Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2084 E. 2020/1320 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2084
KARAR NO : 2020/1320
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2018
NUMARASI : 2015/1003 Esas – 2018/892 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/12/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin, davalıya karşı cari hesap alacağına ilişkin Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, davalı tarafın icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkilinin alacağının likit ve gerçek bir alacak olup mal satımından kaynaklandığını belirterek, davalının itirazının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, aksine müvekkilinin alacaklı olduğunu, davacı ile müvekkili arasında hiçbir dönem cari hesap mutabakatı yapılmadığını, davacının alacağa dayanak yazılı delil sunmadığını, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı istenemeyeceğini belirterek, davanın reddi ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasındaki cari hesap incelemesi sonucunda davacının cari hesap alacağının 129.319,63TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:1-Davacı vekili; ibranameden anlaşılacağı üzere senet bedellerinin tamamının ödenmiş olduğunu, ancak mahkemece sadece 30.200,00 TL’lik kısmın ödendiğinin kabul edildiğini, alacaklarının 173.523,20 TL olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı vekili; davacının hiçbir zaman müvekkiline satış yapmadığını, tersine müvekkilinin satıcı konumunda olduğunu, müvekkilinin 150.000- TL tutarlı senet ödemesini hiçbir şekilde elden almadığını, 39.220- USD bedelli senetlerden birisinin iade edilip birisinin de 3. kişiye ciro edildiğini, ancak davacının senetleri cari hesabına geçirmediğini, davacının ödeyemediği senetler yerine başka senetler verdiğini, bu yüzden müvekkili alacaklı konumdayken borçluymuş gibi gösterildiğini, davacının alacağının yazılı delillere dayanmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava; cari hesap alacağına dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.Somut olayda; davacı tarafından, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından mal karşılığı verilen çek ve bonoların ödenmemesi üzerine yeni bonolar verildiği, davalının yapmış olduğu tahsilatlar sonucunda davacının alacaklı duruma geçtiği iddia edilerek cari hesapta oluşan alacağın tahsili talep edilmiştir. Eldeki davada hükme esas alınan bilirkişi raporuyla da tespit edildiği üzere; tarafların ticari defter kayıtları 2010 yılı itibariyle uyumlu olup 31.12.2010 itibariyle davacının 181.649,81 TL alacaklı olduğu, 25.08.2011 tarihine kadar yine defterlerin mutabık olduğu, bu tarihte davacı tarafından davalıya 139.489,85 TL tutarlı senet verilerek davalının borçlandırıldığı, davacının alacak bakiyesinin 25.08.2011 itibariyle 321.103,67 TL’ye yükseldiği, bu kaydın defterlerine girilmesi sonucunda davalı defterlerinin de bu tarih itibariyle aynı tutarda borcu doğruladığı, her iki taraf kayıtlarının mutabık olduğu anlaşılmaktadır. Ancak yine 25.08.2011 tarihi itibariyle davalı tarafça davacının vermiş olduğu 01.02.2011 ödeme tarihli ve 150.000-TL bedelli bononun senet çıkış bordrosu ile çıkışının yapıldığı, yine 05.12.2012 tarihinde çek iade bordrosu ile de 62.952,00 TL ve 84.628,47 TL tutarlı iki çekin karşılıksız olduğu gerekçesiyle davalı tarafından davacıya iade edildiği, davacının bu tutarlarda borçlandırılması sonucunda davalının borç bakiyesinin 23.559,19 TL’ye düştüğü, davacı firma defterlerinde ise söz konusu bono ve çeklere ilişkin kayıt bulunmadığı, 31.12.2011 tarihi itibariyle davacı alacağının, davacı kayıtlarına göre 321.103,67 TL, davalı kayıtlarına göre ise 23.559,19 TL olduğu görülmüştür. 