Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2086 E. 2020/1078 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2086
KARAR NO: 2020/1078
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/05/2018
NUMARASI: 2016/740 Esas – 2018/649 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin dava dışı … şirketinde %1 hisse ile müdür olarak kısa bir süre görev yaptığını, o dönem bu şirketin davalı bankadan almış olduğu çeklerle hiçbir alakasının bulunmadığını, bu çeklerin depo bedelinin davalı bankaya ödendiğini ve belgelerinin kendisinde bulunduğunu, ayrıca davalı bankanın kendisine muhatap gibi gösterdiği sözleşmede kendi imzasının bulunmasına karşılık bu sözleşmenin oldukça uzun ve kendisince hiç müzakere edilmeden, içeriği okutulmadan imzalatıldığını, davalı bankanın hakkında 2011 yılında icra takibi başlattığını ve takibin kesinleştiğini belirterek, borçlu olmadığının tespitine ve maaşından yapılan kesintilerin yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 13/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava değerini 1.698,73 TL artırarak toplam 9.698,73 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davaya konu alacağın tahsili için icra takibine geçildiğini ve takibin kesinleşmesinden sonra davacı kefilin maaşından cebri icra yolu ile kesintiler yapıldığını, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, müvekkilinin Merter Şubesi tarafından dava dışı … şirketine genel kredi sözleşmesi kapsamında nakit ve gayrinakit krediler kullandırıldığını ve davacının da bu kredi sözleşmelerden 28/02/2007 tarih ve 241.000,00 TL bedelli sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, kredinin geri ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edildiğini ve toplam 24.600,00 TL gayri nakit ve 1.729,56 TL nakit olmak alacağın ödenmesinin istenildiğini ve hesap kat ihtarının 27/12/2010 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, ayrıca toplam 5 adet çek yaprağı garanti tutarının da lehtarlarına ödenmek suretiyle tazmin olduğunu ve nakit kredi riskinin de 26/10/2011 tarihinde toplam 2.590,00 TL daha yükseldiğini, davacı bankanın halen 23 adet çek yaprağı garanti tutarı alacağının ve icra avukatlık ücreti alacağının bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı …’ın dava dışı … şirketinin imzaladığı sözleşmeyi kefil olarak imzaladığı, davalı banka tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile toplam 2.442,02 TL nakdi alacak ve 12 adet çek yaprağı karşılığı 6.000,00 TL’nin depo edilmesi amacı ile de gayrinakdi alacak yönünden takip başlatıldığı, kat ihtarında belirtilen nakit borcun dava dışı diğer kefil … tarafından ihtarda belirtilen süre içerisinde ödenmiş olduğu, davalı bankanın sadece gayrinakdi çek bedeli yönünden alacak talebinde bulunabileceği, bankanın icra dosyasında 12 adet çek yaprağı için 6.000,00 TL depo edilmesi için talepte bulunduğu, davalı banka ile dava dışı şirket arasında akdedilen sözleşmede kefillerin de gayrinakdi alacaklar ve çek bedellerinden sorumlu oldukları yönünde açık bir düzenleme bulunmadığı, ancak bankanın sorumlu olduğu çek bedelinin banka tarafından 3. şahsa ödenmesi nedeniyle kredi alacağının nakde dönüşmesi sebebiyle davalı bankanın nakde dönüşen bu miktar için davacıya müracaat edebileceği, takipten önce nakde dönüşen çek bedelinin diğer kefil tarafından ödenmiş oluşu, takipten sonra 26/10/2011 tarihinde banka tarafından ödenen 2.590,00 TL için davacıya takip yapılabileceği, banka tarafından takipten sonra nakde dönüşen 2.590,00 TL yönünden davacının hesabından kesilen ödemeler mahsup edildiğinde davalı tarafından davacıdan 3.139,98 TL fazla tahsilat yapıldığı, mahkeme tarafından verilen tedbir kararına kadar da sonradan 6.558,75 TL fazla tahsilat yapıldığı, dolayısıyla davacı tarafından davalı bankaya 9.698,73 TL fazla ödemede bulunulduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; düzenlenen sözleşme ve Çek Kanunu uyarınca davacının gayri nakdi kredilerden oluşacak depo sorumluluğunun bulunduğunu, sözleşmede imzası bulunan davacı kefilin bankanın kullandırmış olduğu ve kredi niteliğindeki tüm ürünlerden dolayı sorumlu olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesinin fazla tahsilat yapıldığı yönündeki kararının kanuna aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava; taraflar arasında imzalanan kefalet sözleşmesi ve genel kredi sözleşmesine dayalı alacağa ilişkin takibe yönelik borçlu olmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkindir. 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti bankalara yükletilmiş olduğundan, borçlunun bankadaki mevduatının bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez. Yasal düzenlemeden ortaya çıkan sonuç, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu, ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için, kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiğidir. Somut olayda; davalı banka ile dava dışı … arasından 28.02.2007 tarihinde genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, davacının da sözleşmesi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, kullandırılan kredi sonrasında borcun ödenmemesi üzerine hesabın 23.12.2010 tarihinde kat edildiği, kat ihtarının tebliği sonrasında davacının 29.12.2010 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, davalı banka tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile toplam 2.442,02 TL nakdi alacak ve 12 adet çek yaprağı karşılığı 6.000,00 TL’nin depo edilmesi amacı ile de gayrinakdi alacak yönünden takip başlatıldığı, kat ihtarında belirtilen nakit kredi alacağının dava dışı diğer kefil tarafından ihtarda belirtilen süre içerisinde ödendiği, davalı bankanın sadece gayrinakdi çek bedeli yönünden alacak talebinde bulunabileceği, taraflar arasında imzalanan sözleşmede kefilin sorumlu olduğuna dair açık hüküm bulunmaması nedeniyle davacı kefilin gayrı nakdi alacaktan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, ancak bankanın sorumlu olduğu çek sorumluluk bedelinin ödenmesi halinde kredi alacağının nakde dönüşmesi sebebiyle davalı bankanın nakde dönüşen miktar için davacıya müracaat edebileceği, takipten önce nakde dönüşen çek bedelinin diğer kefil tarafından ödenmiş olduğu, ancak takipten sonra 26/10/2011 tarihinde banka tarafından ödenen 2.590,00 TL için davacı kefilin sorumlu tutulabileceği, takipten sonra nakde dönüşen 2.590,00 TL yönünden davacının hesabından kesilen ödemeler mahsup edildiğinde davalı tarafından davacıdan 3.139,98 TL fazla tahsilat yapıldığının tespit edildiği, yine ilk derece mahkemesi tarafından verilen tedbir kararına kadar da sonradan davacıdan 6.558,75 TL daha fazladan tahsilat yapıldığı, dolayısıyla davalı banka tarafından davacıdan icra tehdidi altında 9.698,73 TL fazla tahsilat yapıldığı; ilk derece mahkemesinin fazla tahsilat yapıldığı anlaşılan bu tutarın istirdatına yönelik hükmünde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 662,52- TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 165,63- TL harcın mahsubu ile bakiye 496,90- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 42.35-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/10/2020