Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2259 E. 2019/215 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2259
KARAR NO : 2019/215
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2018 (Ara Karar)
NUMARASI: 2018/807 Esas
TALEP : İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/02/2019
İhtiyati haciz talebinin reddine yönelik olarak verilen 14/09/2018 tarihli kararın ihtiyati haciz isteyen alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: İhtiyati haciz isteyen davacı vekili, davacı bankanın hissedarlarının üye devletler olduğunu, Türkiye’nin de bu üye devletlerden biri olup finansmanın üye devletler tarafından karşılandığını, bu kapsamda dava dışı şirket ile banka arasında 07/11/2012 tarihinde imzalanan sözleşmenin 21/03/2016, 27/04/2016 ve 28/07/2016 tarihlerinde tadil edildiğini, kredi sözleşmesinin İngiliz Hukuku’na tabi olduğunu,davalılar … ve …’ın garanti taahhüdünde bulunduğunu, bu taahhüdün 21/03/2016 tarihinde imzalanan ve 02/08/2016 tarihinde teyit edilen garanti taahhütnamesi ile verildiğini, kredi sözleşmesinde yapılan değişikliklere paralel olarak 21/03/2016 tarihli garanti taahhütnamesi, 02/08/2016 tarihli taahhütnamede belirtilen şekilde teyit ve tadil edildiğini,garantinin Türk Hukukuna tabi olduğunu, garantörlerin şirketin YK Başkanı ve yardımcısı olduğunu,…’ın ise şirketin münferit temsile yetkili genel müdürü olduğunu, garantörlerin 2.087.010- TL üst sınırına kadar asli borçlu sıfatıyla koşulsuz ve müteselsilen taahhüt ettiklerini,şirketin 2016 yılında ödeme güçlüğüne düşmesi üzerine ödeme kolaylığı sağlanması için borcun yeniden yapılandırıldığını, buna rağmen şirketin ancak kısmi ödemelerde bulunduğunu, nihayet 2017, 2018 yıllarında hiç ödeme yapılmadığını, borcun 6.191.745,17- TL’sine ulaştığını,08/06/2018 tarihinde bankanın muacceliyet hakkını kullandığını şirkete ihtar etiğini, bunun sonucunda tüm borçlarının muaccel hale gelerek, 10.553.724,80-TL’sine ulaştığını, muacceliyet ihtarının bilgi amacıyla garantörlere de gönderildiğini, şirketin ve davalıların cevabi ihtarname göndererek borca itiraz ettiğini,TBK’nın 128. madde uyarınca garanti sözleşmesinin 3. kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olduğunu, garantörlerin 13/07/2018 tarihinde sorumlu olmadıklarını ileri sürerek şirketin herhangi bir borcu bulunmadığını, kendilerininde kefalet garantörlük sorumluluğu dahil hiçbir sorumluluklarının olmadığını, kanuni şartlar taşımadığını ileri sürerek borcu ödemeyi reddettiğini, garantörler hakkında İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasıyla başlatılan takibin itirazla durduğunu,alacaklının İngiltere’de yerleşik uluslararası bir organizasyon olduğunu,davacının garantörlere başvurabilmek için şirket aleyhine takip başlatması gerekmediğini, garantinin kefalet niteliğinde olmadığını, şirketin borcunu ikrar ettiği, borç miktarının garantinin üst sınırını çoktan aştığını, rehinle temin edilmeyen vadesi gelmiş bir alacak bulunduğunu, borcun yaklaşık olarak ispat edildiğini, itirazın iptali ile ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesi’nce, ihtiyati haczin İİK.’nın 257. ve devamı maddelerinde düzenlendiği, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşullarının gerçekleşmesi greektiği, davanın mahiyeti, konunun yargılamayı gerektirmesi, henüz yaklaşık ispat koşullarının oluşmaması gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili;borçlu şirkete gönderilen kat ihtarı üzerine genel müdürün borcu ikrar eden yazışmaları,cevabi ihtar, şirketin ödenmiş ve henüz ödenmeyen borçlarını gösteren alacaklı banka yetkilisi tarafından imzalı ve apostij şerhli cari hesap ekstresi, tabloda gösterilen alacakların yalnızca kredi ana parasına karşılık geldiğini, faiz ve temerrüt faizi içermediğini,kredi ana parasının dahi garanti miktarını aştığını, takip tarihine kadar muaccel olan ana para toplamının (01/09/2016-01/06/2018 tarihleri arasında) 2.793.745,83- TL olduğu, garanti yükümlülüğünün muaccel olduğu, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılarak 2.087.010- TL için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispatı değildir. Diğer hukukî himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasanın 2’nci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin bir gereği olarak, bireylere etkin hukukî himaye sağlamaktır. İhtiyati haciz yargılamasında, etkin hukukî himaye sağlamak, bunu sağlarken mümkün olduğunca çabuk ve seri hareket etme gerekliliği, usul kurallarına göre maddi hukuka dayanan hakkın araştırılmasından önce gelir. Maddi hukuka göre kimin haklı kimin haksız olduğu ve Medeni Kanunun 2’nci maddesindeki sınırlamaların aşılıp aşılmadığı İİK’nın 264’üncü maddesi çerçevesinde yapılacak incelemede ya da açılacak bir menfi tespit veya istirdat davası sırasında değerlendirilerek sonuçlandırılacaktır. 