Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2172 E. 2019/571 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2172
KARAR NO : 2019/571
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2018
NUMARASI : 2017/68 E.-2018/613 K.
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan))
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/04/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkili nezdinde Nakliyat Abonman Blok Sigorta Sözleşmesi ile sigortalı olan dava dışı …. A.Ş.’nin muhtelif tarihlerde ithal ettiği yedek parça emtiasının nakliye sırasında hasarlandığını, hasarın müvekkiline ihbar edilmesi üzerine yapılan ekspertiz incelemesi sonucu hasarlanma olayının nakliye sırasında gerçekleştiğinin somut bir biçimde ortaya konulduğunu, hasar tespit tutanaklarının sunulduğunu, hasar sebebiyle müvekkilinin sigortalısına 17/12/2015 tarihinde 5.496,60-TL ödeme yaptığını ve sigortalısının haklarına halef olduğunu, %20 poliçe marjı hariç tutulmak suretiyle 4.580,50-TL hasar bedelinin davalı taşıma şirketi ile onun sigortacısı konumundaki davalı sigorta şirketinden rücuen tazmini gerektiğini, davalılara gönderilen rücu yazılarına rağmen ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazları ile durduğunu ileri sürerek 4.580,50-TL asıl alacağa ve onun işlemiş faizine yönelik itirazların iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …. A.Ş. vekili, müvekkili nezdinde davalı sigortalı …. A.Ş. lehine Taşıyıcı Mali Sorumluluk Poliçeleri düzenlendiğini, davacının rücu başvurusuna konu hasarlar bakımından davacıdan hasar belgeleri istenmiş olmasına rağmen sunulmadığını, davacı tarafından sunulan sözde hasar tespit tutanaklarında ise müvekkili sigortalısının imzasının ve onayının bulunmadığını, ayrıca okunaklı olmayan bir kısım hasar bildirim formlarında ise hasar sebebinin gereği gibi belirtilmediğini, dolayısıyla davalıların sorumluluğunu gerektiren bir hasar bulunmadığını, kaldı ki davacının kendi poliçelerinin süresi ve teminatı kapsamında olmayan lütuf ödemeleri yaptığını, ayrıca müvekkilinin TTK ve/veya CMR gereği sınırlı sorumluluğunun olduğunu savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı … A.Ş. vekili, müvekkilinin sigortalıya depolama, sipariş hazırlama, araç ve yedek parça taşıma hizmetleri sunmakta olduğunu, ancak hasar tespit tutanaklarının bir kısmında müvekkili şirketin onayının olmadığını, onaylı olanların ise okunaklı olmadığını savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, hasarın tam olarak nerede ve ne zaman oluştuğu konusunda tereddüte mahal vermeyecek şekilde yapılmış tespitler bulunmadığı,emtianın alıcıya hasarlı olarak tespit edildiği yönünde bir bilgi ve belge sunulmadığı, hasarın CMR belgesine şerh düşülmesi gerektiği halde böyle bir belgenin dosyaya sunulmadığı, ayrıca poliçe şartları gereği 60 gün içinde ilgili kişilere gerektiği gibi bildirim yapılmadığı, bu durumda davacının dava dışı sigortalısına lütuf ödemesinde bulunduğu, bu nedenle davalılara rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Dava dilekçesinin 7 nolu delilinde ibraz ettikleri “Muvafakatname ve Beyanname” başlıklı belgede davalı …. A.Ş.’nin, dava konusu yedek parça emtiasının kendi sorumluluğundaki taşıma sırasında hasarlandığını beyan ederek bu hasarda %100 kusur ve sorumluluğun şirketinde olduğunu kabul ve ikrar etmekte olduğunu, ancak mahkemenin bu ikrar belgesine dair herhangi bir inceleme yapmadığını,2-Müvekkili şirketin sigortalısı ile davalı …. A.Ş. arasında akdedilen sözleşmenin 7.maddesinde zarar halinde sorumluluğun düzenlendiğini, bu maddede herhangi bir ayırıma gidilmeksizin davalının yükleme, taşıma ve boşaltma sırasında meydana gelen tüm ziya ve hasarlardan sorumlu olduğunun hüküm altına alındığını, 3-Hasarlı emtiaların, sözleşmenin 7.maddesinin 6.paragrafı çerçevesinde davalı taşıyan …. tarafından toplanarak kendisine ait …. Tuzla Tesisleri’ne (depoya) konulduğunu, bunun sebebinin ise yine 7.maddenin 6.paragrafı icabı davalı taşıyana mal alıcısı bayiler nezdinde hasara uğrayan bütün malları ekspertiz raporunun hazırlanması amacıyla toplama hakkına sahip oluşu olduğunu, dolayısıyla davalı taşıyanın taşıdığı malların hasara uğradığını emtiaları deposunda tutması sebebiyle şüphesiz ki bilmekte olduğunu, 4-Bahse konu “Nakliye Sözleşmesi” ile sözleşme taraflarının, davalı taşıyan ….’nun tazminat sorumluluğunu, T.T.K ve CMR’de düzenlenen brüt ağırlığının kg başına 8.33 SDR azami değeri yerine, malın uğradığı zarar kadar / mal değeri kadar kararlaştırmış olduklarını, 5-Tarafların, Nakliye Sözleşmesi” ile kararlaştırdıkları üzere, her bir hasar için ayrı ayrı bildirimde bulunmaya gerek olmadığını, bir aylık toplu fatura ile, o ayda oluşmuş muhtelif hasarların tümünün talep edilmesinin mümkün olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Nakliyat Abonman Blok Poliçesi kapsamında sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin, davalı taşıyan ve lojistik hizmeti veren ile onun sigortacısından rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vâki itirazların iptali istemine ilişkindir.Dava dışı sigortalının ithal ettiği ve muhtelif bayi ve servislerine gönderilecek yedek parça emtiasının taşıma işini, ayrıca depolama işini davalı … A.