Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2357 E. 2020/1149 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2357
KARAR NO : 2020/1149
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2018
NUMARASI : 2014/1189 Esas – 2018/539 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/11/2020
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasındaki cari hesap sözleşmesi kapsamında davalının ilk başta borcuna karşılık 9 adet bono verdiğini, bonoların vadeleri geldiğinde ödeyeceğini söylemesi üzerine senetlerin defterden çıkışının yapıldığını, davalı ödeme yapmayınca müvekkili tarafından bakiye borç bildirilerek tediye fişlerinin vc senetlerin fotokopisinin gönderildiğini, davalının ihtar üzerine malın satışından 8 ay sonra ayıp iddiasında bulunarak reklamasyon faturası kestiğini ve borcu kendi defterlerinden düştüğünü, müvekkilinin faturaya ve ayıp iddiasına yasal süresi içerisinde ihtar ile itiraz ettiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı hakkında İstanbul …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasıyla alacağın 100.000-TL’si için kambiyo senetlerine özgü takip başlattığını, İstanbul 17. ATM’nin 2011/213 esas sayılı dosyasında mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda bonoların tediye makbuzuna bağlı olarak iade edildiği her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olduğunun, 9 adet bononun herhangi bir tahsilat yapılmaksızın davacıya iade edildiği yani hükümsüz hale geldiğinin açıkça tespit edildiğini, mahkemece de bu husus kabul edilerek bonoların ve icra takibinin iptaline karar verildiğini, borcun halen ödenmediğini, davalı tarafından malın satışından 8 ay sonra müvekkiline gönderilen reklamasyon faturası yönünden davalının haksız olduğunu, herhangi bir ayıp ihbarı bulunmadığını, müvekkilinin teslim ettiği malların ayıpsız olduğunu,davalının müvekkilinin defterlerinde kayıtlı olan vade farkı faturasını defterlerine kaydetmediğinin tespit edildiğini, bu faturanın da eklenmesiyle davalının borcunun davalı defterlerine göre 136.709,97- TL olduğunu belirterek bu alacağın tahsili için için Küçükçekmece….İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takip başlattığını ancak davalının takibe itiraz ettiğini bildirerek haksız itirazın iptaline ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının müvekkili şirketten alacağı olduğu iddiası ile İstanbul …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında bonoların 100.000-TL’lik kısmını icraya koyduğunu, derdest bir takip varken Küçükçekmece …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile aynı alacak için takip başlatıldığını, mükerrer takip nedeni ile davanın reddi gerektiğini, İstanbul 3. ATM nin 2010/675 Esas sayılı dosyası ile taraflar arasında alacak davasının derdest olduğundan iş bu davanın derdestlik nedeni ile reddi gerektiğini, İstanbul 17. ATM’nin 2011/231 esas sayılı dosyasında müvekkilinin davacıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, kesin hüküm nedeni ile de davanın reddi gerektiğini, davacının elinde müvekkiline ait iadesi gereken bir kısmını icraya koyduğu(İstanbul …. İcra Dairesinin … esas sayılı ) 225.000-TL’ tutarında bonolar olduğunu, 125.000- TL’lik bonoları elinde tuttuğu,ihtara rağmen iade etmediğini,mükerrer icra takibi yaptığını ve haksız olarak huzurdaki davayı açtığını,ayrıca davacının elinde müvekkiline ait 120.000-usd bedelli çekler olduğunu,faiz talebinin de taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; tarafların incelenen ticari kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacının kayıtları esas alınırsa 137.551,68 TL alacaklı olduğu, davalının kayıtlarında bulunan reklamasyon faturası esas alınırsa davacıya borcun olmadığı, davalı tarafından cari hesap ilişkisi içerisinde davacıya verilen 9 adet bononun her iki tarafça da kayıtlardan çıkarıldığı, yine davalının davacıya karşı borçlu olmadığının tespitine karar verilen çeklerin de hesaplama dışında tutuldukları, kayıtlar arasındaki çelişkiyi yarattığı tespit edilen davacı tarafından düzenlenen ancak davalının defterlerine kaydetmediği vade farkı faturasının sözleşmenin 5. maddesi uyarınca düzenlendiği ve bilirkişi raporunda içeriğinin doğrulandığı, bu nedenle davalı borcu