edilmeyen süresine denk gelen kısmını hesaplamış ve kalan miktarın net defter değerini çıkararak, fatura edip bayisi …tahsil etmiş olup, davacının kendi cari hesabında davalı borçlu görünüyor ise de, davalının kendi cari hesabının sıfır bakiyeli olduğunu, davacının yatırımın kıstelyevm hesabına göre iade edilecek kısmını tahsil etmiş olduğunu, davacı, davalıdan toplu olarak 408.600,00 TL’sini tahsil ettikten sonra 13/12/2016 gününe kadar 1,5 yıl süre ile ve davalının iktisadi bütünlük olan … alacağı kalmadığı gerekçesi ile 37.535,84-TL’sını iade ettikten 12.2016 gününe kadar =3 ayı aşkın süre ile sustuktan sonra 14/12/2016 günü işbu davayı açmış olmakla, T.B.K.’nun 2 maddesi ile tanımlanan çelişkili davranış yasağını ihlal ettiğini, yasaya aykırı talebin hukuken himaye edilmemesini, bayilik sözleşmesinin feshinin haksız ve esaslı usul şartına aykırı olduğunu belirterek, yasaya aykırı talebin külliyen ret edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece; her ne kadar davacı tarafça kendi alacağının sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işletilecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilip daha sonra bu miktardan banka teminat mektubuna istinaden tahsil edilen kısmın şirket alacağından olduğu şekli ile (faizsiz) mahsup edilmesi talebinde bulunulmuş ise de, sözleşmenin feshi ile çekilen ihtarnameden veya sonrasında davalı usulüne uygun temerrüde düşürülmediğinden davacının sözleşemeye göre USD cinsinden talep edebileceği tazminat miktarının davacının teminat mektuplarının paraya çevirmek suretiyle tahsil ettiği 408.000-TL’nin paraya çevirme günündeki TL üzerinden Türk parasına çevrilip ve o tarihte yapılan ödemenin asıl alacaktan mahsubu ve yine sonrasında kalan bakiye Türk lirasının da aynı tarihteki kur üzerinden USD cinsine çevrilerek kalan bakiye USD alacağının tahsiline karar verilmesi gerektiği, davacının davadaki ikinci talebi olan cari hesap alacağı yönünden de davacının davalıdan 18.206,06-TL alacağı olduğu anlaşılmakla bu miktardaki cari alacağın dava tarihi olan 14/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği, her ne kadar davacı tarafından davalıya sözleşme başlangıcında inkişaf yatırım bedeli olarak ödenen 95.528,00-TL’den bakiyeye süreye tekabül eden 65.652,03-TL ‘nin tahsili için dava açılmış ise de, davacı tarafından başlangıçta yapılan inkişaf yatırımının halen davacı uhtesinde ve davacının sonradan bir sözleşme ile kiralamış olduğu onun zilyetliğinin halefi konumundaki üçüncü şahıs bayii de bulunduğu, bu itibarla davalı şirketin söz konusu inkişaf bedeli sebebiyle herhangi bir sebepsiz zenginleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul /kısmen reddi ile, A)bakiye peşin destek pirimi yönünden 17.091,27 USD’nin dava tarihi olan 14/12/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca kamu bankalarının USD cinsine uyguladığı en yüksek 1 yıl vadeli mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, B)cari hesap sebebiyle 18.206,06 TL’nin dava tarihi olan 14/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, C)inkişaf bedeli ile kalan kısımlar yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : 1-Davacı vekili; bilirkişi raporunda hesaplanmasına rağmen mahkemece İnkişaf Bedeli alacağını tümüyle reddettiği, red kararının protokolün m. 3/2 hükmüne aykırı olduğunu, bu konudaki taleplerinin belirtilenin aksine sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmadığı,sözleşme hükmüne dayalı olduğu,akaryakıt peşin satış destek primi bakımından verilen kararın hem alacak tutarı hem de faiz başlangıç tarihi bakımından hatalı olduğunu, ilaveten, müvekkili Şirket’in İnkişaf/Yatırım Bedeli alacağına da hak kazandığı açık olup, bu bedelin de bayilik sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiğini, ancak Yerel Mahkeme nezdindeki dosyaya 28/02/2018 tarihinde sunmuş oldukları Bilirkişi Raporuna Beyan ve İtiraz dilekçesinde de ayrıntılı şekilde açıkladıkları üzere, Akaryakıt Peşin Satış Destek Primi alacağı bakımından Bilirkişilerce yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, kaldı ki, müvekkili Şirket’in tek alacağı peşin satış destek primi alacağı olmayıp, inkişaf bedeli ve cari hesap alacağı da bulunduğunu, yapılması gereken, müvekkili Şirket’in peşin satış destek primi ve diğer tüm alacak kalemleri ile faizlerinin belirlenmesi, bu belirleme sonrasında çıkacak toplam tutardan 408.000-TL tutarındaki tahsilatın mahsup edilmesi gerektiğini, dolayısıyla, hesaplamanın bu yönüyle de kabulünün mümkün olmadığını bildirerek, müvekkili Şirket aleyhine hükmedilen kısmının kaldırılarak davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.2-Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacı firma 15/06/2015 tarihinde ihtarnameyi keşide edip, bayilik sözleşmesini fesh etmiş olup, bu ihtarda alacak talebi bulunmadığını, davacı firma 16/06/2015 tarihinde de fazlayı talep hakkını saklı tutmadan, istasyon nakdi yatırım bedeli adı altında 414.898,63-TL bedelli faturayı düzenleyerek bayiye tebliğ etme gereği duymadan 18 ve 19/06/2015 tarihlerinde 408.000-TL ‘sını tahsil ettiğinden peşin satış destek priminin iade edilmesi gereken miktarını 17.091,27 -usd olarak takdir edilen kısım yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava; taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesi ve imzalanan protokoller uyarınca davacı tarafından davalıya ödenen bakiye inkişaf/yatırım bedeli, bakiye peşin satış destek priminin tahsili ile yine davacının cari hesap alacağının tahsiline yönelik alacak davasıdır.Somut olayda; Davacı … ile davalı … …ltd. şti. arasında 20/09/2013 tarihli protokol ve protokolde kararlaştırıldığı üzere davalının kiracısı olduğu akaryakıt istasyonunun davacı şirket bayisi olarak işletilmesi konusunda 23/10/2013-2018 tarihleri arasındaki 5 yıllık süreli Akaryakıt ve Otogaz bayilik sözleşmesi imzalanmıştır.Bir süre ticari ilişkinin devam ettiği ve davalının en son Kasım 2014 tarihinde davacı şirketten alım yapması ve o tarihten sonra 15/06/2015 tarihinde sözleşmenin feshine kadar alım yapamaması sebebi ile davacının ihtar çekerek bayilik sözleşmesini haklı nedenle feshettiği dosya kapsamı ile sabittir. Bu bağlamda, davacı şirketin taraflar arasında akdedilen bayilik ilişkisini haklı nedenle feshi sonucunda, davalı şirkete 5 yıllık sözleşme süresinin tamamı için ödenen peşin satış destek primi yönünden taraflar Protokolün mad. 14/c hükmü ile düzenleme getirmişlerdir. Bu düzenlemeye göre sözleşmenin uygulanmayan süresine tekabül eden yatırımların usd cinsinden tutarının, faizi ile birlikte davalı şirketçe davacı şirkete ödeneceği açıkça düzenlenmiştir. Taraflar arasında bu yönde açık bir hüküm bulunmakta iken, davacı şirketin sözleşme hükmünü, düzenlemiş olduğu fatura ile değiştirdiği yönündeki iddianın yasal dayanağı bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı şirketin sözleşmeden kaynaklanan alacağı için fatura düzenlemesine ihtiyaç olmadığı gibi, alacağının bir kısmı için fatura düzenlemiş olması, alacağını hasrettiği, kalan bölümünden feragat ettiği şeklinde yorumlanamaz. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Bilirkişi incelemesi sonucunda; davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşme ve protokoller uyarınca davacı tarafça davalıya akaryakıt peşin satış destek primi 247.800-usd (KDV dahil) karşılığı dahil ödeme yapılmış olduğu, bu ödemenin 5 yıllık sözleşme süresince yapıldığı, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği yapılan ödemelerin “bayiliğin … markası altında sonlandırılması halinde kıstelyevm yöntemi ile bedel iadesi yapılacağı” hususunun zikredildiği (protokol madde no: 3 ve 14 gereği) sözleşmenin süresinden önce feshedilmiş olması sebebiyle sözleşmenin uygulanmayan bakiye süresi için davalıdan talep edilecek peşin satış destek primi miktarının 166.301,33-usd(kdv dahil) olduğu, yine davalı tarafından davacıya verilen toplam 408.000-TL’lik teminat mektuplarının davacı tarafça 17-19/06/2015 tarihleri arasında tazmin edildiği, davacının bakiye süreye tekabül eden peşin satış destek primi olan 166.301,33-usd ‘nin teminat mektuplarının çevrildiği tarihteki kur üzerinden TLye çevrilmesi halinde davacı alacağının o günkü kur üzerinden 454.734,36 TL (KDV dahil) hesap edildiği, davacının alacağı olan bu miktardan davacının teminat mektuplarının nakde çevirmesi suretiyle tahsil ettiği 408.000-TL’nin düşülmesi sonucu davacı alacağının, 46.734,36-TL (KDV dahil) olduğu, bu miktarın aynı tarihli kur üzerinden usd’ye çevrilmesi halinde davacının peşin satış destek primi alacağının 17.091,27 -usd (kdv dahil) olduğu, bu miktarın peşin satış destek primi alacağı olarak dava tarihi olan 14/12/2016 tarihinden itibaren usd cinsine kamu bankalarının uyguladığı 1 yıllık en yüksek vadeli mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili gerektiği tespit edilmiştir. Davalı usulüne uygun temerrüde düşürülmediğinden davacı vekilinin bu alacağın sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işletilecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilip daha sonra bu miktardan banka teminat mektubuna istinaden tahsil edilen kısmın şirket alacağından olduğu şekli ile mahsup edilmesi yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Ancak; davalı bayi, … Ltd. Şti. … yatırımına konu istasyonda kiracı olup, davacının bayisinin kiracı olduğu istasyonu yenilediği, davacı tarafından sözleşmenin feshi üzerine davalının söz konusu benzinliği tahliye ettiği ve davacıya teslim ettiği, davacı tarafından boş olan istasyonun üçüncü bir bayiye işletmeye kiraya verildiği, dolayısıyla davacı tarafından başlangıçta yapılan inkişaf yatırımının halen davacı uhtesinde ve davacının sonradan bir sözleşme ile kiralamış olduğu onun zilyetliğinin halefi konumundaki üçüncü şahıs bayii de bulunduğu, bu itibarla davalı şirketin söz konusu inkişaf bedeli sebebiyle herhangi bir sebepsiz zenginleşmesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.Yargıtay 19 HD nin konuya ilişkin emsal kararlarında ,davacının bedelini ödeyerek yaptırdığı.. sabit yatırımların kullanılmak suretiyle davalı …Ltd. Şti. tarafından ticari faaliyetin sürdürüldüğü, sabit yatırımların ticari faaliyetine katkı yaptığı” hususları dikkate alınmaktadır.(örneğin 2018/2486 esas ,2020/140 karar sayılı 29.1.2020 tarihli ilam) Davalının kiracı bulunduğu, yeni bayiye devredilen taşınmaza yapılan yatırım bedeli talebinin davacının sebebsiz zenginleşmesine sebebiyet vereceği gözetilerek bu kalem talebin reddine ilişkin hükümde isabetsizlik yoktur. İlk Derece Mahkemesinin davanın kısmen kabulüne ilişkin verdiği hüküm usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı ve davalı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacıdan alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcının peşin alınan 71,80-TL harçtan mahsubu ile 17,40- TL fazla yatırılan harcın istek halinde davacıya iadesine,Davalıdan alınması gereken 5.318,36- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 1.329,59- TL harcın mahsubu ile bakiye 3.988,77‬- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Taraflarca yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 19/11/2020