Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2205 E. 2020/1315 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2205
KARAR NO : 2020/1315
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2018
NUMARASI : 2017/74 Esas-2018/643 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/12/2020
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen navlun sözleşmesine istinaden davalı borçlu müvekkilinin 6.650-usd değerindeki ürününü Tayland’dan İstanbul’a taşımayı üstlendiği, müvekkili şirket taşınan ürünü 14-21 Şubat tarihleri arasındaki İstanbul Boatshow fuarında sergilemek ve ardından alıcısına teslim etmek maksadıyla satın aldığı, fakat davalının söz konusu ürünü zamanında teslim etmediği, müvekkili şirketin ürünün zayi olmasına rağmen söz konusu ürünü alıcısına teslim borcu devam etmesi sebebiyle aynı ürünü tekrar satın aldığını ve yeni ürünün taşınmasına ilişkin başka bir şirket ile anlaşması nedeniyle yeniden taşıma bedeli ve ilaveten gümrük masraflarını ödediğini, müvekkili şirket hiçbir kusuru olmaksızın, tanıtmak istediği ana ürünü tanıtmaktan ve satışını gerçekleştirmekten mahrum kaldığı gibi söz konusu ürün yerine led ekran koyarak amatör bir görüntü sergilediğinden, prestij kaybına uğradığını, bu nedenle de ağır kusurlu olan davalı şirketin hem kusurundan dolayı hem de hakkaniyet gereği fuar masraflarının bir kısmından sorumlu tutulması gerektiğini, ancak davalı tarafça söz konusu alacak ödenmeyerek takibin durdurulduğunu belirterek, davalının itirazının iptaline ve takibin devamına , davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; huzurdaki uyuşmazlığa Varşova/ Lahey Konvansiyonu ve 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu’nun uygulanması gerektiğini, buna göre müvekkili şirketin gönderinin teslim zamanına ilişkin davacıya herhangi bir taahhütte bulunmadığını, davacının da müvekkiline bu yönde bir talimatı olmadığını, Montreal Konvansiyonu bu bağlamda sınırlı sorumluluk prensibini kabul etmiş, bu prensip gereği 22. madde kapsamında davalı müvekkilinin sorumluluğunun kaybolan gönderi ağırlığı x 19 SDR ile sınırlı olduğunu davacının sorumluluk sınırlarını aşan taleplerinin geçerli bir hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasındaki taşımaya Tayland ülkesinin Varşova/Lahey Konvansiyonu ve 1999 tarihli Montreal Konvansiyonuna taraf olmaması nedeniyle 2920 TSHK’nın uygulanması gerektiğini, 2920 sayılı kanunun 121 maddesine göre bagaj veya yükün kaybı havayolu ile taşıma sırasında meydana gelmişse zarardan taşıyıcının sorumlu olduğu belirtilerek TTK’ya atıfta bulunulduğu, davalı tarafından kargonun kaybının nasıl ve ne zaman gerçekleştiğine ilişkin açıklama yapılamadığı, bu durumda davalının kargonun kaybını önleme hususunda gerekli özeni göstermediği ve davacının zararından 6102 sayılı TTK’nın 875, 880 ve 883. maddeleri gereğince sınırsız olarak sorumlu olduğu, davacının zararının kayıp olan ürün bedeli, kayıp olan ürün yerine ithal edilen ürün için yapılan ithal masrafı ve kayıp ürünün fuarda teşhir edilememesi nedeniyle fuar masraflarının 1/3üne tekabül eden miktar toplamından oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; bilirkişinin, uluslararası hava taşımacılığı konusunda uzmanlığı bulunmadığını, Uluslararası ticari hava taşımacılığına dair ihtilaflarda, 01/10/2010 tarihli ve 27716 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme (Varşova Konvansiyonu’na ek Montreal Protokolü) hükümlerinin uygulanması gerektiğini, dava dosyasına sunmuş oldukları delillerden kolaylıkla anlaşılacağı üzere huzurdaki davaya konu gönderinin yüklemesi Bangkok- Tayland’da yapılmış ve önceden planlı bir şekilde Leipzig – Almanya’da duraklayıp, taşımanın daha sonra İstanbul – Türkiye’de tamamlanmış ve bu nedenle Konvansiyonun m.1/2 bağlamında uluslarası taşıma niteliğini haiz olduğunu bildirerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hava yolu kargo taşıma sözleşmesine istinaden taşınan kolinin kaybı nedeniyle davalı taşıyıcıdan tazminat istemine ilişkindir.Davacı taraf; davalının, aralarında akdedilen navlun sözleşmesi gereğince, 2016 CNR Avrasya Boatshow Denizcilik Fuarı’nda teşhir edilmek üzere sipariş ettiği 3 adet gemi köprü üstü elektronik seyir cihazının kargo yoluyla Tayland’dan İstanbul’a taşımayı üstlendiğini, davalı şirketin 05/02/2016 tarihinde Tayland’dan davacı şirketin Kavacık/Beykoz adresine kargo yoluyla taşımak için 3 adet gemi köprü üstü elektronik seyir cihazını teslim aldığını, davalı şirket tarafından taşınan kargonun bir parçasının teslim edilemediğini, kaybolan ürün bedeli, yeni ürün ithali masrafları ve fuar masrafının 1/3’ü olmak üzere davalı aleyhine başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmiştir.2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 106. maddesinde “Havayolu ile yurt içinde yapılacak taşımalarda; bu Kanunda hüküm bulunmadıkça, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların hükümleri ve bu anlaşmalarda da hüküm bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiş; aynı Kanunun 124. maddesinde ise “Taşıyıcının sorumluluğunun sınırlandırılması, 12 Ekim 1929 tarihinde Varşova’da imzalanan ve Uluslararası Hava Taşımaları’na İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkındaki Sözleşme ve bu sözleşmeyi değiştiren Türkiye’nin katıldığı sözleşme ve protokollerin hükümlerine göre tayin olunur.” hükmü düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta taşımanın güzergahı itibariyle taşımanın yapıldığı ülkelerin her ikisi Montreal Sözleşmesine taraf olmadığından uluslararası taşıma kabul edilemez ise de yukarıda yazılı hükümler gereği,belirtilen yasal düzenlemelere istinaden Varşova Konvansiyonu ve onu tadil eden ülkemizin kabul ettiği düzenlemelere yapılan atıf sebebiyle bu uluslararası sözleşme hükümleri uygulanacaktır. 