Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2256
KARAR NO : 2020/826
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI : 2015/237 Esas 2018/487 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı banka ile davalı arasında Ticari Taşıt Kredisi Sözleşmesi ve Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını, ancak davalının sözleşme hükümlerine aykırı davranarak taahhütlerini yerine getirmediğini, sözleşmede borcun ödenmemesi halinde uygulanacak olan faiz oranlarının açıkça düzenlendiğini, muaacel hale gelen borcun ödenmesi için davalıya Kartal ….Noterliğinin 22/10/2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalının ihtarnameye karşı hiçbir itirazda bulunmadığını, faiz ve masraflar hariç olmak üzere 17.101,24-TL meblağlı banka alacağının tahsili için İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20 sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde itiraz tarihinin 28/01/2014 olduğu, davanın ise 24/02/2015 tarihinde açıldığı, dolayısı ile yasal 1 yıllık sürenin geçtiğini, banka ile arasında geçerli bir kefalet sözleşmesi bulunmadığını, kefalet sözleşmesi incelendiğinde Borçlar Kanununda düzenlenen kefalet sözleşmesinin şartlarını taşımadığını, banka tarafından takip tarihinden önce kendisine yapılmış herhangi bir ihtar bulunmadığını, kefalet sözleşmesi bir an için geçerli kabul edilse bile kendisine herhangi bir ihtar çekilmeden veya süre verilmeden hakkında takibe geçilmiş olmasının bankanın kötü niyetli tutumunu açık bir şekilde ortaya koyduğunu, banka ile asıl borçlu olan … Tic. Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşme gereğince söz konusu alacağın taşınır rehni ile güvence altına alındığını, T.B.K.’nun 586. maddesine göre alacak taşınır rehni ile güvence altına alınmış ise rehnin paraya çevrilmesinden önce müteselsil kefile başvurulamayacağının düzenlendiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece, davacı …’nın dava dışı …Tic.Ltd.Şti. adlı şirkete Ticari Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesi ile Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi’ne istinaden Taksitli Ticari Kredi ve Ticari Kredili Kredi Mevduat Hesabı açılıp kullandırıldığı, davalının söz konusu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı ve kendi el yazısıyla müteselsil kefil olduğu ibarelerini yazıp onayladığından davalının kefaletinin geçerli bir kefalet olduğu, davacı banka tarafından davalının taahhütlerini yerine getirmediğinden bahisle alacağının tahsili için İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, davalıların süresinde itirazı üzerine takibin durduğu davacının süresinde iş bu davayı açarak itirazın iptalini talep ettiği, alacaklı bankanın alacağının taşıt rehni ile güvence altına alındığı, T.B.K. 586/f.2 maddesine göre öncelikle bu rehin paraya çevrilmeden kefilin sorumluluğuna başvurulamayacağını, davalının taşıt rehni paraya çevrildikten sonra alacağın karşılanmayan kısmı kalır ise ancak bu miktar için kefilin sorumluluğuna gidebileceğini, verilen kesin süreye rağmen davacı tarafça rehin açığına ilişkin bilgi ve belge sunulmadığı gerekçesiyle davacının sübut bulmayan davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvurusunda; hükme dayanak yapılan B.K. 586/2 maddesinin davaya konu rehin açısından uygulama alanı bulunmadığını, bu madde ile alacağın teslime bağlı bir taşınır rehni ile güvence altına alınması halinde paraya çevirme işleminden önce kefile başvurulamayacağının düzenlendiğini, ancak M.K. 940/2 maddesinde kanun gereği sicile tescili zorunlu mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de sicile yazılmak suretiyle rehin tesis edilebileceğini, dava konusu rehnin bu kapsamda olmadığını, kefilin vermiş olduğu kefaletin usulüne uygun olduğunun yargılama neticesinde mahkemece ifade edildiğini, T.B.K. 586/2 maddesi kapsamında değerlendirilemeyecek olan kefalete dayanarak kefilin takip edilmesine engel bir durum olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, Ticari Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesi ile Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.TBK’nun “Müteselsil Kefalet” başlıklı 586. m. “Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz. Ancak, alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hâkim tarafından belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi hâllerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurulabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.Somut olayda; Davaya konu olan kredide davalı borçlu ilgili kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu gibi, alacak teslime bağlı taşınır rehni ile teminatlandırılmış değildir. MK 940. maddesi hükmüne göre, “bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde, zilyetlik devredilmeden de, taşınır malın kayıtlı olduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabilir.” Bu bağlamda, araç üzerindeki rehin teslime bağlı taşınır rehni niteliğinde olmadığından (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 02.11.2015 tarihli 2015/10002 E., 2015/11357 K. sayılı emsal kararı), davacı bankanın aynı anda tahsilde tekerrür etmeme kaydıyla hem rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi, hem de kefil hakkında ilamsız icra takibi yapmasına engel bir durum söz konusu değildir. Öte yandan davacı Banka tarafından Kartal …. Noterliği’nden 22/10/2013 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edildiği, bu şekilde borcun muaccel hale geldiği, ihtara rağmen borç ödenmediği için muaccel hale gelen borcun 7 gün içinde ödenmesi gerektiği davalıya ihbar ve ihtar edilmiştir. Söz konusu ihbara rağmen borç ödenmediği için davalı aleyhine de icra takibi başlatılmıştır. Bu durumda borca itiraz yönünden takip konusu alacağın ve buna bağlı olarak davalı kefilin sorumlu olduğu borcun tespiti gerekir. Bu hususta gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir. Davacı vekilinin istinaf sebebleri bu nedenle yerinde görüldüğünden başvurusunun kabulüyle hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2018 Tarih 2015/237 Esas 2018/487 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 293,-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/09/2020