Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2116 E. 2020/1400 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2116
KARAR NO : 2020/1400
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2018
NUMARASI : 2016/886 Esas – 2018/556 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 01/06/2010 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalanarak taraflar arasında ticari ilişki kurulduğunu, davalının müvekkilinden sözleşme hükümleri uyarınca istasyonu işletme ve taahhüt edilen miktarlarda ürün almayı kabul ettiğini, ancak davalı tarafından taahhüt edilen miktarlarda madeni yağ ve akaryakıt satışı yapmadığını, bu kapsamda müvekkilinin cezai şart alacağına ilişkin faturalar düzenlenerek davalıdan bu bedellerin talep edildiğini, davalının fatura bedellerini ödememesi üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesinin talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasında 01/06/2010 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme süresinin bitiminde sözleşmenin feshedildiğini, davacının fesihte cezai şart isteme hakkını saklı tutmadığını, bayilik sözleşmesinin yapıldığı 2010 tarihinden 2015 tarihine kadar çevrede akaryakıt satışlarını olumsuz etkileyecek gelişmelerin olduğunu ve satışların düştüğünü, bu durumdan da davacının haberdar olduğunu, davacının taleplerinin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; eksik alınan madeni yağ miktarının 5,70 m3, eksik alınan akaryakıt miktarının ise 1.654,40 m3 olduğu, buna bağlı cezai şart tutarının ise takip tarihi itibariyle 249.022,12 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; sözleşmenin süreli olup süre sonunda feshedildiğini, davacının cezai şart hakkını saklı tutmadığını, cezai şart miktarının müvekkilinin ekonomik olarak mahvına neden olabilecek miktarda olduğunu, satışların müvekkilinin elinde olmayan nedenlerle azaldığını, ayrıca icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, akaryakıt bayilik sözleşmesi ve satış taahhüdünde öngörülen yıllık asgari ürün satışı taahhüdüne aykırı davranıldığı iddiasına dayalı cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. TBK’nın 179/2. maddesine göre; “ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkca feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Mal alım taahhüdüne aykırılık nedeniyle cezai şart istemine ilişkin olarak Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında, iki halde alacaklının ceza koşulunu isteyemeyeceği; eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamayacağı, diğer yandan alacaklının, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemeyeceği, yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerektiği, çekince için bir şekil şartının getirilmediği, tedarikçinin, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebileceği, bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebileceği, sonraki yıllarda da aynı kuralın geçerli olduğu, bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemeyeceği, çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği, TBK’nın 179/2. maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından, tarafların sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilecekleri, örneğin sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğinin kararlaştırabileceği, ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, ceza koşulu istenmeyeceğine dair haklı bir güven oluşmuş ise, oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceği kabul edilmiştir. Somut olayda; taraflar arasındaki sözleşme süreli olup süre bitiminde taraflarca karşılıklı olarak feshedildiği, sözleşme eki genel şartların 11. maddesinde fesihle birlikte cezai şart istenebileceğinin kararlaştırıldığı, yine davalı tarafça imzalanan alım taahhüdünde, davalının yıllık 3600 metreküp akaryakıt ve 10 metreküp madeni yağ satmayı, taahhüde uyulmaması halinde eksik akaryakıt bakımından metreküp başına 50 USD, madeni yağ bakımından ise 600 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği, davalının 01.06.2014-01.06.2015 döneminde taahhüt kapsamında eksik satış yapılan akaryakıt miktarının 1654,40 metreküp, madeni yağ miktarının ise 5,70 metreküp olduğu, takip tarihi itibariyle satış taahhüdü kapsamında eksik satış nedeniyle oluşan cezai şart tutarının ise takip tarihindeki kur üzerinden 249.022,12 TL olduğu; davalının asgari alım taahhüdünü yerine getirmemesine rağmen davacı tarafça ihtirazi kayıt konulmadığı gibi bu konuda davalı bayiye bir ihtar da keşide edilmediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki taraflar arasındaki sözleşme 01.06.2015 tarihli fesihname ile karşılıklı olarak feshedilmiş olup, fesihnamede de davacının asgari alım taahhüdüne dayalı herhangi bir ihtirazi kaydı bulunmadığı gibi, alım taahhüdüne dayalı cezai şart alacağı bakımından icra takibi de fesihten yaklaşık 6 ay sonra başlatılmıştır. Dolayısıyla beş yıl süreli bayilik sözleşmesinin süre bitiminde yenilenmeyerek sona ermesi sonucunda, sözleşme bitiminden itibaren yaklaşık 6 ay suskun kaldığı anlaşılan davacının, artık alım taahhüdüne dayalı cezai şart talep etmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru değildir. Ancak bu husus yeniden yargılama gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/886 Esas 2018/556 Karar sayılı ve 16/05/2018 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 3.347,49- TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 3.293,09-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 27.851,67-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 4.252,67-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 31,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 29/12/2020