2920 sayılı Kanunun atıf yaptığı Varşova Konvansiyonu ve 4 no’lu Montreal Protokolü uyarınca yük taşımasında taşıyıcının sorumluluğu kural olarak sınırlıdır.İlk derece mahkemesince ,kalkış ülkesi Tayland’ın Sözleşmesine taraf olmaması nedeniyle sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanamayacağına ilişkin gerekçe doğru değildir. 14/04/2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan ve 5866 sayılı kanun ile onaylanan 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu’na Türkiye, 26/03/2011 tarihinde taraf olmuştur. Yani bu tarihten önce meydana gelen vakıalara ilişkin ihtilaflar Varşova/Lahey Konvansiyonu ve 4 sayılı Montreal Protokolü çerçevesinde ele alınırken, bu tarihten sonra meydana gelen vakıalara ilişkin ihtilafların 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu’na göre çözüme kavuşturulması gerekecektir. Taşıyıcının sınırlı sorumlu olduğu halin istisnası ise Konvansiyonun 22/2-a maddesindeki hallerin bulunması durumudur. Konvansiyonun 22/2-a maddesine göre “Kayıtlı bagaj ve yük taşımasında, paket taşıyıcıya verilirken, gönderici, varış yerinde teslim anındaki menfaatine ilişkin özel bir bildirimde bulunmadıkça ve gerekiyorsa ek bir meblağ ödemedikçe, taşıyıcının sorumluluğu kilogram başına 17-SDR (19 SDR olarak revize edilmiştir.) sınırlandırılmıştır. Özel bildirimde bulunulması halinde, taşıyıcı bildirilen meblağın göndericinin varış yerinde teslim anındaki gerçek menfaatinden büyük olduğunu ispat etmedikçe, bildirimi yapılan meblağa kadar ödeme yapmakla sorumludur.”(Yargıtay 11.HD nin 2016/1241 esas 2017/711 karar sayılı 9.2.2017 tarihli ilamı )Davacı vekilince sunulan dava konusu taşımaya ilişkin 28 3306 1582 numaralı airwaybillde gümrük için değer beyanına ilişkin “Declared Value ” hanesinde emtianın değerinin 16.400-usd ,”olduğunun bildirildiği,ibraz olunan navlun faturasında (fuel surcharge )EK ÜCRET kaydı bulunmaktadır.Buna göre ,gönderide değer bildirimi bulunduğu ve ek ücret tahakkuk ettirildiği anlaşılmakla taşıyıcının kaybolan emtianın değerinden bildirilen değere kadar sorumlu olduğundan ,kaybolan emtianın değeri olan 6.650-usd nin tamamından davalının sorumlu tutulmasında isabetsizlik yoktur.Dosya kapsamına göre; uygulanması gereken konvansiyonlarda dolaylı zarardan sorumluluğa ilişkin hüküm bulunmadığı gibi ,emtia kaybolduğundan ithalatı yapılamamış ,gümrük vergisi de ödenmemiş,ödendiğine dair bir belge de sunulmamıştır.Yeni getirilen emtianın ödenen gümrük ücreti talep edilmekte ise de ,davacı emtia kaybolmasaydı da bir kez gümrük vergisi ödeyeceğinden yeni satın aldığı emtianın gümrük vergisini ödemekle yükümlü bulunduğundan gümrük vergisi ve yine fuar masraflarına ilişkin isteğin kabul edilmesi doğru olmamıştır.Bu itibarla davacının sorumluluk sınırlarını aşan taleplerinin geçerli bir hukuki dayanağı bulunmadığından avanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir eksiklik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülerek davanın kabulüne ilişkin hükmün kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile 6.650-usd asıl alacak yönünden itirazın iptaliyle takibin devamına ,fazla istemin reddine ,koşulları bulunmayan icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/06/2018 Tarih 2017/74 esas 2018/643 karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne ,davalının İstanbul …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, 6.650-usd asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4.a maddesi uyarınca kamu bankalarınca 1 yıllık USD mevduata uygulanan döviz faizi işletilerek (davacı talebi 10,50 ni aşmamak üzere) takibin devamına, fazla istemin reddine, Koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin REDDİNE, “İlk derece mahkemesine ilişkin olarak;”Alınması gereken 1.710,15-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme ve icra veznesine peşin yatırılan toplam 575,66-TL harcın mahsubuyla bakiye 1.134,49-TL’nin davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından peşin yatırılan harçlar toplamı 611,66‬-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 600-TL bilirkişi ücreti ve 111-TL posta masrafı olmak üzere toplam 711-TL yargı giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 430-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 34,50-TL yargı giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 15- TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davacı vekili için takdir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davalı vekili için takdir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 690,44‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan 24,50-TL yargı giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 10-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 28-TL yargı giderinin kabul oranı nazara alınarak takdiren 17-TL ‘sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.10/12/2020