Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/220 E. 2019/1166 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/220
KARAR NO : 2019/1166
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2017
NUMARASI : 2014/252 E.- 2017/681 K.
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/09/2019
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı ve davacı-temlik alan vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili,davalı bankanın Antalya şubesi tarafından müvekkiline yatırım kredisi tahsis edildiği ,bu kapsamda 30/11/2011, 17/01/2012, 28/09/2012 tarihlerinde davalı bankadan toplam 16.000.000- usd kredi kullandığını, Aralık 2013 içerisinde müvekkilinin kefalet nedeniyle borçlu olduğu İstanbul …. İcra Dairesinin … sayılı dosyadan davalı bankaya 89/1 haciz ihbarnamesi gelmesi üzerine davalı bankanın kredinin “uhdesinde bulunan” nakdin kullanılarak kapatılmasını istediğini, müvekkilinin de sorun yaşamamak adına 17/12/2013 tarihli yazı ile davalı bankaya başvurarak kullandığı 14.818.175-usd krediyi erken ödeme opsiyonlu olarak kapatmak istediğini bildirdiğini, bu bildirimde erken kapama komisyonu talebinde bulunulmamasını davalı bankadan istendiğini,erken ödeme komisyonu talebinde bulunduğunu ve talebi TBK 20 vd maddelerinde tanımlanan genel işlem şartları niteliğindeki tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu maddelere dayandırdığını, toplam 3 kredi için 499.132-usd erken kapama komisyonu kesintisi yapıldığını, müvekkilinin kullandığı kredi kadar davalı banka nezdinde mevduatı bulunduğunu, bu mevduata diğer müşterilerine işlettiği faiz oranından çok daha düşük bir faiz işletmek suretiyle müvekkilinin zarara uğratıldığını, bazen hiç faiz işletilmediğini, davalının bu davranışının TBK.’nın 20 vd maddelerine aykırı olduğunu,müvekkilinin durumunu ağırlaştıran hükümlerin kesin hükümsüzlüğünün tespiti ile,499.132-usd erken kapama komisyonu ile emsallerinden daha az faiz uygulaması nedeniyle uğradığı zarar karşılığı HMK 107 maddesi gereğince şimdilik 15.000- usd‘nin dava tarihinden itibaren en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davacının müvekkili bankadan krediyi erken ödeme opsiyonsuz olarak kullandığını, vadesinden önce kapatılması halinde erken ödeme ücreti ile yükümlü olduğunun tacir olan tarafların ortak mutabakat ile belirlediği genel kredi sözleşmesinin 34.9 ile 43.9 maddesi hükmü olduğunu, dava konusu yapılan 3 adet kredi nedeniyle erken ödeme komisyonu alınmasının sözleşme hükümleri ve Yargıtay kararları doğrultusunda genel işlem koşulu olarak değerlendirilemeyeceğini, zaten 30/11/2011, 17/01/2012 tarihli sözleşmelerin TBK yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önceki tarihli olduğunu, müvekkili banka tarafından hesaplanan erken kapama ücretinin fahiş olmadığını, davacı tarafın,kullandığı kredilerin karşılığında müvekkili bankaya rehinli olan mevduatına az yada hiç faiz işletilmediği iddiasının soyut iddia olduğunu, sadece vadesi bozulan mevduata erken dönem için faiz uygulanmadığını , ancak bundan önceki dönemlerde davacının bilgisi ile faiz verildiğini ileri sürerek her iki talebin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, taraflar arasındaki ilişki ve sözleşme hükümleri doğrultusunda bankanın yapmış olduğu kesintinin yasa hükümlerine, teamüllere ve yönetmeliklere uygun olduğu, fazla alınan bir ücretin bulunmadığı gibi faiz oranının bile uygulanması gereken oranın çok altında olarak belirlenerek hesaplamanın yapıldığı gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1-Davacı ve temlik alan davacı vekilleri ayrı ayrı verdikleri dilekçelerinde ; karara dayanak bilirkişi raporlarının, davanın çözümü için esas alınabilecek