Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2068 E. 2018/1539 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2068
KARAR NO : 2018/1539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/08/2018 (Ek Karar)
NUMARASI: 2018/676 Esas
İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN
TALEP : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/12/2018
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ek kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TALEP: Davacı vekili ; aile şirketi olan …ltd şti’nde müvekkilinin %45 pay ile ortağı olup, şirket müdürü olan davalının şirket hesabından kendi hesabına para aktardığını, tek taraflı karar ile huzur hakkını arttırdığını, usulsüz işlemler yaptığını, şirketin karlılığını düşürdüğünü, güveni kötüye kullanma suçlaması ile soruşturmanın bulunduğunu, bu nedenle şirketin değerlerinin 3. kişilere devrinin engellenmesi için malvarlığına ihtiyati tedbir konularak, müdür yetkisinin tedbiren kaldırılmasını, şirketin münferiden veya müşterek imza ile yönetilmesi, aksi halde şirkete kayyum atanmasına karar verilmesi ,yapılacak yargılama sonucunda da davalının TTK. 630/2 maddesi gereğince, müdürlükten azline, temsil ve yönetim hak ve yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davanın vasıf ve mahiyeti, davacının iddialarının yargılamayı gerektirmesi, bu aşamada yaklaşık ispat koşulu yerine getirlmediğinden tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talebinde bulunan davacı vekili; karar defterinin altında şirketin %45 ortağı …’in imzasının bulunmadığını, kendi başına toplantı yapan davalı şirket müdürünün kendi imzaladığı kararın oy birliği ile alınmışcasına karar defterine işlendiğini bu karar itibariyle maaş ödemelerini de bürüt 15.000- TL üzerinden hesabına gönderdiğini, müvekkilinin hukuki süreç başlatmasından sonra davalının paniğe kapıldığını ve hata yapmaya başladığını, şirket defterinin 19. sayfasında alınan kararın yırtıldığını, yırtılmaya ilişkinin görüntüsünün açıkça belli olduğunu, tek başına almış olduğu kararın hükümsüz olduğunu geçte olsa anlayan davalının panikle böyle bir yolu tercih ettiğini, ancak ortaklarca alınmış olan 01.02.2015 tarihli aylık 7.500- TL huzur hakkı ücreti kararına aykırı olarak şirket hesabından şahsi hesabına 15.000- TL brüt ücret gönderdiğini, bu durumun bile davalı şirket müdürünün içinde olduğu durumu ve yapabileceklerini açıkça gösterdiğini, davalının şirkete soktuğu karşılıksız faturalar ile şirketin içerisini boşalttığını ve boşatmaya devam ettiğini, müvekkili şirket ortağının huzur hakkı ücretini iptal eden ve müvekkilinin eşini işten çıkaran şirket müdürünün hiçbir dayanak olmadan sadece şirket müdürü olmanın verdiği güç ile şirketin %45 ortağı müvekkilini zor durumda bırakmaya çalıştığını, ihtiyati tedbir kararı ile davalının zararına meydana gelecek bir durumunda oluşmayacağını, ihtiyati tedbir kararı ile davalının müdürlük yetkilerinin devam edeceğini, sadece şirketin yargılama sonuna kadar şirketin lehine olacak şekilde diğer ortak olan … ile birlikte temsil ve ilzam olunacağını, şirket davalının münferit imzası ile temsil ve ilzam olunmaya devam edilirse bu durumun şirketin her geçen gün kontrolsüz bir şekilde borçlanmasına ve şirketin içinin boşaltılmasına sebebiyet vereceğini, bu noktada dava sonunda davalının şirket müdürlüğünden azlinin de bir hukuki yararı kalmayacağını, tüm bu sebepler ilel mahkeme dosyasının 15.08.2018 tarihli ara kararının kaldırılarak, şirket değerlerinin 3. Kişilere devrinin engellenmesi için şirket malvarlığına ihtiyati tedbir konulmasına, şirket hesaplarından para aktarılmamasını, şirketin içinin daha fazla boşaltılmaması ve şirket müdürünün usulsüz işlemlerinin önüne geçmek adına şirket müdürünün yetkililerinin ihtiyati tedbiren kaldırılması ile şirketin müşterek imza ile yönetilmesine, mümkün olmadığı takdirde şirkete kayyum atanmasına karar verilmesinietalepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:TTK 630/2 maddesi ile her ortak haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra TTK’da kayyım atanmasına ilişkin düzenleme mevcut olmayıp TMK 403/2 maddesinde kayyımın belirli işleri görmek veya mal varlığını yönetmek için atanacağı, 427.madde ile de bir tüzel kişi gerekli organlarından yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamış ise kayyım atanır hükmünü içermektedir.
HMK 389.madde gereği, “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından veya tamamen imkansız hale geleceğinden yada gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. Somut olayda davalı şirket müdürünün haksız eylemleri davacı tarafça iddia edilmekte ise de ;doğruluğunun ve davalının azlinin gerekip gerekmediği yapılacak tahkikat sonucunda belirlenecektir.
HMK 390/3 maddesi de, tedbir talep eden tarafın dayandığı ihtiyati tedbir sebebini, türünün açıkça belirterek davanın esasına ilişkin kendisinin haklılığını yaklaşık ispat etmesi gerekmektedir. Dosyaya sunulan özel rapor,davacının esasa ilişkin haklılığını kabule yeterli bulunmamaktadır. Şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi esas olan da şirketlerin yönetimlerinin seçilmiş organları tarafından yerine getirilmesidir. Somut olayda dava dosyasının bulunduğu aşama itibariyle mevcut deliller ,davalının yetkilerinin kısıtlanmasını gerektiğini kabule yarayacak ,yaklaşık ispat seviyesinde bulunmamaktadır. Davacı ihtiyati tedbir isteyen tarafça sunulan deliller yaklaşık ispat seviyesinde bulunmadığından istemin reddine karar veren ilk derece mahkemesinin delilleri takdirinde isabetsizlik olmadığı ,davacı vekilinin ara kararına yönelik olarak ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiş ,istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.06/12/2018