Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2129 E. 2019/445 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2129
KARAR NO : 2019/445
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2018
NUMARASI : 2017/949 E.- 2018/519 K.
DAVA : Limited Şirket Ortaklığından Çıkarma
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/03/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, 4 ortaklı olan müvekkili şirketin iştigal alanı … İşletmeciliği olup ortakların kuaförlük mesleğini birlikte ve aynı yerde icra etmekte olduklarını, ancak davalının işyerindeki çalışma düzenine aykırı davranışlar içerisine girdiğini, bu nedenle şirketin faaliyetlerinin sürdürülebilmesinin olanaksız hale geldiğini, şirketin ana sözleşmesinde bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceğine ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığından TTK’nun 640/3 maddesi ortağın mahkeme kararı ile haklı sebebe dayanarak çıkarılmasını isteme zorunluluğunun doğduğunu, bu amaçla şirket genel kurulunun 26/06/2015 tarihinde toplandığını ve davalı ortağa durumun yazılı olarak tebliği, şirketten çıkma isteğini bildirmemesi halinde ortaklıktan çıkarılması için dava açılması yolunda karar alındığını, bu kararın ihtarname ile davalıya bildirildiğini, ancak davalının çıkma yolunda bir irade göstermediğini ileri sürerek davalının müvekkili şirketten çıkarılmasına, ayrılma akçesinin hesaplanıp kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davacı tarafın müvekkilinin şirket ortaklığından çıkarılması yönünde dava açılmasına ilişkin almış olduğu genel kurul kararının bulunmadığını, ayrıca davacı iddialarının haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 26/06/2015 tarihli ortaklar kurulu kararının TTK’nun 621/1-h bendi koşullarına uygun olarak alınmış bir karar olmadığı, dosyaya ibraz edilen diğer kararların ise davadan sonra alınmış olduğu, dolayısıyla dava açılabilmesi için gerekli yasal ön koşulun yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucu Dairemizin 27/04/2017 tarihli 2017/130 E., 2017/167 K. sayılı kararı ile, “yargılama devam ederken alınan kararın davalının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin olduğu, ancak mahkeme kararı olmadan bu kararın ticaret siciline tescil edilmesi mümkün olmayacağından yapılması gerekenin, ortaklıktan çıkarılma davası açılabilmesi için alınmış genel kurul kararının sunulması veya usulüne uygun olarak genel kuruldan çıkma davası açmak üzere karar alınmasını sağlayacak şekilde davacı vekiline uygun süre verilerek dava şartı eksikliğinin giderilmesi olduğu, zira tamamlanabilir dava şartının söz konusu olduğu” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.Dairemiz kararından sonra ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ise, ortaklıktan çıkarılma davası açılabilmesi için alınmış genel kurul kararının sunulması veya bu yönde usulüne uygun olarak karar alınması için davacı vekiline kesin süre verildiği, ancak davacı vekilinin 20/06/2016 tarihinde alınan genel kurul kararının yeterli olduğunu belirterek başkaca bir karar sunmadığı, dava açıldıktan sonra 20/06/2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında davalının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin karar verildiği, ancak mahkeme kararı olmadan çıkarma işlemi yapılamayacağı, dolayısıyla bu kararın usulüne uygun olmadığı, dava şartının tamamlanamadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-02/09/2015 tarihli çoğunluk ortaklar kurulu kararı alınarak ¾ çoğunluğu temsil eden ortakların tümünün, davalının haklı nedenlerle şirketten çıkarılmasını kararlaştırdıklarını, dava açıldıktan sonra ise mahkemenin yasa hükümlerini yanlış yorumlayarak bu konuda genel kurul kararı alınmasını istediğinden 26/06/2016 tarihinde Olağanüstü Genel Kurul toplanarak aynı çoğunlukla aynı kararın yeniden alındığını, buna rağmen davanın reddinin doğru olmadığını, 2-Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra ilk derece mahkemesinin taraflarına kesin süre vermesi üzerine 26/06/2016 tarihli kararın yeniden sunulduğunu, zira bu kararın TTK 621/h bendini karşılar nitelikte olduğunu, mahkemenin şekli incelemeyle “dava açılabilmesi için” ibaresi