nitelikte bulunmadığı, hukuki niteleme ve tartışmaya girilmeksizin tanzim edilen raporlarla tahsil edilen tutarın rakamsal doğruluğunun teyit edildiğini, bunun dışında uyuşmazlık konularının nihayete ermeksizin bu rapora dayanılarak hüküm tesis edildiğini, söz konusu davada taraflar arasındaki sözleşmede TBK 20 anlamında açıkça haksız şartın yer aldığını, TBK.’nın 20’de tacir, tüketici, kurum veya şahıs ayrımı yapılmasızın herkes için genel işlem koşulunun varlığı durumunda bu maddenin yazılmamş sayılacağı hükmüne yer verildiğini, erken kapamaya sebebiyet veren bankanın müvekkilini riskli görerek derhal kredilerini kapatmasını istediğini, müvekkilinin ise bu talep doğrultusunda herhangi bir sorun yaşanmaması adına kredilerini kapattığını, davalı bankanın bu kez de erken kapama ücreti ödemek zorunda kaldığını,delillerin toplanmadığını, davalı bankanın diğer müşteri mevduatlarına uyguladığı faizden az bir oran uyguladığını ve bazı dönemler hiç uygulanmadığını ve bu uygulamayı hiçbir yasal dayanağı olmaksızın haksız olarak yaptığını, ispatı açısından ise dava dilekçesinde delil olarak dayanılan davalı banka kayıtlarında bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle, muadil dönemlerde muadil hesaplara uygulanan faiz oranının belirlenip müvekkiline uygulanan faiz oranlarının da tespiti suretiyle aradaki faiz farkının belirlenmesi taleplerinin dikkate alınmadığını belirterek,kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE: İlk derece mahkemesince taraf delilleri toplandıktan sonra, bankacı bilirkişiden rapor ve ek rapor alınmış,mahkemece bilirkişi raporuna atıf yapılarak erken ödeme komisyonunun taraflar arasındaki sözleşmelere ve teamüllere uygun olduğu, fahiş olmadığı belirtilerek, özellikle davacıya ait kredilerin teminatı olan mevduata eksik faiz uygulanmasına bağlı faiz farkı alacağı konusunda bankanın %7 oranında faiz uygulaması gerekirken daha düşük uygulandığı ,davacı lehine durum yaratıldığı ,bankanın yaptığı kesintinin yasa ,yönetmelik hükümlerine ve teamüllere uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinin 34.9 ve 43.9 maddelerinde: “müşterinin erken kapama opsiyonu olmasa dahi, bankanın uygun görmesi halinde müşteri borçlandığı miktarı vadesinden önce ödeyebilir. Bu durumda müşteri, işbu kredinin borcunu vadesinden önce kapatmak istediği takdirde, erken kapama opsiyonu olmadığından bu hususun bankanın kabulünde olduğunu, kredi borcunun vadesinden önce kapatılmasının ancak ödeme vadesinde işlemiş faiz içeren taksit ödendikten sonra kalan anapara ile birlikte, bankaca aşağıdaki şekilde hesaplanacak erken kapama ücretinin de ödenmesi ile mümkün olacağını kabul ve beyan eder. Müşterinin müracaatı halinde bankaca erken kapama maliyeti hesaplanır ve bu maliyet erken kapama ücreti olarak müşteri ve kefillerden tahsil edilir. Erken kapama ücreti mevcut kredinin erken kapanan meblağının erken kapandığı tarihte tahakkuk etmiş faiz tutarıyla, kredinin erken kapandığı tarihte aynı türde kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsa idi, yeni kredinin vade sonuna kadar işleyeceği faiz toplamını, mevcut kredinin kullandırım tarihinden vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarından çıkarılması ile bulunacak tutara eşittir. Hesaplama sonunda negatif değer çıkması halinde müşteriden erken kapama ücreti alınmaz.”şeklindedir. Davalı banka tarafından kullandırılan kredilerin erken kapatılması halinde alınacak komisyona ilişkin sabit bir yüzde oran belirlenmemiş ise de; bu komisyonun nasıl hesaplanacağı sözleşmede gösterildiğinden, kural olarak bankanın bu hesaplama yöntemine göre erken kapama komisyonu alması mümkündür. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin, davalı bankanın kredi sözleşmesinde açıklanan biçimde hesaplanacak erken kapama komisyonu alabileceğinin kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davacı tarafça, alınan komisyonun fahiş olduğu ileri sürüldüğünden diğer bankaların aynı tür vadeli kredilerin erken ödenmesi halinde uyguladıkları faiz oranlarının ortalamaları da gözetilerek ve gerekirse bu konuda bankacılık uygulamaları konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak davalı bankanın aldığı komisyonun fahiş olup olmadığının değerlendirilmesi suretiyle oluşacak bir sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 11.HD’nin 31/03/2016tarih 2013/7604 esas 2016/3518 karar sayılı kararı ve bu yöndeki istikrarlı kararlar)Davacı taraf sözleşmenin erken kapama komisyonuna ilişkin hükümlerinin genel işlem şartı olduğunu ileri sürmekte iseler de ; davaya konu kredilerden ikisi TBK yürürlüğünden önceye dayalı olup, TBK’da düzenlenen genel işlem şartlarına tabii değildir.Bir adet sözleşme ise sonraki tarihli olması nedeniyle genel işlem şartları bakımından değerlendirilmesi gerekir.Sözleşmenin imzalandığı 28/09/2012 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK 96.maddesine göre “sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden veya durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça, borçlu edimini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. Ancak kanun veya sözleşme yada adet gereği olmadıkça borçlu erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz.” Bu düzenleme uyarınca kural olarak borcun erken ifasına engel bir durum bulunmamakla birlikte; borcun erken ifası nedeniyle borçlu aksi sözleşme, kanun veya adet gereği olmadıkça borcundan indirim talep edemeyecektir. Bankaların gelir kaynaklarından birisi de müşterilerine sunduğu krediler nedeniyle elde ettiği faizlerdir. Kredinin erken ödenmesi halinde bankanın faiz gelirinden mahrum olacağı, erken ifanın bankanın mali tablolarını da olumsuz etkileyeceği tartışmasızdır.Ticari krediler bakımından erken ifa halinde indirimi gerekli kılan yasal bir düzenleme bulunmadığından esasında erken ifa hali kredi borçlusunun lehine bir durumdur. Zira borçlu ödemek zorunda olduğu faizden kurtulacak veya daha düşük faizli veya daha uygun bir vadeli krediyle borcunu yeniden yapılandırabilecektir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 34.9 ve 43.9 maddeleri erken ifa halinde her iki tarafın menfaatlerini korumaya yönelik bir düzenleme olduğundan bu hali ile haksız şart olarak kabulü mümkün değildir. Davacının fahiş erken ödeme kesintisi yapıldığını ileri sürmesi nedeniyle bu konuda araştırma yapılmadığından ara karar gereğince; bir kısım bankalara müzekkere yazılarak kredinin kapatıldığı 25/12/2013 tarihi itibariyle alınan erken kapama komisyonu olarak ne oranda kesinti yapıldığı hususunda bilgi verilmesi istenilmiş, bankalar özetle;belirtilen kredi türü için standart bir kesinti bulunmayıp kredi tutarı, işlem tarihi, piyasa koşulları gibi çok sayıda faktörün etkisiyle belirlendiği ve bu nedenle emsal teşkil edecek bir işlem bulunmadığı ancak erken kapama komisyonu olarak minimum %2 olmak üzere kesinti yapıldığını bildirmişlerdir.Emsal araştırmasından sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmış,erken kapama komisyonu hesaplaması bakımından mahkemece alınan kök ve ek rapor ile dairece alınan bilirkişi raporunda hesap açısından fark bulunmamaktadır. Yukarıda özetlenen sözleşme hükümlerine dayalı olarak davalı banka erken ödeme talebi üzerine aynı vadede aynı ödeme planına bağlı ,aynı türde kredinin kapama tarihinde güncel maliyet ve piyasa koşulları paralelinde oluşan yeni faiz oranı üzerinden yeni bir ödeme planı oluşturmuş ,yeni ortaya çıkan toplam geri ödeme miktarı ile erken kapatılan kredinin ödeme planındaki toplam geri ödeme tutarı arasındaki farkı erken kapama komisyonu olarak tahsil etmiştir.Alınan bilirkişi raporuna göre ; DK-320 sayılı kredi için (eski oran 6,65-4,55) 273.788-usd,DK-328 sayılı kredi için (4,15-4,55) 1.558 usd bu kez davacı yararına 1.558 usd komisyon,DK-364 sayılı kredi için de 2013.133 -usd erken kapama komisyonu hesaplanmıştır.Kredinin kullandırıldığı tarihte ki faiz oranına nazaran ,erken kapama tarihinde ki kullandırılacak kredinin faiz oranında yükselme olmuş ise bu kez erken kapama ücreti tahsil edilmeyecek ,bilakis kredi kullanan lehine komisyon tahakkuk ettirildiğinden menfaatler dengesine de aykırı kabul edilemeyeceği yolunda rapor sunulmuştur.Bilirkişi tarafından alternatif ödeme planında kullanılan faiz oranın da emsallere göre değerlendirilmesi yapılmış olup,aynı tarihteki emsal kredi kullandırım oranı ortalamasının % 4,05 olarak hesaplandığı ,alternatif ödeme planında ise %4,55- orandan hesaplandığı anlaşılmakla ortalamaya uygun olduğu, davalının tahsil ettiği erken ödeme kesintilerinin %2,93 /6,29 oranlarına tekabül ettiği,diğer bankaların da minimum %2 oranında tahsil ettikleri bildirdiği,konut finansmanında dahi %2 i oranında yasal kesinti olduğu gözetildiğinde ,ticari kredilerde sözleşmeye müdahale gerektirecek oranda fahiş sayılamayacağı yolunda ki bilirkişi görüşü benimsenmiştir.Davacının mevduatına emsal oranlardan daha düşük faiz tahakkuk ettirilerek davacı zararına sebeb olunduğu yönünde ki iddiası yönünden ise ; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi kök raporunda bankaların TCMB ne bildirdikleri en yüksek faiz oranı olan % 7 oran ile hesaplanmış ancak itiraz üzerine alınan ek raporda ,ve dairece alınan bilirkişi raporunda ;bankalarca fiilen uygulanan en yüksek orana göre yapılan hesaplama da ; ilk iki dönem aynı oranın yani en yüksek oran uygulandığı, ancak diğer dönemlerde davalı bankanın verdiği faizin daha fazla olduğu ,davacı mevduatına düşük faiz uygulanması sözkonusu olmadığı tesbit edilmiştir.Dairemizce alınan bilirkişi raporunda ilave olarak davalı bankanın diğer mudilere fiilen uyguladığı emsal faiz oranlarının karşılaştırması yapılmış,bankanın davacıya, uygulanan oranlardan (0,10-2,24 bandında değişen)her zaman daha fazla faiz uyguladığı böylelikle davacının ;davalı bankanın rehinli mevduatına düşük faiz uygulayarak davacıyı zarara uğrattığı iddiası sübut bulmamış,ilk derece mahkemesince verilen hüküm sonucu itibariyle doğru olsa da faiz alacağı talebine ilişkin yazılan gerekçenin verilen kararla çelişmesi ve yapılan tahkikat neticesi düzeltilen gerekçe nedeniyle hükmün kaldırılması ve yeniden hüküm verilmesi gerektiğinden hükmün kaldırılmasına ve yerinde olmayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Temlik alan davacı ve davacı vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2017 Tarih 2014/252-Esas 2017/681 Karar sayılı hükmün HMK 356, HMK 353(1)b-3 gereği KALDIRILMASINA; “Yerinde olmayan davanın REDDİNE” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak;”Alınması gerekli 44,40- TL harcın; davacı tarafından peşin yatırılan 18.613,80- TL harçtan mahsubu ile fazla olan 18.569,40- TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 36-TL posta masrafının davacıdan tahsiliyle davalıya ödenmesine, Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla davalı lehine 56.648,80-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine”İstinaf yoluna başvuran davacı ve temlik alan davacı tarafından yatırılan 35,90-TL’şer peşin istinaf karar harçlarının kendilerine iadesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 25/09/2019