2012 yılında ise 05.12.2012 tarihinde davalının iade ettiği 62.952,00 TL ve 84.628,47 TL tutarlı iki adet çekin işlenmesi sonucunda davacı defterlerinin 31.12.2012 itibariyle 173.523,20 TL alacak bakiyesi verdiği, davalı kayıtlarında ise 74.439,56 TL karşılığı 39.220-USD tutarlı çekin senet çıkış bordrosu ile davacıya iade edilmesi sonucunda, 31.12.2012 itibariyle davalının 50.880,37 TL alacaklı duruma geçtiği, dolayısıyla taraf kayıtları arasındaki farkın 173.523,20+50.880,37=224.403,57 TL olduğu, bu farkın da davalı tarafından davacıya iade edildiği belirtilen 150.000-TL tutarlı bono ile yine davalı tarafından davacıya iade edildiği belirtilen 74.439,56 TL karşılığı 39.220-USD tutarlı bono bedelinden kaynaklandığı görülmüştür. Keşidecisi … olan 01.02.2011 ödeme tarihli ve 150.000,00 TL bedelli bononun davacı tarafından davalıya ciro edildiği, bononun davalı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konulduğu, davalı şirket yetkilisi … imzalı 05.12.2012 tarihli belge ile bono bedelinin alındığının belirtildiği anlaşılmasına göre, söz konusu bono bedelinin davalı tarafından tahsil edildiği kabul edilmelidir. Yine davacının keşidecisi, davalının lehdar olduğu 31.08.2012 ödeme tarihli bononun dava dışı … ciro edilmesi sonucunda bono bedelinden 17.000-USD’ye tekabül eden 30.200-TL’nin teslim alındığına dair dava dışı şirket yetkilisinin 07.12.2012 tarihli yazı ve imzası bulunduğu gibi, söz konusu bononun dava dışı … tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konulması üzerine bono bedelinden kalan tutarın da ödendiği alacaklının imzasını içeren 27.04.2015 tarihli protokol ve ibraname başlıklı belgeden anlaşılmaktadır. Buna göre 150.000-TL bedelli bononun davalı tarafça icra takibine konulmak suretiyle tahsil edildiği anlaşılmaktadır.Yine 39.220-usd karşılığı 74.439,56 TL’nin davalı tarafından tahsil edildiği ileri sürülmüş ise de ;bu senede dayalı takip dosyası getirtilirek takibin durumu belirlenmemiş, eğer senet davalının cirosu ile alacaklı üçüncü şahsa geçmiş ise ;yine bu senetten dolayı yapılan ödemenin davalıya karşı ileri sürülebileceğinin kabulü gerekmektedir.HMK’nın 31. maddesi uyarınca davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında hakim, maddi veya hukuki açıdan belirsiz veya çelişkili gördüğü hususlarda taraflara açıklama yaptırma, soru sorma ve delil gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Somut olayda bilirkişi raporlarının tebliği üzerine taraf vekillerince verilen beyan dilekçeleri ile taraflar arasında ki ilişki kısmen aydınlatılabilmiştir.Alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarında tarafların kayıtları 2010 yılı itibariyle uyumlu olup 31.12.2010 itibariyle davacının 181.649,81 TL alacaklı olduğu, 25.08.2011 tarihine kadar tarafların ticari defterlerinin mutabık olduğu belirlenmiş ise de bu kayıtların dayanaklarının ne olduğu belirlenmemiştir.Tarafların mutabık olduğu bildirilen kayıtların dayanaklarının ne olduğunun belirlenmesi ilerleyen aşamada tarafların arasında ki ihtilafın neden kaynaklandığının belirlenmesinde ,doğru sonuca ulaşılmasında katkısı olacağı muhakkaktır. İlk derece mahkemesince ;tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde uyuşmazlığın ait olduğu yıllara ait ticari defterlerinin ibrazı istenilerek her iki tarafın kayıtları yeniden incelenmek suretiyle hüküm ve kanaat vermeye yarar ,taraflar arasında ki ilişkinin mahiyetini aydınlatan bilirkişi raporu alınması gerekmektedir.Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyaları getirtilip ,davalı vekilinin senetler ödendikçe davacı kayıtlarından düşümü yapılmadığından alacaklı kaldığı savunması üzerinde durularak,borç var ise miktarı belirlenerek bir karar verilmesi gerekirken ;hüküm vermeye elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanarak gerekçesi de açıklanmaksızın ,hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1003 Esas – 2018/892 Karar sayılı ve 12/07/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)a-6 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL , davalı tarafından yatırılan 2.209-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 10/12/2020