Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2108 E. 2020/750 K. 03.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2108
KARAR NO: 2020/750
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI: 2017/246 Esas-2018/759 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/09/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin alacağına karşılık davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, başlatılan icra takibine davalı borçlunun haksız ve dayanaksız olarak itiraz ettiğini ve tüm bu nedenlerle davalı tarafca yapılan haksız ve dayanaksız itirazın iptaline, icra takibinin takip talebinde yer alan şartlarla devamına, davalı borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkil ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki hiçbir zaman mevcut olmadığını, icra takibine dayanak olan faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri de bulunmadığını, davacı tarafın alacak iddialarına dayanak olarak sunmuş olduğu faturalara konu mallar tarafımızca hiçbir zaman teslim alınmadığı gibi işbu faturalara ilişkin malın teslim edildiğine dair sunulmuş tek bir sevk irsaliyesi dahi bulunmadığını, davacı tarafın kötü niyetle hareket ettiğini ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, davacı tarafa %20 den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı tarafın defter ibrazından kaçındığı, davacı yanın defterleri incelenmek suretiyle alınan raporda da belirtildiği üzere taraflar arasında düzenlenen faturaların irsaliyeli fatura olması nedeniyle davalının teslime ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı, bunun yanında davacı tarafın takip öncesi işlemiş faiz talebinin kesin vade veya takip öncesi temerrüte düşürme durumu söz konusu olmadığından yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 8.463,22-TL asıl alacak yönünden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, işlemiş faiz talebinin reddine, icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, ticari ilişkinin hiçbir zaman mevcut olmadığını, takibine dayanak olan faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri bulunmadığı, haksız ve kötü niyetli bir şekilde ikame edilen davanın reddi gerektiğini, nitekim davacı tarafın alacak iddialarına dayanak olarak sunduğu faturalara konu mallar taraflarınca hiçbir zaman teslim alınmadığını,davacı tarafından sözde faturaya konu malın teslim edildiğine dair sevk irsaliyelerinin düzenlendiği iddialarında dahi mahkemece işbu sevk irsaliyelerinde malın teslim edildiğine dair müvekkili şirket çalışanlarına ait bir imzanın bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini belirterek, kararının kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine veya lehlerine esas hakkında yeniden karar verilmesine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde borca, faize ve ferilerine yönelik vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre; yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı şirketin incelemeye ticari defterlerini ibraz etmediği, incelenen davacı ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 8.463,22-TL alacaklı olduğu, davacı ile davalı arasında davalı şirketin ortağının şahsi kredi kartı ile davacı firmaya yaptığı kısmi ödemeler dikkate alındığında aralarında ticari ilişki olduğunun tespit edildiği, dava dosyasına ibraz edilen faturalar ilgili Vergi Usul Kanununa göre İrsaliyeli Fatura olarak düzenlendiğinden ayrıca sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek olmadığı hususları tesbit edilmiştir. Davacının kanuna uygun tutulduğu anlaşılan ticari defter kayıtlarına göre davacı takip tarihi itibariyle davalıdan takibe konu faturalardan dolayı alacaklı görünmekte ise de, davalı ticari defterlerini ibrazı istenilmesine rağmen incelemeye sunmamıştır. Bilirkişi raporu incelendiğinde balık ürünlerinden oluşan ürünlerin cüzi miktarlarda olan fatura tutarları karşılığında ödeme yapılmadığı ,mal tesliminden sonra davalı şirket yetkilisi tarafından toplu ödemeler gerçekleştirildiği ,ticari ilişkinin devam ettiği 2016 yılı boyunca ilişkinin bu şekilde sürdüğü,takibe konu cari hesap bakiyesinin oluştuğu tarihten sonra da şirket yetkilisinin kredi kartı ile kısmi ödemesi bulunduğu ,takip dayanağı faturalar nedeniyle kısmi ödeme yapan davalının fatura bakiyesinin de kabulünde olduğu gerekir.Faturaların irsaliyeli fatura oldukları davalı tarafın iddia ettiği ürünleri teslim konusunda fatura ekinde ayrıca sevk irsaliyesi olma şartı bulunmadığından, davacı takip konusu irsaliyeli fatura içeriği ürün teslimini kanıtladığının kabulü gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle ;davanın kısmen kabulune, fazlaya ilişkin istemin reddine ilişkin hükümde isabetsizlik görülmemiş, istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 578,12- TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 144,53- TL harcın mahsubu ile bakiye 433,59- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 30,20- TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 03/09/2020