Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2128 E. 2020/1092 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2128
KARAR NO : 2020/1092
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2018
NUMARASI : 2017/3 Esas – 2018/495 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin tekstil piyasasında müşterilerinden aldığı siparişleri fason olarak alıp üretim yaptığını, müşterisi dava dışı … firmasının Almanya’ya ihracat yapan bir firma olduğunu, sipariş aldığı gömlekleri üretmek üzere müvekkili firma ile sözleşme yaptığını, müvekkili firmanın gömleklerin üretimi için davalı … firmasından, diğer davalı … firmasının ürettiği … marka dikiş iplikleri satın aldığını, davalı firmalar arasında bayilik ilişkisi olduğunu, müvekkilinin davalı firmalardan tedarik ettiği iplik ve diğer malzemelerden gömlek siparişini dikerek dava dışı Kökten Tekstil firmasına teslim ettiğini, dava dışı … tarafından yaptırılan testler sonucunda 11 ayrı örnekte gömlek üretiminde kullanılan … ve … renklerinde kullanılan dikiş ipliklerinde … (KOH Method) sonucu F çıktığını, yani kanserojen madde tespit edildiğini, dava dışı … firmasının bu sonuç üzerine gömlekleri tekrar yıkama, ütüleme ve paketleme işlemine tabi tuttuğunu ve gecikme dolayısıyla havayolu kargosu ile taşıma yaptırdığını, gömleklerin yeniden yıkama, ütüleme ve paketleme masrafları için 21.245,64 TL. tutarın davalı … tarafından müvekkili şirkete ödendiğini, ayrıca yeniden yapılan test işlemleri, aksesuar, etiket ve nakliye masrafları için 49.942,67 TL’nin müvekkili tarafından dava dışı … firmasına ödendiğini, müvekkili şirketin de ihtarname ile tüm zararların ödenmesini davalılardan talep ettiğini, ancak ödeme yapılmadığını, meydana gelen zararın, gömleklerin dikiminde kullanılan iplikler üzerinde tespit edilen kanserojen maddelerden kaynaklandığını, ayıbın çıplak gözle tespit edilemediğini, ancak laboratuarda yapılacak testlerle belirlenebildiğini, davalıların ağır kusurlu olması nedeniyle herhangi bir ihbar süresine tabi olmadığını, davalıların dikiş ipliklerini test ettirip, kanserojen madde bulunmaması halinde piyasaya sürmesi gerekirken, davalının sözleşmeye aykırı davrandığını belirterek, 49.942,67 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; müvekkilinin üretici firma olan diğer davalı … aldığı ürünlerin … belgesi ile alındığını, bu belgeyle teslim alınan ürünlerde kesinlikle kanserojen madde ve/veya başkaca hiçbir zararlı madde olmadığının garanti edildiğini, … belgesinin her yıl yenilendiğini, teslim edilen mallarda davaya konu olayla ilgili bir ayıp varsa, bu ayıptan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, bir sorumluluk varsa üretici … sorumlu tutulabileceğini, çünkü üreticinin ürünlerde hiçbir ayıp olmadığını garanti ettiğini, müvekkilinin aldığı her ürünü test ettirmek gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını, davacının haksız olarak ve müvekkilinin muvafakati olmadan zarara uğradığını iddia ettiği miktarın 21.245,64 TL’sini müvekkilinin kendisinden olan alacağından keserek ödemediğini, bu nedenle müvekkilinden tahsil edilen bedelin harca esas değerden mahsup edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili; dava konusu ürünlerin müvekkilinin ürünü olup olmadığının belli olmadığını, öyle ki davacı tarafın bir kısmı veya tamamını dışarıdan başka bir tedarikçiden almış olabileceğini, fatura ile bayilerinden alınmış bir ürün var ise de bu ürünün o ürün olduğunun ispatının gerektiğini, davaya konu ürünün müvekkiline ait olduğu kabul edilse bile davacı tarafından bu ürünün kullanıldığının da ispat edilmesi gerektiğini, iddianın haksız ve yersiz olduğunu, davacı tarafça yokluklarında yaptırılan testleri kabul etmediklerini, davacının piyasada yaymaya çalıştığı marka ve ürünlerinin kanserojen madde içerdiği şeklinde haksız rekabet tutumlarının maddi ve manevi zararlarına sebep