Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2251 E. 2020/1108 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2251
KARAR NO : 2020/1108
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2018
NUMARASI : 2016/555 Esas 2018/709 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2020
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalının 30/06/2014 tarihinde kurulan davacı şirketin 3 kurucu ortağından biri olduğunu ve tıpkı diğer 2 ortak gibi %33,33 oranında şirket hissesine sahip olduğunu, ağız ve diş sağlığı alanında hizmet veren şirketin esas sermayesinin 15.000 olup bu sermayenin 600 paya ayrıldığını ve üç ortağa da 200’er pay dağıtıldığını, netice itibariyle her bir ortağın pay oranının %33,33 olduğunu, davalının esas sözleşme ile şirket müdürü olarak atandığı ve münferiden şirketi temsil etmeye yetkili kılındığını, ancak bir süre sonra davalının ortaklar kurulunca belirlenen şirket politikalarından memnun olmadığını dile getirmeye başladığını ve zaman içerisinde bazen açık bazen zımni bir biçimde işbu politikalara aykırı davranmaya başladığını, bununla birlikte müdür olarak şirketi özensiz ve basiretsiz yönettiğini, diş hekimi olarak da hastalara hatalı tedavi uyguladığını, bu hususlarda uyarılmasının ise davalı yanı daha da fevri davranmaya ittiği ve şirketin ticari itibarına zarar veren tutumlar sergilemeye başladığını, 17/05/2016 tarihinde davalıdan, yapılan yüksek tutarlı masrafların açıklanması ve belgelendirilmesinin talep edildiğini, ancak davalının bu talebe ortağı … saldırarak ve onu darp ederek yanıt verdiğini, 18/03/2016 tarihinde davalının, müvekkili şirketin muhasebe danışmanı … ile toplantı halinde iken görüldüğü ve şirketi kendi akrabasına borçlandırmak suretiyle şirket hisselerini ele geçirmeye yönelik art niyetli ticari hamleler ve planlar yaptığını belirterek, davalının haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılmasına, davalıya ait %33 payın, payları oranında diğer şirket ortaklarına devredilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının dayandığı soyut ve gerçeklikten uzak iddiaların dayanağının bulunmadığını, davacının, müvekkilinin şirketin muhasebe danışmanı olan … ile toplantı yaparak şirketi kendi akrabasına borçlandırmak suretiyle şirket hisselerini ele geçirmeye yönelik art niyetli ticari hamleler ve planlar yaptığı iddialarının da soyut ve ispatlanmaya muhtaç olduğunu, davacının davasını dayandırdığı bir diğer iddiasının müvekkilin davacı şirket ortaklarından … darp etmesi olduğunu, kamera kayıtlarının mahkemece incelemesinde, davacının bu iddiasını destekler nitelikte hiçbir tespite rastlanmadığını, taraflar arasında gerçekleşen münakaşanın karşılıklı olduğunu, tek taraflı bir saldırı olmadığını, müvekkilinin rekabet yasağına aykırılık teşkil edecek nitelikte bir fiilin de olmadığını, şirket ortaklarından … 06/06/2016 tarihli genel kurul toplantısı sonucu alınan 2016/1 numaralı karar alındığını, müvekkilinin ise 15.06.2016 tarihinde yeni bir ticari işletme kurduğunu, dolayısıyla davacı şirketin müdürlüğünden azledildikten sonra söz konusu işletmeyi kurduğunu, müvekkilinin şirket kuruluşunda bu yana gerek kendisi gerek ailesi ile beraber söz konusu şirketin gelişmesi ve ekonomik anlamda mesafe kat edebilmesi için elindeki bütün imkanları kullandıklarını, müvekkilinin diş hekimi olan eşi … söz konusu şirkette maaş almadan çalıştığını, yine müvekkilinin inşaat mühendisi olan kayınbiraderi … tarafından iş bu şirketin inşaat masraflarının karşılandığını ve yapmış olduğu masrafların diğer ortaklar tarafından ödenmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı şirketin üç ortak tarafından ağız ve diş sağlığı alanında faaliyette bulunmak üzere kurulduğu, süreç içerisinde davacı şirket ortakları … ile davalı … arasında şirketin yönetimi ve finansal durumu ile ilgili olarak tartışmaların başladığı ve sonunda iki ortağın birbirlerini yaralayacak şekilde kavga ettikleri ve ceza yargılaması sonucunda her iki ortağa da ceza verildiği, dinlenen tanık beyanlarına göre davalının şirket içerisinde uygunsuz davranışlarının olduğu, ayrıca davalının bu davadan sonra …Ltd.