bulunmadığından hareket ederek kararı yeterli görmemesinin ve davayı usulden reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki taraflarınca genel kurul kararı dava açıldıktan sonra alındığından kararda “dava açılabilmesi için” ibaresinin bulunması durumunda zaten çelişkili bir karar alınmış olacağını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE:Dava, haklı nedenle limited şirket ortağının ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkindir.Davacı şirketin ticaret sicil kaydı incelendiğinde, eşit hisseye sahip 4 ortaklı bir limited şirket olduğu, dava dışı ortaklar … ve …’nun şirketi müştereken temsil ve ilzama yetkili oldukları görülmüştür. TTK 640. maddesi “ (1) Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir. (2) Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.(3) Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâli saklıdır.” düzenlemesini içermektedir.TTK’nun 616 maddesinin 1. bendinde genel kurulun devredilemez yetkileri sıralanmış, (ı) fıkrasında; “Bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması” genel kurulun devredilemez yetkilerinden biri olarak tanımlanmıştır. TTK’nun 621 maddesinin 1 fıkrasında; “Aşağıdaki genel kurul kararları temsil edilen oyların en az 2/3’ünü ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabilir.” denilmiş ve (h) bendinde; “Bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması” hususu da bu madde kapsamında alınacak oy oranına bağlanmıştır.O halde TTK 640/3 maddesi uyarınca haklı sebeple ortaklıktan çıkarılma davasının açılabilmesinin ön şartı,TTK 621/1-h maddesi uyarınca usulüne uygun olarak alınmış bir genel kurul kararıdır. Somut olayda dava dilekçesi ekinde sunulan 26/06/2015 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağı incelendiğinde, davalının haklı nedenlerle şirketten çıkarılması istemiyle mahkemeye başvurulması yönünde karar alınması için şirketin olağanüstü genel kurulunun toplantıya çağrılmasına, ancak daha önce durumun davalıya noter kanalı ile tebliği ile şirketten kendi isteği ile çıkmasının istenilmesine, aksi halde söz konusu kararın alınması için hukuki işlemlerin başlatılmasına karar verildiği görülmüş, yargılama devam ederken ilk derece mahkemesinin davacı taraftan TTK 616 ve 621.maddelerine uygun olarak alınmış ortaklar kurulu kararını sunmasının istenilmesine üzerine sunulan 02/09/2015 tarihli “..Çoğunluk Ortaklar Kurulu Kararı” başlıklı belgede ise 26/06/2015 tarihli toplantıda alınan karar gereği davalıya 01/07/2015 tarihli ihtarnamenin tebliğ edildiği, ancak davalının ortaklıktan ayrılmadığından bahisle davalının ortaklıktan çıkarılması, ortaklıktan çıkarılması için dava yoluna başvurulması ve bu hususta açılacak davaların takip edilmesi yönünde katılanların oybirliği ile karar alındığının belirtildiği görülmüş, ayrıca davalının ortaklıktan çıkarılması hususunun görüşülmesi için 20/06/2016 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması yönünde çağrı yapıldığı, 20/06/2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında ise davalının şirket ortaklığından TTK 616/1-h ve 640.maddeleri uyarınca çıkarılmasına karar verildiğinin belirtildiği görülmüştür. TTK 621/1-h hükmü açık olup iş bu davanın açılabilmesi için alınması gereken karar “davalı ortağın haklı sebeplerle şirketten çıkarılması” kararı değil, “davalı ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması” kararıdır. Ne var ki davacı tarafça gerek dava öncesinde gerekse dava sonrasında alınan kararlar davalı ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması yönünde usulüne uygun olarak alınmış genel kurul kararı mahiyetinde değildir. Dairemizin 27/04/2017 tarihli 2017/130 E., 2017/167 K. sayılı kararından sonra, ilk derece mahkemesince davacı tarafa yukarıda belirtilen mahiyette usulüne uygun olarak alınmış genel kurul kararını sunması yönünde kesin süre verildiği ve sonuçları ihtar edildiği halde, daha önce dosyada mevcut olan 20/06/2016 tarihli kararı sunmakla yetinildiği görülmüştür. Bu durumda ilk derece mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi yönünde vermiş olduğu kararda bir isabetsizlik görülmemiş olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 28/03/2019