Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2148 E. 2018/1622 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2148
KARAR NO : 2018/1622
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2018 (Ara Karar)
NUMARASI : 2017/846 Esas
DAVA : Tazminat
TALEP : İhtiyati Tedbir – İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/12/2018
İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik olarak verilen ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı/ihtiyati tedbir-ihtiyati haciz isteyen vekili,davalıların müvekkilinin de ortağı olduğu … San. Ve Tic. A.Ş.’nin yönetim kurulu üyeleri olduklarını, 30/03/2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında 3 sene boyunca görev almak üzere seçildiklerini, davalıların 2016 mali yılına ilişkin olarak fahiş huzur hakkı ödemeleri aldıklarını ve bu yolla müvekkilini ciddi biçimde zarara uğrattıklarını, ayrıca şirketin 15/12/2016 tarihinde … Pazarlama San. Ve Tic. A.Ş. ile birleştiğini, mali yapısı oldukça zayıf olan bu şirketin devralınmasının şirketi ciddi biçimde zarara uğrattığını, davalıların şirketi zarara sokacak bir çok fiil gerçekleştirdiklerini ve/veya karar aldıklarını, bunların sonucu olarak şirketin içerisinde birikmiş olan kârın türlü yollarla şirket dışına usulsüz olarak aktarıldığını, bu nedenle bu zararların davalı yönetim kurulu üyelerinden tazmin edilmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şirket yönetim kurulunun iş ve işlemlerinden dolayı müvekkilinin uğramış olduğu toplam zararın tespiti ile tespit edilecek toplam zarar miktarından şimdilik 5.000- TL’sinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, şirket yönetim kurulunun iş ve işlemlerinden dolayı şirketin uğramış olduğu toplam zararın tespiti ile tespit edilecek toplam zarar miktarından şimdilik 5.000- TL’sinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 24/05/2018 tarihli dilekçesinde ise, davalıların malvarlıkları hakkında 3.kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama sırasında bilirkişi marifetiyle belirlenecek tüm şirket zararlarını karşılayacak tutarda olmak üzere davalılar aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili,davacının şirket genel kurul kararlarının iptali talebiyle bir çok dava açtığını, bu davanın da haksız ve kötüniyetli olarak açıldığını, iş bu davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, ayrıca davacı iddia ve taleplerinin haksız olduğunu, davacının şirketin zarara uğradığı yönündeki iddiasının dayanağının TTK hükümleri olduğunu, ancak davacının doğrudan kendisinin zarara uğradığı yönündeki iddiasını ancak haksız fiil hükümlerine dayandırabileceğini, her iki talep yönünden de ispat yükünün davacıda olduğunu, kaldı ki davalılar hakkında alınan ibra kararlarının mevcut olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesinin 31/05/2018 tarihli ara kararı ile, davalıların malvarlığının dava konusu olmaması nedeniyle ihtiyati tedbir koşulları oluşmadığı, ayrıca davanın belirsiz alacak davası olması nedeniyle henüz zarar tutarı belirsiz olduğundan ihtiyati haciz şartları da oluşmadığı gerekçesiyle her iki talebin de reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı/ihtiyati tedbir-haciz isteyen vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/ihtiyati tedbir-haciz isteyen vekili vekili istinaf dilekçesinde;
1-Davanın para alacağı talebini içeren belirsiz alacak davası olduğunu, davalıların fiili olarak dava konusu alacağı muvazaa veya hileli devir gibi işlemlere konu etmek suretiyle müvekkilinin dava konusu ettiği ve hüküm altına alınacak haklarına zarar vermesini önlemek adına ihtiyati haciz taleplerinin kabulünü talep ettiklerini, davalıların mal kaçırma risklerinin de bulunduğunu,
2-Davalılar hakkında açılan bir başka davada davalıların yönetim kurulu üyesi sıfatıyla gerçekleştirdikleri kusurlu davranışlarının tespit edildiğini, yine açılan bir başka davada yönetim kurulu üyelerine sağlanan fahiş huzur hakkı ve sair maddi menfaatlerin örtülü kazanç dağıtımı olduğunun ispat edildiğini,
