Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2393 E. 2020/1345 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2393
KARAR NO: 2020/1345
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2018
NUMARASI: 2014/824 Esas 2018/436 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili, birikimleri sonucunda edindiği tüm paralarını, hatırladığı kadarıyla ve bir miktarı USD-Euro olmak üzere, yaklaşık 800.000-TL tutarındaki nakdini 2006 yılı Haziran veya Temmuz ayında … Eminönü şubesine yatırmış olup, ciddi sağlık sorunlarıyla uğraşmak ve tedavisini Almanya’da sürdürmek zorunda kaldığından, paralarının akibetini telefonla takip etmeye çalıştığını, 2007 yaz aylarında ilgili şubeye gittiğinde hesaplarında hiçbir paranın bulunmadığını, tüm paralarını çekmiş olduğunun söylendiğini, müvekkilinin yaklaşık 90.000 usd tutarında bir bedeli hesabından çektiğini hatırladığını, bunun dışındaki mevduat miktarına hiç dokunmadığını belirterek, yatırdığı miktarı, ne kadarının döviz, ne kadarının TL olduğunu hatırlamaması nedeniyle, fazlaya ilişkin tüm talep haklarını ve yatırılan döviz mevduatlarının bu para birimleri üzerinden iadesi isteklerini saklı tutarak şimdilik 200.00-TL tutarındaki paranın, mevduat hesaplarından çıkarıldığı tarihten itibaren değişken kısa vadeli avans faiz oranları üzerinden işleyecek tüm ticari faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmemiş, davacının başvurusu üzerine davalı banka içinde inceleme başlatılmış olduğunu bildirerek, akabinde Banka Teftiş Kurulu raporunu dosyaya sunmuş, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; 06/03/2007 tarihindeki 7.500 USD ve 07/03/2007 tarihindeki 1.700 USD olmak üzere 9.200 USD ‘lik ödeme ve 30/01/2007 tarihindeki 3.680-TL ile 07/03/2007 tarihli 4.370-TL’lik ödemelerdeki talimatlarda yer alan imzaların davacının gerçek imzası patron alınarak takliden husule getirilmiş imzalar oldukları, davacının eli ürünü olmadıkları, davalı bankanın çalışanlarının işlemlerinden kusursuz sorumlu olduğu dolayısıyla davacının talimatı ve muvafakati olmaksızın gerçekleştirilen işlem miktarlarınca oluşan davacı zararını karşılanmasının gerektiği, her ne kadar 125.000 USD tutarındaki ödemenin davacının akrabası olan ve davalı bankanın Eminönü şubesinde çalışmış olan …’nın annesi …’ya ödenmesine yönelik talimattaki imzanın da davacının gerçek imzasından çoğaltılmış fotokopi bir imza olduğu tespit olunmuş ise de davacı vekilinin duruşmadaki beyanlarında bu işleme yönelik itirazlarının olmadığının bildirildiği gerekçesiyle, yabancı para borcu yönünden BK 99 dikkate alınarak davacının TL cinsi üzerinden talepte bulunduğu dikkate alınarak karar tarihi itibariyle yabancı para borcunun TL karşılığı tespit olunmuş ve davacı hesaplarından muvafakati olmaksızın çekilen her bir miktar yönünden çekilme tarihlerinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesi yönünde davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacı sahte imzayla işlem yapıldığını iddia etmekte ise de, davacıya düzenli olarak gönderilen hesap ekstrelerinde hesapların durumu ve bu kapsamda dava konusu işlemler açıkça gösterilmekte olup, davacının hesaplarında yapılan işlemleri incelemek ve varsa itirazlarını bildirmek imkanının mevcut olduğunu, buna rağmen hiç bir itirazda bulunmadığını, Mahkemenin davacıya gönderilmiş olan hesap özetlerini göz ardı ederek hukuka aykırı karar verdiğini, Ayrıca Türk Lirası üzerinden hüküm kurarken karar tarihindeki döviz kurunu esas alması ve aynı zamanda her bir para çekme işlemi tarihinden itibaren avans faizine hükmetmesinin hukuka açıkça aykırı olduğunu, kaldı ki davacı ıslah dilekçesinde dava tarihinden itibaren itibaren işleyecek faiz talep etmiş olmasına rağmen Mahkemenin davacının talebini aşar şekilde işlem tarihlerinden itibaren faize hükmetmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, yine hüküm kısmında yer alan 4.730-TL’lik alacak kaleminin de yanlış yazıldığını, banka kayıtlarına göre hazırlanan raporlarda bu miktarın 4.370-TL olarak tespit edildiğini bildirerek, yerel mahkeme kararının aleyhe olan hükmünün kaldırılarak, davanın tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; bankacılık işleminden kaynaklı olarak davacının uğramış olduğu maddi zararın tazminine ilişkindir. Davacı, davalı banka