Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2071 E. 2020/122 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2071
KARAR NO : 2020/122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2016/862 Esas-2018/490 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, taraflar arasında 30/05/2011 tarihinde protokol ve buna bağlı olarak 24/08/2011 tarihinde akaryat bayiilik sözleşmesi imzalandığını, protokolün 13. maddesine göre; davalıya ait istasyona yatırım yapıldığını, ek olarak bayiliğin yapacağı yatırımları finansa etmek amacıyla prokolün 10. maddesi gereğince 300.000- TL hizmet bedeli ödendiğini, demirbaş malzeme ve değer kaybeden malzeme ve ekipman verildiğini, toplam yatırım tutarının protokolün 1.maddesine göre 280.000- USD olduğunu, bu yatırımın geri dönüş süresinin 10 yıl olup, rekabet kurulu kararına göre 5 yılı aşan sözleşme yapılamayacağından sözleşmenin 5 yıl olarak imzalandığını, ikinci beş yıl için yeni bir sözleşme yapılmasının kararlaştırıldığını, 2. sözleşmenin yapılmaması halinde yatırım toplamının 1/2’sinin iade edileceğinin protokolün 1. maddesi uyarınca davalı tarafından kabul edildiğini, 5 yıllık süre dolmadan davalı tarafından keşide edilen ihtarname ile ikinci dönem için sözleşme imzalanmayacağının bildirildiğini, ikinci 5 yıllık süre için sözleşme imzalamayan davalının aldığı yatırım toplamı 140.000- USD’sini müvekkili şirkete iade ile yükümlü olduğunu, bu tutarda sebepsiz zenginleştiğini, cevabi ihtarname ile istenilmesine rağmen, iade edilmediğini belirterek 140.000- USD ana para alacağının 01/09/2011 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, protokol ve bayilik sözleşmesinin bağıtlandığını, protokolün 22. maddesi uyarınca bayilik sözleşmesinin eki sayılacağının kararlaştırıldığını, bayiilik sözleşmesinin ise 5 yıl süreli olup; süre boyunca çekişmesiz uygulandığını, bayiilik sözleşmesi sona erdiğinden protokolünde kendiliğinden sona ereceğini, 4054 sayılı Kanunun 4. maddesine aykırı şekilde 10 yıl süreli sözleşme yapılamayacağını, davacının iddiasının bu nedenle hukuken dinlenemeyeceğini, 5 yıllık bayiilik sözleşmesi süresince alım taahhüdünün iki katı oranında akaryakıt alımı gerçekleştiğini, davacının yapmış olduğu yatırımın geri dönüşünün tamamlandığını, ödemenin 5 yıllık bayilik karşılığı yapıldığını, ariyet malzemelerin davacı tarafından geri alındığını, talebin sözleşmeye aykırı ve çelişkili olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı bayii tarafından ikinci 5 yıl için sözleşmenin yenilenmeyeceğinin belirtildiği, bu durumun protokol ve yasal düzenlemeye uygun olduğu, ancak, protokolün 1. maddesine göre; yapılan 280.000- USD ödemenin 1/2 si olan 140.000- USD’nin kararlaştırıldığı şekilde davalı bayii tarafından davacı …’ya iadesi gerektiğini, aksinin kabulü halinde davalı bayiinin sebepsiz zenginleşmesi sonucunu doğuracağı, keşide edilen ihtarnamenin tebliğine göre; davalının 16/06/2016 tarihinde temerrüde düştüğü belirlendiğinden bu tarihten itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz yürütülmesi gerekçesiyle davanın kabulüne, 140.000- USD’nun 16/06/2016 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesine göre yürütülecek faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; mahkemenin sözleşme hükümlerinin yorumunda yanılgıya düştüğünü, 30/05/2011 tarihli protokolün 1. maddesine atıfta bulunarak, ikinci 5 yıl için bayiilik sözleşmesi yapılmadığı için 280.000- USD-lik yatırımın 1/2’sinin iadesi gerekir şeklindeki gerekçeye istinaden hüküm tesis ettiğini, aynı protokolün 1. maddesine de atıfta bulunduğunu ve protokol ve bayiilik sözleşmesinin feshi durumunda 1. madde hükmü saklı kalmak koşuluyla düzenleme yapıldığı gerekçesiyle hüküm tesis ettiğini, bu gerekçelerin taraflar arasında imzalanmış bulunan sözleşmenin lafzına ve ruhuna aykıı olduğu kadar tesis edilen ticari ilişkinin ekonomik temeline ve tarafların karşılıklı hak ve menfaat dengesine de yabancı olduğunu, müvekkilinin 10 yılda yerine getirmeyi üstlendiği edimi yerine getirdiğini, müvekkilinin yapılan ödemeleri istasyonun inşaatı için kullandığını, mahkemenin davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açtığını, mahkemenin eksik inceleme ile hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davacıya ödenen hizmet bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 5 yıl süreli 24.8.2011 tarihli bayiilik sözleşmesinin süresini tamamlayarak kendiliğinden sona erdiğinde ihtilaf yoktur.Ancak Rekabet Kurulu kararlarına göre bayiilik sözleşmesi ancak 5 yıllık süre ile imzalanabilir. Bayiilik sözleşmesine ek olarak ayrıca 30.5.2011 tarihli protokol imzalanmıştır. 