Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2339 E. 2019/296 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2339
KARAR NO : 2019/296
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2018
NUMARASI : 2017/1238 E.-2018/592 K.
DAVA : Limited Şirket Hissedarlığının Tespiti ve Tescili
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 07/03/2019
İlk derece mahkemesince davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, davalının iş kurma isteği üzerine annesi olan müvekkilinin 2003 yılında 20.000-TL değerinde olan altınlarını davalıya verdiğini, davalının şirket kurmaya karar verdiğini ve şirketi kurarken müvekkiline şirketin müvekkili adına kurulup kendisi tarafından işletileceğini, elde edilecek kârdan müvekkiline pay verileceğini söylemesine rağmen şirketi kendisi adına kurduğunu, davalının %98,75 oranında , kardeşi … ’nun ise %1,25 oranında hissedar olduğunu, müvekilinin hisseleri kendi üzerine yapmasını istediğini, ancak davalının kabul etmediğini ileri sürerek dava dışı …. Tic. Ltd. Şti.’ndeki davalı hisselerinin müvekkiline ait olduğunun tespitine ve müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, öncelikle davacının kendisinden günün parası ile yaklaşık 20.000-TL değerinde altın alındığını iddia ederek şuanda sermayesi yaklaşık 3.000.000-TL’yi bulan şirket hisselerinin adına tescilini talep ettiğini, ayrıca iddianın doğru olmadığını, müvekkilinin davacıdan borç para istediğini, davacının da elinde olan altınları müvekkiline verdiğini, bu hususta bugüne kadar bir anlaşmazlık yaşamadıklarını, müvekkilinin davacıya borcunun aldığı altınların değeri ile sınırlı olduğunu, hisse tahsisi taahhüdünde bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı vekili 20/06/2018 tarihli dilekçesinde, ekte sunulu sulh sözleşmesinde yer alan hükümler doğrultusunda davanın HMK md. 315 uyarınca hükme bağlanmasını talep ettiklerini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, her iki tarafın da imzasını taşıyan sulh protokolüne göre tarafların karşılıklı vekalet ücreti talebinde bulunmadıkları ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasında anlaştıkları gerekçesiyle sulh nedeni ile konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflarınca mahkemeden HMK 315.maddesi uyarınca sulh protokolü doğrultusunda karar verilmesinin istenildiğini, oysa mahkemenin karar verilmesine yer olmadığı kararı verdiğini, oysa mahkeme tarafından yapılması gerekenin sulh protokolünde yazılı olduğu şekilde …. Tic. Ltd. Şti.’nde müvekkili davacının 133.620 pay ile %85 oranında, davalının ise 21.615 pay ile %13,75 oranında hissedar olduğunun tespitine ve tesciline karar verilmesi olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, limited şirket hissedarlığının tespiti ve tescili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. HMK 315/1.maddesi “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” şeklinde düzenlenmiştir.Somut olayda, davalı vekili 20/06/2018 tarihli dilekçesi ile tarafların suh olduklarını, ekte sunulan sulh sözleşmesi doğrultusunda hüküm kurulmasını istediklerini belirtmiş, davacı vekilinin de UYAP üzerinden sulh sözleşmesini sunmuş olduğu görülmüştür.Dava şirket hissedarlığının tespiti istemine ilişkin olup, sulh protokolünde dava dışı …. Tic. Ltd. Şti.’ndeki davalıya ait 133.620 pay ile %85 oranında hissenin davacı adına tescili konusunda anlaşma sağlandığı belirtilmiş, ancak dava değeri 20.000-TL olarak gösterilerek iş bu dava açılmıştır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesine göre eksik peşin harç tamamlanmadıkça müteakip işlemlere (somut olayda yargılamaya) devam edilemez. Bu durumda öncelikle şirkete ait ticaret sicil kaydında belirtilen ve davalı hissesine tekabül eden hisse değeri dikkate alınarak eksik harcın ikmali gerekir.O halde ilk derece mahkemesince öncelikle dava değeri belirlenip eksik harcın ikmali, ardından tarafların talepleri doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu doğrultuda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)-a-4 maddesi uyarınca dava yeniden görülmek üzere hükmün kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2018 tarihli 2017/1238 Esas-2018/592 Karar sayılı kararının, HMK.’nun 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 07/03/2019