Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2252 E. 2020/1271 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2252
KARAR NO : 2020/1271
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2018
NUMARASI : 2016/209 Esas – 2018/580 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/12/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı-karşı davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı-karşı davalı vekili; davalı …”ın müvekkili şirketin ortağı iken ortaklıktan kendi isteği ile ayrıldığını, ayrıldıktan sonra davalı … şirketinde işe başlayarak müvekkili şirketin müşteri portföyünü, ticari sırlarını davalı şirkete aktararak haksız çıkar sağladığını ve ticari itibarını zedelediğini, zarara uğrattığını belirterek, haksız rekabetin önlenmesine, müvekkilinin uğradığı zarar bakımından 1.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı-karşı davacı vekili; müvekkilinin davacının müşteri portföyünü alarak menfaat elde etmediğini, aksine davacı şirketin kuruluşu ile müvekkilinin müşteri kaybına uğradığını, davacı tarafın örnek gösterdiği firmaların 2014 yılından beri zaten kendi müşterileri olduğunu, haksız rekabet ortamını oluşturanın davacı olduğunu, davalı …’ın ise şoför olarak çalıştığını ve müşteri portföyüyle ilgilenmediğini, haksız rekabet oluşturacak bir eyleminin bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
KARŞI DAVA: Davalı-karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde; davacı şirket yetkilisi ve kurucusu … müvekkili nezdinde çalıştığı dönemde müvekkilinin ticari sır ve müşteri portföyüne haiz olduktan sonra işten ayrılmadan yeni bir şirket kurduğunu, yeni şirkette bu bilgileri ve müşteri portföyünü kullanarak müvekkilini zarara uğrattığını, kendilerinden mal alan müşterilerinin mal alımını kestiklerini, müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini belirterek, 2.000,00 TL maddi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
ISLAH: Davalı-karşı davacı vekili; bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini 11.482,67 TL artırarak ıslah etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin kurucularından … davalı-karşı davacı şirkette işçi olarak çalıştığını, iş sözleşmesi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmemesini gerektiren kanuni bir yükümlülük olmadığını, karşı davacının iddia ettiği müşterilerin zaten … kendi müşterileri olduğunu belirterek, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; bir kimsenin şirkette çalıştığı dönemde edindiği ticari sır kapsamında olan müşteri portföyü bilgilerini işyeri ile bağını kopardıktan sonra aynı sektörde faaliyet gösteren bir başka şirketteki çalışmaları esnasında kullanmasının haksız rekabet teşkil edeceği, ancak bu müşterilerle zaten çalışılıyor olması halinde haksız rekabetten söz edilemeyeceği, somut olayda müşteri portföyündeki firmalarla halihazırda ticari ilişki zaten mevcut olduğundan, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edebilecek bir haksız rekabet fiilinin oluşmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine karar verilmiş; karşı davada ise davacı-karşı davalı şirketin kurucusu olan … davalı … nezdinde çalışırken davacı şirketi kurmuş olduğu, davacı-karşı davalı şirketin 08.10.2014 tarihinden beri mal sattığı …, ve 22.09.2014 tarihinden bu yana mal alan … isimli firmaların, davacı-karşı davalı şirketin faaliyete geçtiği tarihten itibaren davalı şirketten mal alımını durdurduğu, 26.05.2015 tarihinden bu yana davalı yandan mal alan … da davacı-karşı davalı şirketin faaliyete geçmesi ile davalı şirketten mal alımını bıraktığı, dolayısıyla davacı-karşı davalı şirketin davalı …’nın müşteri portföyünü kullanarak zarara uğrattığı, bu durumun dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edebilecek bir haksız rekabet fiilinin oluşturduğu gerekçesiyle, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı-karşı davalı vekili; davalı …’ın müvekkili şirkette kurucu ortak sıfatı taşırken ayrılarak davalı şirkette çalışmaya başladığını ve müvekkilinin müşteri portföyünü kullandığını, karşı davacının talebi … haksız rekabeti olduğundan görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, davalı şirket tarafından davacıya 22.09.2015 tarihinde ürün satışı yapıldığını, davalı …’ın ise davalı şirkete geçerek müşterileri de beraberinde götürmesinin tipik haksız rekabet olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmesini istemiştir.Davacı-karşı davalı vekili ek beyan dilekçesinde ise, davalı-karşı davacı tarafın 30.10.2017 tarihli celseye mazeretsiz olarak katılmadığını, buna rağmen karşı dava bakımından dosyanın işlemden kaldırılmadığını belirterek, bu hususun da dikkate alınmasını istemiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, haksız rekabetin önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat; karşı dava ise haksız rekabet nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Haksız rekabet, TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Haksız rekabetin amacı, TTK’nın 54/1. maddesinde “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” olarak ifade edilmiş, 2. fıkrada ise haksız rekabet tarif edilerek “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklinde belirtilmiştir. Haksız rekabet sayılan bazı durumlar ise TTK’nın 55. maddesinde sayılmıştır. TTK’nın 56. maddesinde ise; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin önlenmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zararın