Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2231 E. 2020/1298 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2231
KARAR NO : 2020/1298
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI : 2014/315 Esas – 2018/815 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket davalılardan … arasında, davalılardan … adına kayıtlı bulunan … İli, … İlçesi, … Mah. … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde, müvekkili şirket lehine 12 yıl süre ile intifa hakkı tesis edilmesi kaydı ile bayilik sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirket lehine tesis edilen intifa hakkına istinaden davalılardan … ile 01.11.2001 tarihli “bayilik sözleşmesi” akdedildiğini, müvekkili şirketin işbu sözleşme ile yukarıda bilgileri verilen taşınmazın sözleşme süresince akaryakıt istasyonu işletme faaliyetinde kullanılmasını davalıya bıraktığını, ilişkinin devamı sırasında davalının istemi ile yine davalıya ait … ile 9 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, söz konusu bayilik sözleşmesine ek olarak istasyona yatırım amacı ile davalılardan ….’a ariyet sözleşmesine konu tesis, ekipman ve cihazların teslim edildiğini, 12 yıllık intifa hakkı karşılığı olarak reklamasyon ve prim bedeli adı altında 337.640-TL ve … tescilli marka ve logosu altındaki ticari faaliyetlerinin satışının geliştirilmesinde kullanılmak üzere 55.601,55 TL değerinde ekipman verildiğini ve yatırım yapıldığını, yani 12 yıllık intifa hakkı tesisinin …. maliyetinîn toplam 423,276-TL olduğunu, Rekabet Kurulunun 12.03.2009 tarihinde yayınlanan 05.03.2009 tarihli kararı ile dikey anlaşmalarda yer alan rekabet yasağına ilişkin sürelerin 5 yıl ile sınırlandığını, bu kapsamda rekabet yasağı süresini uzatacak nitelikteki intifa hakları ve benzeri sözleşmelerin 18.09.2005 tarihinden başlamak üzere 5 yıl ile sınırlandığını, 5 yıldan fazla kalan sürelerin geçersiz kabul edildiğini, bu nedenle müvekkilinin taşınmaz üzerinde kalan 3 yıllık intifa hakkı süresinin geçersiz sayıldığını, kalan süre bakımından davalıların sebepsiz zenginleştiğini belirterek, müvekkil şirketin yararlanamadığı ancak yararlanacağı inancı ile taşınmaza yaptığı kullanılmayan 3 yıllık intifa süresine karşılık gelen 105,819 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; davacı ile arasında intifa ilişkisi olan, intifa hakkını davacı şirkete veren arsa sahibinin … olduğunu, … ile de protokol, bayilik sözleşmesi ve ariyet sözleşmesi imzalandığını, dolayısı ile … ile ilgili bîr intifa ilişkisinin söz konusu olmadığını, davacı ile … arasında bir intifa sözleşmesi imzalanmadığını, bu durumda … yönüyle husumet itirazında bulunduklarını, … ile davacı arasında imzalanmış herhangi bir protokol veya sözleşme bulunmadığını, müvekkili …’nın sadece davacı lehine taşınmazı üzerinde 12 yıl süre ile intifa hakkı tesis edildiğini, bunun karşılığını da …’nın aldığını, bunun dışında aralarında herhangi bir ilişki bulunmadığını, davacı ile davalı … arasında 01.11.2001 tarihli protokol ve bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 21. maddesi gereğince de davacının kendi üzerinde olan intifa hakkına dayanarak anlaşma konusu istasyon ve tesislerine yönelik kullanma ve yararlanma hakkını 02.11.2013 tarihine kadar …’e terk ettiğini ve karşılığında da 5.000.000.000 TL ecrimisil bedelini de peşin aldığını, ancak 13.02.2004 tarihli fesih anlaşması ile sözleşmenin karşılıklı olarak feshedildiğini, dolayısıyla davalı … ve … hakkındaki davanın reddinin gerektiğini, davacı ile müvekkili … arasında 13.04.2004 tarihînde imzalanan bayilik anlaşması ve aynı tarihli ek ariyet sözleşmesi gereğince Kadıköy Mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtildiğini, diğer davalıların yerleşim yerinin de Ankara olduğunu, bu nedenle davanın yetki nedeniyle reddinin gerektiğini, ayrıca davanın bir yıllık süresi içerisinde açılmadığını, bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığını, davacı ile davalı … arasında imzalanan 13.02.2004 tarihli bayilik sözleşmesi 9 yıllık olup sözleşmenin 12.02.2013 yılında sona ereceğinin belirtildiğini, ancak Rekabet Kurulu kararı gereğince 5 yılı aşan sözleşmelerin 18.09.2005 tarihinden itibaren 5 yıl sonra sona ereceğini, bu nedenle sözleşmenin sona ereceği tarihin 18.09.2010 olduğunu, bu durumda sözleşme sona ermeden dava açılmasının mümkün olmadığını, davacı ile davalı … arasında reklamasyon ve prim bedeli ile ilgili bir sözleşme bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği 337.640-TL tutarında müvekkili … tarafından kesilen bir faturanın söz konusu olmadığını, ariyet bedellerinin ise ancak sözleşme bittikten sonra teslim edilmezse istenebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmenin, Rekabet Kurulunun vermiş olduğu kararı sonrasında davacının intifa ivaz bedeli olarak ödemiş olduğu tutarın sözleşmenin sınırlandırıldığı sürenin ilgili olduğu döneme ilişkin kullanım bedeli haricinde, davalılar yönünden fazla ödenen tutar olduğu, bu tutarın iadesinin gerektiği, tapudaki tescil işlem belgesinde de tapu kayıt maliki olan davalı … lehine intifa hakkının dava değeri olan 105.819,00-TL bedelli olarak terkin edildiği, ancak bu bedelin davacıya ödendiğine ilişkin herhangi bir ödeme kaydı sunulmadığı gibi, davalılar tarafından bu bedelin ödendiğine ilişkin bir savunma yapılmayıp, aksine sözleşmeden kaynaklı böyle bir iade talebinin yerinde olmadığı, sözleşmenin sona erme tarihinin 18/09/2010 tarihli olduğu ifade edilmiş ise de, sözleşmenin sona erdiği, davalıların söz konusu intifa bedelini davacıya iade etmemesi halinde bunun kendileri için sebepsiz zenginleşme olacağı, bayi ve garantör olan davalı şirketler ile tapuda mülkiyet sahibi olan diğer davalı …’nın, davacıya sözleşmenin daha ileri bir tarihte sona ereceği inancı ve ümidiyle vermiş olduğu intifa bedelinin 105.819,00-TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalılar vekili; öncelikle intifa sözleşmesi, protokol ve bayilik sözleşmesinin davacı ile davalı … arasında imzalandığını, diğer davalılarca imzalanmadığını, diğer davalı … ile intifa sözleşmesi bulunmadığını, davacı ile … arasındaki sözleşmenin karşılıklı olarak feshedildiğini, bu durumda müvekkilinin intifa hakkından kalan borcunun bulunmadığını, davacının da intifa hakkını tapudan kaldırdığını, diğer davalı … tarafından kesilen faturaların ise prim ve hizmet karşılığı kesildiğini, bu faturaların dava konusu intifa hakkı ile ilgisinin bulunmadığını, müvekkili … tarafından kesilen prim ve nakliye hizmeti karşılığı kesilen faturalara ilişkin olarak davacı tarafından başlatılan takibe itiraz edildiğini, buna ilişkin davanın Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/787 esas sayılı dosyasında derdest olduğunu, davacının gönderdiği ihtarnamede intifa hakkından feragat ettiklerinin belirtildiğini, ayrıca sözleşmeyi devam ettirmeyenin de davacı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Rekabet Kurulu kararı gereğince intifa hakkının süresinden önce son ermiş olması nedeniyle, davacı tarafından davalıya ödenmiş olan intifa hakkı bedellerinin bakiye süreye isabet eden kısımlarının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı ile davalılardan … arasında davalı … adına kayıtlı bulunan … İli, … İlçesinde bulunan 865 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine davacı lehine 12 yıl süre ile intifa hakkı tesis edilmesi kaydıyla 01.11.2001 tarihli bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli protokol akdedildiği, protokolün 6. maddesi ile davacının davalı bayiye 330.000 litre motorin bedeline tekabül eden tutarı reklamasyon ve prim bedeli olarak fatura karşılığı akaryakıt vereceğinin, bayinin sözleşmeler veya iyiniyet kurallarına aykırı hareketi halinde reklamasyon ve prim bedelinin derhal bayiden tahsil edileceğinin kararlaştırıldığı, davacı ile davalı … arasında düzenlenen 13.02.2004 tarihli fesih anlaşması ile 01.11.2001 tarihli bayilik sözleşmesi ile ariyet sözleşmesinin karşılıklı olarak feshedildiği, aynı tarih itibariyle davacı ve diğer davalı … arasında bayilik ve ariyet sözleşmeleri akdedildiği, … ile imzalanan sözleşme doğrultusuna davalı … adına kayıtlı … İlçesi … Mahallesinde bulunan 98104 (eski 865) ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine davacı lehine 12 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği, intifa hakkının davacının istemi üzerine 26.10.2010 tarihi itibariyle terkin edildiği anlaşılmaktadır.Rekabet Kurulunun 14.07.2002 tarihli Dikey Anlaşmalara İlişkin 2002/2 Numaralı Tebliğinin 5. maddesinde, alıcıya getirilen rekabet etmeme yükümlülüğünün 5 yıldan uzun olamayacağı belirtilmiştir. Tebliğin konusu olan dikey anlaşmalar, taraflar arasındaki bayilik, intifa hakkı, kira, emanet, kredi ve benzeri sözleşmelerden oluşan hukuki ve iktisadi ilişkilerin bütünüdür. Rekabet Kurulu 2003/3 sayılı tebliğinde ise, dikey anlaşmalarda yer alan muafiyet süresinin (rekabet