30/05/2011 tarihli protokolün incelenmesinde ;davalı tarafından dava dışı …’a ait bulunan Balıkesir ili, .. … ada … parsel sayılı yerde davacı şirketin bayiliği olarak Akaryakıt satış ve servis istasyonu kurulması ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Protokolün 1.maddesine göre; istasyon üzerinde davacı lehine 5 yıl süreli intifa hakkı tesis edileceği ve davacı tarafından hizmet bedeli ve yapılacak yatırım tutarı toplamı 280.000-USD ödeneceği , yatırımın geri dönüş süresi ise 10 yıl olarak kararlaştırılmıştır. Taraflar bayiilik ve buna bağlı olarak intifa süresini 5 yıllık süre için kararlaştırmışlardır.Ancak tarafların bu sürenin sonunda 5 yıllık süre ile bir kez daha sözleşme imzalamalarına kısıtlama bulunmamaktadır. Protokolde de davalının ikinci 5 yıl için sözleşme imzalayıp imzalamamakta tamamen serbest olduğu belirtilmiş,sözleşme yapılmaması halinde davalı bayii tarafından yatırım ve hizmet bedelinin 1/2 sinin (yarısının)davacı …’ya nakden ve defaten iade edileceği taahhüt edilmiştir. Nitekim bu serbesti nedeniyle de davalı şirket tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 07/06/2016 tarihli ihtarname ile; bayiilik Sözleşmesinin 09/06/2011 tarihinde sona ereceği, bundan sonra yeni bir sözleşme imzalanmayacağı davacıya bildirilmiş,akabinde de başka bir akaryakıt dağıtım şirketinin bayiisi olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Davalının savunmaları ve istinaf nedenleri Protokolün 10.maddesine ilişkindir. Davalı imzalanan 5 yıllık sözleşme süresi içerisinde sonra imzalanması öngörülen ilave 5 yıllık süre için de taahhüt ettiği yıllık 1000 metreküp alımı 5 yıllık sürede tamamladığını, buna göre iadesi kararlaştırılan 1/2 yatırım bedelinin iade yükümlülüğünün olmadığını ileri sürmektedir.Protokolün 10.maddesinde;yatırım bedeline karşılık olarak davalı ;bayiilik sözleşmesi imzalanan birinci 5 yıl ve sözleşme imzalanması halinde ikinci 5 yıllık dönem içerisinde yıllık asgari 1.000-metreküp mal alım taahhüdünde bulunmuş ,gerçekleşmemesi halinde eksik beher metreküp için 50-usd cezai şart ödeneceği öngörülmüştür. Gerek bayiilik sözleşmesi gerekse protokolün temel ve nihai amacı davacı ürünlerinin davalı bayii aracılığıyla müşterilere satışı olup ,ilk 5 yılda-miktar olarak 10 yıllık ürün alımının gerçekleştirildiğini kabul ile ,ikinci 5 yıl için sözleşme imzalanmaması halinde bayiinin iade yükümlüğünün ortadan kalktığının kabulü mümkün görülmemiştir.Belirtilen tutar asgari alım taahhüdüdür.Asgari tutarın üzerinde mal alınması halinde fazla alınan miktarın sonra ki zamana ilişkin davalı ediminin yerine getirilmiş sayılmasının kabulü halinde imzalanan sözleşmenin süreli değil , kotaya bağlı yani belli bir miktarda mal alımı halinde sona erecek sözleşme olması gerekmektedir. Oysa ki somut olayda 5 yıl süreli uygulanan bir bayiilik sözleşmesi vardır. Bayilik sözleşmesi her iki tarafa edimler yükleyen bir sözleşme olup davalının da imzaladığı 5 yıllık sözleşme süresinin de asgari alım taahhüdünün daha kısa bir süre içinde tamamlandığından süre tamamlanmadan yapılacak bir feshin de haklı fesih olarak kabulu sonucuna yol açacaktır. Bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Protokolün 10 maddesinde bayilik sözleşmesinin feshi halinde yapılacak işlemler düzenlenmiş, ancak “1. Madde hükmü saklı kalmak koşuluyla” düzenleme yapıldığı belirtilmiştir. Bayiilik sözleşmesinin süresi içerisinde fesih haline ilişkin hususlar da düzenlenmiş olup bu süre içinde sözleşmenin feshi halinde kullanılmayan süreye ilişkin hizmet bedelinin kıstelyevm iade edileceği kararlaştırılmıştır. 5 yıllık bayiilik sözleşmesinin süresi tamamlanarak sözleşme sona erdiği gibi ,davacı tarafın bu süreye ilişkin iade talebi bulunmamaktadır.İkinci 5 yıl için sözleşme imzalanmadığı ,davalının tercih hakkını ve iradesini bu yönde kullandığı anlaşılmakla davalı imzalanmayan sözleşme dönemi için peşin aldığı 140.000-usd yi protokolün açık hükmü nedeniyle iade ile yükümlüdür. Aksinin kabulü davalı bayinin sebebsiz zenginleşmesi sonucunu doğuracaktır. Davalı vekilinin hükme yönelik istinaf nedenleri ,açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş ,davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 28.046,58- TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 7.011,65- TL harcın mahsubu ile bakiye 21.034,93- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 30/01/2020