nezdinde bulunan mevduat ve yatırım hesaplarından kendi rızası ve bilgisi dışında para çekildiği iddiasına dayalı olarak şimdilik 200.000-TL’nin para çekme tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir. Davalı banka; davacının talimatları doğrultusunda yapılan işlemlerden haberdar olduğunu, bu işlemler için kendisinin onayı da bulunduğundan iddia ve talepleri kabul etmediklerini bildirmiştir. Dosyaya sunulan bilirkişi raporları ve davalı banka teftiş kurulu raporunda da belirtildiği üzere, 06/03/2007 tarihindeki 7.500 usd ve 07/03/2007 tarihindeki 1.700 usd olmak üzere 9.200 usd’lik ödeme ile 30/01/2007 tarihindeki 3.680-TL ve 07/03/2007 tarihli 4.370-TL’lik ödemelerdeki talimatlarda yer alan imzaların davacının gerçek imzası patron alınarak takliden husule getirilmiş imzalar oldukları, davacının eli ürünü olmadıkları tespit edilmiştir. Ayrıca; 125.000 usd tutarındaki ödemenin davacının akrabası olduğu öğrenilen ve davalı bankanın Eminönü Şubesinde çalışmış olan …’nın annesi …’ya ödenmesine yönelik talimattaki imzanın da, davacının gerçek imzasından çoğaltılmış fotokopi bir imza olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte, dosyada mevcut davalı bankanın soruşturma raporunda talimatla ödemeye ilişkin telefonla aranarak teyit alındığının müfettişler tarafından telefon kaydının dinlenerek tespit edildiği belirtilmektedir. Somut olayda; davacı adına sahte imza ile düzenlenmiş 5 adet ödeme talimatına dayalı olarak davalı banka tarafından ödeme yapıldığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davacının bilgisi dahilinde yapılıp yapılmadığı, yapılan ödemelere muvafakat gösterip göstermediği noktasında toplanmaktadır. Bu bağlamda; davacı vekili tarafından bilirkişi raporunda bahsi geçen 125.000 usd nin havalesine ilişkin ses kaydının davacıya ait olduğu, bu yöndeki işleme herhangi bir itirazlarının olmadığı bildirilmiştir. Dosya kapsamına göre; davacının 3.kişilere ödeme yapılmasına ilişkin 30/02/2007, 06/03/2007, 07/03/2007 ve 13/12/2006 tarihli 5 işleme ilişkin 4 adet ödeme talimatı olduğu, söz konusu ödeme talimatlarından önce davacı tarafından vadeli mevduat kırma ve 125.000 usd tutarının, ilgili dönemde davacı bankanın Eminönü şubesinde çalışan ve davacının akrabası olan …’nın annesi …’ya ödenmesi yönünde talimat verildiği, yapılan inceleme ile bu talimattaki imzanın da davacının tek bir gerçek imzasından çoğaltılmış fotokopi imza olduğunun saptandığı, fakat bu işleme ilişkin olarak davacının telefonla arandığı, davacının da ödeme talimatını onayladığı, teyit limiti altında kalan diğer 4 talimata ilişkin ödemelerin …’ya, …’a ve 150 TL tutarındaki ödemenin ise davalı bankanın Antalya şubesinden …e yapıldığı, davacının gerçek imzasından çoğaltılmış fotokopi imza ile yapılan işlemi teyit etmesi nedeniyle aynı şekilde gerçek imzanın patron alınarak taklit edilmek suretiyle husule getirilmiş imzaları ihtiva eden diğer 4 işleminde davacı bilgisi dahilinde gerçekleştirildiği sonucuna varılmaktadır.Aynı şekilde düzenlenen işlemlerden birine itiraz edilmemesi, davacının patron imzasının 3.şahıslarca kullanıldığına ilişkin bilgisinin olduğu ,bankayı da bu hususta bilgilendirmediği anlamına gelmektedir.Aksini kabul,çelişkili davranış olacaktır. Davacı yurt dışında yaşasa da ,bildirdiği adrese her ay düzenli olarak gönderilen hesap ekstrelerinde de bahse konu 4 işleme ait banka hareketlerinin yer aldığı, davacının ise Aralık 2006-Mart 2007 dönemine ilişkin söz konusu işlemlere dair hiçbir itirazda bulunmadığı gibi, bu hesap özetlerinin kendisine ulaşmadığı yönünde de bir itirazının bulunmadığı, bu itibarla davacının bizzat kendisinin yapmış olduğu veya onay verdiği işlemlerden dolayı davalı bankanın sorumlu tutulamayacağı tespit edildiğinden yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülerek hükmün kaldırılmasına, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014//824 Esas-2018/436 Karar sayılı ve 03/04/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “İspatlanamayan davanın REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; Alınması gereken 54,40- TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için takdir olunan 22.450-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 768-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/12/2020