Ş.’nin gerçekleştirdiği ve taşıma işinin diğer davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalandığı tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık, davacı ödemesinin teminat kapsamında olup olmadığı, sigortalı emtia hasarının taşıma ve depolama sırasında meydana gelip gelmediği noktasında toplanmaktadır.Davacı ile sigortalı arasında akdedilen poliçenin Özel Şartlar 5.maddesi “Yedek parçaların stok sahasına girdiği andan itibaren ilk 60 gün içinde tespit edilen hasarlar teminata dahildir.” hükmünü haizdir. Ekspertiz raporunda dava konusu taşımanın muhtelif tarihlerde yapıldığı, hasarın 02/02/2015-03/03/2015 tarihleri arasında tanzim edilen 22 adet faturaya konu mala ilişkin olduğu belirtilmiş olup, söz konusu hasarlı mallara ilişkin dosya kapsamında mevcut hasar tutanakları ile ambar çıkış fişlerinin de bu tarihlerde düzenlenmiş olması nedeniyle hasar tespitinin poliçede belirtilen sürede yapıldığının ve ödemenin teminat dahilinde olduğunun kabulü gerekir.Öte yandan TTK’nun 875.maddesi “ (1) Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. (2) Zararın oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde, bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır.” hükmünü haizdir.Somut olayda dava dışı sigortalı ile davalı …. A.Ş. arasında akdedilen Nakliye Sözleşmesinin “Zarar ve Ziyanlar Konusundaki Sorumluluk-Tazminat” başlıklı 7.madddesi “…. yüklenen kolilerin sayısından ve iyi durumda olmalarından sorumludur. Kendisinin bu sorumluluğu …. mağazasında yük teslim formunun imzalanmasından itibaren başlar ve konuyla ilgili hiçbir şerhde bulunmayıp kaşelerini basan alıcılara teslimata kadar devam eder. … Alıcı tarafından gerektiği şekilde tespit edilen hasar veya zarar meydana gelmesi halinde alıcı ….’a şikayette bulunacaktır. Bunun üzerine … alıcı adına tanzim edilmiş satış faturalarını esas alarak ilgili parçalar için tespit edilen zarar kadar alıcıyı tazmin edecektir. Bu referans fatura ve yine tazminat talebi, zararın …. tarafından kendisine tazmin edilmesini isteyen ….’ın tazminat talebi için kanıt teşkil edecektir. …… kendi sigorta şirketi tarafından ekspertiz amacıyla bayiler nezdindeki bütün hasarlı malları masrafı kendisine ait olmak üzere toplama hakkını saklı tutar….” şeklinde düzenlenmiştir. Dosya kapsamında mevcut hasar tespit tutanakları, hasarın hangi aşamada ve ne şekilde meydana geldiğini tespite yeterli değil ise de, dava dilekçesinde açıkça sözü edilen ve ekinde sunulan “Muvafakatname ve Beyanname” başlıklı belgede “2015 yılı Mart ayında yurtdışı nakliyat sırasında aşağıda referans numaraları verilmiş olan sevkiyatlardaki yedek parçalar ….. A.Ş.’nin sorumluluğunda hasara uğramıştır. Bu hasarda %100 kusur ve sorumluluk …..’ne aittir. Emtia sahibinin herhangi bir kusur veya sorumluluğu yoktur.” yazılı olduğu, bu yazının alt kısımda …. ve davalı … A.Ş. kaşeleri ile onlara atfen imza olduğu, daha alt kısımda ise referans numaraları ve karşılarında tutarlar yazılı olan liste olduğu görülmüş olup, bunun dışında dosya kapsamında hasar tutarlarını ayrıntılı bir şekilde gösteren ve davalı …. A.Ş. kaşe-imzasını taşıyan listenin de mevcut olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bu belgelerde yazılı hasar tutarı ile ekspertiz raporunda belirtilen hasar tutarı uyumludur. O halde davalı …. A.Ş. tarafından dilekçeler teatisi aşamasında açıkça itiraza uğramayan bu belgenin dikkate alınması ve dava konusu hasarların davalı …. A.Ş. sorumluluğunda meydana geldiğinin, bu hasardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü gerekir. Öte yandan yukarıda belirtilen sözleşme hükmü uyarınca hasar tutarının tespitinde, alıcı için düzenlenmiş olan satış faturaları ve tazmin talebinin dikkate alınmasında da bir isabetsizlik görülmemiş olup, buna göre davacının 4.580,50-TL tazminat talebi haklıdır. Bununla birlikte davacı tarafça sadece icra takibine konu asıl alacak tutarı harçlandırılmış olduğundan, işlemiş faiz talebinin dava konusu edilmediği kabul edilmiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesince açıklanan hususlar dikkate alınarak davanın kabulü gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş olup, açıklanan bu gerekçelerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)b-2 gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacı vekilinin istinaf başvurunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/68 Esas-2018/613 Karar sayılı ve 12/06/2018 tarihli hükmünün HMK 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,”Davanın KABULÜNE, davalının İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasındaki vâki itirazının KISMEN İPTALİNE, takibin 4.580,50- TL asıl alacak üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 312,89- TL nispi harçtan 78,23-TL peşin nisbi harcın mahsubu ile bakiye 234,66-TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müşteren ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen 78,23-TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından ödenen 36-TL ilk masraf, 750- TL bilirkişi ücreti ile 233,40- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.019,40- yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davalı taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725- TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan toplam 101,70- TL istinaf yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/04/2019