olarak dikkate alınması gerektiği, bir diğer çelişki nedeni olan davalı tarafça davalı adına düzenlenen 29.9.2010 tarihli, 122.994-TL bedelli reklamasyon faturasının davacı tarafından kabul edilmeyerek iade edildiği, faturanın içeriğinin, neden düzenlendiğinin davalı tarafça ispat edilemediği, bu nedenle hesaplamada dikkate alınamayacağı, bu faturanın hesaplamaya alınmaması halinde davalının kayıtlarına göre ve vade farkı faturasının da eklenmesi ile davacıya 136.709,97- TL borçlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne ve %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davalı vekili; derdestlik itirazının değerlendirilmediğini, kesin hüküm ve mükerrer takip nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafından tahsil edilmiş olan 60.000-usd tutarlı müşteri çekinin davacının ticari defterlerine işlenmediğini, bu hususun mahkemece dikkate alınmadığını, icra takibi tarihinde davacının tahsil ettiği bu çeklerle ilgili mahkeme kararı bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satıma dayalı, cari hesap bakiyesine dayalı alacağa ilişkin icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul 17.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/231 Esas 2012/253 Karar sayılı 2.11.2012 tarihli hüküm ile ; davacılar … A.Ş. İle … tarafından davalı ….ltd.şti aleyhine açılan menfi tespit davasında “davalılarca imzalanıp davalıya verilen dava konusu toplamda 9 adet senedin her iki tarafça iade işlemine tabi tutulduğu, her iki yan ticari defter ve kayıtlarında bu durumun tespit edildiği, 9 adet bonodan dolayı ( 100.000-TL bedelli-4 adedi İstanbul ….İcra Dairesinin … Esas sayılı takibe konu) senetler iade işlemine tabi tutulmakla senetlerin hükümsüz kaldığı, taraflar arasında cari hesabın varlığının tartışmasız olduğu, ancak cari hesaba alınan tediye ve iade makbuzuna bağlı olarak iade edildiği her iki taraf defterlerinin birbirini teyit eder biçimde kayıtlı olduğu,tahsilat yapılmaksızın cari hesap çerçevesinde değerlendirilip davacılara iade edildiği hükümsüz hale geldiği belirlenmekle davanın kabulüne karar verilmiş, karar Yargıtay 19.HD.’nin 2013/549 Esas 2013/17727 Karar ve 11/11/2013 tarihli kararı ile onanmış, bonolara ilişkin hüküm bu suretle kesinleşmiştir. Yine … tarafından davalı aleyhine açılan İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/675 esas 2014/148 karar sayılı ve 19.6.2014 tarihli karar ile ” davada 4 adet bononun takibe konu edildiği İstanbul….İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında uygulanan ihtiyati haciz sırasında icra tehdidi altında hükümsüz bulunan senetlere dayalı olarak sürdürülen icra takibinde 60.000-usd tutarında müşteri çeklerinin davalıya verildiği ileri sürülmüş,Mahkemece İstanbul 17.ATM’nin dava dosyası bekletici mesele yapılmış, hükmün kesinleşmesinden sonra; çeklerin verilmesine esas olan takibe konu bonolar nedeniyle davacıların borçlu olmadığına ilişkin hükmün kesinleştiği, davaya konu çeklerin ise aynı (2010/24913) icra dosyasına konu bonolara dayalı borç nedeniyle yapılan haciz sırasında verildiği ve bu çekler nedeniyle davacılar davalıya borçlu olamayacağından 60.000- usd bedelli 4 adet çekten dolayı da davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, bu hükümde kanun yoluna başvurmaksızın kesinleşmiştir. Derdestlik ve kesin hüküm HMK’nın 114. maddesi uyarınca dava şartı niteliğinde olup resen incelenmesi gerekmektedir. Kesin hüküm veya derdestlikten bahsedilebilmesi için davaların tarafları, dava sebebi ve konusunun aynı olması gerekmektedir. Bu kapsamda ticari satımdan dolayı verilen ve iade işlemine tabii tutulan herbiri 25.000-TL bedelli 9 adet bonodan 4 adedi İstanbul ….İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında icra takibine konu edilmiş,takibe konu edilmeyen 5 adedi ile birlikte İstanbul 17. ATM nin 2011/231 esas sayılı dosyasında davacı … Tekstil tarafından davalı … aleyhine davacının keşidecisi olduğu 9 adet toplam 225.000- TL tutarlı bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Görüldüğü üzere icra takibinin tarafları aynı olsa da ilk başlatılan icra takibinin bonolara dayalı olduğu ,elde ki davaya konu icra takibinin ise cari hesap bakiyesine dayandığı anlaşılmaktadır.Ayrıca kesinleşen menfi tesbit hükümleri nedeniyle davacının bonoya dayalı icra takibine devam olanağı kalmadığı gibi ,icra takibine konu edilmeyen senetler ve ayrıca çekler için kambiyo takibi yapması mümkün değildir.Buna göre,davacının alacağına karşılık borçludan kıymetli evrak almış olsa da temel ilişkiye dayalı borç ortadan kalkmadığından tahsilde tekerrür olmamak üzere icra takibine başvurması mümkün olduğundan davalının mükerrer icra takibi yapıldığına ilişkin itirazları yerinde değildir.Yukarıda yazıldığı üzere bonolardan ve çeklerden dolayı borçlu olmadığına ilişkin menfi tesbit hükümleri de ,kıymetli evraka ilişkin olmakla elde ki cari hesap bakiyesi nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasında da kesin hüküm teşkil etmeyecektir.Dava sebebi farklı olduğundan, davalının derdestlik ve kesin hüküm yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporuyla da tespit edildiği üzere, davalı tarafından davacıya verilen çek ve bonolar nedeniyle davalı tarafından açılan ve yukarıda belirtilen menfi tespit davaları sonucunda davalının davacıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği ve kararların kesinleşmiş olduğu, söz konusu 225.000-TL tutarlı 9 adet bono ile 60.000-usd tutarlı çeklerin taraf cari hesaplarında dikkate alınamayacağı, bu çek ve bonoların hariç tutulması sonucunda davacının ticari defterlerine göre davalıdan 137.551,68 -TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde reklamasyon faturası düşülerek borcun kapatıldığı, hesaplar arasındaki farkın davacının düzenlediği 23/09/2010 tarihli, 23.226,15- TL tutarlı vade farkı faturasıyla davalının düzenlediği 29.09.2010 tarihli ve 122.994- TL tutarlı reklamasyon faturasından kaynaklandığı, her iki faturanın da karşı taraf ticari defterlerinde yer almadığı anlaşılmaktadır. Kural olarak, vade farkı istenebilmesi için, taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme bulunması veya teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcut olması gerekir. Eldeki davada bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, taraflar arasında vade farkı uygulanacağına dair sözleşme hükmü gereğince davacının vade farkı istemesi mümkündür. Esasen vade farkı faturasına ilişkin olarak davalının itirazı bulunmamaktadır. Davalı tarafından düzenlenen reklamasyon faturası ise, davacının son faturasının tarihi olan 06.01.2010 tarihinden 8 ay sonra düzenlenmiş olup, süresinde ileri sürülmüş bir ayıp iddiası veya ayıba ilişkin dayanak delil bulunmadığı gözetildiğinde ,davalının ticari defterlerine kaydettiği faturaların bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekir.Dayanağı bulunmayan reklamasyon faturası ile borcun kapatılması mümkün değildir. Bu durumda taraflar arasındaki ticari ilişkide davalının ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan vade farkı faturası ile birlikte 136.709,98- TL alacaklı olduğu sonucuna varılmaktadır.Davalı vekilince müvekkili tarafından davacıya verilen 60.000-usd tutarlı 4 adet çekin ödendiği ,tahsilat olarak davacı defterlerine işlenmediği, ödeme olarak kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Söz konusu çekler,bonoya dayalı başlatılan takip dosyasında davalı tarafından davacıya haciz işlemi sırasında verilmiş, ancak yukarıda da belirtildiği üzere kesinleşmiş mahkeme kararıyla bu çekler nedeniyle davalının davacıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Dolayısıyla kesinleşen hüküm ile borçlu olunmadığının tespitine karar verilen çeklerin, bedelleri ödenmiş olsa da ödeme olarak kabul edilip alacaktan düşülmesi mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle; cari hesaba dayalı verdiği bono ve çekleri hükümden düşüren davalının ; takipde davalının defterlerinde kayıtlı bulunan faturalar (vade farkı hariç) nedeniyle doğan davacı alacağı kadar itirazın iptaline karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.Hükme yönelik istinaf sebebleri yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davalıdan alınması gereken 9.338,65-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 2.335-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.003,65-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 26,60-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 10/11/2020