6098 sayılı T.B.K.nun 583(1)maddesi hükmü uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekle tabi olduğu ve ayrıca sözleşmede kefilin sorumlu olacağı, belirli bir miktarın gösterilmesi gerektiği halde, TBK. 128 “Başkasının fiilini taahhüt” başlığı altında düzenlenmiş olan garanti sözleşmesi herhangi bir şekle tabi tutulmadığı gibi, verilen garantinin belli bir limite bağlanmış olması da öngörülmemiştir. Öte yandan kefalette,6098 sayılı TBK.591.maddesi hükmü uyarınca kefil, borçluya ait def’ileri alacaklıya karşı ileri sürebilme hakkında sahipken, garanti akdinde teminat veren kişiye bu hak tanınmış değildir. Bunların dışında kefil kefaletten doğan borcunu ödedikten sonra, TBK.596 md.hükmü uyarınca asıl borçluya dönme (rücu) hakkı bulunduğu halde garanti sözleşmesinde teminat verene bu hak tanınmamıştır. Nihayet, 6098 sayılı TBK.598 maddesi gereğince kefalette, kefilin sorumluluğu asıl borcun geçerli oluşuna ve devamına bağlı iken, bir tür üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğini taşıyan garanti sözleşmesi, bağımsızlık ilkesi gereğince bu koşullara tabi tutulmamıştır. Bu farklı hüküm ve sonuçlardan anlaşılacağı üzere, garanti veren kişinin sorumluluğu, kefalet veren kimsenin sorumluluğundan çok daha ağır koşullara tabi tutulmuştur. (Yargıtay 19 HD nin 2013/19331 esas 2014/15934 karar sayılı ilamı )Somut olayda; alacaklı banka tarafından birden fazla kez kredi sözleşmesinin tadil edildiği ,sonuçta kredi hesapları kat edilerek alacağın ödenmesinin borçlu şirketten istendiği ,borçlu şirket ise ödeme talebini mali gücü olmadığını bildirerek reddettiği anlaşılmaktadır.Karşı yan davalılar ise 31.3.2016 ve 2.8.2016 tarihli garanti taahhütlerini vermişler ve borcun 2.087.010-TL sine garantör olmuşlardır. Taahhütnamede garantinin TBK 128.maddesine tabii olduğu kararlaştırılmıştır. Borçlu taraf sözleşmenin 805 sayılı kanun gereği türkçe düzenlenmediğini bu sebeble geçersiz olduğunu ve hisse rehni sözleşmesi ile alacağın teminat altında olduğunu ileri sürmektedirler. Alacaklı bankanın İngiltere’de mukim olduğu ve garanti taahhüdünün bağımsızlığı gözetildğinde borçlu tarafın bu savunmalarının esas yargılamada değerlendirileceği açıktır. Banka tarafından ibraz edilen hesabın katına ilişkin muacceliyet ihtarnamesi ,garanti taahhütnameleri kapsamı ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulunu sağlayan belgelerdir.Kat ihtarında talep edilen miktar garanti edilen tutarı fazlasıyla aşmaktadır.Açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için muaccel alacağın varlığına ilişkin kanaat verici belgeler mevcut iken ;İİK 257.madde koşulları bulunmadığından istemin reddine karar verilmesi dosya kapsamına uygun görülmemiş ,davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, 14/09/2018 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararın kaldırılmasına ve teminat karşılığında asıl alacak tutarı olan 2.087.010-TL yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
İhtiyati haciz isteyen/davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/807 Esas numaralı, 14/09/2018 tarihli ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin ara kararın HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA,
“2.087.010- TL alacak yönünden alacağın %15 ‘ine tekabül eden 313.051,50 – TL teminat (nakit veya kesin-süresiz teminat mektubu) karşılığında İİK.’nin 257/1 maddesi gereğince davalı borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde İHTİYATEN HACZİNE,
İİK’nın 261. maddesi uyarınca on gün içinde infaz edilmemesi halinde ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalkmış sayılmasına,”
İhtiyati haciz isteyen/davacı tarafça yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
İhtiyati haciz isteyen/davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
Teminatın tamamlanmasına dair işlemlerin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine, dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle HMK 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi. 21/02/2019