olduğunu, bu sebeple her türlü dava ve şikayet haklarını saklı tuttuklarını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, yasal dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin kataloglarında seri üretime başlanmadan numune çalışması yapılması gerektiğini belirttiğini, bu bakımdan sorumluluğun da davacı tarafta olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; bilirkişi heyeti tarafından teknik analiz ile düzenlenen rapor itibariyle dava konusu yapılan ürünlerin kanserojen miktarının ihracat ve satışa engel oluşturmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili: meydana gelen zarar ile ipliklerin boya içeriğinde bulunan kanserojen madde arasında illiyet bağı bulunduğunu ve davalıların ağır kusurlu olduklarını, ayıp davalının ağır kusuruna dayandığından ihbar süresine tabi olmadığını, davalıların basiretli bir tacir olarak ipliklerde kanserojen madde olup olmadığını test ettirerek kanserojen madde tespiti halinde piyasaya sürmemesi gerektiğini, bilirkişi raporunda belirtilen KOH yönteminin kanserojen madde tespitinde doğru test yöntemi olduğunu, müvekkilinin alıcı firma veya Alman firması ile arasında KOH yöntemine göre test yapılamayacağına dair bir anlaşma bulunmadığını, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davalılar tarafından üretimi ve davacıya satışı yapılan ipliklerin ayıplı olduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı tarafından; davalıların üreticisi ve satıcısı olduğu ipliklerde kanserojen madde tespiti nedeniyle, ihracatçı firma tarafından yapılan ve bu firmaya ödenen yıkama, ütüleme, ambalajlama, havayolu nakliyesi ve ilave test masraflarının davalılardan tahsili talep edilmiştir. Tacirler arası satış sözleşmelerinde 6102 sayılı TTK’nun 23. maddesi ile, bu madde yollamasıyla 6098 sayılı TBK’nun satış sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Somut olayda gizli ayıp, yani kullanımla ortaya çıkan ve basit bir gözden geçirmeyle tespit edilemeyecek nitelikte bir ayıp söz konusu olduğundan, ayıp ihbar süreleri bakımından TTK’nın 23. maddesi hükmü değil, TBK’nın 223. ve 225. maddeleri hükümleri uygulanmalıdır. 6098 sayılı TBK’nın 223. maddesine göre; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Aynı yasanın 225. maddesine göre ise; Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir. Somut olayda ileri sürülen ayıbın ancak laboratuvar ortamında tespit edilebilecek nitelikte olması nedeniyle gizli ayıp niteliğinde bulunduğu; ayıbın davacıya ihracatçı firma tarafından 27.09.2016 tarihinde bildirildiği, davacı tarafından keşide edilen 01.10.2016 tarihli ihtarname ile de davalılara ihbar edildiği görülmekle, ayıp ihbarının süresinde olduğu açıktır. İlk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi ve test raporunda, davaya konu ipliklerde …100 standardı bakımından kanserojen madde miktarının sınır değerin altında olduğu, dolayısıyla ürünlerin standartlara uygun olduğu tespit edilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, ihracatçı firma tarafından yaptırılan test KOH yöntemi olup, bu yöntem daha yüksek standart isteyen bir yöntemdir. Dolayısıyla … yöntemine göre kanserojen olmayan bir ürünün KOH yöntemine göre testi geçememesi mümkündür. Bu kapsamda davalıların …. firması tarafından denetlenmek suretiyle, dünyada genel olarak kabul gören … standartlarına uygun üretim yaptıkları, davaya konu ürünlerin de bu standarda uygun olduğunun tespit edildiği; taraflar arasında KOH yöntemi standartlarına uygun ürün satışı yapılacağına dair bir sözleşme veya uygulama bulunmadığı gibi, davalıların da KOH standartlarına uygun ürün satmayı taahhüt ettiklerine dair bir delil de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalılar tarafından üretim ve satışı yapılan ürünlerin ayıplı olduğundan söz edilmesi mümkün olmayıp, davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/10/2020