Şti. ünvanlı davacı şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren bir şirket kurduğu ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle davalının davacı şirket ortaklığından çıkarılmasına, davacı şirket borca batık olduğundan davalıya ayrılma akçesi ödenmemesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; davacı tarafça ileri sürülen haklı nedenlerin kanıtlanamadığını, ceza yargılamasında her iki ortak da ceza almış olup salt müvekkiline izafe edilebilecek kusur bulunmadığını, müvekkiline ayrılma akçesi verilmemesi için hileli işlemlerle şirketin tüm aktiflerinin pasif hale getirildiğini, müvekkilinin eşinin şirkette maaş almadan çalıştığını, kayınbiraderinin ise inşaat masraflarının karşılandığını belirterek, kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, limited şirket ortağının haklı nedenlerle ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkindir.Davacı şirketin ticaret sicil kaydının incelenmesinde; eşit hisseye sahip 3 ortaklı bir limited şirket olduğu, dava dışı ortaklar tarafından, davalının haklı nedenlerle mahkeme kararıyla şirket ortaklığından çıkarılması hususunda 06.06.2016 tarihinde ortaklar kurulu kararı alındığı görülmüştür. TTK 640. maddesi “(1) Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir. (2) Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.(3) Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâli saklıdır.” düzenlemesini içermektedir.TTK’nun 616 maddesinde, “bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması” genel kurulun devredilemez yetkilerinden biri olarak tanımlanmıştır. TTK’nun 621/1-h maddesinde ise, “bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması” için alınacak genel kurul kararının, temsil edilen oyların en az 2/3’ü ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabileceği belirtilmiştir. Bu durumda TTK’nın 640/3 maddesi uyarınca haklı sebeple ortaklıktan çıkarılma davasının açılabilmesinin ön şartı, TTK 621/1-h maddesi uyarınca usulüne uygun olarak alınmış bir genel kurul kararıdır. Somut olayda davacı şirket ortaklar kurulu kararının gerekli çoğunluğu haiz olduğu görülmüştür. Bir ortağın haklı nedenlerle ortaklıktan çıkarılması TTK’nın 640. maddesinde düzenlenmiş, nelerin haklı sebep sayılacağı ise maddede belirtilmemiştir. Bu durumda şirket kavramının doğuşu ve şirketlerin kuruluş gayesi dikkate alınarak; aynı amaç için birlikte sermaye koyup emek vererek çalışma, dayanışma ve karşılıklı güven ortamının sağlanması gayelerine aykırı düşen; şirketin çalışmasını, devamını, ortaklarına kazanç sağlamasını ve kuruluş amacının gerçekleşmesini imkansız hale getiren davranışların haklı neden olarak kabulü gerekmektedir. Kuşkusuz haklı nedenler sınırlı olmayıp, iddia edilen eylemlerin haklı neden oluşturup oluşturmadığı her somut olayın özelliğine ve koşullarına göre değerlendirilmelidir. Somut olayda; davacı şirketin üç ortak tarafından ağız ve diş sağlığı alanında faaliyette bulunmak üzere kurulduğu, süreç içerisinde davacı şirket ortakları … ile davalı … arasında şirketin yönetimi ve finansal durumu ile ilgili olarak tartışmaların başladığı, davalının, yaptığı işlemlerle şirket zararına neden olduğunun iddia edildiği, bu nedenle yaşanan tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucunda her iki ortağın birbirlerini yaraladıkları, açılan kamu davasında her iki ortağın da kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına karara verildiği, davalının şirket ortamındaki özensiz ve uygunsuz davranışlarda bulunduğu, ayrıca davalının, dava tarihinden kısa bir süre sonra 15.06.2016 tarihinde davacı şirket ile aynı alanda faaliyet göstermek üzere Zeren Sağlık Hizmetleri ünvanlı bir şirket kurduğu, her ne kadar şirketin kuruluş tarihi itibariyle davalı şirket müdürü olmasa da, bu davranışın artık ortaklar arasındaki ilişkinin devamının beklenemeyeceğinin açık bir göstergesi olduğu, bu suretle davalıdan kaynaklanan nedenlerle şirket ortakları arasında karşılıklı güven ilkesinin ortadan kalktığı, ortakların birlikte şirket faaliyetlerine devam etmelerinin olanaksız olduğu, şirketin borca batıklığı nedeniyle ayrılma akçesi ödenmesinin de mümkün olmadığı anlaşılmıştır.Bu itibarla; davanın kabulüne yönelik ilk derece mahkemesi kararı isabetli olup, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 28,-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2020