etmeme yükümlülüğü süresi) rekabet mevzuatına uygun hale getirilmesi için 18.09.2005 tarihine kadar bir geçiş dönemi öngörmüştür. Bu nedenle Rekabet Kurulunun 2003/3 sayılı tebliğinde muafiyet süresi olarak belirttiği 18.09.2005 tarihinden sonra 4054 sayılı yasanın 5. maddesine göre 5 yıldan uzun süreli veya belirsiz süreli sözleşmeler hüküm ifade etmeyecektir. Dolayısıyla somut olay bakımından da sözleşme süre sonu 18.09.2010’dur. Davacı sözleşme süresine değil ,intifa süresince yaptığı yatırımların intifanın kullanılmayan dönemi ile ilişkilendirerek kullanılmayan kısmına karşılık gelen süreye ilişkin iade talebinde bulunmuştur.Davalı … dayanak bayilik sözleşmelerinde taraf olmadığı kefaleti de bulunmadığı, intifa resmi senedinde sözleşmeler ile ilgili bir yükümlülük üstlenmemiş ,5.milyar (eski )intifa bedeli aldığı , intifa hakkı tesis edilen taşınmaz maliki olarak ayrıca bir yükümlülük üstlenmediği gözetilmeden, hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Ticaret sicil kayıtlarından da anlaşılacağı üzere davalı her iki şirketin de ortağı ve yetkilisi davalı … olup, … ile olan sözleşmeler taraflarca karşılıklı olarak feshedilerek aynı tarihte diğer davalı … ile bayilik sözleşmesi imzalanmıştır. Davalı … ile olan sözleşme 13.02.2004 tarihinde tarafların karşılıklı iradesiyle feshedilmiş olup, dava tarihine kadar geçen 6 yıllık süre içerisinde de davacı tarafından bu davalıya karşı ileri sürülen bir talep bulunmamasına göre, sözleşmeye dayalı borç-alacak ilişkisinin taraflarca rızaen tasfiye edildiği kabul edilmelidir. Nitekim hemen aynı tarihte … ile imzalanan sözleşmede de … sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme yer almamıştır. Kaldı ki sözleşmelerde gerek ariyet verilen malzemeler ,gerekse ödenecek prim ödemelerinin intifa süresi nedeniyle verildiklerine ilişkin bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu durumda, karşılıklı olarak feshedilip tasfiye edilen bayilik ilişkisi kapsamında, davacı tarafından davalı … talepte bulunulamayacağı hususu dikkate alınmadan bu davalı hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.Diğer davalı … ise 13.02.2004 tarihli ve 9 yıl süreli bayilik sözleşmesinin tarafıdır. Yukarıda açıklanan Rekabet Kurulu kararı doğrultusunda bu davalı ile olan sözleşme 18.09.2010 tarihi itibariyle sona ermiş, taraflarca sözleşme yenilenmediği gibi, davalı tarafından keşide edilen 02.08.2010 tarihli ihtarname ile de sözleşmenin yenilenmeyeceği davacıya bildirilmiştir. Davacı taraf istasyona kurulan ariyet niteliğindeki teknik ekipman bedeli ile ödenen prim bedellerinin intifanın kullanılmayan süresine karşılık gelen kısmını talep etmekte ise de , yargılama sırasında sunulan teslim belgelerine göre, ariyet konusu tüm mallar davacıya teslim edilmiş olmakla, davacının ariyet bedeli talebi yerinde değildir. Davalı … ile imzalanan sözleşmede ise intifa veya prim bedeli ödeneceğine ilişkin hüküm yoktur.Hangi şartlar ile ödendiğine dair bir hüküm yoktur. İntifa süresi ile ve sözleşme kapsamında verilip verilmediği de belli değildir. Davalı … ile davacı arasında deniz yakıtı satışına dair bir başka ilişki daha bulunduğu ,Muğla bölgesine deniz yakıtı nakliyatlarının davalı … tarafından yapıldığı ve pirim tahsil ettiği ileri sürülmüş ,davacı tarafça bu beyana da karşı çıkılmamıştır.Davalı …’ın tahsil ettiği primler ile intifa süresinin ilişkilendirilemeyeceği gözetilmeden davalı … hakkında açılan davanın da reddi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile her üç davalı yönünden davanın kabulüne yönelik ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden, tüm davalılar aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/07/2018 Tarih 2014/315 Esas 2018/815 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın REDDİNE”
İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;
“Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 1.571,45- TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.517,05-TL fazla harcın talep halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalılar tarafça yapılan 30-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
Davalılar vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 14.002-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan 1.808-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,
Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 36,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 08/12/2020