Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2279 E. 2020/1300 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2279
KARAR NO : 2020/1300
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2018
NUMARASI : 2014/1266 Esas – 2018/512 Karar
DAVA: Yönetici Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2020
Aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin ortağı olduğu….’nin YK üyesi olan davalıların,bağlılık ve özen yükümüne riayet etmediklerini ve dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarını, … şirketinin … Holding’in bağlı ortağı olduğunu, davalıların … de yönetim kurulu üyesi olduklarını, davalıların sorumluluğunu doğuran eylemleri kapsamında … ve adi ortaklık hisseleri ile Kuzey Kapadık arsasının … satış işlemlerinden dolayı bağlı iştirak … bünyesinde büyük zararın oluştuğunun tahmin edildiğini, genel kurul toplantılarında yöneltilen sorulara cevap verilmediğini,… şirketince değerleme raporlarında yer alan tutarların üzerinde gayrimenkul alımı yapıldığını, ayrıca şirketin kentsel dönüşüm projelerinde maliyetler rayiç değerinin üzerinde gerçekleştirilmek suretiyle … zarara uğratıldığını, … Geliştirme ile yapılan birleşmenin de … zarara uğrattığını,zararda olan bir şirketle birleşme yapılarak zarar oluşturulduğunu, … ile … ortak hissedarlara sahip olup,… adına … ile müteahhitlik sözleşmesi akdedildiğini, başkaca teklif alınmadan projenin %3 kar marjıyla Akkon’a verildiğini,28.03.2014 tarihli olağan genel kurulda bilgi alma ve inceleme hakkının YK tarafından ihlal edildiğini, toplantı öncesinde solo ve konsolide bilançoların müvekkiline inceleme için sunulmadığını, Akiş tarafındandavalılara ücret ödendiği gibi bağlı iştiraklerden de ek menfaat sağlandığını, şirketin sermayesinin artırılması kararına rağmen 17.05.2013 tarihli genel kurulda ortaklara kar payı dağıtılmamasına karar verildiğini belirterek, şirketin uğradığı zararın, belirsiz alacak davası olarak 200.000-TL’sinin faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili;TTK’nın 553. maddesi uyarınca YK üyelerinin sorumluluğundan bahsedilebilmesi için kusur ve zarar şartlarının bir arada gerçekleşmesi gerektiğini,28.03.2014 tarihli genel kurulu yapılmadan önce tüm rapor ve tabloların pay sahiplerinin incelemesine açıldığını,YK faaliyet raporunun 06.03.2014 tarihinde internet sitesinde ve KAP’ta yayınlandığını, genel kurulda davacının yaklaşık 60 sorusuna TTK’nın 437. maddesine uygun cevap verildiğini,gündem ile ilgisi olmayan ve hemen cevap verilemeyecek kadar kapsamlı soruların ise 10.04.2014 tarihli ihtarname ile cevaplandığını, davacının bilgi alma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle İstanbul 7. ATM’nin 2014/120 esas sayılı dosyasında açılan davanın 10.12.2014 tarihinde kesin olarak reddedildiğini, birlikte karar alan YK üyelerinden sadece altısına karşı sorumluluk davası açılmasının davacı iddialarının ciddi olmadığını gösterdiğini, genel kurulda finansal tabloların büyük bir çoğunlukla müzakere edilip tasdik edildiğini,davacının bir kısım üyeleri ibra edip kalan üyeler yönünden dava açmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, bir kısım … hisseleri, adi ortaklık hisseleri ve Esenyurttaki Kuzey Kapadık arsasının bir bütün olarak satış işlemlerinden dolayı … bir zarara uğramadığı, her üç satışın bir bütün olduğunu, ancak davacının sadece zarar edilen konuyu gündeme getirerek işlemler sonucu elde edilen karı dikkate almadığını, bu satış işlemiyle davacının ailesi veya diğer kişilerin … pay sahibi olması arasında hiçbir ilişki bulunmadığını, gayrimenkul alımlarında müvekkillerinin tedbirli bir yönetici gibi hareket ettiğinden zarar iddiasının gerçek dışı ve kötüniyetli olduğunu, geliştirilecek proje ile birlikte taşınmazların değer kazanacağını, taşınmaz alımlarında … Holding’e bir borçlanmanın söz konusu olmadığını,…. Gayrimenkul ile yapılan birleşmeden dolayı YK üyelerinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, kararın genel kurulda alındığını,ek menfaat sağlandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ücretin genel kurul kararıyla verildiğini, 28.03.2014 tarihli genel kurul kararlarının iptali için davacı tarafından İstanbul 18. ATM’nin 2014/545 esas sayılı dosyasında açılan davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, … genel kurulunda hem kar dağıtılması, hem de sermaye arttırımı yapılmasının söz konusu olmadığını, 17.05.2013 tarihli genel kurulda kar dağıtılmasına, 04.03.2014 tarihli YK kararıyla ise sermaye artırımına karar verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; yargılama sırasında davalılar vekilince dosyaya ibraz edilen 11.05.2018 tarihli dilekçe ve eki belgelere göre davacının 04.01.2017 tarihinde Akiş Gayrimenkul’deki hisselerinin tamamını devrettiği ve ayrılma hakkının kullanılmasına konu payların son durumunu gösteren 28.12.2016 tarihli genel kurul hazirun cetveli içeriğinden davacının şirkette pay sahibi olmadığının anlaşıldığı, sorumluluk davasını açan pay sahibinin, pay sahipliğinin davanın neticelenmesine kadar korunmasının zorunlu olduğu, sorumluluk davasını pay sahibi olarak ikame eden davacının aktif husumetinin bulunmasının buna bağlı olduğu, aktif husumetin ise HMK’nın 114. maddesine göre dava şartı olduğu, dava şartlarının yargılamanın her aşamasında bulunması yasa gereği olup, paylarını devreden ve şirket ortaklığından ayrılan davacının, yönetim kurulu üyelerinin zararlandırıcı işlem yapmak suretiyle şirketi zarara uğrattıkları iddiasının dinlenemeyeceği, davacının paylarını devretmek suretiyle aktif husumet ehliyetini yitirdiği gerekçesiyle, davanın dava şartı aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili;mahkemenin pay sahipliğini araştırmadan karar verdiğini, davalılar tarafından ileri sürülen aktif husumet yokluğunun savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamında olduğunu, müvekkilinin pay sahipliğinin ortadan kalktığı iddiasının HMK’nın 145. maddesi hükmüne aykırı olmasına rağmen bu konuda mahkemece bir karar verilmediğini, mahkemenin sonradan sunulan bu deliller hakkında beyanlarını almayarak adil yargılanma haklarını ihlal ettiğini, müvekkilinin ortaklık sıfatını kaybettikten sonra 22.03.2017 tarihinde yeniden pay sahibi olduğunu, bu nedenle davanın sıfat yokluğundan reddinin mümkün olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: TTK’nın 553(1). maddesi uyarınca, şirket yöneticileri yasadan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. TTK’nın 553-555 maddeleri gereğince, şirket alacaklıları ve pay sahiplerinin şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açmaları imkanı mevcuttur. Yöneticinin, ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların ve alacaklıların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. TTK’nın 369. maddesine göre ise; yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındaırlar.Somut olayda; davacının dava tarihi itibariyle … şirketinde pay sahibi olarak dava açtığı, yargılama sırasında davacının 04.01.2017 tarihinde … hisselerinin tamamını devrettiği, ancak yargılama sırasında davacı vekilince davacının … şirketinden 04.01.2017 tarihinde yeniden pay almak suretiyle ortaklık sıfatını tekrar kazandığı ileri sürülerek pay sahipliğine ilişkin banka kaydı sunulmuştur. Gerçekten de davacı vekilince bu hususta sunulan banka yazısında davacının 22.03.2017 tarihinde 3490 adet hisse almış olduğu belirtilmiştir. Bilindiği üzere bu tür davalarda, sorumluluk davası açan ortağın ortaklık sıfatının dava süresince kesintisiz olarak devam etmesi gerekir. Uygulamada husumet olarak tanımlanan bu yetkinin, tüm dava sürecinde davacı üzerinde bulunması gerekmektedir. Dava açan kişinin ortaklık sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki menfaati de kalmaz. Davanın başında ortaklık sıfatı bulunup yargılama sırasında bu sıfatı kaybeden davacının, tekrar pay sahibi olması halinde de aktif husumet ehliyetinin bulunduğundan söz edilmesi olanaksızdır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/5195 esas 2019/6440 karar sayılı, 2014/15157 esas 2015/608 kara sayılı, 2011/190 esas 2012/21402 karar sayılı ve 2013/6277 esas 2013/9520 karar sayılı ilamında da ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak açılan bu tür davalarda davacının davanın başından sonuna kadar bu sıfatının mevcut olması gerektiği hususu vurgulanmıştır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Hükümden sonra davalılar yan gider avansından karşılanan 56-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 08/12/2020