Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2311 E. 2020/663 K. 06.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2311
KARAR NO : 2020/663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI : 2015/549Esas- 2018/673 Karar
DAVA Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/07/2020
İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Türkiye Temsilcisi olduğu yurtdışı makine imalatçılarının makinelerini kullanarak endüstriyel tesislere mühendislik hizmeti sunduğunu, bu makinelerin ithalatı, Türkiye’deki satışı, montajı ve teknik servis hizmetleri sağladığını, yapılan işin teknik bir iş olması nedeniyle satış temsilcilerinin genelde İngilizce yazıp konuşabilen; uçak, endüstri, kimya, çevre mühendisi gibi mühendislik diploması sahibi kişiler olduığunu, davalının ise Sakarya Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olduğunu, İngilizce bilmemesi ve mühendislik eğitim almamasına rağmen şirket ortaklarından birisinin yakını olması nedeniyle işe alındığını, davalının satış temsilcisi olarak çalıştığı, davalının yaptığı iş kapsamında davacının müşteri çevresi ve ticari sırlarını bildiğini, davalının 14,15,17 ve 18/11/2014 tarihlerinde hiçbir bildirimde bulunmayarak işe gelmediği, şirket yetkilileri tarafından yapılan araştırmada davalının kendi şirket telefon ve bilgisayarından ve server bilgisayarından tüm şirket bilgilerini şahsi hard diskine kopyaladığını, konuyla ilgili açıklama yapması için davalıya Üsüdar ….Noterliğinin 21/11/2014 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnameye cevap alınamayınca İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/167108 hazırlık nolu soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin aslında davalının haksız derhal feshi nedeniyle son bulduğu, ancak davacının iyiniyetli olarak davalının artık işe devam etmesinin mümkün olmadığına ikna olduktan sonra 01/12/2014 tarihinde davalının sigorta primlerini ödemeyerek şirket ile ilişiğinin kesildiğini, bu arada davalının davacının rekabet içinde olduğu dava dışı …..Ltd. Şti.’de 02/12/2014 tarihinde işe başladığını, davalının hizmet akdinin haksız suretle feshi nedeniyle İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi’nin 2014/583 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, davalının, taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinin 8.11 ve 8.12. Maddesinde düzenlenen rekabet yasağı ve sadakat yükümlülüğü hükmünü ihlal ettiğini beyan ederek 8.000- TL nin davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; görev yönünden itirazda bulunduklarını, kendileri hakkında Savcılığa yapılan şikayetle ilgili takipsizlik kararı verildiğini, bu durumun davalının hukuka aykırı bir eylem ve davranışının olmadığına kesin bir delil teşkil ettiğini, davalının davacı şirkette 7 yıla yakın süre Pompa Satış departmanında çalıştığını, davalının işten ayrıldıktan sonra tamamen farklı bir sektörde çalışmasının beklenemeyeceğini, davacının uğradığını ileri sürdüğü zararını açıkça belirtmediğini,davacının BK m. 50’ye göre zararını ispat etmekle yükümlü olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, TBK’nun 446. maddesine göre rekabet yasağı bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm yoksa işçi ön görülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir, ancak bu miktarı aşan zararı gidermek zorunda olduğu,davalının iş akdi sona erdikten sonra rekabet yasağına rağmen çalıştığı şirketin yaptığı iş ile aynı alanda başka bir firmada işe girmiş olması nedeniyle rekabet yasağını ihlal ettiği, iş akdinin feshinin haklı bir nedene dayanıp dayanmamasının bu davada önemi olmadığı ve bu nedenle davacının sözleşmedeki cezai şartı talep edebileceği, her ne kadar davalının 8 aylık ücreti 12.000- TL ise de davacı tarafından 8.000- TL talep edilmiş olmakla ve taleple bağlı kalınarak, davanın kabulü ile 8.000- TL cezai şartın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili ; müvekkilinin iş akdine davacı tarafından haksız şekilde son verildiğini, müvekkilinin iş akdine son veren davacının, davalı müvekkilinin rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiası kanunen dinlenemeyeceğini, mahkemenin bu hususu hiç dikkate almadan davacı lehine karar vermesinin hatalı olduğunu, BK 447.maddesine göre 2.fıkrasına aykırı olduğu, rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürmeyecek şekilde “yer” ve “işlerin türü” bakımından sınırlamalar içermesi gerektiğini, müvekkilinin satış mühendisi olmadığını beyan etmesine rağmen mahkemenin bu hususta davacı yanın, müvekkilinin lehine olan beyanlarını dikkate almamasının hata olduğunu, davacının müvekkilinin kendisine zarar verdiği iddialarını kanıtlayamadığını, bu nedenlerden dolayı haksız davasının reddini talep etmiştir
GEREKÇE: Dava, rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir. Davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra çalıştığı belirtilen ve rakip şirket olduğu iddia edilen dava dışı …. A.Ş.’nin sicil kaydına göre faaliyet alanına göre her iki şirketin benzer alanlarda çalışan rakip firma olduğu anlaşılmaktadır. Yeni girilen işin benzer faaliyet alanında olduğu davalının kabulundedir.TBK 444 maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.6101 Sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 4. maddesi, “TBK’nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da, TBK’nun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, TBK hükümleri uygulanır” hükmünü haiz olup, her ne kadar taraflar arasındaki iş akdi ve buna ekli rekabet yasağı hükmü 30/05/2010 başlangıç tarihli olsa da, sözleşmede iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği 01/12/2014 tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve 445. maddelerinin tatbiki gerekmektedir.Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. TBK 445/2 maddesinde yer alan “Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir” şeklindeki düzenlemede, rekabet yasağına ilişkin hüküm karşısında şayet işverenin de bir karşı edim yüklenmiş olması halinde, rekabet yasağının aşırı hükümlerinin süre ve coğrafi alan bakımından sınırlanmasında sadece hakime takdir yetkisi verilmiş olup, işveren tarafından böyle bir karşı edimin yüklenilmemiş olması halinde rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olacağı anlamına gelmeyecektir.Taraflar arasında 30/05/2010 tarihinde belirsiz süreli hizmet akdi yapıldığı, bu sözleşmenin 8.11 maddesinde rekabet etmeme yükümlülüğünün düzenlendiği, buna göre; “çalışan …bu sözleşmenin sona ermesinden sonra 2 yıl süre ile bu sözleşme ile ifasını yüklendiği işleri, …gerek kendisi gerekse işverenle rekabette olan firmalar ve başkaca 3.şahıslar nam ve hesabına yapmamayı, böyle bir işte çalışmamayı yada böyle bir işe ortak yada başka herhangi bir sıfat ve suretle katılmamayı kabul ve taahhüt eder. Çalışan bu mükellefiyete aykırı davranışı halinde, almakta olduğu son brüt maaşın 8 katı tutarında cezai şart tazminatı … ilk talep anında derhal ödemeyi de kabul ve taahhüt eder, ” hükmünü haizdir.İlk derece mahkemesince davanın çözümün de davacının feshinin haksız olup olmadığının bir önemi olmadığından bahisle davanın kabulune karar verilmiştir.Ancak rekabet yasağı hükmünün uygulanabilmesi için sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.Davalı işçi tarafından işçilik alacakları kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi talebiyle açtığı dava İst.BAM 28.Hukuk Dairesince incelenmiştir.Anılan 2017/1612 esas 2019/820 karar numaralı ve 16.5.2019 tarihli ilam ile ” Somut olayda davacının yukarıda anılan devamsızlıklarına ilişkin işveren tarafından 21/11/2014 tarihinde davacıya 28/11/2014 tarihinde tebliğ edilen ihtarname gönderildiği ve işyerini terketmesini haklı kılacak rapor ve benzeri mazeret belgesini ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 gün içinde sunması aksi halde iş akdinin haklı nedenle feshedileceğinin ihtar edildiği, davacının sözkonusu ihtara yönelik olarak cevap vermediği, devamsızlık tutanaklarına göre davacının 14/11/2014 tarihinden itibaren işe devam etmediği,her ne kadar işten ayrılış bildirgesinde kod-3 yani istifa gösterilip kod-29 yani işveren tarafından işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih gösterilmese bile mevcut delil durumu karşısında davacının fesihten önce işe devam etmediği sabit olup,işverence yapılan fesih haklıdır.Kıdem ve ihbar tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir” denilerek davanın kabulune yönelik hüküm kaldırılarak davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir. Hüküm tarihi itibariyle davalı işçinin feshi mahkemece haklı olduğu belirlenmiş iken rekabet yasağı sona ereceği halde işçilik alacakları için açılan davanın neticesinin beklenmemesi doğru değildir.Ancak gelinen aşama da işçilik alacakları için davada verilen hükmün istinaf incelemesi tamamlandığından ve dosya davacısının iş akdini haklı olarak feshettiği kesin olarak belirlendiğinden rekabet yasağı hükümü geçerliliğini korumaktadır. TBK 445. maddesi uyarınca rekabet yasağının, işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve konu bakımından hakkaniyete uygun olmayan sınırlamalar içermesi halinde rekabet yasağı hükmünün geçerli olmayacağı TBK 445/2 maddesinde ise hakimin aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlendiği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle kapsam ve süre bakımından sınırlandırabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda,davalının davacıya ait iş yerinden 01/12/2014 tarihinde ilişiğinin kesildiğini, bu arada davalının ,davacının rekabet içinde olduğu dava dışı …..Ltd. Şti.’de 02/12/2014 tarihinde işe başladığı , TBK 445/2 gereği ilk sözleşmenin yer bakımından bir sınırlama içermediği ancak aynı yerde geçerli olduğunun kabulü gerektiği , getirtilen ticaret sicil kayıtları incelendiğinde söz konusu iş yerininin davacı ile aynı iş kolunda olduğu, faaliyet konularının aynı olduğu belirlenmiştir.Mahkemece, sözleşmedeki coğrafi sınırın, davacının çalıştığı adreste geçerli sayılmasına ilişkin takdirinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Elde ki davada davalının davacıya ait işyerinden ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra, davacı şirket ile aynı işi yapan …..ltd.şti işe başladığı aynı iş kolunda, işe başlamış olması nedeniyle , sözleşmedeki rekabet yasağı kuralının ihlal edildiği, davacının davalı işçinin pozisyonu nedeniyle önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı mevcut olduğu, davacı işverenin haklı olarak iş akdini feshettiği göz önüne alındığında ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığından ,davalı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmemiş ancak hükmün gerekçesi düzeltildiğinden bu sebeb hükmün kaldırılarak yeniden hüküm verilmesini gerektirdiğinden hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulune ,İstanbul Anadolu 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/06/2018 tarih 2015/549 esas – 2018/673 karar sayılı hükmün HMK ‘nun 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,Davanın KABULÜNE, 8.000-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; Karar harcı 546,48 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 136,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 409,86-TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 164.32- TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 98- TL teb. ve müz.gideri, 1.200- TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.298- TL yargı giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,Davacı vekili için takdir olunan 2.180- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafından yatırılan 210- TL peşin istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine, Davalı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı gider avansından alınan 77- TL masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/07/2020