3-Davalıların hukuka aykırı eylem ve davranışlarının şüpheye yer vermeyecek kadar açık olduğunu, davalıların gerek şirket gerekse müvekkili nezdinde meydana getirdiği zararın kesintsiz bir şekilde devam etmekte olduğunu, yargılamanın uzun sürebileceği, davalıların şirket varlıklarını elden çıkararak şirketi zarara uğratan faaliyetlerine devam etmeleri karşısında zararların güvne altına alınması gerektiğini,
4-Her ne kadar dava konusu para alacağına ilişkin olup, davalıların malvarlığı doğrudan davanın konusu değil ise de, yönetim kurulunun sorumluluğunda farklılaştırılmış teselsül kurallarının uygulanmasına dair yasa hükmü ile HMK’nun 107.maddesi hükmüne göre, belirsiz alacak davasında bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra ancak zararın tutarının belirli gelebileceği gerçeği karşısında şirket zararlarının güvencesiz bırakılmaması gerektiğini, , bu çerçevede HMK’nun 389 vd. hükümlerinden azami ölçüde yararlanılarak yargılamadan beklenen amaca uygun bir tedbir kararı tesis edilmesi gerektiğini, hakimin para alacağını hiç olmazsa belirli hale gelinceye kadar güvenceye alacak her türlü tedbir kararı verebilmesi gerektiğini,
5-Alacak belirli hale geldikten sonra ise belirlenen tutar kadar ihtiyati tedbirin ihtiyati hacze dönüştürülerek alacağın teminat altına alınmış olabileceğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve talepleri gibi ihtiyati tedbir karar verilmesini, ayrıca zararın bilirkişi marifetiyle belirlenerek ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Talep, davacının ortağı olduğu dava dışı şirketin yönetim kurulu üyeleri olan davalıların haksız ve hukuka aykırı davranışları nedeniyle davacının ve şirketin uğradığı zararların tazmini istemiyle açılan belirsiz alacak davasında, davalıların malvarlıkları hakkında ihtiyati tedbir, zararın tespiti halinde ihtiyati haciz karar verilmesi istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle her iki talebin de reddine karar verilmiştir.Gerek ihtiyati tedbir gerekse de ihtiyati haciz hukukumuzda geçici hukuki korumalar olarak düzenlenmiştir. Ancak bu iki hukuki koruma kurumu konuları, amaçları, kapsamı bakımından farklıdır. Bir uyuşmazlıkta hem ihtiyati tedbir hem ihtiyati haciz istenmesine yasal bir engel yoktur. Ancak uyuşmazlığın niteliği, konusu ve talep edilen hukuki koruma türüne göre, hangisinin koşullarının oluştuğu, hangisine karar verileceğinin takdiri mahkemeye aittir.
HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.
Somut olayda; davanın, bir miktar para alacağının tahsili istemine ilişkin olması, davalıların malvarlıklarının iş bu davanın konusunu teşkil etmemesi nedeniyle ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik verilen ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmış olması da sonucu değiştirmeyecektir.
İhtiyati haciz talebine gelince; İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir.
Somut olayda, dava bir miktar para alacağının tahsili istemine ilişkin olmakla birlikte, belirsiz alacak davası şeklinde açılmış olup henüz alacak miktarı belirlenmemiştir,ayrıca dava değeri şimdilik 10.000- TL olup bu aşamada ancak bu tutarla sınırlı olarak talepte bulunulabilir. Ne var ki davacının terditli ihtiyati haciz talebi de alacak miktarının bilirkişi incelemesi sonucu belirlenmesi halinde belirlenecek tutar üzerinden ihtiyati hacze karar verilmesi yönündedir, dolayısıyla bu aşamada ihtiyati haciz talebi de haklı görülmediğinden talebin reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, açıklanan bu gerekçelerle davacı/ihtiyati tedbir-ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı/ihtiyati tedbir-ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine .
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/12/2018