tazminini, TBK’nın 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir.Somut uyuşmazlık bakımından önem arzeden TTK’nın 55/1-d maddesinde “üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendirmek veya başkalarına bildirmek” eylemi haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir. Müşteri listeleri ve fiyat bilgileri de bu kapsamda ticari sır olarak değerlendirilmelidir. Bu bent kapsamında bir haksız rekabetten söz edebilmek için, iş sırrının dürüstlük kuralına aykırı şekilde elde edilmiş olması ve bu sırrın değerlendirilmesi veya başkalarına bildirilmesi gerekir. Bir kimsenin şirkette çalıştığı dönemde edindiği ticari sır kapsamında olan müşteri portföyünü aynı sektörde faaliyet gösteren bir başka şirketteki çalışmaları esnasında kullanması haksız rekabet teşkil edecektir.Somut olayda; davalı-karşı davacı … şirketinin 18.11.2009 tarihinde kurulduğu, davalı şirket çalışanları olan … ile …’ın davalı-karşı davacı şirketten ayrılarak aynı alanda faaliyet göstermek üzere 04.09.2015 tarihinde … kurdukları, … bu şirketin kurucu ortağı olduğu, … 03.10.2014-23.09.2015 tarihleri arasında çalıştığı, …’ın ise … kuruluşundan sonra 26.01.2016 tarihinde şirket ortaklığından ayrılarak yeniden … çalışmaya başladığı, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu ile de tespit edildiği üzere, haksız rekabet sonucu davalı şirket müşteri portföyüne geçtiği belirtilen … ünvanlı firmaların esasen davalı-karşı davacı … müşterileri oldukları, … Gıda’nın kuruluşu öncesinde davalı-karşı davacı şirketten mal aldıkları, davalı … ortak olduğu dönemde ise bu firmaların davalı-karşı davacı şirketten mal alımını … firmasının … tekrar … geçmesinden sonra bu firmadan yeniden mal alımına başladığı, dolayısıyla asıl dava bakımından davalıların davacı şirketin müşteri portföyünü kullanarak haksız rekabet ettiklerinden söz edilemeyeceği, zira belirtilen firmaların zaten … Gıda’nın kuruluşu öncesinde de … Gıda’nın mevcut müşterileri oldukları anlaşılmaktadır. Bu itibarla asıl davanın reddine karar verilmiş olması isabetlidir. Karşı davada ise; haksız rekabet sonucu davalı-karşı davacı şirket müşteri portföyüne geçtiği belirtilen … ünvanlı firmaların esasen davalı-karşı davacı … müşterileri oldukları, … kuruluşu öncesinde davalı-karşı davacı şirketten mal aldıkları, … ve davalı …’ın … ortak olduğu dönemde ise bu firmaların davalı-karşı davacı şirketten mal alımını keserek davacı-karşı davalı … mal alımına başladıkları anlaşılmaktadır. … çalıştığı dönemde henüz işten ayrılmadan … kurucu ortağı olduğu iddia edilmişse de, bu kişinin fiilen işten ayrılmışken ayrılışının … Gıda tarafından bildirilmemesi onu kusuru değildir. …. davalı şirketten ayrılarak davacı şirkette çalışmaya başlaması haksız rekabet teşkil etmez. Aksinin kabulü çalışma özgürlüğüne aykırıdır. Bu kişinin davalı şirketin ticari sır kapsamında olan müşteri portföyünü aynı sektörde faaliyet gösteren davacı-karşı davalı … çalışmaları esnasında davalı şirket aleyhine kullandığı yönünde bir delil de bulunmamaktadır. Ayrıca rekabet yasağına ilişkin bir sözleşme bulunduğu yönünde de iddia ve delil bulunmamaktadır. Dolayısıyla ,,, ve …’ın davalı şirket çalışanıyken ayrılarak davacı şirketi kurmaları sonucunda, davalı şirket müşterilerinin davalıdan mal alımını keserek davacıdan mal alımına başlamaları, haksız rekabet teşkil eden başkaca bir eylemleri de bulunmadığına göre, başlı başına haksız rekabetin varlığını kabule yeterli değildir. Zira rekabet serbest olup, mal alan müşterilerin daha uygun koşullarla iş yapan firmayla çalışmaları, ticari hayatın gereklerine ve doğasına uygundur. Bu nedenle karşı davanın da reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan davacı-karşı davalı vekilince, davalı-karşı davacı tarafın 30.10.2017 tarihli celseye mazeretsiz olarak katılmadığı, buna rağmen karşı dava bakımından dosyanın işlemden kaldırılmadığı ileri sürülmüşse de, dosyanın incelenmesinde davalı-karşı davacı vekilince mazeret dilekçesi sunulmuş olduğu, mahkemece bu hususun tutanağa geçirilmediği anlaşılmakta ise de, tarafların sonraki celselere katıldıkları, dolayısıyla bu durumun sonuca etkili olmadığı görülmekle, davacı vekilinin istinaf başvurusu bu yönden yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiş; yukarıda belirtilen hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2018 Tarih 2016/209 Esas- 2018/580 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Asıl ve karşı davanın REDDİNE”İlk derece mahkemesine ilişkin olarak;Asıl davada; “Alınması gerekli 54,40-TL harcın; davacı tarafından peşin yatırılan 102,47-TL harçtan mahsubu ile bakliye 48,07-TL’nin karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı-karşı davalıya iadesine, Davalı-karşı davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca takdir edilen 2.180,-TL avukatlık ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacı ve davalıya ödenmesine, Davacı-karşı davalı tarafından yapılan giderlerinde üzerinde bırakılmasına,”Karşı davada; “Alınması gerekli 54,40-TL harcın; davacı tarafından peşin yatırılan 230,16‬-TL harçtan mahsubu ile bakiye 175,76‬-TL’nin karar kesinleştiğinde isteği halinde davalı-karşı davacıya iadesine, Davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca takdir edilen 4.080,-TL avukatlık ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, “İstinaf yoluna başvuran davacı-karşı davalı tarafından yatırılan 266,15-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.01/12/2020